Risk priminde haziran ayından itibaren belirgin bir düşüş eğiliminin başladığını ve bugün itibarıyla 435 puan düzeyine gerilediğini dile getiren Erkan, şunları kaydetti:
"Risk primlerindeki düşüşle birlikte haziran ayından itibaren 1,5 milyar doları aşan net portföy girişi gerçekleşmiştir. Piyasadaki kur oynaklıklarının da gerilediğini görüyoruz. 1 ay vadeli ABD doları/Türk lirası opsiyonlarının ima ettiği kur oynaklığı, mayıs ayındaki zirve seviyesi 57 puandan, 25 Temmuz itibarıyla 20,2 puan düzeyine hızla gerilemiştir. Benzer şekilde mayısta 47 puan seviyesini gören 12 ay vadeli opsiyonların ima ettiği kur oynaklığı, 25 Temmuz'da 30 puanın altına gelmiştir."
Erkan, para politikası stratejilerinin piyasalar üzerinde olumlu etkilerini gördüklerini belirterek, "Rezervlerimiz güçlenmekte, finansman koşulları iyileşmekte ve ima edilen kur oynaklığı azalmaktadır." dedi.
Erkan, yılın üçüncü Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında, temel amaçlarının fiyat istikrarı olduğunu ve enflasyonu kalıcı düşürmek için parasal sıkılaştırma sürecine başladıklarını söyledi.
"Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, parasal sıkılaştırmayı gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendireceğiz." diyen Erkan, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceklerini vurguladı.
Bu kapsamda, faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları aldıklarını hatırlatan Erkan, şöyle konuştu:
"Öngördüğümüz dezenflasyon ve istikrar dönemleri öncesinde bir geçiş sürecindeyiz. Döviz kurunda gözlenen düzeltme ve mali disipline yönelik tedbirlerin sonucunda enflasyon kısa vadede geçici bir yükseliş gösterecektir. Diğer taraftan, bu süreçte 2024 yılında dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini dikkatle oluşturduk. Faiz artırım kararlarımız, miktarsal ve seçici kredi sıkılaştırma kararlarımızın birikimli olumlu etkilerinin bir kısmını 2023'ün sonunda ve özellikle enflasyonun ana eğiliminde 2024 yılının ikinci çeyreğinde hissetmeye başlayacağız. Dezenflasyon süreci dönemine girildiğinde, göreli fiyatlarda geçici düzeltmeler yerini kur istikrarı, iyileşen cari denge, mali disiplin, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve artan rezervlere bırakacaktır."
"2025 SONRASINI İSTİKRAR DÖNEMİNİN BAŞLANGICI OLARAK GÖRÜYORUZ"
Erkan, söz konusu gelişmeler sonucunda enflasyonun ana eğilimi ve beklentilerin tutarlı bir şekilde iyileşmeye başlayacağını ifade ederek, "2025 yılı sonrasını ise istikrar döneminin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu dönemde enflasyondaki gerileme hızlanırken öngörülebilirlik artacaktır, kalıcı olarak gerileyen enflasyona, yatırımlar ve nitelikli büyüme eşlik edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Küresel büyümenin zayıf seyrine devam ettiğine dikkati çeken Erkan, şunları kaydetti:
"2022 yılı ile kıyaslandığında dış talep yıllık bazda yavaşlamaktadır. Türkiye'nin önemli ticaret ortaklarından Avro Bölgesi'nde, flaş imalat PMI göstergesi temmuzda 42,7 ile pandemiden bu yana en düşük düzeye gerilemiştir. Çin ise yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,8 büyümüştür. Bu büyüme beklentilerin altında kalmış ve ilk çeyreğe göre önemli bir yavaşlamaya işaret etmiştir. Küresel büyümedeki yavaşlamanın da katkısıyla emtia fiyatları ve arz koşullarındaki olumlu görünüm, bu rapor döneminde de devam ediyor. Emtia ana endeksi bir önceki yıla göre yüzde 18,3 gerilemekle birlikte, uzun dönem ortalamalarının üzerindedir. Sanayi üretimi zayıf seyrederken talep koşullarını daha fazla yansıtan hizmet sektörü gücünü koruyor."
"TAKİP EDİLEN 27 ÜLKE MERKEZ BANKASININ 19'UNDA ENFLASYON HEDEFİN ÜZERİNDE"
Erkan, küresel hizmet PMI endeksinin, yılın ikinci çeyreğinde artarak 54,9 düzeyine ulaştığını ve eşik değer üzerindeki seyrini sürdürdüğünü dile getirdi.
Diğer taraftan, imalat sanayi PMI göstergesinin 49,3 ile eşik değerin altında kalmaya devam ettiğine dikkati çeken Erkan, imalat sanayisi ve hizmet sektörleri arasındaki ayrışmanın, gelişmiş ülkelerde çok daha belirgin olduğunu söyledi.
Erkan, büyüme oranlarındaki gerileme ve sanayi üretimindeki zayıflığın, emtia fiyatları kanalıyla enflasyonu olumlu etkilediğine dikkati çekerek, "Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortalama tüketici enflasyonları sırasıyla yüzde 4,2 ve yüzde 5,1 seviyelerine gerilemiştir. Söz konusu düşüşe rağmen, enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde 2, gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama yüzde 3,5 olan hedef değerlerin belirgin üzerindedir." dedi.
Küresel çapta iş gücü piyasalarındaki sıkılık ve iç talepteki canlılık nedeniyle hizmet enflasyonlarında gözlenen katılığın, çekirdek enflasyonlardaki ve beklentilerdeki düşüşü sınırladığını vurgulayan Erkan, çekirdek enflasyonun, rapor döneminde sınırlı oranda gerileyerek gelişmiş ülkelerde yüzde 4,8, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 5,6 olduğunu bildirdi.
Erkan, enflasyonun ve özellikle çekirdek göstergelerin yüksek seviyesi sonucu, merkez bankalarının parasal sıkılaştırmaya devam ettiğini belirterek, "Gelişmiş ülkelerin tamamında olmak üzere, takip edilen 27 ülke merkez bankasının 19'unda enflasyon hedefin üzerindedir. Gelişmekte olan ülkelerin faiz artırımlarına gelişmiş ülkelerden daha erken başladıkları ve çekirdek enflasyonu düşürmekte daha başarılı oldukları görülmektedir." diye konuştu.
"İKTİSADİ FAALİYETTEKİ GÜÇLÜ SEYİRDE İÇ TALEP ETKİLİ"
Türkiye'de enflasyonun geçen yılın ekim ayındaki zirve noktası yüzde 85,5'ten haziran itibarıyla yüzde 38,2'ye gerilediğini anımsatan Erkan, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu gelişmede, döviz kurundaki istikrar ve gerilemeye başlayan küresel emtia fiyatları etkili olmuştur. Alt grupların, haziran ayı yıllık enflasyonuna olan katkılarına bakıldığında, enflasyonun gerilemesine en büyük katkı küresel emtia fiyatlarından olumlu etkilenen temel mal, gıda ve özellikle enerji kalemlerinden gelmiştir. Diğer taraftan, enflasyondaki ataleti yansıtan hizmet grubunun katkısı 15 puan civarında yatay seyretmektedir. Takip ettiğimiz geniş kapsamlı gösterge seti haziranda enflasyonun ana eğiliminde güçlenmeye işaret etmiştir. Bu gelişmede, yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur gelişmeleri ile hizmet enflasyonundaki katılık belirleyici olmaktadır. Yılın ikinci çeyreğine ilişkin veriler, iktisadi faaliyetteki güçlü seyirde özellikle iç talebin etkili olduğunu göstermektedir."
Erkan, tüketicilerin, dayanıklı tüketim harcaması yapma planlarının ikinci çeyrekte hızla arttığını, otomobil ve beyaz eşya satışlarının geçmiş dönem ortalamalarının oldukça üzerinde olduğunu bildirdi.
Erkan , faiz artırımının, miktarsal sıkılaştırma ve seçici kredi sıkılaştırması ile güçlendirilecek parasal sıkılaştırma sürecinin döviz kuru istikrarını destekleyeceğini belirterek, "Ücret artışları özellikle emek yoğun sektörlerde maliyet artışlarına yol açmaktadır. Analizlerimiz, asgari ücret artışına en duyarlı sektörlerin idari-destek hizmetleri, lokanta-otel, toptan-perakende ticaret gibi sektörler olduğuna işaret ediyor. Hesaplarımıza göre ücret artışlarının çoğu önümüzdeki birkaç ayda fiyatlara büyük ölçüde yansımış olacaktır." dedi.
Hizmet sektöründeki fiyat artışlarının yüksek seviyelerini sürdürdüğüne, hizmet enflasyonunun mal enflasyonuna kıyasla katılık arz ettiğine dikkati çeken Erkan, "İçinde hem hizmet hem de temel malları da barındıran B endeksi yıllık artış oranı zirve noktası olan yüzde 77'den yüzde 46,6'ya gerilerken hizmet enflasyonu yüzde 55'in üzerinde katılaşmıştır. Fiyatı artan kalemlerin azalanlara kıyasla ağırlığını gösteren yayılım endeksi, hizmet sektörü için hesaplandığında, tarihsel ortalamayı aşmaktadır. Fiyat artışları sektör geneline yayılmaktadır." diye konuştu.
"DEZENFLASYON DÖNEMİ, ENFLASYON BEKLENTİLERİNİN ÇIPALANMASIYLA HIZLANACAK"
Eğitim ve sağlık hizmetleri ile kira gibi, fiyatları yılın belirli dönemlerinde değişen kalemlerin daha fazla atalet sergilediğini gördüklerini vurgulayan Erkan, temel mallarda 0,6 olan atalet katsayısının eğitim ve kirada 0,9'un üzerinde olduğunu bildirdi.
Erkan, yükselen konut fiyatları ve geçmiş enflasyona endeksleme davranışına ek olarak, gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzluklarının kira artışlarını yukarı çekip enflasyon üzerinde etkili olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık artışlar süreklilik gösteriyor. Enflasyon beklentileri de bir süredir yüksek seviyelerde katılık göstermekte ve son aylarda tekrar yükselmektedir. Enflasyondaki ataletin kırılması beklentilerin çıpalanmasına bağlıdır. Dezenflasyona geçiş döneminde, parasal sıkılaştırmanın öngörülebilirliği sağlaması ve birikimli etkileriyle talebi dengelemesini bekliyoruz. Dezenflasyon dönemi ise enflasyon beklentilerinin yeniden çıpalanmasıyla hızlanacaktır."
YENİ BANKNOT BASILACAK MI?
Erkan, daha yüksek bir banknot üzerinde şu an bir çalışma yapılmadığını belirtti.
"DAHA YÜKSEK BANKNOTUN ŞU AN ÜSTÜNDE ÇALIŞMIYORUZ"
Hafize Gaye Erkan "Daha yüksek banknotun şu an üstünde çalışmıyoruz, enflasyonla mücadeledir hedefimiz, hedefimizi değiştirmeyeceğiz. Gereken adımları gerektiği zamanda gerektiği ölçüde bütünsel bir şekilde atacağız." ifadelerini kullandı.
MERKEZ BANKASI REZERVLERİNDE ARTIŞ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı.
Açıklmada, "TCMB uluslararası rezervleri haziran ayından itibaren güçlü bir artış eğilimine girmiştir. 2022 yılı sonu itibarıyla 128,8 milyar dolar seviyesinden mayıs sonunda 98,5 milyar dolar seviyesine gerileyen TCMB brüt uluslararası rezervleri 14 Temmuz itibarıyla 113,1 milyar dolar seviyesine yükselmiştir." ifadesini kullandı.
Erkan, yılın üçüncü Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında soruları yanıtladı.
Amaçlarının enflasyonla mücadele, ilk ve en önemli önceliklerinin de fiyat istikrarı olduğunu dile getiren Erkan, kredi sınırlandırması düzenlemelerinin hem enflasyonla mücadele hem de cari açıkla ilgili hedeflere dair olduğunu anlattı.
Erkan, "Attığımız adımlarda ilk amaç her zaman fiyat istikrarı ve enflasyonla mücadele. Bunun ikincil etkilerini de cari dengeyi iyileştirmek olarak görüyoruz. Yapacağımız düzenlemelere harıl harıl çalışıyoruz, dinamik şekilde önünüze sunacağız." diye konuştu.
Erkan, ticari kredilerde haziran ayındaki zayıf seyrin temmuzda toparlandığını bildirerek, bu yılın ilk 6 ayında Türk lirası ticari kredilerin yüzde 26 ile enflasyonun üzerinde, büyümeye devam ettiğini söyledi.
Attıkları adımlarda bütünsel yaklaşımın önemini vurgulayan Erkan, "Doğru seçildiği zaman etkilerini hemen akabinde görebiliyoruz ve gereken optimizasyonu yapabiliyoruz." ifadesini kullandı.
Kur Korumalı Mevduat (KKM) düzenlemesine yönelik Hazine desteğinin Merkez Bankasına devrine ilişkin soru üzerine Erkan, "Zaten Hazine bütçesinde bu şekilde oynaklıkların olmaması lazım. Bütçenin öngörülebilir olması için bunun olmaması lazım. Sayın Bakan (Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek) gayet net şekilde söyledi ve katılıyoruz. Bizim Merkez Bankası tarafından KKM'nin yönetilmesi, bütünsellik açısından daha uygundur." değerlendirmesinde bulundu.
Erkan, attıkları adımlara ilişkin "bir kere yaptık bitti" şeklinde bir durum olmadığını, düzenlemelerin devam edeceğini söyledi.
KAMU BANKALARINA DÖVİZ SATIŞINA DAİR PROTOKOL
Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TCMB arasındaki kamu bankalarına döviz satma olanağı sağlayan protokole ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Erkan, şunları kaydetti:
"Yazılan çok olabilir, doğru bir tane. Hazine protokolünü kullanmıyoruz. Merkez Bankasının kur istikrarı üzerinde de görevi vardır. Dolayısıyla bir kur seviyesi hedeflemiyoruz ancak kurdaki aşırılıklar görüldüğünde de müdahale, aşırılığı ve oynaklığı azaltmak amacıyla, Merkez Bankasının görev tanımındadır. Hazine protokolü kullanmıyoruz ama KKM'yle alakalı piyasayı oluşturmak bizdedir. Bunu da yaparken şeffaflığı vurguladık. Şeffaflık adına doğrudan satışla bankalara yapıyoruz."
Erkan, TCMB rezervlerini güçlendirmenin önemli olduğunu ve rezervin son 1,5 ayda 15 milyar dolar yükselmesinden memnun olduklarını belirterek, "Bütün araçları kullanacağız ama hedefimiz kalıcı sürdürülebilir dış yatırımların ülkemize gelmesi. Zaten Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan ve anons edilen yatırımlar da bu niteliktedir. Hedefimiz ve önceliğimiz bunlardır." dedi.
"ENFLASYONLA MÜCADELE OLMAZSA OLMAZ"
Fiyat artışlarına ilişkin soruyu da yanıtlayan Erkan, "Enflasyonla mücadele zaten benim burada olmamın nedeni. Devlete ve milletimize hizmet. Refaha bir ucundan da yardımcı olabilirsek ne güzel. Allah nasip edebilirse ve bunda da kararlıyız. Enflasyonla mücadele olmazsa olmaz, sadece fiyat istikrarı değil. Milletin refahı için de bu çalışmalar." diye konuştu.
Erkan, geçmişteki faiz artışlarının başarıyla sonuçlandığının belirtilmesi üzerine ise "Geçmiş hakkında konuşmam. Önümüze bakalım. Yapmamız gereken çok iş var, vakit de değerli. İşleri hakkıyla hakkaniyetli şekilde verilere dayanarak yapacağız." ifadesini kullandı.
Erkan, en kısa zamanda yatırımcı toplantılarını gerçekleştireceklerini de söyledi.
Mevduat faizlerinde haziran ayında belirgin artış yaşandığını ve son dönemdeki düşüşün de bu artışın bir kısmının geri gelmesi olduğunu bildiren Erkan, bunun enflasyon beklentisiyle uyumlu seviyelere gelmesini beklediklerini dile getirdi.
"MEVDUAT FAİZLERİNİN DURUMUNA İYİMSER BAKIYORUZ"
Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk lirası cinsinden yatırım araçları, tasarruf araçlarının çeşitlenmesi, Türk lirası sermaye piyasasının güçlendirilmesi ve derinleştirilmesi çalışmalarımız arasında. KKM'den dövize geçiş düşük oranda seyrediyor. Yenileme oranları yüksek, Türk lirası mevduata geçişler yüksek. Sevindirici olan başka etken, para politikasının değişimiyle birlikte gözlemlediğimiz, off shore'un çekildiği... 'Bir duralım' dedi. Kademeli mademeli, kararlı yaptığımız hareketleri görüyorlar. Bireyler 'alım alım' diye giderken, satışa geçti. Kurumlarda yavaşlama zaten oluyor. Attığımız adımlar ne kadar temkinli, ihtiyati ve dikkatli atılıyorsa dövize giden kesim de durup bakıyor. Kurdaki düzelme de yaşandı. Sürdürülebilir dengeye doğru gitti. Bunun da etkilerini görüyoruz. O kadar kötümser değiliz, iyimser bakıyoruz şu anda mevduat faizlerinin olduğu duruma."
200 liradan daha yüksek banknotun basılmasının gündemde olup olmadığına ilişkin soru üzerine Erkan, "Daha yüksek banknot üstünde çalışmıyoruz. Hedefimiz, enflasyonla mücadeledir." dedi.
"HEDEFİ DEĞİŞTİRMEYECEĞİZ"
Enflasyon hedefinin revize edilmesiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Erkan, hedefi değiştirmeyeceklerini, gereken adımları gerektiği zaman bütünsel bir şekilde atacaklarını belirterek, orta vadede enflasyonda tek haneli seviyeyi göreceklerini söyledi.
Erkan, atılan adımların kısa vadede enflasyonist bir etkisi olduğuna fakat uzun vadede enflasyonu olumlu şekilde etkileyeceğine ve iç talebi dengeleyeceğine dikkati çekerek, "Amacımız zaten dezenflasyon süreci ve sonrasındaki istikrarlı büyümeyi sağlayabilmektir. O bakımdan yaptığımızın doğru olduğuna inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonda gelecek yıl zirveyi ne zaman ve hangi seviyede görmeyi beklediklerinin sorulması üzerine Erkan, zirveyi 2024'ün 2. çeyreğinde ve yüzde 60 civarında beklediklerini bildirdi.
Erkan, Bankanın bağımsızlığıyla ilgi soruya, "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tamamıyla bağımsız bir kurumdur. Atacağımız adımlar veri odaklı, şeffaf ve öngörülebilir bir şekilde atılacaktır. Bunun aksi düşünülemez. Zaten para politikasındaki değişim de söz konusudur. Aksiyonlarımızdan da bu bellidir." yanıtını verdi.
Erkan, yılın üçüncü Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında soruları yanıtladı.
Mevduat faizlerindeki düşüşün ilk etapta yüzde 35'lere geldiğini ifade eden Erkan, bu oranın uyumlu bir yerde olduğunu söyledi.
Kredilere ilişkin hem enflasyonist etkilere yol açan hem de cari dengeyi iyileştirebilecek adımları attıklarını dile getiren Erkan, "Parasal sıkılaştırma sürecine bütünsel bakmamız şart. Faiz artırılmasının yeterli ve yetersiz niteliklendirilmesi, bu bütünsel yaklaşımın etkilerini inceledikten sonra yapılabilir. Bu ortamda bütünsel bir optimizasyona gitmek en ihtiyati ve en doğru yöntemdir." diye konuştu.
Erkan, attıkları adımlarla hem miktarsal sıkılaştırmayı hem de faiz artırımını kademeli şekilde devam ettirdiklerine dikkati çekerek, yeni atacakları adımlarda parasal süreçte istikrarlı ve kademeli gittiklerini bildirdi.
Atacakları adımların henüz bitmediğine işaret eden Erkan, şu değerlendirmede bulundu:
"Daha 1,5-2 aydır karşı karşıyayız. İncelemeler ve etki analizleri önemli. Makro ihtiyati çerçevede piyasayı dengeye ulaştırabilmek için her attığımız adımın verisini almak çok önemli. Eğer bunu yapmayıp 'Biz normalleştik' deseydiniz, bu etki analizleri değerlerini almadan, etkilerini görmeseydik bu çok yanlış bir yaklaşım olurdu. Bizim bütüncül yaklaşımımız ve kademeli gidişimiz hem ekonomi hem dengelerin oluşmasına fırsat verme hem de enflasyon ve diğer etkileri görme açısından çok doğru."
FOX'UN TİLKİLİĞİ İŞE YARAMADI
FOX'un muhabiri, Erkan'a Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın faiz ve enflasyon konusundaki açıklamalarını hatırlatarak yönlendirme bir soru sordu.
"BENDEN SİYASİ DEMEÇ ALAMAYACAKSINIZ"
Erkan, kendisine yöneltilen siyasi sorulara cevap vermezken bir de uyarı yaptı.
Görevde olduğu sürece siyasi bir demeç vermeyeceğini söyleyen Erkan, "Merkez Bankası Başkanı olarak benden hiçbir zaman hiçbir siyasi açıklama alamayacaksınız. O yüzden uğraşmayalım sorularla arkadaşlar." diye konuştu.
"REZERVLERİN GÜÇLENMESİ SEVİNDİRİCİ"
Dış finansmanın iyileşmesi, risk primlerinin düşmesi, rezervlerdeki artışın güçlü seyretmesinin sevindirici olduğunu belirten Erkan, bunların para politikasının etkilerinin başladığını gösteren süreçler olduğunu dile getirdi. Erkan, geçiş sürecinde atılacak adımların hem miktarsal sıkılaştırmayı hem de kurdaki istikrarı sağlayacak şekilde, enflasyonla mücadele adına atıldığını kaydetti.
Geçiş sürecinde dış finansmandaki iyileşmenin devamını beklediklerini vurgulayan Erkan, Merkez Bankasının fonlamayı desteklediğini bildirdi.
Erkan, "Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK), Cumhurbaşkanlığı stratejik vizyonu, bakanlıkların bunları uygulaması ve bankacılık sektöründe BDDK'nin düzenlemeleri söz konusu. Diğer kurumlarla eş güdümle çalışıyoruz. Fonlama açısından yapabileceğimiz desteği, cari dengeyi iyileştirecek şekilde yapmayı hedefliyoruz. Her attığımız adımda bir sonraki adımı optimize ederek gideceğiz." dedi.
Yüzden fazla düzenleme yapıldığını, bunların etkilerinin de bileşken olduğunu ifade eden Erkan, bileşken etkinin bankacılık sektörünün dinamiklerini değiştirdiğini söyledi.
Erkan, şunları kaydetti:
"Birbirine girişmiş ve bileşken düğümü çözerken tek tek, ince ince nokta atışı yaparak gitmek durumundayız. Çünkü burada bir sıkılaştırma yapılmış zaten. Bazıları sıkılaştırma yönünde hareket ediyor şu an, bazıları da değişik hedeflere yönelik gidiyor. Optimizasyon problemini çözdüğünüz zaman makro ihtiyati çerçevede en güzel etki analizinin anlaşılacağı nokta en kısıtlayıcı olanı bulmaktır. Bir taneyi çektiğinizde o da mevduat kısmı, diğerleri çok hızlı bir şekilde etkilerini göstererek bizim önümüzde sergilenecektir. Aşırılıklar oluşturmadan, zarar vermeden, kademeli olarak götürmek her merkez bankasının yaptığı bir stratejidir. Amerikan Merkez Bankası aynı şeyi yapıyor."
Optimizasyon ve geçiş sürecine devam edeceklerini vurgulayan Erkan, 2024 yılı dezenflasyon ve sonrasındaki istikrar sürecini daha iyi, daha verimli ve kalıcı, sürdürebilir şekilde etkilemeyi amaçladıklarını sözlerine ekledi.