ABD'DE DE TEKELCİ GOOGLE'A KARŞI DÜĞMEYE BASMIŞTI
ABD Adalet Bakanlığı da bir teknoloji firmasına karşı son 20 yıldaki en sert adımlardan birini atarak Google'a dava açtı.
Davada, Google arama motorunun sahibi Alphabet Inc. şirketi, internetteki hakimiyetini, rakiplerini bastırmak ve tüketiciye zarar vermek için kullanmakla suçlanıyor.
Google'a açılan ve 11 eyaletin de katıldığı dava, ABD'de hükümetin 20 yıldan daha fazla süre önce Microsoft'a karşı açtığı çığır açan davadan beri rekabeti korumaya yönelik en büyük adım.
Bu hamle aynı zamanda hem Adalet Bakanlığı hem de Fedaral Ticaret Komisyonu'nda Apple, Amazon ve Facebook gibi teknoloji devleriyle ilgili devam eden soruşturmaları da benzer bir sürece taşıyabilir.
ABD'de hem siyasetçiler hem de tüketici hakları savunucuları uzun zamandır pazar değeri 1 trilyon doların üzerinde olan Google'ı rekabeti bastırarak reklam alanında tekelini korumak ve karını arttırmak için rekabet karşıtı uygulamalara başvurmakla suçluyordu.
Dava Washington'daki bir federal mahkemede açıldı.
Dünyadaki arama motorlarının yüzde 90'ı Google kontrolunda. ABD'de uzun süredir Google, Facebook gibi teknoloji devi şirketlerin piyasayı tekelleştirmek için ellerindeki gücü kullanıp kullanmadıkları tartışılıyordu.
Amerika'nın en büyük dört teknoloji firması Apple, Amazon, Facebook ve Google'ın CEO'ları, Temmuz ayında Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu'na bağlı, tekelleşme meselelerine bakan alt komisyonda, sahip oldukları piyasa gücünü nasıl kullandıklarına ilişkin ifade vermişti.
Adalet Bakanlığı'nın Google'a karşı kendi antitröst davasını açmasıyla birlikte, ABD hükümeti avukatları Avrupa sonuçlarını inceliyor. Google, daha önce olduğu gibi, Avrupa'nın arama motoru pazarının yüzde 90'ından fazlasına hakim olmaya devam ediyor.
Avrupa Komisyonu'nun, Avrupa'nın bir Amerikan şirketine sert önlemler dayatacak siyasi duruşunun olmadığını savunuyor.
GOOGLE'A AÇILAN TARİHİ DAVA TEKNOLOJİ DEVLERİNİ ENDİŞELENDİRİYOR
ABD tarihinin en önemli davalarından biri olarak nitelendirilen davanın içeriğine göre Google, uluslararası alanda rekabet ortamını yok edecek yasadışı taktikler uygulayarak, arama motoru hizmetleri ve dijital/çevrimiçi reklamcılık alanlarında "imparatorluğunu" güçlendiriyor.
Rekabete aykırı davranışının bir sonucu olarak Google'ın, ABD içerisindeki tüm genel arama motoru sorgularının yaklaşık yüzde 90'ını ve mobil cihazlardaki sorguların yaklaşık yüzde 95'ini oluşturduğu ifade ediliyor.
Dava metninde Google'a tepki oluşturmak için tüm internet kullanıcılarına bir çağrı yapılması da dikkat çekiyor. Metinde, Google'ın milyarlarca kullanıcı için internete açılan rakipsiz bir ağ geçidi olduğu; reklam verenlerin çok yüksek meblağlar ödemek zorunda kaldığı (arama motorlarındaki reklam tutarlarının yıllık 50 milyar doları aştığı ve Google'ın burada başat aktör olduğu belirtiliyor); ABD'li tüketicilerin, Google'ın gizlilik politikalarını ve kişisel verileri kullanmasını kabul etmek zorunda kaldığı; dolayısıyla ABD'lilerin bu hukuk dışı gidişata dur demeleri gerektiği belirtiliyor.
İlgili dava metni incelendiğinde, Google hakkındaki suçlamaların neredeyse tamamının ekonomiye dair olduğu görülse de bazı bölümlerde Google'ın siyasi boyutuyla da bir "tehlike" arz ettiğinin düşünüldüğü çıkarımı yapılabilir. Örneğin, dava metninde genel manada Google ile Apple arasında bir kıyaslama yapıldığı ve Apple'ın aksine Google'ın üçüncü taraflarla işbirliği yaptığına (örneğin Çinli Huawei, ZTE gibi markalarda Android'in kullanımı) işaret edildiği görülüyor.
ABD KAMUOYU, GOOGLE GİBİ "BARONLARA" NASIL BAKIYOR?
Uzun bir süredir Türkiye'de ve dünyada, Google'ın ABD yönetimi ve istihbarat servisleriyle işbirliği içerisinde olduğu ve hatta NSA, CIA gibi teşkilatların teknik anlamdaki istihbarat faaliyetlerini büyük ölçüde Google'ın yürüttüğü söyleniyor. Sahip olduğu milyarlarca kullanıcının kişisel verileriyle adeta "big data baronu" olarak da nitelendirilen Google hakkında "dünyadaki en değerli verilere sahip istihbarat şirketi" tanımlaması da yapılıyor. ABD içerisinde, Google, Microsoft, Facebook gibi dünya devi şirketleri çoğunlukla küreselci yaklaşımı benimseyen temsilcilerin ve Demokratların desteklediği, ulusalcı/Cumhuriyetçi kanattaki temsilcilerin ise bu tür şirketleri tehlikeli bulduğu da tartışılan konular arasında.
ABD'deki siyaset bilimciler, hukukçular ve analistler, bu tür davaların diğer teknoloji devlerinin aleyhine de açılabileceğini düşünüyor. Özellikle Facebook ve Twitter gibi devasa ekonomik büyüklüğe sahip sosyal medya platformlarının bu tür davalarda bir sonraki hedef olabileceğine dikkat çekiliyor. Bu konuda, 2018 yılındaki Facebook ve Cambridge Analytica veri skandalının ortaya çıkması sonucu Facebook'a ABD mahkemeleri tarafından dava açıldığını da hatırlatmak gerekir.