Son dakika: Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'dan flaş ihracat açıklaması: Vakti geldi geçiyor!

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan "Asya-Pasifik ülkelerini ihracat pazarı olarak görmenin vakti geldi, geçiyor. Bu ülkeler ithalat için uzak değilse, ihracat için hiç değil" ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi :18 Ocak 2021 , 12:13 Güncelleme Tarihi :18 Ocak 2021 , 12:48
Son dakika: Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’dan flaş ihracat açıklaması: Vakti geldi geçiyor!

İÇİNDEKİLER

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Körfez ülkeleri arasında varılan uzlaşının, sadece Katar'ın iş birliğini değil, Türkiye'nin iş birliğini de pozitif yönde etkileyeceğini belirterek, "Bu boykotun kaldırılmasını son derece olumlu, pozitif bir yaklaşım olarak görüyoruz." dedi.

Bakan Pekcan, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Türker ve Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti.

EMD'nin faaliyetleri hakkında bilgi alan Pekcan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

İhracatta yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen 2020 yılını başarıyla ve rekorlarla tamamladıklarını belirten Pekcan, 2021'de öncelikli hedeflerinin Orta Vadeli Program'da yer alan 184 milyar dolar ihracata ulaşmak olduğunu ifade etti.

Bakan Pekcan, İngiltere ile Serbest Ticaret Anlaşması'na yönelik soruları yanıtlarken, bir taraftan Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konusunda görüşmeleri sürdürürken bir taraftan da İngiltere ile Serbest Ticaret Anlaşması'nın yapılmasının son derece önemli ve kıymetli olduğunu vurguladı.

Pekcan, iki ülkenin de ticaret hacminin artırılmasından yana olduğunu belirterek, "İngiltere yabancı yatırımcı açısından da Türkiye için önemli. Anlaşmamıza uluslararası yatırımların da dahil edilmesini ve tarım alanında karşılıklı olarak farklı tavizler uygulamayı hedefliyoruz. Zaten ilk başından itibaren hedefimiz buydu ama öncelikle 1 Ocak'ta hiçbir iş insanımızın ticaretinin etkilenmeden anlaşmanın devreye alınabilmesi bizim için çok önemliydi." dedi.

GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN GÜNCELLENMESİ
Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi konusunda görüşmelerini sürdürdüklerini dile getiren Pekcan, şöyle konuştu:

"Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi ile ilgili etki analizlerimizi yaptık. AB de yaptı. Bu etki analizi sonucunda zaten Gümrük Birliği demode olmuş, 25 yıl devam etsin diye yapılmış bir anlaşma değil. Tam üyeliğe geçiş için yapılmış geçici bir anlaşma. Bütün şartlar ona göre dizayn edilmiş zaten. AB'nin yaptığı yeni nesil STA'lar bunun önüne geçiyor. Mevcut anlaşmada hizmet ticareti yok, tarım dahil değil, dijitalleşme , e-ticaret, kamu alımları dahil değil. Bunun güncellenmesinin her iki tarafa da faydası var."

Pekcan, asıl hedeflerinin AB'ye tam üyelik olduğunu ancak tam üyeliğe giden yolda en azından Gümrük Birliği'ndeki güncellemelerin yapılması gerektiğini söyledi.

Bunun daha fazla uzamasının hiç kimseye faydası olmadığını ifade eden Pekcan, "Bizim karşımıza zaman zaman Doğu Akdeniz, Güney Kıbrıs, Yunanistan polemikleri engel olarak çıkabiliyor ama Gümrük Birliği'nin güncellenmesi artık sadece Türk iş dünyasının değil, Avrupa iş dünyasının da öncelikli konusu haline geldi. Buradaki güncellemenin öncelikli faydası Türkiye ekonomisine ama Türkiye ekonomisi ile beraber Türk iş dünyasına da faydası var. Gümrük Birliği'nin güncellenmesinde iş dünyamızın da rolü çok önemli. İş dünyası muhataplarını devreye sokmalı, o muhataplar kendi hükümetlerine gidip bunun ne kadar önemli, elzem olduğunu anlatmalı."

Pekcan, Avrupa Konseyi komisyona yetki vermediği için Gümrük Birliği güncellemelerine ilişkin görüşmelerinin henüz başlamadığını belirterek, "2016 Aralık'tan beri yetki vermesini bekliyoruz. Ben bu sene başlamasını ümit ediyorum." dedi.

KÖRFEZ'DEKİ GELİŞMELER
Bakan Pekcan, 41. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi'nde Körfez ihtilafının çözülmesini ve Katar ile diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesini nasıl değerlendirdiğine yönelik soru üzerine de "Bu boykotun kaldırılmasını son derece olumlu, pozitif bir yaklaşım olarak görüyoruz. Zaten pandemi şartlarında, komşunun komşuya muhtaç olduğu bir dönemde böyle ambargoların ve boykotların çok da yersiz ve zamansız olduğuna hepimiz hemfikiriz. Bu sadece Katar'ın Körfez ülkeleri iş birliğini değil, Türkiye'nin iş birliğini de pozitif yönde etkileyecektir." ifadelerini kullandı.

ABD İLE 100 MİLYAR DOLARLIK HEDEF İÇİN STRATEJİK ÇALIŞMALARA DEVAM
Pekcan, ABD'de Başkanlık değişimi ile gelecek dönem ticari ilişkilerin nasıl etkileneceğine yönelik soru üzerine de ABD'nin 2020 yılında yüzde 13,5 ile en çok ihracat artışı gerçekleştirilen ülke olduğuna dikkati çekti.

ABD ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmak için stratejik çalışmalar yürüttüklerini vurgulayan Pekcan, "Sektör, sektör çalışmalar yaptık, onların ihtiyacı olan bizim üretici, ihracatçı, rekabetçi olduğumuz sektörlerle onların ithalatçı olduğu sektörleri bir araya getirdik. Pandemi dönemi olmasaydı dağıtıcılarla üreticileri bir araya getireceğimiz toplantılar planlamıştık. Mobilyadan başlamak üzere bu toplantıların tarihi bile belliydi, maalesef iptal etmek zorunda kaldık ama yine de mobilya ihracatımız artış kaydettiğimiz kalemlerden oldu. Dolayısıyla bunu gerçekleştireceğiz, tabii bunlar bugünden yarına bir günde olmayacaktır ama bunun için çalışıyoruz." diye konuştu.

"ÇİN 1,4 MİLYAR NÜFUSUYLA, TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR PAZAR"
Bakan Pekcan, Çin'e giden ihracat treninin ardından, söz konusu ülke ile yeni dönemde ticari ilişkilerin nasıl şekilleneceğinin sorulması üzerine, 2020 yılında Çin'e ihracatın yüzde 5 arttığını ancak Çin'in en çok ticaret açığı verilen ülke konumunda bulunduğunu söyledi.

Çin'den ithalatta pandeminin etkilerinin görüldüğüne değinen Pekcan, "Bilgisayar, telefon, dijitalleşme ile ilgili ürünlerde Çin'den çok yüksek ithalat artışımız var. Üstelik bu dönem yerli üreticiyi korumaya yönelik ilave gümrük vergilerini de devreye aldığımız bir dönemdi ve Çin'den yaptığımız ithalatın yüzde 50'si ilave gümrük vergisine tabi idi." ifadelerini kullandı.

Pekcan, Çin'in 1,4 milyar nüfusuyla Türkiye için çok önemli bir pazar olduğuna dikkati çekerek, bu ülkeye ticarette geçen yıla kadar deniz yolu ve kara yolunun kullanıldığını şimdi yeni bir demir yolu seferi başlattıklarını hatırlattı. Pekcan, "Biz orta koridor kullanımına çok önem veriyoruz. İstanbul'dan kalkan trenimiz 13 günde Xian Limanı'na ulaştı. Biz 35-40 günlük mesafeyi 13 güne indirmiş olduk. Çin, çok büyük potansiyeli olan bir ülke. Çin'in yanı sıra o coğrafyadaki, o güzergahtaki diğer ülkelerdeki ticaretimizi de bu doğrultuda artırmayı hedefliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Bakanlığın İhtisas Serbest Bölgeleri projesine vurgu yapan Pekcan, buralarda özellikle teknoloji yoğun üretim yapmak isteyen yeni yatırımcılara ve firmalara çok önemli destekler verdiklerini söyledi.

Pekcan, Çin'in bazı ülkelerde yatırım bölgeleri olduğunu ifade ederek, "Bunlardan birisi neden bizim ihtisas serbest bölgelerimizden biri olmasın." dedi.

"DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN ARTIRILMASINI AMAÇLIYORUZ"
Uluslararası yatırımcılara yönelik reform çalışmalarının sorulması üzerine de Pekcan, bu konunun Hazine ve Maliye Bakanlığının koordinasyonunda yürüdüğüne dikkati çekerek, "Buradaki amacımız doğrudan yabancı yatırımın artırılması. Yatırımcıların en çok görmek istedikleri istikrar, güven ve öngörülebilirlik ortamı. Bununla ilgili de çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Hukuki anlamda Adalet Bakanlığımızın da reform paketinde ciddi çalışmaları var. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın ve bizim de verdiğimiz katkılar var. Biz 'ticari anlamda reform faaliyetlerinde neler yapılabilir' o konuda katkı vermeye devam ediyoruz." diye konuştu.

STK'lerden üzerinde çalışılan reform paketi ile ilgili gelen taleplerin tamamını ilgili bakanlıklarla paylaştıklarını dile getiren Pekcan, şöyle devam etti:

"Amaç, doğrudan yabancı yatırımların artışını, öngörülebilirliği sağlamak. Zaten şu anda istikrarımız mevcut, bu güven ortamını yatırımcıya da hissettirmek önemli. Bu yönde çok ciddi çalışmalar var. Zaten Türkiye gerek jeopolitik yapısı gerek tüketiciye yakınlığı, pazara yakınlığı, beşeri kaynaklarıyla eğitimli genç nüfusu, teknoloji ve dijital ekonomiye yatkınlığı, Avrupa standartları ve kalitesinde üretim yapması, rekabetçi fiyatlarıyla AB'deki üreticilere sorduğunuz zaman stratejik tedarikçi olarak Türkiye'yi görüyorlar. Bizim amacımız dünyanın stratejik tedarikçilerinden birisi olmak. Küresel değer zincirlerinin dönüşümünde Türkiye aktif olarak yer alacaktır. Buna inanıyoruz."