Koronavirüs (corona) yeni belirtileri gün gün nedir? Koronavirüs 3-4-5-6-7-8-9. gün belirtileri! Vücuda nasıl giriyor?

Koronavirüs belirtileri nedir? Dünyada yayılan Koronavirüs salgını canlar almaya devam ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ülkemizde yaşanan vaka ve karantina sayısını her gün açıklıyor. İtalya, İspanya ve ABD'de dikkat çeken rakamlar tablonun korkutucu olduğunu gösteriyor. Corona virüsü tedavisi henüz kesin olarak bilinmiyor. Doktorlar ve bilim insanları, farklı ilaçlar kullanarak kesin tedaviyi bulmaya çalışıyor. Corona Covid-19 (Korona) olarak da adlandırılan virüsleri insanların hayvanlarla temasından yayılabilir. Bunun yanı sıra Dünya Sağlık Örgütü'nün bildirilerine göre MERS'in develer arasında, SARS'ın ise misk kedileri arasında yayıldığını düşünülüyordu.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :21 Nisan 2020 , 09:50 Güncelleme Tarihi :21 Nisan 2020 , 09:50
Koronavirüs corona yeni belirtileri gün gün nedir? Koronavirüs 3-4-5-6-7-8-9. gün belirtileri! Vücuda nasıl giriyor?

İÇİNDEKİLER

Koronavirüs 3-4-5-6-7-8-9. gün belirtileri! Vücuda nasıl giriyor? Sorusu vatandaşlar tarafından sorulmaya devam ediyor. Corona virüsü belirtileri için çalışmalar son sürat devam ediyor. Corona virüsü üzerine gerçekleştirilen çalışmalar sonrasında yeni semptomlar ortaya çıktı. Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) hastalarda neden olduğu koku ve tat kaybını araştırmak üzere dünya genelinde 500'den fazla bilim insanından oluşan bir konsorsiyum kuruldu. Peki corona virüs belirtileri neler? Korona virüs öksürme, hapşurma veya virüs bulaşmış yere temasla vücuda giriyor. Vücuda bulaştığı ilk andan itibaren hücrelere yayılmaya başlıyor. Corona virüs ilk olarak boğaza yerleşiyor. Daha sonra solunum yolları ile akciğere yerleşiyor. Bu erken aşamada, insanlar hastalık belirtisi göstermiyor.

KORONA VİRÜSÜNÜN GÜN GÜN BELİRTİLERİ NELER?

1-3. gün: Soğuk algınlığı ve gribe benzeyen belirtiler ortaya çıkar. Hafif ateş ve boğaz ağrısı görülebilir. Bağışıklık zayıfsa mide bulantısı ve ishal görülebilir.

4. gün: Boğaz ağrısı şiddetlenir. Ses boğuklaşır. Yeme ve içmede zorluk yaşanabilir. Hafif baş ağrısı ile birlikte ishal başlar.

5. gün: Boğaz ağrısı şiddetlenir. Yeme ve içme oldukça ağrılı bir hale gelir. Vücudu ve uzuvları hareket ettirmek sancılı olur. Eklem ağrıları görülür.

6. gün: Kuru öksürük başlar. Konuşurken yutkunurken boğaz ağrısı şiddetlenir. Şiddetli bitkinlik başlar. Mide bulantısı artar. Zaman zaman nefes almada zorluk yaşanır. İshal ve kusma şiddetlenir.

7. gün: Ateş 38 dereceye yükselir. Öksürük ve balgam çok şiddetlenir. Vücut ve baş ağrılarıyla birlikte kusma çok şiddetli bir hale gelir.

8. gün: Soluk alıp vermek çok güç bir hale gelir. Göğüs bölgesi çok ağır olarak hissedilir. Öksürükle birlikte baş ve eklem ağrıları son derece artar. Vücut sıcaklığı 38 derecenin üzerine çıkar.

9. gün: Tüm belirtiler şiddetle artar. Yüz veya dudaklarda mavileşme görülür. Öksürük ve balgam çok şiddetlenir. Vücut ve baş ağrılarıyla birlikte kusma çok şiddetli bir hale gelir. Bu belirtilere sahipseniz hemen tıbbi yardım alın.

KORONA VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?

Corona Covid-19 (Korona) olarak da adlandırılan virüsleri insanların hayvanlarla temasından yayılabilir. Bunun yanı sıra Dünya Sağlık Örgütü'nün bildirilerine göre MERS'in develer arasında, SARS'ın ise misk kedileri arasında yayıldığını düşünülüyordu. Covid-19 (Korona) virüsünün ise direkt olarak insandan insana bulaşması, genellikle sağlıklı bir insanın enfekte bir insanın vücut salgılarıyla temas etmesi sonucu mümkün olduğu görülmüştür. Corona Virüsü enfekte olmuş yani hasta insanlardan öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların temas ettiği yüzeylerden göz, ağız, burun mukozası ve herhangi bir şekilde dokunması ile bulaşabilir. Coronaviruslar (koronavirüs) genel olarak dış ortamda dayanıklılığı olmayan bir virüs olması ile birlikte bugün için COVID-19'un bulaşıcılık süresi ve dış ortama dayanma süresi henüz net olarak bilinmemektedir.

CORONA VİRÜSÜNDEN KORUNMA YOLLARI

Enfekte olmuş kişilerle yakın temastan kaçınmanın,

Özellikle el hijyenine dikkat etmenin, sık aralıklarla elleri en az 20 saniye boyunca sabun ve su ile yıkamanın; sabun ve su olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanmanın; özellikle hasta insanlar veya çevresi ile doğrudan temas ettikten sonra elleri mutlaka yıkamanın gerekli olduğu,

Çiftlik veya vahşi hayvanlarla korunmasız temastan kaçınmanın,

Eğer corona virüsüne yakalandıysanız, sağlıklı insanlarla mesafeyi korumanın, öksürürken, hapşırırken tek kullanımlık kâğıt mendil ile ağızın ve burnun kapatılmasının, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içinin kullanılmasının, ellerin yıkanmasının; gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan özellikle kaçınmanın gerekli olduğunu,

Enfekte olan kişilerin dokunduğu yüzeylerin dezenfekte edilmesinin,

Et, yumurta gibi hayvansal gıdaların iyice pişirilmesinin,

Özellikle hasta kişilerin mümkünse kalabalık ortamlara girmemesinin, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnun maske ile kapatılmasının, mümkünse tıbbi maske kullanılmasının önemli olduğunu belirtmiştir.

Koronavirüsün o belirtilerini araştırmak için uluslararası konsorsiyum kuruldu

Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) hastalarda neden olduğu koku ve tat kaybını araştırmak üzere dünya genelinde 500'den fazla bilim insanından oluşan bir konsorsiyum kuruldu.

Kimyasal Duyuları Araştırma Küresel Konsorsiyumu (The Global Consortium of Chemosensory Researchers-GCCR) adı verilen yapıda Türkiye'yi temsil eden iki kişiden biri, ABD'de yaşayan Türk bilim adamı Dr. Hakan Özdener, çalışmaları hakkında online platform üzerinden AA muhabirine bilgi verdi.

"TAT VE KOKU KAYBI HASTALARIN YÜZDE 60'INDA GÖRÜLEN BİR DURUM"

Tat ve koku alanında dünyadaki tek bilimsel araştırma kuruluşu olan Philedelphia'daki Monell Chemical Senses Merkezi'nde 17 yıldır bu alana yoğunlaştığını belirten Özdener, Kovid19'un diğerlerinden farklı bir virüs olarak öne çıktığının altını çizdi.

Özdener, "Virüs hastalıkları ve salgınlar dünyamızda yeni değil, belli aralıklarla bunlar görülür. Fakat genelde salgınların büyük kısmı belli bir coğrafi bölgeyle sınırlı kalır. Kovid-19'da sürpriz olan ise şu, çok hızlı bir şekilde dünyaya yayıldı ve ölüm oranı belli yaş grubunda yüksek." dedi.

Grip ve nezle rahatsızlığında influenza virüslerinin geçici koku kaybına neden olmasının normal olduğunu ifade eden Özdener, Kovid-19 virüsünde görülen tat ve koku kaybının ise eldeki bilgilere göre diğerlerinden çok farklı seyir izlediğine dikkati çekti.

Özdener, şunları söyledi: "Kovid-19 hastalarında daha hastalık tablosu ortaya çıkmadan, tat ve koku kaybı hastalığın erken bulgusu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tat ve koku kaybı hastaların yüzde 60'ında görülebilen bir durum, bu çok ciddi bir rakam. Diğer grip virüslerin oluşturduğu durumlardan farklı olarak bunun kalıcı, daha uzun süreli ve şiddetli olduğunu görüyoruz. İnsanlar hastalıkla beraber tat ve koku kaybından da şikayetleniyorlar, bu çok önemli."

KONSORSİYUMDA 38 ÜLKEDEN 500'DEN FAZLA BİLİM İNSANI VAR

Tat ve koku kaybı üzerine haberlerin çıkmaya başlamasıyla, alanında uzman 9 bilim insanı öncülüğünde uluslararası bir konsorsiyum kurulduğunu ve kendisinin de bu konsorsiyuma katıldığını aktaran Özdener, "Gönüllü bir kuruluş. Hiçbir devlet, şahıs veya organizasyondan desteği yok. Tat ve koku alanına ömrünü vermiş bilim adamlarının oluşturduğu bilimsel bir topluluktur." dedi.

Özdener, konsorsiyumun Kovid-19 salgınında hastalarda gözlemlenen koku ve tat kaybının hastalıkla ilişkisinin tam olarak anlaşılması ve hasta üzerinde oluşturduğu etkiyi öğrenmek için dünya genelinde Türkçe dahil 20 dilde anket çalışması başlattıklarını, toplanan verilerin virüsün nasıl bulaştığı ve yayılmasının nasıl önleneceğini çözmek için değerlendirileceğini kaydetti.

Konsorsiyumda 38 ülkeden 500'den fazla klinisyen, nörobiyolog, veri bilimcisi, bilişsel bilim insanı, duyusal araştırmacı ve teknisyen bulunduğunu anlatan Özdener, Türkiye sorumluluğunu da konsorsiyumun kurucularından Dr. Maria Veldhuizen ile yürüttüğünü kaydetti.

Özdener, Türkiye'deki vatandaşların, özellikle Kovid-19 hastalarının bu kısa anket çalışmasına katılması çağrısında bulunarak, ankete https://gcchemosensr.org/ adresinden ulaşabileceğini ifade etti.

Bu çalışmanın içinde bulunmanın çok özel ve güzel bir duygu olduğunu söyleyen Özdener, "Konsorsiyumda ülkemi temsil etmek, Türkiye'nin virüse karşı gösterdiği üstün başarıya küçük bir katkıda bulunmak için çok büyük bir fırsat. Umarım ülkemin ve dünyanın insanlarına bu konuda bir faydam olur." ifadelerini kullandı.

"BU SAVAŞ EVDE DURMAKLA KAZANILIR"

Türkiye ile Batı ülkelerindeki sağlık hizmetlerini de karşılaştıran Özdener, Türkiye'deki sağlık sisteminin "halk sağlını güçlendirmek amacıyla, özellikle birinci basamak hekimlerinin güçlülüğü üzerine kurulu" olduğu yorumunda bulundu.

Özdener, şöyle devam etti: "Gelişmiş ülkelerdeki sağlık hizmetleri genellikle birinci basamak üzerine kurulu değil. Bugün ABD'de, İngiltere'de, Fransa'da yaşanan yüksek ölüm oranlarının sebebi, onlar halka ulaşamıyorlar. Ama Türkiye'de, Bakanımızın da dediği gibi, sağlık hizmetleri halk sağlığı temelinde olduğu için bugün insanlara ulaştık. Eminim batı ülkeleri bundan sonra halk sağlığı çalışmalarına çok büyük önem verecekler."

Virüsün, bireysel ve toplumsal ilişkiler anlamında kazandırdığı çok önemli tecrübeler olduğunu vurgulayan Özdener, "Sevdiklerimizle konuşamaz, bir araya gelemez olduk. İşimize gidemez olduk." ifadelerini kullandı.

Özdener, Türkiye'deki vatandaşlara da şu çağrıda bulundu: "Halkımız Sağlık Bakanlığının ve bilim kurulunun tavsiyelerine hoşlarına gitmese de zor da gelse uysunlar, sokağa çıkmasınlar. Eğer bu savaşı kazanmak istiyorsak, bu savaş ilaçla, hastaneyle, solunum cihazıyla kazanılmaz, evde durmakla kazanılır. Eğer sokağa çıkmaya devam edilirse bu salgın daha da uzun sürecek."