Cardiff Üniversitesinden Dr. Usama Kadri, sinyallerin birkaç dakikada ulaşabileceği iki dinleme noktasından Cape Leeuwin'in belirtilen saatlerde bir kayıt yaptığını ancak Diego Costa'da kayıt bulunamadığını kaydetti.
Bu durumun sesin kaynağıyla ilgili soru işaretleri doğurduğunu aktaran Kadri, benzer enerji çıkaracak patlamalarla bölgede bir sinyal tatbikatı yapılabileceğini ifade etti.
Kadri, tatbikat neticesinde benzeri sinyal ölçümü kaydedilirse bunun Malezya uçağının yerini tam olarak göstereceğini, sinyallerin ilgisiz olması halinde ise arama alanı ve tahmini düşüş saatinin yeniden değerlendirilebileceğini belirtti.
Okyanuslarda yaşanan kazalara müdahalede bu teknolojinin kullanımı üzerine çalışma yaptıklarını vurgulayan Kadri, "Ne yazık ki kayıp uçak için yeni bir arama başlatmak üzere gereken kesinliğe sahip bir sinyal bulamadık. Ancak öneriler yetkililer tarafından takip edilirse gözlemlenen sinyallerin alakalı olma durumu değerlendirebilir ve potansiyel olarak kayıp Malezya uçağının konumuna ışık tutabiliriz." ifadesini kullandı.
Kadri, geçmişte bir Arjantin denizaltısının bu teknolojiyle bulunduğunu da hatırlattı.
10 YIL ÖNCE NE OLMUŞTU?
MH370 sefer sayılı Malezya Havayolları uçağı, 8 Mart 2014'te Malezya'nın Kuala Lumpur Uluslararası Havalimanından Çin'in başkenti Pekin'e gitmek için havalanmış, uçakla en son kalkıştan 38 dakika sonra iletişim kurulmuştu.
Planlanan rotadan batıya saparak rotasından çıktığı ordu radarlarına takılan uçağın Hint Okyanusunun güneyine doğru uçtuğu bazı radar kayıtlarına yansımıştı.
Uçağın 227 yolcu ve 12 mürettebatla Güney Hint Okyanusunda düştüğü tahmin edilen noktalarda yapılan arama çalışması havacılık tarihinin en pahalı arama kurtarma faaliyeti olmuştu. Ancak bir kısmı MH370'e ait olduğu kesinleşen uçak parçaları dışında uçağa ait hiçbir iz bulunamamıştı.