Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclis'in tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.
Hükümete yönelik bu darbenin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini Meclis'e almamıştı.
Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir "darbe" olduğunu vurgulamıştı.
TUNUS'TAKİ DARBENİN ARKA PLANI
2019 yılında yapılan seçimlerden sonra, ülkeye siyasi istikrar kazandırma çabaları hız kazanmıştır. İşte bu süreçte, Türkiye'de Tunus ile ilişkilerini geliştirme ve uluslar arası meselelerde işbirliğini artırma yönünde çaba göstermiştir. Tunus'un yeni demokrasi tecrübesinde Türkiye yol gösterici olarak Tunus yönetiminin yanında olmuştur.
BATI'NIN LİBYA'DA İSTEDİĞİNİ ELDE EDEMEMESİ ROTAYI TUNUS'A ÇEVİRDİ
Ama Tunus'da şu anda atılan adımların arkasındaki asıl mesele; Batı güçlerinin ve bölgedeki taşeronlarının Libya'da istediklerini elde edememesi ve Libya açısından Tunus'un coğrafi konumunun önemidir.
AKDENİZ'İN KAPISI
Haritaya da baktığınızda Tunus'un doğrudan doğruya Akdeniz'in kapısı olması, Libya'ya komşu olması ve Libya'ya bir askeri güç gönderilecekse maliyet ve mesafe bakımından son derece elverişli olması Tunus'un yönetiminin değerini artırmıştır. Tunus hava hareketi açısından ve aynı zamanda diğer müdahaleler açısından Libya'ya yapılacak bir müdahalede önemli bir noktadır.
BAE, FRANSA, İSRAİL; LİBYA'DA İSTEDİĞİNİ ELDE EDEMEDİ
Libya'da Hafter'i açık bir şekilde desteklemesine ve uluslararası arenada Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışmasına rağmen özellikle Fransa, BAE, İsrail ve Mısır denklemi ve bunlara bağlı olarak İsrail ve Yunanistan bir başarı elde edememiştir.
Özellikle BAE'nin görevlendirildiği bu hamlede, BAE medyasındaki analizlere baktığımızda; BAE ve müttefiklerinin çıkar hesabına göre, Tunus'ta demokrasi karşıtı 'eski rejim' unsurlarının yer alacağı yeni bir yönetim biçimi hem demokrasi tecrübesini hem de yeni dış politikayı "hizaya" getirebilir.
BAE'Lİ KORGENERALDEN "DARBE GELİYOR" TWEETİ
Nitekim BAE'nin etkili isimlerinden olan olan Korgenaral Dhahi Khalfan'ın sadece 4 gün önce (22 Temmuz) "İyi haber, yeni bir darbe geliyor…" paylaşımında bulunması sürecin arkasında olduklarının itirafı olarak görülebilir.
Arap Baharı sonrası 'tek Arap demokrasisi' olarak kabul edilen Tunus'un nispeten başarılı seçim ve demokrasi tecrübesi 'eski rejim' yanlısı BAE başını çektiği ittifakı huzursuz ediyor. Gelinen noktada Libya'daki denklem için öneminin artması da bu adımın atılmasında tetikleyici unsur olmuştur.
BAE'Lİ TROLLER DE DARBE GİRİŞİMİNE DESTEK VERDİ
Bununla birlikte Birleşik Arap Emirlikleri'nin trolleri de Tunus'ta darbe olur olmaz desteğe geçtiler ve ülkelerinin darbedeki rolünü açık açık sergilediler.
TUNUSLULAR TÜRKİYE'NİN 15 TEMMUZ DESTANINI ÖRNEK GÖSTERİYORLAR
Tunuslular da sosyal medyada 15 Temmuz 2016 gecesine ait videoları paylaşıyorlar. Tunuslular Türk milletinin ABD destekli FETÖ'cü hainlere nasıl darbe izni vermediğini kendilerine örnek gösterip Türkiye'de olduğu gibi darbeye karşı durma çağrısı yapıyorlar.
TÜRKİYE'NİN TUNUS DEMOKRASİSİNDEKİ ROLÜ
Tunus, demokrasi konusunda Müslüman bir ülke olarak Türkiye'yi örnek alıyor. Nahda lideri Gannuşi'nin Libya konusunda tezleri de Türkiye'nin tezlerine yakın. Bununla birlikte Gannuşi'yi görevden aldığını açıklayan Cumhurbaşkanı Said'in seçimler sırasında ABD'den fon desteği aldığı açığa çıkmıştı.
Türkiye; Orta Doğu'dan Kafkasya'ya, Akdeniz'den Afrika'ya kadar ABD ve Avrupa'nın oluşturduğu, 100 yıldır tamamen onların "kazancı ve refahı" üzerine işleyen Atlantik merkezli küresel sömürü ve güç yapılanması sistemini tehdit eden en büyük unsur haline geldi.
Türkiye, Doğu Akdeniz'de Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Fransa ve Mısır'ın kurmak istediği Gaz Forumu'nun planlarını Libya anlaşması ile bozdu.
Artık tamamen tam bağımsız bir dış politika yaklaşımı ile etki politikası üreten Türkiye, kurmak istedikleri yeni düzende hesaplamadıkları şekilde dengeleri değiştiren bir güç olarak dünya arenasındaki yerini alacak. Ve gelinen noktada artık Türkiye'yi her alanda zorlamaya çalışılarak ve son kozları sahneye sürecekler.