Market 15 TL'ye İstanbul halinden çıkan malı 10 TL üzerine koyarak 25 liraya vatandaşa satmaya çalışıyor.
Bu durumun izahı yok.
Belli ki, marketçiler ceza meza dinlemiyor.
Devlet ne yapacak peki?
Bana kalırsa, Rekabet Kurulu'nun verdiği milyarlık cezalar bile marketçileri korkutmuyor.
O zaman daha ağır yaptırımlar gerekiyor. Misal, fahiş fiyat uygulayan markete kapatma cezası verilsin.
Şaka yapmıyorum…
Bir hafta ticareti yasaklansın. Bakalım o zaman da vatandaşın sofrasına el uzatmaya cüret edebilirler mi?
1 KG DOMATESTE KİM NE KAZANIYOR?
Mal bedeli: (Antalya hal girişi): 10 TL
Rüsum % 1 0.10 TL
İşçilik 0.50 TL
Kutu 1.70 TL
Ara karton 0.10 TL
Ambalaj 0.25 TL
Genel giderler (kira, elektrik) 0.25 TL
Antalya Hal Çıkışı 12.90 TL
Nakliye 1 TL
İstanbul Hal Girişi 13.90 TL
Hamaliye 0.10 TL
Kar 1 TL
Market satış fiyatı 25 TL
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN
"GIDA GÜVENLİĞİ MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR"
Öte yandan Sabah yazarı Hilal Kaplan da bugünkü köşesini gıda güvenliğine ayırdı. Kaplan, "Gıda güvenliği, milli güvenlik meselesidir" başlıklı yazısında "Yumurtadan akaryakıta her hayati kalemde fiyatlar artarken kepçeyle zam yapanlar, küresel piyasalar biraz normalleşse ya da devlet KDV indirimi dahi yapsa çay kaşığı kadar bile fiyat düşürmüyorlar. Bu gidişe bir an önce denmesi gerekiyor." ifadelerine yer verdi.
Kaplan'ın yazısından öne çıkanlar şöyle:
"Petrolü kontrol eden, ülkeleri yönetir. Gıdayı kontrol eden, halkları yönetir."
Küreselcilerin belki de en saygı duyduğu isimlerin başında gelen Henry Kissinger'a ait bu sözü bugünlerde hatırlamamak mümkün mü?
ABD Başkanı Biden'ın açık açık Amerikan halkına "Ukrayna'daki savaştan ötürü gıda kıtlığı bekleyin", Hollanda Başbakanı'nın "Felaket bir enflasyon geliyor, hazırlıklı olun" dediği bir dönemden geçiyoruz.
Ya da Fransız Cumhurbaşkanı Macron'un seçime iki hafta kala bazı gıda maddelerini kısıtlı ve karneyle satılabileceğini duyurduğu bir vasattayız. Hatta dahasını söyleyeyim; mevcut durum için Birleşmiş Milletler Gıda Programı Direktörü David Beasley, "Böyle bir şeyin mümkün olacağını düşünmezdik" demiş. Ne kadar da rahatlatıcı, değil mi?!
Yaptırımlar, ithalat yasakları, enerji piyasalarına müdahale, arz zincirinde kopuş derken sonunda kıtlık ihtimaline tüm dünyayı hazır hale getirdiler. Üstelik böylesi küresel bir sorunun sebebi olarak gösterdikleri ve toplamda dünya buğday üretiminin % 16'sına tekabül eden iki ülke arasındaki savaşa her gün odun taşırken yapıyorlar bunu.
Dünya ayçiçeği yağı üretiminin yarısını tek başına karşılayan ülkenin Ukrayna olduğunu da savaşa dek bilmeyen varsa, artık öğrenmiştir.
Mevcut durumda Tarım Bakanlığı, ülkenin milli güvenliğini Savunma Bakanlığı kadar ilgilendiren bir konumda bulunuyor. Keza alacağı önlemler ve Adalet Bakanlığı ile istişareli olarak uygulayacağı yaptırımlarla Ticaret Bakanlığı da...
Özellikle olası gıda ihracatı kısıtları, fiyatları keyfi artırdığı düşünülen zincir marketlere dair kamuoyunun beklediği cezai düzenlemeler ve Hal Yasası konusunda nasıl bir yol izleneceği merak ediliyor.
Yumurtadan akaryakıta her hayati kalemde fiyatlar artarken kepçeyle zam yapanlar, küresel piyasalar biraz normalleşse ya da devlet KDV indirimi dahi yapsa çay kaşığı kadar bile fiyat düşürmüyorlar. Bu gidişe bir an önce denmesi gerekiyor.
Devletin doğalgazın % 80'ini sübvanse ettiği, bazı ürünlerde gümrük vergisini sıfırladığı, üzerine düşen yükü çektiği ama bunun piyasada karşılığını göremediği büyük bir haksızlıklar silsilesi aldı başını gidiyor. Bundan ötürü önce halk, sonra da devlet yara alıyor.
Üreticiyi de tüketiciyi de cendereye alan fasit bir daire içindeyiz; "acil çıkış kapısı"nın gösterilmesini bekliyoruz.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN