"Bence Türkiye olarak Afganistan'ın bulunduğu büyük bölgenin ve büyük Orta Doğu'nun güvenliğinde önemli bir rol oynamaktasınız. Bunun nedeni ise yine Türkiye'nin coğrafi konumu, istikrarlı duruşu, bölgede istikrarlı bir hükümet olma statüsü ve gelişen askeri teknolojisi ile kabiliyetli bir orduya sahip olmasıdır."
Afganistan'da gelinen son durumu da değerlendiren Reynolds, Türkiye ile Afganistan arasındaki ilişkilerin çok eskiye uzandığını ve 1. Dünya Savaşı sonrasında kurulan yakın ilişkilerin çok önemli olduğunu belirtti.
Reynolds, şöyle devam etti:
"Türkiye ile Afganistan birbirlerini ortak noktalara sahip iki devlet olarak görmüşlerdir. Emperyalizmin yükseldiği bir çağda her ikisi de Müslüman, bağımsız ve egemen devletlerdi. Bu şekilde çok fazla devlet yoktu. Bu nedenle, bence, Afganistan ve Türkler arasında bir anlayış oluştu, ortak bir şey paylaştıklarının farkına vardılar. İslamiyet vesilesiyle kültürel bağlarınız var ki bu da önemli bir nokta. Bunun Türklerin Afganlarla iletişim kurmasını kolaylaştırdığını düşünüyorum. Bu oldukça gereklidir de ve bence Türkiye'nin bu rolü üstlenmeye devam edeceğine ve gücünü istikrar doğrultusunda kullanarak bölgenin tamamında olumlu bir rol oynayacağına güvenebiliriz."
Reynolds, son dönemde özellikle göç sorununun da uluslararası sistem için önemli bir başlık haline geldiğini vurguladı ve bu sorunun sadece Türkiye gibi ülkeler için değil, ABD için de geçerli olduğunu dile getirdi.
Göç sorununun basit ve evrensel bir çözümünün olmadığını kaydeden Reynolds, yapılması gereken şeyin, konuyu doğru bir şekilde ele alarak yapıcı çözümlere odaklanmak olması gerektiğini söyledi.
"TÜRKİYE OLAĞANÜSTÜ HASSAS BİR COĞRAFYADA YER ALIYOR"
Reynolds, şunları kaydetti:
"Bildiğiniz gibi bunun altında yatan sebepler, bence Türkiye'yi her zaman önemli bir oyuncu hâline getiren sebepler. Bunların ilki de her şeyden önce tabii ki coğrafi konumu. Türkiye olağanüstü hassas bir coğrafyada yer alıyor. Balkanların bir kısmı, Avrupa, Karadeniz bölgesi, Kafkasya, Orta Doğu… Bunların hepsi son on yılda istikrara yönelik birden fazla tehdide maruz kalan bölgeler. Ne yazık ki, istikrara yönelik bu tehditlerin çoğunun devam edeceğini düşünüyorum. Bence Türkiye'yi coğrafi konumunun yanı sıra önemli kılan, aslında tüm bu bölgelerle kültürel bağlarının olmasıdır. Bu bölgeler; ister Avrupa, ister İslam dünyası, Kafkasya veya Avrasya olsun, Türkiye bu bölgelerin hiçbirine yabancı değil."
Türkiye'nin köklü devlet geçmişinin ve zengin diplomasi geleneğinin, Türkiye'ye bu bölgelerde avantaj sağladığını vurgulayan Reynolds, "Türkiye, hem Cumhuriyet döneminde hem de Osmanlı İmparatorluğu döneminde, tüm bu bölgelerde lider olma konusunda büyük bir deneyime sahiptir. Türkiye'nin bu rolü oynamaya devam etmekle kalmayıp aynı zamanda, umuyorum ki, daha büyük ve daha üretken bir rol oynayabilmesinin bu bölgelerin geleceği ve küresel istikrar açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Uluslararası kurumların fonksiyonuna ilişkin de değerlendirmeler yapan Reynolds, BM'nin "merkezi bir siyasi güç" olma görevini asla yerine getiremeyeceğini kaydetti.
(Fotoğrafta: ABD'li siyaset bilimci Reynolds)
BM'nin daha ziyade bir danışma kurulu gibi görülmesi gerektiğini dile getiren Reynolds, "Uluslararası düzeni iyileştirmenin yolunun, dünya çapında egemenliği güçlendirmekten geçtiğini düşünüyorum. Bana göre devletler kendi halklarına karşı sorumlu olmalıdır." ifadelerini kullandı.
İletişim Başkanlığı tarafından BM 76. Genel Kurulu kapsamında ayrıca, BM reformunun da ele alındığı "Kovid-19 Sonrası Dönemde Güvenin Yeniden İnşası ve Umudun Tazelenmesi: Türkiye'nin Uluslararası Düzene Bakış Açısı" başlıklı panel, 17 Eylül 2021'de New York BM Plaza'da gerçekleştirilmişti.