Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Başkanı
Ahmet Keser, astsubayların sorunlarını dile getirirken sadece
adalet istediklerini dile getiriyor. Keser yaşadıkları adaletsizliği şu sözlerle anlatıyor: "Bizler sadece
eşitlik ve saygı istiyoruz. Ne kimsenin aldığı maaşta, ne
flamalı arabalarında, ne
eşlerine tahsis edilen sivil plakalı sivil şoförlü araçlarda gözümüz var. Yüksekokul mezunu tüm devlet memurları
yüksek kademede göreve başlarken, Türkiye'de
bu hakkın esirgendiği tek kamu görevlisi bizleriz. Görev sorumlulukları astsubaylarla kıyaslanamayacak bir çok
devlet memurundan daha alt derece ve kademeden göreve başlatılıyoruz. Meslek yüksekokulu mezunu devlet memurları, 657 sayılı kanunun ortak hükümlerinde belirtilen derece ve kademelerin
bir üst derecesinden göreve başlarlar. Oysa yüksekokul mezunu astsubaylar
büro memurları ile aynı derece ve kademeden göreve başlamaktadır. Meslek yüksekokul mezunu astsubayların ve lisans mezunlarının da
en alt derece yerine 8. dereceden göreve başlamasıyla adalet ve eşitlik sağlanmalıdır."
KENAN EVREN BAŞLATTI
Orduda donatım astsubayı olarak 25 yıl görev yapan
Hayati Ergürbüz ise bu sorunun
12 Eylül Darbesi ile başladığını öne sürüyor. Ergürbüz
"Kenan Evren bir konuşmasında, 'Teğmen üsttür, astsubay asttır' dedi. Bu tüm sorunlarımızın başlangıcı oldu."
32 YILLIK SÜREÇ İÇİNDE YAŞANAN DEĞİŞİM
1980'de kıdemli başçavuşun maaşı Yarbay'ın maaşına eşitti. Aynı süre görev yapan, aynı tahsil süresine tabi bir emekli subay ile astsubay kıyaslandığında aradaki maaş farkı %300'ü buluyor. Emekli bir Albayın maaşı % 5 eksiliyor. Kıdemli başçavuşun emekli maaşı ise % 48 eksiliyor. Bugün 8 yıllık bir üsteğmenin aldığı maaş 2 bin 710 lira. 28 yıllık bir kıdemli başçavuşun aldığı maaş ise 2 bin 750 lira. Kıdemli başçavuşun emekli olduğunda bu maaşı bin 300 liraya iniyor. Astsubayların tazminat hakkı da bulunmuyor. Astsubaylar saat sınırı olmaksızın nöbette, tatbikatta, gece eğitiminde, özel görevlerde bulunduğu halde mesai de alamıyor.