2 Mart Meclis gündemi! EYT, af, 3600 ek gösterge yasası bekleniyor
Meclis gündemi hayli yoğun geçecek. EYT, af, 3600 ek gösterge, nafaka ve taşeron işçi yasası en son durum vatandaşlar tarafından oldukça merak ediliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulan ve kısa bir süre içerisinde Meclis gündemine gelmesi beklenen düzenleme ile cezasızlık algısı ortadan kaldırılacak.
takvim.com.tr
Giriş Tarihi :02 Mart 2020 , 12:04Güncelleme Tarihi :08 Mart 2020 , 12:02
Milyonların gözü Meclis'e çevrilmiş durumda. Mahkumlara Af, EYT, 3600 ek gösterge, nafaka ve taşeron işçi açıklaması dört gözle bekleniyor. İşte detaylar ve ek gösterge, af, nafaka, EYT, taşeron konusunda son haberler... Özellikle Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) için bir paketin yeni yargı reformu içerisinde yer alması bekleniyor. Detaylar takvim.com.tr'de
DETAYLAR İÇİN BİR SONRAKİ SAYFAYA TIKLAYINIZ
2 MART MECLİS GÜNDEMİ
Basın Toplantısı 11:00
Sn. Öztürk YILMAZ - BAĞIMSIZ ARDAHAN Mil...
Basın Toplantısı 11:30
Sn. Fatma KURTULAN - HDP Grup Başkanveki...
Basın Toplantısı 13:30
Sn. Haydar AKAR - CHP KOCAELİ Milletveki...
AF YASASI CEZA İNDİRİMİNDE SON HABERLER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulan ve kısa bir süre içerisinde Meclis gündemine gelmesi beklenen düzenleme ile cezasızlık algısı ortadan kaldırılacak. 1 ay hapis cezası bile alan birisi belirli bir süre cezaevinde kalacak. Cinsel, uyuşturucu, örgütlü, terör suçlarını işleyenler ile mükerrerler (tekrar suç işleyenler) hariç cezaların infazı 2/3 (yüzde 67) yerine ½ (yüzde 50) olarak uygulanacak.
AF YASASI CEZA İNDİRİMİNE KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK GELİYOR!
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ancak nihai şeklini siyasetin vereceği düzenleme ile infaz sisteminde köklü değişikler yapılıyor. Ceza adaletini pekiştirici adımlar atılıyor. Evde infaz, geceleyin infaz gibi alternatif infaz sistemleri geliştiriliyor.
CEZASIZLIK ALGISINA NEŞTER
Düzenleme ile kamuoyunda rahatsızlık yaratan ve cezasızlık algısı doğuran konularda önemli bir adım atılacağı ifade ediliyor. Buna göre, erteleme, paraya çevirme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi karar verilmeksizin 1 ay dahi hapis cezası alanların belirli bir süre cezaevine konulması öngörülüyor. Mevcut sistemde 18 ayın altında ceza alan biri cezaevine hiç girmiyordu. Çünkü 18 ay cezanın infazı yani 2/3'ü 1 yıl olarak hesaplanıyordu. Bu sürede denetimli serbestlik kapsamına girdiği için bu kişiler cezaevine hiç girmiyordu.
DENETİMLİ SERBESTLİĞE YENİ DÜZEN
Yeni düzenleme ile bu sistem son buluyor. 1 yıllık otomatik denetimli serbestlik mekanizması terk ediliyor. 1 ay hapis cezası alan birisinin cezasının infazı 15 gün olacak. Bu sürenin 1/5'i denetimli serbestlikte değerlendirilecek. Yani 1 ay hapis cezası alan bir kişi 12 gün cezaevinde kalacak. Tabi bu süre 3 yılı altında kaldığı için açık cezaevinde geçirilecek.
İNFAZ ½ OLUYOR
Yeni sisteme göre, mahkemelerce verilen cezaların 2/3'ü yani % 67'si yerine ½'si yani yüzde 50'si cezaevinde geçirilecek. Bu sürenin de 1/5'i denetimli serbestlikte geçirilebilecek. Denetim süresi her koşulda 3 yılın üzerinde olamayacak. Örneğin; mahkemece 10 yıl hapse mahkum edilen bir kişinin cezasının infazı 5 yıl olacak. Bu 5 yılın 4 yılı cezaevinde geçirildikten sonra hükümlü iyi halliyse denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilecek. Yani 10 yıl ceza alan bir kişi iyi halli olması durumunda cezaevinde toplamda 4 yıl geçirecek. Mevcut sistemde 10 yıl ceza alan biri 5 yıl 8 ay cezaevinde kalıyordu.
5 SUÇ KAPSAM DIŞINDA
Her suç bu kapsama girmeyecek. Cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti, örgütlü suçlar, terör suçlarını işleyenler ile mükerrirler (tekrar suç işleyenler) yarı yarıya infaz kapsamı dışında olacak. Bu suçlarda infaz yine ¾ yani % 75 olarak uygulanmaya devam edecek. Yani bu 5 suçtan herhangi birinden 10 yıl ceza alan birisinin infazı 7,5 yıl olacak. Bu cezanın da 1/5'i denetimli serbestlik kapsamında geçirilecek.
KADIN VE YAŞLILARA EVDE İNFAZ
Düzenleme ile konutta infazın kapsamı da genişliyor. Mevcut sistem kadınların 6 ayın altında kalan cezalarının evde infazına imkan tanıyordu. Bu süre 1 yıla çıkarılıyor. 1 yılın altında ceza alan bir kadın hükümlünün cezasının infazı evinde elektronik takip sistemi ile yapılabilecek. Yine eski sistemde 70 yaş üzerindekilerin 1 yılın altında kalan cezalarının evde infazına imkan tanınıyordu. Bu süre şimdi 2 yıla çıkarılıyor. 75 yaş ve üzerindekiler için ise 3 yıl olan süre ise 4 yıla çıkarılıyor. Cezaevinde hayatını yalnız idame ettiremeyeceğine dair Adli Tıp Kurumu tarafından rapor verilen kişiler 3 yıla kadar olan cezalarını konutta infaz edebilecek.
DOĞUM YAPAN KADINLAR İÇİN 1,5 YILLIK ERTELEME
Düzenleme ile kamuoyunda çok tartışılan bir konuda daha adım atılıyor. Mevcut sistemde doğum yapan kadınlar, doğumun üzerinden 6 ay geçmeden cezalarını çekmek üzere cezaevine alınmıyordu. Yeni düzenleme ile bu süre 1,5 yıla çıkarılıyor. Yani bir kadın doğum yaptıktan ancak 1,5 yıl sonra cezasını çekmek üzere cezaevine alınabilecek. Doğum yapan kadınların aldıkları ceza 3 yıl ve altında ise bu ceza konutta infaz edilebilecek.
2020'DE SİCİL AFFI ÇIKACAK MI?
Meclisin çalışmaya başlamasıyla birlikte sicil affının gündeme gelmesi bekleniyor. Daha önce Binali Yıldırım'ın Başbakanlığı döneminde çıkarılan sicil affı bankaların kendi aralarında kurduğu ve banka veri tabanlarında bulunan kredi notlarını silmemeleri yüzünden çok fazla kişi bu aftan yararlanamamıştı. Yeni sicil affının daha kapsamlı ve ticari ürünlere yansıtılan bir af olması bekleniyor.
Erdoğan yeni bir sistem önerisi: Çalışmaya devam etseler bile...
Toplantıda bir milletvekili emeklilik yaşıyla ilgili sıkıntıları dile getirdi, emeklilikte yaşa takılanların çalışmaya devam etseler bile maaşlarının düşmemesi için yeni bir sistem kurgulanması önerisinde bulunduğu belirtildi.
Erdoğan daha önceki açıklamalarında EYT'lilerle ilgili tartışmalara noktayı koymuştu. "Yapmayacağım, seçim kaybetsem bile bu işte yokum" diyen Erdoğan konu hakkında şunları söylemişti:
"Tutturmuş bir EYT, erken emeklilik. İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. Bizim başımıza erken emekliliği dolayanlar bunun bedelini ödeyecek ve ödedi. Niçin erken emeklilik? Ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun ve parasını en güzel şekliyle alsın. Erken emekli olup ikinci iş arayacak ve işsizliğin yükselmesine neden olacak. Bu hesap kötü bir hesaptır. Biz bunu politik hesaplarla yapmayacağız. Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yola teşvik etmeyin. Seçimi kaybetsek de olmayacak. İskandinav ülkelerinin hepsi erken emeklilik sistemiyle battı. Herkes vaktinde emekli olmalı."
Bakan Selçuk: "EYT'nin maliyeti sürdürülebilir değil''
Aile , Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ise EYT konusunda şu ifadeleri kullanmıştı:
"Benim elimde on küsur analiz var. Her türlü kombinasyonu denedik. Fakat hiçbirisinin maliyeti sürdürülebilir bir maliyet değil. Emeklilik için yaş şartını bekleyen 1998 öncesi işe giren sigortalımızın ortalama yaşı 48. 65 yaşını bekleyecek değiller. Bunlar kademeli olarak emekli olacaklar. Emeklilik yaşının 65 olduğu iddiası da doğru değil. 2008 reformu tam kendi seviyesine ulaştığı zaman gerçekleşecek yaş. 65 yaş şartı kadın ve erkek sigortalı için 2048'de sağlanacak. 2048 yılına kadar bütün emekliler kademeli olarak belli yaş aralıklarında emekli oluyorlar. Şu anda 52,7 ortalama emeklilik yaşımız var. EYT olan kesimin yaklaşık yarısı şu anda 657 kapsamında"
Ne kadar EYT'li var?
EYT'lierin sayısı yaklaşık 6 milyon kişi civarında olup hemen emekli olabileceklerin sayısı ise 1 milyon kişinin üzerinde. EYT'lilere emeklilik imkanı tanınmasının sosyal güvenlik sistemine maliyeti ise 10 yılda 700 milyar liranın üzerinde olacağı da tespitler arasında. Ancak emeklilikte yaşa takılanlara göre düzenleme yapılsa sadece 700 bin kişi hemen emekli olabilecek ve bunun da maliyeti yıllık 10 milyar liranın biraz üzerine çıkacak.
3600 ek gösterge son durum Meclis'ten geçti mi?
Yaklaşık 1.6 milyon memur ve emekliyi yakından ilgilendiren 3600 ek gösterge hakkında sevindiren haberler var. Öğretmen, polis, hemşire ve din görevlisi olan memurların alacağı 3600 ek gösterge sonrası maaşlarda 400 lira ile 500 lira arasında artış olacak. 3600 ek gösterge ne zaman çıkacak kimleri kapsayacak araştırması yaklaşık 1.6 milyon emekli ve memurun gündeminde.
Öğretmen, polis, hemşire ve din görevlisi olmak üzere 1,6 milyon memur ile memur emeklilerinin yakından takip ettiği 3600 ek gösterge düzenlemesi ile ilgili son gelişmeleri sizler için derledik.
ÇIKARSA İKRAMİYELERDE CİDDİ BİR ARTIŞ OLACAK: Ek gösterge artışı hem maaşları hem emekli ikramiyesini hem de emekli maaşını artıracak. Ancak gösterge durumuna göre memurdan memura farklılık gösterecek. Maaş artışından yararlanacaklarda ise bu artışlar yıllık 400 lira ile 500 lira arasında değişecek.
EK GÖSTERGE NEDİR: Ek gösterge memurların, aylık ücretlerinin, emekli aylıklarının ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesinde önemli unsurlardan biridir. Ek göstergelerin yüksek olması emekli aylığı ve ikramiyesinin de yüksek olması demektir. Bu nedenle memurlar bulundukları unvanların 1'inci derece kadroları için belirlenen ek gösterge rakamlarının yüksek olmasını istemektedirler. Ek göstergesi 3600 olan bir memur ile 2500 olan bir memurun alacağı zam oranı ya da maaş miktarı aynı olmayacaktır. 657 sayılı Devlet Kanunu'na tabi olan öğretmen, polis, din görevlileri, hemşireler gibi birçok meslek grubu ek göstergelerin artışını dört gözle bekliyorlardı.
Yüzbinlerce taşeron işçiyi ilgilendiriyor! Yargıtay'dan emsal karar
Yargıtay 9. Hukuk Dâiresi, geçtiğimiz günlerde başta hastaneler olmak üzere kamu kurumlarında taşeron olarak çalışan yüz binlerce çalışan için emsâl bir karara imza attı. Yüksek mahkeme, bünyesinde temizlik görevlisi olarak çalışan işçinin ödenmeyen kıdem tazminatından hem kamunun hem de şirketin sorumlu olduğuna hükmetti.
Yargıtay, yıllardır tartışılan taşeron işçilerin kıdem tazminatının kim tarafından ödeneceğine dair emsâl bir karara imza attı. Bir kamu hastanesinde taşeron şirket bünyesinde temizlik görevlisi olarak çalışan işçi, emeklilik sebebiyle işten ayrıldı. Kıdem tazminatını dahi alamayan temizlik görevlisi, İş Mahkemesi'nin yolunu tuttu. İşçi, hastanede haftanın 6 günü fazla mesai yaparak çalıştığını, bayram tatillerinde de çalıştığını, yıllık izinlerini hiç kullanmadığını öne sürdü.
Taşeron işçinin tazminatını kim ödeyecek
Davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu avukatı ise belirsiz alacak davası açılmayacağı ve hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davanın açıldığı tarihten 5 yıl önce muaccel hâle gelen ücret alacaklarının zaman aşımına uğradığını savundu. Davacının emeklilik dilekçesiyle iş sözleşmesini sona erdirdiğini, ihbar ve kıdem tazminatına ilişkin giderlerin sözleşme ve genel giderleri içinde firmaya ödendiğinden idarenin sorumluluğunun bulunmadığını dile getirdi.
Asıl işveren konumunda olmadıkları ve sorumluluğun müteahhitlere ait bulunduğunu, asıl işverenin anılan firmalar olduğunu savunan avukat, davanın husumet ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etti. Davalı taşeron şirket avukatı ise davacının talepleri konusunda sorumluluğu bulunmadığını dile getirdi. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmederek, tazminatın Kamu Hastaneleri Birliği tarafından ödenmesine karar verdi. Kararı davalı avukatı temyiz etti.
'Kıdem tazminatından sorumlu tutulmaması hatalı'
Yargıtay 9. Hukuk Dâiresi, tazminattan taşeron şirketin de sorumlu olduğuna dikkat çekti. Kararda, "Somut uyuşmazlıkta davalı şirketi son alt işveren olup, kıdem tazminatının tamamından diğer davalı kurum ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumludur. Mahkemece davalı kurumun rücu haklarında ihlal eder şekilde davalı firmanın kıdem tazminatından sorumlu tutulmaması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir" denildi.