'O dönem bizim için asrı saadettir'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Polonya ziyareti öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :08 Aralık 2014 , 14:35 Güncelleme Tarihi :08 Aralık 2014 , 14:35
’O dönem bizim için asrı saadettir’

İÇİNDEKİLER

Davutoğlu, Polonya ziyareti öncesi soruları cevapladı. Gündeme ilişkin pek çok konuya değinen Başbakan Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarının çözüm sürecinde sıkıntılar doğurduğunu kaydederek ' Şiddet ve silah temelli hak arayışının olmayacağı, kamu düzenini tahrip eden hiç bir faaliyete izin vermeyeceğimizi tekrar buradan belirtmek isterim. Halkımız çözüm sürecini benimsemiştir ve bu artık halkımızın malıdır. Kesinlikle bu tren bu raydan çıkarılmayacaktır. Trenin de menziline ulaşması için herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi gerekir' dedi.

AK Parti'nin baraj tartışmaları yapmayan ve çok kez kapatılma söylemleri ile sesinin kısılmaya çalışıldığını ifade eden Başbakan Davutoğlu seçim Barajı tartışmalarına ilişkin olarak, 'AYM'nin 1995 kararlarını da göz önünde bulundurarak temsil ile istikrarı birlikte değerlendirerek bir karar vereceği yönünde umudumuz tamdır. Aksi yönde çıkacak ve 1995 kararlarıyla ters düşecek bir sonucu halkımızda kabul etmez bizde müsade etmeyiz' dedi.

Ortaçağ'ın karanlık olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu'na cevap veren Davutoğlu, 'Yunus Emre, Hacı Bektaşı Veli, Mevlana ve Baba Mansur o dönemde yaşayan insanlardır. O çağa karanlık demek bu mübarek zatlara karanlık demekle eşdeğerdir' dedi. Davutoğlu ayrıca 'Peygamber efendimizin yaşadığı o dönemi bizler asrı saadet olarak görüyoruz kim nasıl görürse görsün' dedi.

CHP'nin Osmanlıca'ya karşı gelmesi konusundaki soruyu da cevaplayan Başbakan Ahmet Davutoğlu 'Osmanlıca'yı yabancı dil gibi görüyorlar sanırım. Osmanlıca Türkçe'dir, şuan kullandığımız dilin başka bir alfabede yazımıdır. Atatürk'ün nutkunu orjinal dilinde okuyamamak, ilk Meclisi Mebusan'ın metinlerini okuyamamak büyük bir zaaftır. Hürmetsizlik etmesinler' dedi. Tek partili dönemde bir çok Osmanlı dönemine ait eserin ortadan kaldırıldığını ifade eden Davutoğlu, 'Malesef sizin tek parti döneminde bu mezar taşlarından başka birşey bırakılmadı. Tarihi tahrip ettiniz. Osmanlıca zaten Türkçe, Kadim Türkçe desek ve okutsak karşı mı çıkacaklar? Nedir bu Osmanlı karşıtlığı anlamıyorum? Meclisi Mebusan Türkçesi desek karşı mı çıkacaklar? Teklif edilen şey nedir?' dedi.

İşte Davutoğlu'nun konuşmasından önemli satırbaşları;

Türkiye AB ilişkileri her iki taraf için de son derece önem taşıyan ilişkilerdir. Son yıllarda fasılların açılması bağlamında ciddi siyasi engeller ile karşılaştık. Türkiye Avrupa kıtasının parçası olmasının yanında son derece yoğun ilişkilere sahip müzakere yürüten bir üyedir. Sıradan bir aday değildir. Buna ivme katılması öncelikli konularımızdan biridir. Hükümeti kurduktan sonra bir bakanlar kurulunu acil atılacak adımlar ve daha sonrasında orta vadede ve uzun vadede yapılackalar eylem planlarını konuşmuş ve kamuoyu ile bunu paylaşmıştık. Tekrar güçlü bir şekilde ortak bir envanter çalışması yapma fırsatı bulduk. AB'de de yeni görev değişimleri oldu. Aralık ayı itibari ile yeni komiserler geldi ve tamamı da ilk ziyaretlerini Türkiye'ye yapmaları çok olumlu gelişmedir. Genişlemeden sorumlu komiser ve insani yardımlarla ilgili komiserin gelişi de bunların birlikte kampları Suriye sınırındaki kampları ziyaret edecek olmaları da önemlidir.

AB ile Türkiye'de yeni hükümetin yoğun istişaresi anlamında önem taşıyor. Yani, komiserlerin tek tek değil kollektif olarak bu tür ziyaret yapmalarını istiyoruz. Ocak ayında bizzat ben Brüksel'e giderek ilk istişareleri yapacağız. Ocak ayında olacak bu Ocak ortasına doğru. Yeni bir ivme katmaya kararlıyız AB ilişkilerine. Yeni görev üstlenen komiserlerin ilk ziyaretlerini Türkiye'ye yapması olumlu bir gelişmedir.

TRENİN MENZİLİNE ULAŞMASI İÇİN HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

Atina dönüşü arkadaşlarımla tekrar görüştüm. Durumu değerlendirdik. Bizim görüşüüz açık ve netti. Zihnimiz ve uygulayacağımız eylem planı son derece berraktır. Bunu da bütün ilgili taraflardan görmek en tabii talebimizdir. 6-7 Ekim olaylarında sergilenen tutum ciddi şekilde çözüm sürecinde sıkıntılar doğurmuştur. Çözüm süreci bütün milletimizle yürüttüğümüz bir süreçtir. Bu bağlamda son durumu gözden geçirdik. Bugnü Başbakan yardımcımızı görevlendirdik görüşmeler yapacak. Önümüzdeki günlerde de önemli olan çözüm sürecinin sağlıklı işlemesidir. Şiddet ve silah temelli hak arayışının olmayacağı, kamu düzenini tahrip eden hiç bir faaliyete izin vermeyeceğimizi tekrar buradan belirtmek isterim. Halkımız çözüm sürecini benimsemiştir ve bu artık halkımızın malıdır. Kesinlikle bu tren bu raydan çıkarılmayacaktır. Trenin de menziline ulaşması için herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi gerekir.

SEÇİM BARAJI TARTIŞMALARI
Şunu grup toplantısında açık bir şekilde söyledik. AK Parti barajdan korkarak siyaset yapan bir parti değildir. 2001'de bu baraj vardı 2002(de bu barajla seçimlere girdik ve büyük bir başarı ile emaneti devraldık. Barajlar önümüze dikildi. Parti kapatma davaları çıkarıldı ama hiç bir zaman AK Parti hiç bir mazeretin arkasına sığınmadı. Biz hep meydanlarda halkımızla siyaset yaptık ve başarının da oradan geleceğine inandık. Haftasonunda ülkenin bir doğusunda bir batısında halkımızla siyaset yapıyoruz. Ankara'da oturup da baraj ne olacak derdinde değiliz. Gelicem cumartesi pazar Adana, Nevşehir, Adıyaman ve Elazığ'da kongreler yapacağız. Diğer partiler Ankara'da hesaplar yapabilirler ama bizim hesabımız milletle. Anayasa Mahkemesi'nin açıklaması önemlidir. Hep o açıklamaya dikkatleri çektim. Tabii bu teknik süreçlerin zamanlaması da önemlidir. Biz geçen yıl Cumhurbaşkanımızın önderliğinde 0 baraja geçelim dedik. Kimse yanaşmadı. Şimdi seçimler yaklaşınca baraj tartışmalarından medet umuyorlar. Barajdan değil, milletten medet umsunlar. AYM'nin bu meseleyi 1995 tarihli anayasa mahkemesi kararının ruhuna uygun bir şekilde neticelendirmesini bekliyoruz çünkü hukuk bunu gerektirir. Temsil ile istikrarın bir dengeye oturması lazım. Temsili öne çıkartıyorum diye istikrara zarar verecek bir karar çıkarsa son 12 yıldaki kalkınmayı gören halkımızda buradaki özellikle istikrarı zora sokacak bir kararın daha önceki kararlarla çelişen kararı öncelikle halkımız kabul etmeyecektir. Bizim yaptığımız tekliflerin hepsi masadadır. Bu teklifleri masadayken bunu cevaplandırmayanların bunu söyleyecek sözü yok. Hukuki süreç nasıl işler göreceğiz. Biz AYM'nin temsil ile istikrarı birlikte değerlendireceği 1995 kararını da göz önüne alarak bir sonuç belirleyeceğine inancımız tamdır.

HÜRMETSİZLİK ETMESİNLER
Osmanlıca denilen arkadaşlar yabancı dilden bahsedildiğini sanıyorlar. Osmanlıca bugün kullandığımız Türkçe'nin bir başka alfabede yazımıdır. Malesef sizin tek parti döneminde bu mezar taşlarından başka birşey bırakılmadı. Tarihi tahrip ettiniz. Osmanlıca Türkçe'dir, herkes bunu bilsin. Almanca veya İngilizce geçmişte farklı bir alfabe ile yazıldığında bir Alman bunu okuyabiliyorsa bir Türk aydınının da 16. 17. YY metinlerini bırakın Namık Kemal'in asıl metinlerini okuyamıyorsa bir zaaftır. Atatürk'ün nutkunu orjinalinden okunabilmesi yabancı bir dil d eğildir. Sosyal bilimlerde zaten Osmanlıca zaten Türkçe, Kadim Türkçe desek ve okutsak karşı mı çıkacaklar? Nedir bu Osmanlı karşıtlığı anlamıyorum? Meclisi Mebusan Türkçesi desek karşı mı çıkacaklar? Teklif edilen şey nedir? Sosyal Bilimler liselerinde zaten mecbur, İmam Hatiplerde de zorunlu hale getirilebilir mi? Diğer liselerde de seçmeli olabilir mi? İsteyen seçer isteyen seçmez. Nedir bu tarih, kültür düşmanlığı anlamak mümkün değil. O mezarlar bu toprakların tapusudur. Hürmetsizlik etmesinler. biz onları okuruz, okuturuz yaşatırız. O karşı gelenler Beyazıt'taki sahaflara gitsin yüz yıl önceki metni okusun bakalım okuyamazlar. Birinci meclisin metinlerini okuyabilir misiniz okuyamazsınız. Bu bir zaaf değil mi? Zaten Türkiye'de yerleşik bir şekilde bu geçiş süreci yaşanmış ve anlaşılmış. Bu memlekette o arşivleri okuyacak Arşiv uzmanı kalmamıştı bu memlekette.

BİZ O DÖNEMİ ASRI SAADET OLARAK GÖRÜRÜZ
Din dersine gelince. Onunla ilgili de yine zaten varolan uygulama dışında bir teklif yok. Benim Alevi kardeşlerimle yaptığım toplantılarda da kimse Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine kimse karşı gelmiyor. Kuşatıcı bir müfredat için çalışıyoruz. Bunları hep istişare ederek en doğruyu bulacağız. Din kültürü bu topluma yabancı bir ders değil. Ortaçağ için başka ülkeler karanlık desin Kılıçdaroğlu demesin. Ortaçağ başka bir medeniyetin aydınlığın doğduğu çağlardır. Yunus Emre, Baba Mansur hepsi o çağda yaşadı. Mevlana o dönemde insanlık sevgisini ortaya koydu. Böyle oryantalist aydınlara da yakışmaz siyasi söylemlere de yakışmaz. Ortaçağ'a karanlık demek Hacı Bektaşı Veli'ye karanlık demekle eşdeğerdir. Biraz çağdaş olun. 19.YY Fransız çukurlarının içinde kalmayın. Hazreti Peygamberin dönemini biz asrı saadet olarak görürüz kim ne derse desin. Her bir mezhebin dinin en iyi şekilde okutulmasını isteriz. Hepsine muhabbetle sevgiyle ve sevgi diniyle, diliyle yaklaşmak lazım.