AB tarafından finanse edilen, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü genel koordinasyonunda yürütülen, "Hayata Fırsat Projesi"nin tanıtım toplantısı yapıldı.
Toplantıda bir konuşma yapan Berger, ILO Türkiye Ofisi'nin hayata geçirdiği "Hayata Fırsat Projesi"ni önemli bulduklarını vurgulayarak, emeği geçenlere teşekkür etti.
Türkiye'nin hali hazırda geçici koruma altında 3 milyon 500 bin Suriye vatandaşına baktığını ifade eden Berger, Suriye'deki çatışmanın bitmesi için atılacak adımların, göçmenlere iş vermekten daha öncelikli olduğunu kaydetti.
Suriye'de 8 yıldır devam eden trajediye son vermek için Türkiye ve AB'nin yakın çalışma içinde olduğunu hatırlatan Berger, şöyle konuştu:
''Türkiye ve AB, bu çatışmaya çözüm bulma konusunda uzun bir süredir çalışıyor. Şimdi bu çalışmalara devam mı etmeliyiz, insani yardıma devam mı etmeliyiz, desteğimize devam mı etmeliyiz? Bu modelimizi sürdürmeli miyiz yoksa bir adım öteye mi gidelim acaba? Acaba sosyo-ekonomik entegrasyonlara girerek bireylerin kendi ayakları üzerinde durmasını mı sağlayalım. Kendi ailelerine bakmalarını ve aynı zamanda toplumun gelişmesine katkıda bulunmalarını mı sağlayalım.
Kısa vadede onlara yardım etmek, onlara makul işler, fırsatlar sağlamak zorundayız. Suriye mültecilerine baktığımız zaman, büyük bir kısmı çalışma hayatına girebilecek yaşta. Dolayısıyla bunlara fırsatların oluşturulması ve özellikle girişimcilik unsurlarını da yaratmamız gerekiyor. Kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlamamız gerekiyor."
''400 milyon avroluk destek için Brüksel'de anlaşma imzalayacağız"Türkiye'de yaşayan Suriye vatandaşlarının Türkiye ekonomisine katkıda bulunabileceğini belirten Berger, Türkiye'de bu konuda politik çevreler arasında görüş birliği olduğunu söyledi.
Berger, AB'nin Suriyelilere yardım konusunda Türkiye'ye destekte bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Temel ihtiyaçları veriyoruz. Bir örnek vermem gerekirse Acil Sosyal Güvenlik Ağı (ESSN) nakit desteği veriyor. 1,4 milyon ihtiyaç sahibi bundan yararlanıyor. AB bu konuda Türkiye'ye desteklerine devam edecektir elbette. Mültecilerin becerilerini tanıyarak, onların potansiyellerini görerek iş hayatına atılmalarını sağlıyoruz. Suriyelilerin yoğun olarak geldiği şehirlerde yapılan lokal projeleri önemsiyoruz."
AB'nin mültecilere destek veren STK'lar ve diğer ilgili uluslararası organizasyonlarla beraber çalışan Türkiye'ye çeşitli desteklerde bulunduğunu aktaran Berger, "Birinci round'luk destekte 3 milyar avro olarak, AB tarafından destekleniyor. Hali hazırda 72 tane proje var. Üç tane önemli alanda çalışıyoruz. Birisi eğitim, eğitimle beraber Türk hükümetine yardım etmeye çalışıyoruz. Bu ülkedeki bütün çocukların eğitime ulaşmalarını sağlıyoruz. Bunun bir kısmı okul yapımıyla sağlanırken, bir taraftan da yumuşak alan kısımlarıyla da ilgileniyoruz. Dil öğrenme veyahut da ulaşım gib konular.'' diye konuştu.
Berger, şöyle devam etti:
"Türkiye hükümetine 3 milyar avro daha verilmesi üzerinde tartışılıyor. Şu anda neler yapılması gerektiği ile ilintili olarak müzakerelerde bulunuluyor. İnsani destekten sosyo-ekonomik desteğe geçiyoruz. Buna bağlı olarak da 'ikinci round'luk projelerimizi imzalamak üzereyiz. Tabii ki eğitim yine bütün bu yardımın en üst basamağında yer alacak. Onun ardından sağlık gelecek. Bu haftanın sonunda eğitim sektörüne bir başka 400 milyon avroluk destek için Brüksel'de anlaşma imzalayacağız."
"İNSAN ONURUNA YARAŞAN ŞARTLARDA  ÇALIŞMAK HER İNSANIN HAKKIDIR"
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Numan Özcan, dünyanın büyük adaletsizlik ve eşitsizlik ve göç konusunda acı verici deneyimler yaşadığının altını çizerek, "Bu proje kapsamında bizim hedeflediklerimiz sosyal adaletin arayışındayken çok önemli. Tüm kadın ve erkekleri yaratıcı bir şekilde serbest, adil, güvenli ve insan onuruna yaraşan şartlarda çalışmak her insanın hakkıdır. Fırsatlar özellikle sığınmacılar ve göçmenler için daha büyük öneme sahiptir." görüşünü dile getirdi.
Hali hazırda çok sayıda mültecinin ya çalıştığını ya da iş aradığını söyleyen Özcan, şunları söyledi:
''Yoğun mülteci akınlarının olduğu ülkelerde istihdam en ciddi sorunlardan biri. Dolayısıyla hem ev sahibi konumunda olanlar için hem de koruma altında olanlar için istihdam imkanları yaratmak elzemdir. Böylelikle bu mülteciler ev sahibi olan ülkelerin ekonomilerine katkıda bulunacaklar hem iş gücünde pay sahibi olabilecek hem de hayatta bir amaçları olacak. İstihdam konusunda ortaya çıkan adil ücret ve diğer olumsuzluklar konusunda ILO ve diğer örgütler hem ev sahibi ülkeleri desteklemek hem de sığınmacıların kendi kendilerine yetinmeleri sağlamak amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Uluslararası toplumun da bu konuda sosyo-ekonomik desteğe açık hale geldiğini görüyoruz.''
''İŞ PİYASASI YÖNETİŞİMİNİ DESTEKLİYORUZ''
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye Misyon Şefi Lado Gvilava, Türkiye ve ILO ile işbirliğinde geçici koruma altında olan Suriyelilere yönelik projenin önemine vurgu yaparak, bu projeyle Suriyelilerin iş gücüne katılımlarının sağlanacağını aktardı.
Suriyelilerin Türk toplumuna ve ekonomisine katkıda bulunmaları için entegrasyonlarının şart olduğuna işaret eden Gvilava, şunları kaydetti:
''Çünkü göç ettikleri ülkelere kendi becerilerini göstermekteler, iş piyasasındaki eksiklikleri gidermeye hazır haldeler. Girişimcilik ruhlarıyla yeri geldiğinde kendi iş imkanlarını bile oluşturmaktalar. Bu sebeple IOM bu projeye bu kadar önem veriyor. Öncelikle iş piyasasına destek sunmak için yetenekleri doğru bir şekilde eşleştirmeyi bekliyoruz. İkinci olarak istihdam yaratma fırsatlarını geliştirmek. Ayrıca hem ev sahibi topluluklar için hem de ve Suriyeliler için girişimcilik fırsatları yaratmak istiyoruz. Kalkınma süreçleri dahilinde iş piyasası yönetişimini destekliyoruz.''
''SURİYELİLERİN İŞ GÜCÜ PİYASASINA ERİŞİMLERİ KOLAYLAŞTIRILDI''
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Uluslararası İş Gücü Genel Müdürü Saadettin Akyıl da Türkiye'de yaşayan Suriyeliler hakkında yürütülen çalışmaların yıldan yıla arttığını söyledi.
Suriye göçmen krizini yönetmek adına bakanlığın başından beri süreci takip ettiğini ve bir takım yönetmelikler çıkardığını anlatan Akyıl, ''Geçici koruma altına alınan Suriyelilerin, iş gücü piyasasına erişimi konusunda bakanlık olarak çalışmalarımız yürütmekteyiz. Bu süreci yürütürken ülkemizdeki çalışma barışı ve toplumsal huzuru da dikkate almaktayız. 2011 yılından beri yürütülen süreçte öncelikle sosyal yardımlara önem verildi fakat süreç uzadıkça ve Türkiye'ye gelen göçmenlerin durumu kalıcı bir duruma dönüşünce bu insanların iş gücü piyasasına erişimleri kolaylaştırılmaya çalışıldı.'' değerlendirmesinde bulundu.
PROJENİN 9 HEDEF İLİ BULUNUYOR
Toplantıda verilen bilgilere göre, "Hayata Fırsat Projesi"nin bazı faaliyetleri Uluslararası Göç Örgütü ile birlikte gerçekleştiriliyor.
"Daha İyi Hayatlar İçin Daha Çok Fırsat" sloganı ile yola çıkan proje, Türk vatandaşları ve geçici koruma sağlanan Suriyelilerin ekonomik ve sosyal dayanıklılıklarını arttırmayı hedefliyor. Projenin tespit edilen sektörlerde ihtiyaç duyulan insan kaynağının karşılanmasıyla sektörlerin gelişimine ve üretimin artırılmasına katkı sağlaması bekleniyor.
Tam adı "Türkiye'de Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ve Ev Sahibi Topluluklar için İş Yaratma ve Girişimcilik Fırsatları" olan proje, 24 ay sürecek. Projenin hedef illeri Ankara, İstanbul, Bursa, Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Mersin ve Hatay olarak belirlendi.
HEDEF KİTLE
Başta gençler ve kadınlar olmak üzere, geçici koruma sağlanan Suriyeliler ve Türk vatandaşları, projenin ana hedef kitlesini oluşturuyor. Ayrıca merkez ve yerel düzeyde kamu kurumları, belediyeler, işçi ve işveren kuruluşları da hedef kitle arasında yer alıyor. Proje boyunca yaklaşık 13 bin geçici koruma sağlanan Suriyeli, 5 bin Türk vatandaşı, 350 ilgili devlet kurumu personeli, sosyal ortaklar olan işçi ve işveren kuruluşlarından 500 temsilci ve 500 işletmeye ulaşılması amaçlanıyor.