Cao, Çin'in, karşılıklı hareket ve adımların eş zamanlı olması ilkesi çerçevesinde yarımadadaki siyasi çözüm sürecinin teşvik edilmesi noktasında yapıcı rol oynamaya hazır olduğunu söyledi.
ÇİN, G7 VE AB ÜLKELERİNİN HONG KONG AÇIKLAMALARINDAN MEMNUN DEĞİL
Cao, G7 ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Çin'in en üst düzey yasama organı Ulusal Halk Kongresinin (UHK) Hong Kong'un seçim sisteminde reform yapılmasına yönelik aldığı kararı eleştirmelerine değindi.
"Son zamanlarda bazı ülkelerin UHK'nin aldığı kararı art niyetle karaladığı ve açıkça Hong Kong ve Çin'in iç işlerine karıştığı" değerlendirmesinde bulunan Cao, "Çin bundan güçlü şekilde hoşnutsuzluk duyuyor ve bu duruma kararlılıkla karşı çıkıyor." ifadesini kullandı.
Cao, "Hong Kong'daki seçim sistemi Çin'in bölgesel seçim sistemidir. Nasıl planlanacağı, nasıl geliştirileceği ve nasıl iyileştirileceği tamamen Çin'in iç işleridir." dedi.
Hong Kong'un 150 yıldan fazla İngiltere idaresi altında kaldığı sürede baskıyla karşılaştığı, kimsenin demokrasiden bile bahsedemediği değerlendirmesinde bulunan Cao, ilgili tarafları "Hong Kong'un Çin'e dönmesinin üstünden 24 yıl geçtiği gerçeğini görmeye, uluslararası hukuka saygı duymaya ve Çin'in iç işlerine karışmayı bırakmaya" çağırdı.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell 12 Mart'ta yaptığı açıklamada, AB'nin Hong Kong'daki temel özgürlükler, demokratik ilkeler ve siyasi çoğulculuğun artan bir baskı altında olmasından üzüntü duyduğunu, reform kararının "bir ülke iki sistem" ilkesinin ihlali anlamına geldiğini vurgulamıştı.
G7 ülkeleri de karar için "Hong Kong'da siyasi çoğulculuğu engelleyeceği ve seçimin demokratik unsurlarını yıpratacağı" yorumunu yapmıştı.
Çin'in en üst düzey yasama organı Ulusal Halk Kongresi 11 Mart'ta yıllık toplantıların son gününde Hong Kong'da seçim sisteminde reform yapılmasına yönelik karar almıştı.