Ekonomideki yeni yol haritasını hazmedemeyenlerin döviz kuru oyunu!

Dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs nedeniyle tüm ülkelerin ekonomileri olumsuz etkilendi. Hatta birçok Avrupa ülkesinde enerji krizleri yaşandı. Türkiye ise ticaret darboğazlarının yaşandığı dönemde ihracat rekorları kırarken, yüksek büyüme rakamlarıyla dikkat çekti. Türkiye ekonomisinde iyileşen ve gelişen tablo son dönemde yaşanan spekülatif kur ataklarıyla köreltilmek istendiği gözler önüne serildi. İşte detaylar…

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :23 Kasım 2021 , 15:27 Güncelleme Tarihi :23 Kasım 2021 , 17:11
Ekonomideki yeni yol haritasını hazmedemeyenlerin döviz kuru oyunu!

İÇİNDEKİLER

Covid-19 döneminde uyguladığı örnek kısmı kapanma kararları, ihracat yönlü büyüme stratejisi ve Milli Teknoloji Hamlesi ile Türkiye dünyadan pozitif ayrıştı. Tüm dünyada tedarik zinciri problemleri ayyuka çıkarken her geçen gün kötüleşen makro ekonomik veriler dikkat çekiyor.

Türkiye ekonomisinde iyileşen ve gelişen tablo son dönemde yaşanan spekülatif kur ataklarıyla köreltilmek istendiği gözler önüne serildi.

Peki Türkiye'nin yeni ekonomi politikaları neden hedefte? Kurlardaki anormal yükselişin perde arkasında ne var? Faiz kararına piyasanın tepkisi normal mi? Spekülatif ekonomik saldırıları kimler nasıl yönlendiriyor? Gündemin öne çıkan başlıklarını A Haber canlı yayınına katılan Takvim gazetesi yazarı Ekrem Kızıltaş, Akademisyen Prof. Dr. Zakir Avşar ve ekonomist Doç. Dr. Cüneyt Dirican değerlendirdi.

EKONOMİST DİRİCAN DÜNYADA YAŞANAN KRİZLERİ SIRALADI
Ekonomist Doç. Dr. Cüneyt Dirican, "1970'lerin başında Arap-İsrail savaşı, ardından Nickson'ın petrolle dolar ve altın arasındaki bağı onsun ilişkisini kesmesi ve dünyanın petro-dolar sistemine gitmesi İran Şahı olmak üzere OPEC'in buna karşı çıkmasının ardından petrol fiyatlarının hızlı şekilde yükselmesine neden oldu. Bu da enflasyonun ciddi şekilde yükselmesine yol açtı.

80'lerin başında ABD'de enflasyonun yanında durgunluk da geldi. Bunun ardından ABD faizler çift haneleri gördü. İran'da devrim ardından Reagan'ın ekonomiyi canlandırma çabaları sonrası ancak 80'lerin sonuna kadar bu düzeldi. 90'larda ABD'nin bankacılık krizi ve hala bizleri etkileyen Körfez Savaşları yaşandı. 85-95 arası Komünizm çöküyor ve Çin parası bugünden çok daha değerli gibi görünüyor fakat çok ciddi cari açık veriyor ve sonrası çöküş oluyor.

"ARZ SORUNLARI ARTACAK"
ABD'nin sıcak para ile yeni pazarlar politikasında sonra Çin markalaşarak ve patentler alarak bunu üretime yönelik yatırımlarla yüksek teknolojiyle destekleyerek dünyanın 2 numaralı ekonomi devi haline geldi. Cari açık seviyesi yüzde -5 seviyelerinden yüzde 10 seviyelerine geldi. Altyapı çalışmalarını tamamlamış olan sanayileşmeye giden ülkelerin ekonomide büyümeleri daha fazla oluyor.

Önümüzdeki dönemde arz sorunları yaşanacak. Enerji fiyatlarındaysa sıkıntılar sürecek gibi duruyor. Türkiye kendine burada fırsat yarabilir mi asıl önemli olan bu" açıklamasında bulundu.

"KÜRESEL KRİZLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Akademisyen Prof. Dr. Zakir Avşar küresel düzeyde yaşanan krize dikkat çekti. Avşar, "Küresel bir krizle karşı karşıyayız ve bunu görmezden gelemeyiz. Bunun etkileri Türkiye'ye de oluyor pandemi tüm ekonomileri etkilemiş durumda. Türkiye tedarik zincirinde kırılmaya yaşamayan ülkelerden biri oldu.

"TÜRKİYE'DE SİYASİ İRADE AYAKTADIR"
Türkiye'de siyasi irade tamamen ayaktadır. Cumhur İttifakı üyeleri görüşlerin açık şekilde belirtiyor. Siyasi iradenin tam şekilde yansıması önemli bir belirtidir.

"TÜRKİYE'DE PANİK HAVASI YOKTUR"
Ekonomik krizlerde hükümet kırılmaları krizleri daha da derinleştirir. Ülkemizde koalisyon şartlarında siyasal iktidarların kararlılığını yeterince sergilemediğinden ve panik havasından kaynaklanmıştır. Şu anda Türkiye'de bir panik havası yoktur. Siyasal irade dimdik ayaktadır. Seçimin zamanında yapılacağı mesajı da oldukça önemlidir."

Ekonomik krizlerde hükümet kırılmaları krizleri daha da derinleştirir. Ülkemizde koalisyon şartlarında siyasal iktidarların kararlılığını yeterince sergilemediğinden ve panik havasından kaynaklanmıştır. Şu anda Türkiye'de bir panik havası yoktur. Siyasal irade dimdik ayaktadır. Seçimin zamanında yapılacağı mesajı da oldukça önemlidir."

Takvim gazetesi yazarı Ekrem Kızıltaş'ın canlı yayında öne çıkan açıklamaları ise şöyle:

"Türkiye 70'li yıllarda 70 cente muhtaçtı. Bunu bir dönemin başbakanı söylemişti. 2000'ler dönemin Başbakanı Bülent Ecevit Avrupa'ya para aramaya gitti ve para bulamadan geldi. Hatta uçakta ağladığı bile söylenir. Deprem paraları ile memur maaşları ödenir ve seçim kararı alınmak zorunda kalınır.

"KÜRESEL PARA CAMBAZLARI HAREKETE GEÇTİ"
Böyle bir zamandan bugünlere geldik. 2 senedir pandemi nedeniyle bütçelerin epey zorlandığı zamanda en ufak bir yoksunluğun yaşanmadığını gördük. Türkiye imalatında zirveye doğru ulaşıyor. İhracatta bütün zamanların rekorları kırılıyor. Büyüme konusunda açık ara giden ülkelerden birisi konumunda ve borsamız da yükselmeye devam ediyor. Bunun ötesinde son aylarda cari fazla vermeye başladık.

Tüm bu önemli gelişmelerin karşılığında dövizin düşmesi gerekirken tam tersi bir durum söz konusu. Küresel para cambazları ve onlarla iş birliği yapanlar kendi ülkelerini soymayı alışkanlık haline getirenler var. Türkiye kendi üzerinde oynanan oyunların farkında ve bununla şimdi karşılaşmadı ve mücadelesini sürdürüyor."

"FAİZ KARARI SONRASI YALAN HABERLERLE SPEKÜLASYON YAPILDI"
A Haber canlı yayınına katılan Sabah Gazetesi Yazarı Dilek Güngör, kurlardaki anormal artışı değerlendirirken dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Güngör, "Şimdi biliyorsunuz, Merkez Bankası'nın faiz indirimden sonra kurda ciddi bir dalgalanma var. Ama ben bu dalgalanmanın sadece faiz indirimiyle olduğunu düşünmüyorum.

Zaten bir süredir, faiz indirimi öncesinde başlayan sosyal medya üzerinden bir spekülasyon söz konusuyla. Para politikasıyla ilgili makas değişikliği konusunda bir bilgilendirilme yapılmıştı. Yani faiz indirimi zaten biliniyordu.

Faiz kararı sonrası birtakım spekülasyonlar yalan haberler yapıldı. Sosyal medya üzerinden bu tetiklendi. İşte hükümetin döviz hesaplarına el koyacağına kadar akıl dışı yorumlarda bulunuldu. Bu vatandaşı ve iş adamlarını daha fazla tedirgin etti" dedi.

"GEÇEN YIL BİDEN'IN AÇIKLAMALARINI HERKES GÖRDÜ"
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman ise, Dilek Güngör'ün sözlerine katıldığını dile getirerek, "Burada bir ekonomik tetikçilik yapmak suretiyle, Türkiye ekonomisini istikrarsızlaştırma amacı söz konusu. Geçen yıl hatırlarsanız ABD Başkanı Joe Biden'ın ifadeleri ortaya çıkmıştı.

Burada çok net bir biçimde Türkiye'yi istikrarsızlaştırma için, döviz kuru üzerinden bir çabanın olduğunu görülüyor. Milletimiz bunu görüyor.

Son 20 yılda biz Türkiye'yi nasıl başarılı yönettiysek fiyat dalgalanmalarının da önüne geçeceğiz. Kurun yanında temel gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar konusunda hükümetimiz çalışmakta. Biz bunların önüne geçeceğiz.

"TÜRKİYE'Yİ DEĞERLENDİRMEDEN ÖNCE BİR DEFA DÜNYAYA BAKMAK LAZIM"
Burada bir kez daha altını çizmek isterim. Türkiye ekonomisi döviz kurlarına bağlı olarak büyüyen bir ülke değildir. Döviz kurları ekonominin göstergelerinden sadece bir tanesidir. Ancak ontolojik bir rakam değildir. Burada önemli olan makro ekonomik verilerdir. İstihdam rakamlarıdır.

Ayrıca burada sadece Türkiye yönünden değil dünyaya da bakmak lazım. Avrupa'da durum nedir? Fransa'da, İtalya'da, Almanya'da durum nedir? ABD'de durum nedir? Buradaki şartlara baktığımız zaman Türkiye hepsinden daha iyi durumda" dedi.

MUHALEFETİN ISKALADIĞI YA DA GÖRMEZDEN GELDİĞİ GERÇEK
CHP'nin başını çektiği İYİ Parti, HDP, Gelecek Partisi ve Deva Partisi'nin yer aldığı muhalefet ise küresel krizi görmezden gelerek her fırsatta Türk ekonomisine saldırdı. Meseleyi Merkez Bankası'nın faiz indirim kararlarına bağlayan muhalefetin ıskaladığı ya da bilerek görmezden geldiği ve algılara oynadığı gerçek ise 'siyasetin ekonomiye' etkisi oldu. Türk ekonomisi büyüme ve ihracatta rekorlar kırarken dolar ve euro'daki dalgalanmanın sebebinin ise ekonomik olmadığı siyasi olduğu açık bir gerçek olarak ortaya çıktı.

MESELENİN SİYASİ OLDUĞU 2018'DE NET GÖRÜLDÜ
Rakamlarla görüldüğü gibi Türk ekonomisinin büyüme trendinde olduğu ve beklentileri bile tepe taklak ederek büyük kuruluşlara revize kararı aldırdığı ortadayken meselenin siyasi ve algılara dayalı olduğunu gösteren en belirgin gerçek ise 2018 yılında yaşadı.

TRUMP TÜRK EKONOMİSİNE OPERASYONU İTİRAF ETMİŞTİ
Türkiye'nin terör baronlarına ve maşalarına karşı 2019'da Fırat'ın doğusuna yapacağı Barış Pınarı operasyon öncesinde Trump 2018'de Türk ekonomisine yapılan siyasi operasyonu "Ekonominizi yok ederim, daha önce de yaptım" sözleriyle itiraf etmişti. ABD Başkanı Donald Trump, daha sonra düzenlediği basın toplantısında da, "Türkiye'ye dedim ki, eğer bizim insancıl olarak değerlendirdiğimiz herhangi bir şeyin dışına çıkarlarsa, Hong Kong için de kullandık bunu, aşırı zarar gören bir ekonominin şiddetine uğrarlar. Bunu daha önce de Rahip Brunson'la yapmıştım. Rahip Brunson'ı hatırlıyor musunuz? Rahip Brunson'ı geri vermiyorlardı, sonuç olarak hızlıca geri verdiler. Para birimleri rekor seviyede düştü ve başka şeyler oldu" demişti.