İçerde unutulan parça

Eklenme Tarihi 25 Haziran 2020

Pençe- Kartal'dan Pençe Kaplan'a evrilen sınır ötesi askeri operasyon Kandil'deki terör baronlarının kimyasını bozmuş durumda.

Örgütün televizyonuna konuşan terör elebaşı Murat Karayılan'ın "Her gün kayıplar veriyoruz. Türkiye'nin sahadan aldığı istihbarat, İHA'lardan aldığından daha güçlü" sözleri nasıl bir çaresizlik ve panik içinde olduklarının ispattı.

Güvenlik kaynakları Pençe-Kartal/Pençe-Kaplan operasyonları için "40 yıldır dokunulmayan yerlere dokunuluyor" değerlendirmesi yapıyor.

Karayılan ve diğer terör baronları boşuna Avrupa ve ABD'ye " Operasyonu durdurun" diye yalvarmıyor. Ayaklarının altındaki zeminin kaydığını görüyorlar. Ancak ne ABD ne de AB'den umdukları desteği alamıyorlar. Çünkü dünya artık eski dünya değil. Tıpkı Türkiye'nin eski Türkiye olmadığı gibi.

Hayatın ileri bakarak yaşandığını ama ancak geriye bakarak anlaşıldığını bilenler ne demek istediğimizi anlar.

Pençe Kartal, Kuzey Irak'taki terör kamplarını hedef alan ilk operasyon değil. 2008 yılında da o bölgeye girdik. Dönemin Genelkurmay Başkanı "Terör örgütünün attığı adımı takip ediyoruz. Bölgeyi BBG Evi gibi izliyoruz" dedi. Ancak operasyon başladığı gibi bitti.

Dönemin CHP lideri Deniz Baykal, operasyonun ABD'nin isteğiyle bitirildiğini ve sınırın sadece birkaç kilometre ötesine gidilip dönüldüğünü iddia etti. Baykal'ın "Ameliyat bitti ama içerde parça unutuldu" sözleri büyük tartışma yarattı.

Sonra ne mi oldu? O tartışmalar unutuldu. Kuzey Irak'ta bırakılan parça canımızı yakmaya devam etti. PKK'nın ipini elinde tutunlar Türkiye'ye o bölgeden terör ihraç etmeye devam etti.

Ta ki terörü kaynağında yok etme stratejisini uygulamaya almamıza kadar.

15 Temmuz ihanetinden sonra FETÖ'cü hainlerden arınan Türk Silahlı Kuvvetlerinin birbiri ardına başlattığı operasyonların tamamında başarıya ulaşılması tesadüf değil. Aynı süreçte savunma sanayinde kaydedilen ilerlemeler de.

Türk Silahlı Kuvvetleri ile hükümet arasında tam bir koordinasyon ve uyum yakalanması terörle mücadeledeki en büyük kozlarımızdan biri. Yakın dönemde hiç "Uçaklar kalkıyor, dağı taşı bombalayıp geri dönüyor" diyen birini duydunuz mu? Duyamazsınız… Çünkü o uçaklar artık aşağıdaki fare deliğinin koordinatlarını bile tam isabetle vuruyor.

Güvenlik kaynaklarının ifadesiyle "Eskiden bahçeyi sulamak için kanala aktarılan su başka yerlere gidiyordu. Şimdi kanallar arasında irtibat sağlam. Su doğru kanallardan akıyor ve yolunu buluyor."

İMAMOĞLU BAŞARILI!

Dünya basını günlerdir Türkiye'nin Libya'da nasıl büyük bir iş başardığını yazıyor.

Önümüzdeki 100 yılın en stratejik bölgeleri olan Doğu Akdeniz ve Afrika'da ana aktörlerden biri haline geldik.

Terör örgütünün Sincar'ı "İkinci Kandil"yapma hayalini bitirdik.

Korana salgınında ayakta kalan, sağlık sistemiyle başarı öyküsü yazan ender ülkelerden biriyiz.

Salgına rağmen dev yatırımları bir bir hayata geçirmeye devam ediyoruz.

Buna rağmen içerde konuştuğumuz mevzu belediyeler!

İmamoğlu aşağı, Mansur Yavaş yukarı anlamsız, sığ bir gündemle enerjimizi tüketiyoruz.

İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in hali ortada…

En küçük yağmura karşı bile tedbir almaktan acizler.

İmamoğlu'nu da Yavaş'ı da kendi haline bırakmak lazım. Vatandaş zaten her şeyi görüyor.

Hatta sürekli mağdur pozları takınmasınlar diye " İkisi de çok başarılı" deyip geçin..

Doğru strateji kesinlikle bu.