Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa Türklere yasak. Namaz kılmak için Mescid-i Aksa'ya girmek isteyen İsrail'in zulmüyle karşılaşıyor.
Türkler içeri alınmıyor.
Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa Türklere yasak. Namaz kılmak için Mescid-i Aksa'ya girmek isteyen İsrail'in zulmüyle karşılaşıyor.
Türkler içeri alınmıyor.
KATİLLER İTİRAF ETTİ
A Haber ekibi içeri girmek isterken, Türk olduğu için almadıklarını İsrail askeri kendi ağzıyla itiraf etti.
FİLİSTİN MİTİNGİ RAHATSIZ ETTİ
İstanbul'daki 'Büyük Filistin Mitingi' Gazze'ye ölüm yağdıran İsrail'i rahatsız etmiş olacak ki, daha önce Türklere açık olan Mescid-i Aksa'nın kapıları Türklere kapandı.
Hristiyanlar, Yahudiler ibadetlerini rahatça yaparken İsrail Mescid-i Aksa ile Müslümanların arasına etten duvar ördü. Tek temenni, İsrail'in zulmüne maruz kalmadan özgürce ibadet yapabilmek.
4 SAAT YETERSİZ
ABD'li uzmanlar, İsrail'in, saldırılarını sürdürdüğü abluka altındaki Gazze'nin kuzeyinde bulunan sivillerin çıkışı amacıyla günlük verdiği 4 saatlik "insani aranın" çok sınırlı olduğunu, devam eden saldırılar nedeniyle bu sürenin bölgeye insani yardım malzemelerinin ulaştırılması için yeterli olmadığını vurguladı.
George Washington Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Profesörü Michael Barnett, Princeton Kamu ve Uluslararası İlişkiler Okulu'nda Misafir Profesör Kenneth Roth, İsrail'in Gazze'nin kuzeyinde bulunan sivillerin çıkışı için saldırılara günde 4 saat ara verme kararını değerlendirdi.
Profesör Barnett, Gazze'de savaş hukukunun ve Cenevre Sözleşmelerinin açık şekilde ihlal edildiğine dikkati çekti.
Barnett, bu kararın Gazze'nin kuzeyinde sıkışan sivillere "saldırı ve İsrailliler tarafından engellenme korkusu olmadan" güneye kaçma fırsatı vereceğini, Gazze'nin güvenli bazı bölgelerinde suya, yiyeceğe, yakıta, ilaca erişimin mümkün olabileceğini belirtti.
Gazze'deki çatışmalara insani aranın bölgeye yardım ulaştırmak amacıyla yapılmadığına dikkati çeken Barnett, "Bu bölgelere yardım ulaştırmak şu anda çok büyük bir zorluk olacaktır." dedi.
Barnett, saldırılar nedeniyle İsrail'in eleştirildiğini belirterek, "ABD'nin, Gazzeli sivillerin kaçtığını görme arzusunun hem stratejik hem siyasi hem de insani kaygılarla uyumlu olduğunu düşünüyorum ancak bunu gerçekten başaracağına inanmamalıyız. Gazzelilere insani yardım sağlanması konusunda daha gidilecek uzun bir yol var." değerlendirmesini yaptı.
"Açıkçası, sivillerin, savaşın devam ettiği bir yerden daha iyi korumanın olduğu başka bir yere hareketinin herkesin çıkarına olacağını düşünüyorum." diyen Barnett, İsrail'den savaş sonrası planlarının ne olduğuna dair pek bir şey duymadıklarını söyledi.
"ATEŞKESİN HALEN BİRKAÇ HAFTA UZAKTA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
Gazze'de ateşkesin ne zaman yapılacağına ilişkin soru üzerine Barnett, "Ateşkesin halen birkaç hafta uzakta olduğunu düşünüyorum. Bana göre İsrail'in halen yerine getirilmemiş iki büyük hedefi var: Biri rehinelerin iadesi, diğeri ise Hamas'ın yok edilmesi. İsrail'in bu iki hedefe ulaşana kadar duracağını düşünmüyorum." yanıtını verdi.
Barnett, Gazze'deki insani felaket sebebiyle ABD'de büyüyen bir kargaşanın olduğunu ifade etti.
"EN OLASI SONUÇ, STATÜKOYA GERİ DÖNECEĞİMİZDİR"
7 Ekim'den bu yana iki tarafta da yaşananların korkunç olduğunu kaydeden Barnett, "Pek çok açıdan endişelerim var ama bence en olası sonuç, aynı zamanda dayanılmaz olan statükoya geri döneceğimizdir." dedi.
Barnett, "Savaşın ardından siyasi bir süreç olmadan, Batı Şeria'nın süregelen ilhakının yanı sıra Gazze'nin eski haline dönüşünü göreceğiz. Dolayısıyla pek çok şeyin bizi rahatsız etmesi ve gelecek konusunda bizi endişelendirmesi gerektiğini düşünüyorum." görüşünü paylaştı.
İsrail ile Filistin arasında iki devletli çözüm seçeneğinin şimdilik geride kaldığına işaret eden Barnett, "Bence elimizde olan şey bir çözüm değil elimizde sadece daha fazla şiddet koşulu var." dedi.
"4 SAAT, İNSANİ YARDIM MALZEMELERİNİN ULAŞTIRILMASI İÇİN YETERLİ DEĞİL"
Princeton Kamu ve Uluslararası İlişkiler Okulu'nda Misafir Profesör Roth da Gazze'deki 4 saatlik insani araya ilişkin, "İsrail hükümetinin şu anda izin verdiği insani ara çok sınırlı." dedi.
Yaklaşık 30 yıla yakın İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) icra direktörlüğünü yapmış olan Roth, "Ne kuzeyde ne de güneyde bombardıman durmuyor. İnsanlar, koridora ulaşmak için bile hayatlarını riske atıyorlar ve güneye gitseler bile halen tehlikedeler çünkü İsrail'in periyodik bombardımanı güneyde, kuzeye göre daha az yoğunlukta devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Roth, "Günde sadece 4 saat, insani yardım malzemelerinin ulaştırılması için yeterli değil. Burada birkaç sorun var. Birincisi, Gazze'ye girmesine izin verilen malzemelerin çok sınırlı olması. " dedi.
Gazze'de ciddi anlamda yiyecek, su, ilaç, elektrik ve yakıt kıtlığı olduğuna işaret eden Roth, insani aranın, bunların hiçbirini değiştirmediğini söyledi.
Roth, "Gelen sınırlı insani yardıma rağmen (bu yardımları) dağıtmak zor çünkü bombalama devam ediyor ve aslında (yardımların) hiçbiri kuzeydeki sivillere ya da kuzeydeki hastanelere dağıtılmıyor." dedi.
"İKİNCİ BİR NEKBE İLE İLGİLİ ENDİŞELER SON DERECE MEŞRUDUR"
Gazzelilerin İsrail'in uyarılarına karşı bölgeyi terk etmek istememelerinin birçok nedeninin bulunduğunu kaydeden Roth, bunlardan birinin de "geri dönmelerine izin verilmeyeceğinden korktukları için evlerinden ayrılmak istemedikleri" olduğunu dile getirdi.
Roth, "Pek çok insan, tıpkı 1948'de evlerinden kaçan insanların geri dönmelerine asla izin verilmediği gibi, Kuzey Gazze'den ayrılmanın, bir daha asla geri dönemeyecekleri başka bir Nekbe'nin (Büyük Felaket) başlangıcı olacağından korkuyor yani bunların hepsi endişe verici." ifadelerini kullandı.
İsrail'in halkın Gazze'nin kuzeyine geri dönmesine izin vermeyeceği yönünde meşru bir endişesinin olduğunu vurgulayan Roth, "Ayrıca Güney Gazze'de de bazı Hamas savaşçılarının bulunması nedeniyle, İsrail'in bir noktada güney Gazze'ye dönüp Mısır sınırındaki herkesi kovalamaya çalışacağı endişesi var. Dolayısıyla ikinci bir Nekbe ile ilgili bu endişeler son derece meşrudur. İsrail'in niyetini henüz bilmiyoruz ama bunlar endişe edilmesi gereken meşru şeyler." değerlendirmesinde bulundu.
İSRAİLLİ YETKİLİLER, MESAJLARIYLA "SAVAŞ SUÇLARINA DAVETİYE ÇIKARIYOR"
İsrail ve Gazze'de yaşananlarla ilgili 2,5 yıldır süren incelemenin olduğunu kaydeden Roth, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han'ın görünürde ilerleme kaydetmediğini belirtti.
Roth, İsrailli yetkililerin sadece Gazze'de yaşananlar için değil aynı zamanda Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşimler nedeniyle yargılanması gerektiğini vurgulayarak, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 49'uncu maddesinin ihlal edildiğini ve savaş suçu işlendiğini söyledi.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın "İnsansı hayvanlara karşı savaşıyoruz." ifadesine ilişkin de Roth, "Bir savunma bakanından gelen insanı canavarlaştırma adeta savaş suçlarına davetiyedir." dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlileri kastederek Amaleklere atıf yapması hakkında da konuşan Roth, bunun katliam yapmayı normalleştirilmesi gibi bir anlamının olduğuna dikkati çekti.
Söz konusu söylemleri eleştiren Roth, "Bunlar, en üst düzey yetkililerin verdiği çok tedirgin edici sinyaller ve biliyorsunuz, onlar, işlenen savaş suçlarında büyük komuta sorumluluğu sergilediler. Umarım Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı bunu dikkate alır." dedi.
İSRAİL'İN ŞİFA HASTANESİ İDDİALARI, "HASTANENİN BOMBALANMASINI HAKLI ÇIKARMAZ"
Roth, İsrail'in Hamas'ı gerekçe göstererek savaş suçu işlememesi gerektiğini savundu.
İsrail ordusunun Şifa Hastanesinin altında Hamas'ın komuta merkezinin bulunduğu iddialarına ilişkin Roth, "Bunun doğru olduğunu kabul etsek bile bu, yine de hastanenin bombalanmasını haklı çıkarmaz çünkü sivillere verilecek zarar orantısız olacaktır. İsrail ordusunun, eğer (Hamas'ın komuta merkezi) oradaysa o komuta merkeziyle başa çıkması, El Şifa Hastanesini bombalamaktan başka bir yolunu bulması gerekiyor." diye konuştu.