Dolayısıyla biz Türkiye'nin dış politikasıyla, milli güvenlik politikalarıyla, sanayi politikalarıyla, istihdam politikalarıyla ve iktisadi politikalarıyla eşgüdüm ve uyum içerisinde politikalar geliştiriyoruz.
ENERJİDE ARZ GÜVENLİĞİ SAĞLANACAK
Şu anda gözüken, 2035 yılına kadar startını verip bir kısmını tamamlamamız gereken, bu dönemde başlayıp biten, bir kısmı başlayacak, bir kısmı başlamak için hukuki altyapısı hazırlanacak yaklaşık 200 milyar dolarlık projelerimiz var.
Bu projelerimizin içerisinde yenilenebilir, nükleer, doğal gaz-petrol aramacılık, doğal gaz-petrol ve elektrik altyapı projelerimiz, enterkonneksiyon projelerimiz var. Dolayısıyla 200 milyar dolarlık bir proje setiyle önümüzdeki sürece hazırlanıyoruz.
Dolayısıyla yeni dönemle alakalı temel hedefimiz; enerjide yeni bir yatırım ve reform sürecini başlatmak ve uygulamak. Temel hedeflerimizden bir tanesi şu: Arz güvenliğini kesintisiz şekilde sağlamak.
Bunu mümkün olan en rekabetçi, en ucuz şekilde sağlamak. Ama bu sağlarken de yerlileşmeye, yani yerli kaynağın kullanımına azami ölçüde önem vermek gibi bir vizyon ve hedefle yola çıkıyoruz.
Güneşte biraz daha iddialı hedeflerimiz var. Yıllık en az 3 bin-3 bin 500 megavatlık yeni kurulu gücü devreye almamız gerekiyor, yani 2035 yılına kadar yaklaşık 40 bin megavatlık ilave hedef koyduk.
Hep cari açıkta doğal gaz, petrol, kömürden bahsediyoruz ama maden tarafının da büyük bir potansiyel olduğunu biliyoruz. Nadir toprak elementleri, diğer metalik madenler, çinko, bakır, altın. Artık gündemde müjdeler, yeni keşifler, yeni projeler var.
Bunlar tabii ki ülkemiz adına pozitif gündem olabilecek şeyler, insanları ümitvar edecek şeyler. Yerin altındaki kaynağı çıkarmazsanız ekonomiye, istihdama, bölgeye hiçbir katkısı olmaz. Madenlerin çıkarıldığı yerde ekonominin de büyümesi, istihdama katkısı, çok önem arz ediyor.