Yeni keşfedilen doğalgaz ve petrol yatakları ile 97 bin 377 megavata ulaşan elektrik kurulu gücümüzü ve 50 bin 990 megavatla bu kapasitenin yüzde 52.5'ini yeşil enerji kaynaklarımızın oluşturduğunu da bu tabloya ekleyin. Eğitimli genç nüfus, çevresiyle birlikte 1 milyar tüketiciye ulaşma imkânı, dünyada en çok destinasyona uçan THY ve Heathrow'u bile geride bırakmış İstanbul Havalimanı, ülkemizin ekonomik yükselişinin mihenk taşlarını oluşturacaklar.
Anlayacağınız bugün "Türkiye ekonomi modeli" diye konuştuğumuz vizyonun arka planının oluşturulmasının 20 yıllık bir geçmişi var. Konteyner nakliye maliyetlerindeki artışın % 300'ü geçtiği bir dünyada, küresel ticaretin aranan adreslerinden biri olmaya başladık. Eskiden sadece "önemli bir pazar"dık; bir nevi "ithalat cenneti"ydik. Artık pazara mal üreten ve satan bir "ihracat ve tedarik cenneti" olma yolundayız. İhracatta geçen ay sonu itibarıyla yıllık 221 milyar doları yakaladığımızı veya Japon devi Kaga Elektronik'in baskılı devre kartı fabrikasını Güneydoğu Asya'dan Türkiye'ye taşıdığı haberini görmüşsünüzdür. 2022'de bu tür haberleri daha sık okuyacağımıza emin olabilirsiniz.
Şu parantezi açmama izin verin: Gezi ayaklanması öncesi Merkez Bankası'nda 135 milyar dolar vardı. Dolar 1.50 civarındaydı. Elbette IMF'ye olan ve "böyle gelmiş, böyle gider" gözüyle bakılan borcumuzu da kapatmıştık. Bugün yüksek kurdan şikâyet eden TÜSİAD çevrelerinden önemli bir kitle, tüm bu ekonomik göstergelere rağmen Gezi ayaklanmasının sponsorluğuna soyunmuştu. Hatta içlerindeki en enfantil, on binlerce dolarlık kıyafetleriyle elinde "Çapulcuyum çapulcu" pankartı taşıyıp sosyalist aktivist pozları bile kesmişti. O günler geride kaldı.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN