Aşırıcılık yanlılarının Kudüs'teki "barışı" baltalamalarına izin vermeyeceklerini savunan Netanyahu, "Yasaları ve düzenin sorumlulukla ve kararlıkla uygulanmasını sürdüreceğiz. Tüm dinler için ibadet özgürlüğünü korumaya devam edeceğiz ancak şiddetli ayaklanmalara izin vermeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Netanyahu, Gazze Şeridi'ndeki Filistinli direniş gruplarına da gözdağı vererek, bölgeden gelebilecek herhangi bir saldırıya misliyle karşılayacaklarını sözlerine ekledi.
KUDÜS'TE YAŞANANLAR
şgal altındaki Doğu Kudüs'te, önce ramazan ayı başında Şam Kapısı'ndaki oturma alanlarının barikatlarla kapatılması, daha sonra Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki bazı Filistinli ailelerin zorla evlerinden çıkarılması kararı ve son olarak da İsrail polisinin 7 Mayıs'ta Mescid-i Aksa'da yatsı namazı sırasında cemaate plastik mermi ve ses bombalarıyla saldırması nedeniyle tansiyon giderek arttı.
İsrail polisi, 7 Mayıs'ta Mescid-i Aksa'da 205, dün akşam da başta Şam Kapısı olmak üzere Doğu Kudüs'ün farklı bölgelerinde 90 kişiyi yaralamıştı.
ABD VE AB'NİN AÇIKLAMALARI
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price yaptığı açıklamada, "Çoğu, nesillerdir orada yaşayan Kudüs'ün Şeyh Cerrah ve Silvan mahallelerindeki Filistinli ailelerin evlerinden çıkarılması durumu nedeniyle de derin şekilde endişeliyiz. Yetkililere, Şeyh Cerrah mahallesi sakinlerine şefkat ve saygı ile davranma, bu karmaşık tarihi davaları kendi bütünlüğü içinde ele alma ve gerçek insanların hayatını nasıl etkilediğini değerlendirme çağrısı yapıyoruz." ifadelerini kullanmıştı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in ofisinden yapılan açıklamada da "Şeyh Cerrah'ta ve Doğu Kudüs'ün diğer bölgelerinde Filistinli ailelerin evlerinden çıkarılmasıyla ilgili durum da ayrıca endişe vericidir. Bu tür eylemler uluslararası insani hukukta yasa dışıdır ve sahada gerilimi körüklemekten başka bir işe yaramaz." denilmişti.