Avrupa'da büyük çöküş! Seçmen "değişim" mesajı mı verdi?

Avrupa Parlamentosu’nda merkezdeki sağ ve sol partiler tarihi bir darbe aldı. Farklı çizgide olsalar da birçok kararda danışıklı dövüş içinde olan merkez partiler ilk kez çoğunluğu kaybetti. AB karşıtları, Liberaller ve Yeşiller önemli ivme yakaladı. Avrupa siyasetinin paramparça olduğunu gözler önüne seren seçimler AB’ye yönelik ‘Değiş’ mesajı olarak da yorumlandı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :28 Mayıs 2019 , 08:25 Güncelleme Tarihi :28 Mayıs 2019 , 08:30
Avrupa’da büyük çöküş! Seçmen değişim mesajı mı verdi?

İÇİNDEKİLER

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) 751 yeni üyesini belirlemek için 28 üye ülkede yapılan seçimler Avrupa Birliği'nde kartların yeniden dağıtılmasının kaçınılmaz olduğunu ortaya koydu. Katılım oranından kutuplaşma düzeyine kadar 'tarihi' olarak nitelendirilebilecek çok sayıda unsur içeren sonuçların oluşturduğu yeni tablonun en dikkat çeken boyutu ise Avrupa siyasetinin paramparça bir hal alması. Dengeleri tamamıyla değiştiren sonuçlar, 'yeni bir sayfa' beklentisini ortaya koyması açısından da önem taşıyor.

ÇOĞUNLUĞU KAYBETTİLER
AP seçimlerinde en ağır darbeyi merkezdeki sağ ve sol partiler aldı. Kuruluşundan bu yana AB'ye yön veren Hıristiyan Demokrat çizgideki Avrupa Halk Partisi (EPP) ve sol eğilimli Sosyalist ve Demokratlar (S&D) tarihi kayıplar yaşayarak AP'deki çoğunluğu ilk kez kaybettiler. AP'de çoğunluk için 376 sandalye gerekiyor. Geçici sonuçlara göre yaşadığı oy kaybına rağmen 180 sandalye elde eden EPP ve 146 sandalye elde eden S&D'nin toplamı 326'da kalıyor. Gerek önemli görevlere atanacak kişilerin belirlenmesinde gerekse yön verici nitelikli politikalarda çoğu zaman farklı çizgide olsalar da danışıklı dövüş içinde hareket eden bu iki parti artık çoğunluğu elde edebilmek için diğer partilerle işbirliğine gitmek durumunda.

Bu tabloda gözler özellikle Batı Avrupa'da ve büyük ülkelerde beklenenin çok daha ötesinde performans sergileyen Yeşiller (69 sandalye) ile dikkat çeken bir başarı yakalayan Liberaller'e (109 üye) çevriliyor. Sonuçlar, merkezdeki partilerin bu iki partiyle sürdürülebilir bir işbirliğine gitmelerinin kaçınılmaz olduğunu gösterdi. Özellikle gençlerden önemli düzeyde oy alan bu partilerle işbirliğine gitme zorunluluğu da merkez partilerin çevreden AB'nin geleceğine, ekonomiden sosyal politikalara kadar politikalarını yeni gerçeklere uyarlamalarını gerektirecek.

POPÜLİSTLERE FREN
Seçimler öncesinde en korkulan unsurlardan biri iç siyasette tüm dengeleri sarsan boyutta başarı elde eden aşırı sağcı ve popülistlerin bu başarıyı bir dalga halinde AB düzeyine yansıtmalarıydı. Avrupa karşıtı, aşırı sağ ve popülist partiler özellikle İtalya, Fransa, Polonya ve İngiltere'deki performanslarıyla AP'de tarihlerinin en başarılı sonucunu elde ettiler. Aşırı sağ ve popülistlerin kilit kazanımları Fransa'da aşırı sağcı Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik'in (RN) ilk sırayı elde etmesi, İtalya'da İçişleri Bakanı Matteo Salvini önderliğindeki Lig'in en güçlü parti konumunu pekiştirmesi, İngiltere'de seçimlerden önce kurulan Nigel Farage'ın Brexit Partisi'nin rakiplerine önemli fark atması oldu. Bununla birlikte popülist dalganın tsunamiye dönüşmesi engellendi. AP'de Avrupa karşıtı, aşırı sağ ve popülist partilerin toplam sandalye sayısı 171'i buluyor. Bu partiler çoğunlukta olmasalar da, birlikte hareket edebilmeleri halinde, işleri zorlaştırıcı adımları devreye sokabilirler.

Bir önceki seçimlerin yapıldığı 2014'te yüzde 43 olan katılım oranının seçimlerin yapılmaya başlandığı 1979'dan bu yana düşüş eğilimini tersine çevirir şekilde son 20 yılın en yüksek düzeyi olan yüzde 51'e çıkması kâbus senaryolarının önüne geçilmesinde etkili oldu.

GENÇ OYLAR YEŞİLLERE
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde en büyük sürprizi Yeşiller yaptı. Beklenenin üstünde performans sergileyen Yeşiller, özellikle Batı Avrupa ülkelerinde 'yeşil dalga' oluşturdu. Finlandiya'dan Portekiz'e, İrlanda'dan Avusturya'ya kadar varlıklarını artıran Yeşiller, en büyük tırmanışı ise Almanya, Fransa ve Belçika'da gerçekleştirdi. Başta iklim değişikliği olmak üzere gençlerin kaygı duyduğu konular ile değişim talebini iyi hesaplayan ve merkez partilere oranla çok daha modern ve dinamik bir kampanya yürüten Yeşiller, elde ettikleri başarıyla mevcut dengeleri zorlama şansı da elde etti. AP'deki Yeşiller Eş Başkanı Ska Keller, "AP'de Avrupa yanlısı bir çoğunluk için Yeşiller vazgeçilmez olacak. Eğer Yeşiller vazgeçilmezse bazı şeyler gerçekten değişecek" dedi. AP seçimlerinde yeşil dalga yakalanmış olsa da Yeşiller'in en önemli sorunu ve eksiği herhangi bir AB ülkesinde iktidarda olmamaları. Liderler düzeyinde söz hakkına sahip olmasa da bu grubun AP'de AB Konseyi ile ortak karar gerektiren alanlarda seslerini net şekilde duyurma ve ağırlıklarını hissettirme amaçlı bir strateji izlemesi bekleniyor.

AB'DE KOLTUK SAVAŞLARI BAŞLIYOR
Hürriyet'in haberine göre seçimlerin ardından gözler Avrupa Birliği kurumlarının yeni yöneticilerinin belirlenmesine çevrildi. Yeni tablo, AB liderleri tarafından belirlenecek AB Komisyonu Başkanı, AB Konseyi Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı için üye ülkeler arasında koltuk savaşları yaşanmasını kaçınılmaz kılıyor. Bir önceki seçimlerde AB Komisyonu Başkanı'nı belirlemek için spitzenkandidat denilen ve seçimi kazanan siyasi grubun adayının atanmasına dayanan sistemin uygulanma olasılığı iyice düştü. Seçimlerden ilk sırada çıkan EPP'nin adayı Manfred Weber'e aralarında Fransa'nın da bulunduğu bazı ülkeler soğuk bakıyordu. EPP'nin ilk sırada olmasına karşın ciddi kan kaybı yaşaması da Weber'in şansını azalttı. AP'den de onay alınması gerekeceğinden yeni AB Komisyonu Başkanı olarak atanacak kişinin merkez sağ ve solun yanı sıra Yeşiller ve Liberallerin de kabullenebileceği bir isim olması gerekiyor. Diğer görevler için de benzer bir tablo söz konusu olacak. AB liderleri atamalar konusunu ilk olarak bugün Brüksel'de yapılacak zirvede ele alacaklar.