Mısır'da askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi döneminin Planlama ve Uluslararası İş Birliği Bakanı Amr Derrac, Mursi'nin hayatını ve özgürlüğünü insanlığın yüksek değerleri uğruna feda ettiğini söyledi.
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Derrac, Mursi'nin vefatında birçok şüphe olduğu için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Mursi, eceliyle değil öldürülmüştür." sözünde haklı olduğunu söyledi. Derrac, "Şeker hastalığına bağlı rahatsızlıkları, böbrekleri ve ciğerlerinde de sorun olduğu biliniyordu ancak kalbinde hastalık olduğu bilinmiyordu. (Mahkemede) Birkaç dakika konuştuktan sonra birden yere düştü. 20 dakikadan fazla ilk yardım ekibi gelmedi hatta ölümünden bir saat sonra ambulansa taşındı. Böylece ölümünde birçok şüphe bulunuyor." diye konuştu.
Derrac, Muhammed Mursi için Türkiye'deki camilerde gıyabi cenaze namazı kılındığını hatırlatarak, Türkiye'nin dört bir yanında kılınan namazların, "Müslümanların kalbinde genel, Türklerde ise özel yeri olan şehit başkan Muhammed Mursi'nin" konumunu iyi şekilde belirlediğini ifade etti.
"BAŞKAN ERDOĞAN'I ÇOK TAKDİR EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Mursi için Fatih Camisi'nde düzenlenen cenaze törenine katılmasının gerçekten büyük bir sembolü temsil ettiğine dikkati çeken Amr Derrac, "Çünkü o, Türk halkını temsil ediyor. Kendisini çok takdir ediyoruz. Biz Mısırlılar, Başkan Erdoğan'ın ve Türk halkının bizimle hissettiği üzüntü ve acıyı kardeşçe paylaştıkları için kendisini takdir ediyoruz." dedi.
Mursi'nin vefatı dolayısıyla Arap ülkelerinin tavrını da eleştiren Derrac, şöyle devam etti:
"Katar ve Gazze'deki Hamas hareketinden başka Arap devletlerinden ya da resmi kurumlardan herhangi bir beyan yapılmadı. Bu gerçekten utanç verici bir durum. (Mursi) Mısır'da özgürce seçilmiş ilk başkandır. Bu nedenle Arap devletlerinin en azından bir taziye beyanında bulunması gerekirdi. Diğer devletler Mursi'nin ölüm haberini, hakkında hiçbir beyanda bulunmadan seçilmiş başkan ya da hapiste olduğunu ve sağlık durumunun kötüye gittiğini belirtmeden sadece küçük bir haber olarak yayınladı. Kimse sağlık durumuyla ilgilenmedi ve Başkan Mursi'nin sağlığı için çağrılarına cevap vermedi. Hakkını vermediler, kıymetini bilmediler. Sadece durumu bildiren bir beyanda bulundular. Başkan Mursi hapishaneye girdiğinde ve öldüğünde hayatını ve özgürlüğünü insanlığın yüksek değerleri uğruna feda etti."
"MURSİ, YAVAŞÇA ÖLDÜRÜLDÜ"
Amr Derrac, Mursi'nin hapishanedeyken tek kişilik hücrede kaldığını ve yerde yattığını anlattı.
Muhammed Mursi'ye ilaçlarının düzenli verilmediğini belirten Derrac, "Mahkemede, kendisine sürekli bozuk yemek verildiğini ve düzenli yemek yiyemediğini söylüyordu. Ailesi ve avukatıyla görüşmesi yasaktı. 6 yılda yalnız 3 kez toplam bir saat görüştü. Sağlık kontrolü için doktor muayenesi yapılmadı, uygun ilaç kullanamadı, sanki yavaşça öldürüldü. Mahkemede hakimler hiçbir isteğini yerine getirmedi çünkü rejimin hakimleri, rejimin emirlerini yerine getiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Derrac, Mursi'nin 6 yıl boyunca duruşundan hiç taviz vermediğine vurgu yaparak, darbe öncesi yaptığı ve akıllara kazınan son açıklaması, "Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim" sözünün, duruşunu ve sadakatini ispat ettiğini sözlerine ekledi.
MAHKEME SALONUNDA VEFAT ETTİ
Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, yargılandığı "Vadi en-Natrun hapishanesinden kaçış ve Hamas adına casusluk" davasının duruşması esnasında, 17 Haziran'da hayatını kaybetti.
Mısır devlet televizyonu 67 yaşındaki Mursi'nin mahkeme salonunda geçirdiği baygınlığın ardından hayatını kaybettiğini duyurdu.
Mursi'nin naaşı, ölümünden bir gün sonra yerel saatle 05.00'te ailesi ve avukatının katılımıyla başkent Kahire'nin doğusunda, Medinet Nasr semtindeki Müslüman Kardeşler Teşkilatının (İhvan) mürşitlerinin defnedildiği kabristanda toprağa verildi.
BM'DEN ŞEFFAF SORUŞTURMA ÇAĞRISI
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Mursi'nin ani ölümünün sebebinin ortaya çıkarılması için bağımsız bir kuruluş tarafından hızlı, tarafsız, eksiksiz ve şeffaf bir soruşturma yapılması çağrısında bulunmuştu.