Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan enflasyon açıklaması: Kalıcı bozulmaya izin yok! Temel amaç fiyat istikrarı

Son dakika haberleri... Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan enflasyon ile ilgili "Enflasyon görünümünde kalıcı bozulmaya izin yok. Temel amaç fiyat istikrarında süreklilik." ifadelerini kullandı. Karahan "Enflasyonun 2024 yıl sonunda yüzde 38'e gerileyeceğini tahmin ediyoruz" dedi. "500 ve 1000 liralık banknotlara ihtiyaç var mı?" sorusu üzerine Karahan, bu kapsamda küpür kompozisyonunu farklı göstergelerle takip ettiklerini bildirdi. Üst banknotlara ihtiyaç olup olmadığının teknik analizler sonucu ortaya çıktığını belirten Karahan, bu konuda birimlerin çalıştığını söyledi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :04 Haziran 2024 , 16:12 Güncelleme Tarihi :05 Haziran 2024 , 10:09
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’dan enflasyon açıklaması: Kalıcı bozulmaya izin yok! Temel amaç fiyat istikrarı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunumunda para politikası ve enflasyona ilişkin açıklamalarda bulundu.

İlk kez TBMM'de konuşma yapan TCMB Başkanı Fatih Karahanküresel ekonomi, enflasyon, para politikası stratejileri ve aldıkları kararların finansal piyasalara etkileri, Türkiye'de enflasyona dair tespitleri ve enflasyonu kısa vadede yükselten unsurlar hakkındaki değerlendirmesini paylaştığı bir sunum gerçekleştirdi.

Karahan, sunumunda yaptığı konuşmada Merkez Bankası'nın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğunu belirterek, bu amaçla, 2023 yılı haziran ayından itibaren güçlü bir parasal sıkılaşma yapmakta olduklarını ifade etti.

"GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN MERKEZ BANKALARININ DA FAİZ İNDİRİMLERİ KONUSUNDA TEMKİNLİ OLACAKLARINI DÜŞÜNÜYORUZ"
Küresel dezenflasyonun devam etmesiyle birlikte, enflasyonun da birçok ekonomide hedeflerin üzerinde kaldığını söyleyen Karahan, hizmet enflasyonunda gözlenen katılık ve jeopolitik gelişmeler, enflasyondaki düşüşü yavaşlattığını dile getirdi. Gelişmiş ülkelerde manşet enflasyondaki düşüşün yerini daha yatay bir seyre bıraktığını ve çekirdek enflasyon gerilemeye devam ettiğini de aktaran Karahan, "Bu görünüme bağlı olarak, gelişmiş ülke merkez bankalarının, daha temkinli bir şekilde faiz indirimine gideceklerine yönelik beklentiler güçlenmiştir. Vadeli işlemlerin ima ettiği politika faiz patikasındaki düzleşme, Fed için daha belirgin olmuştur. Bu ayrışma, küresel belirsizliği artırmakta ve gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerinde de baskı oluşturmaktadır. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının da faiz indirimleri konusunda daha temkinli olacaklarını değerlendiriyoruz" diye konuştu.

"YILIN İLK ÇEYREĞİNDE İÇ TALEP GÜÇLÜ SEYRETMİŞTİR"
Türkiye'deki makroekonomik gelişmelere ilişkin tespitlerini paylaşan Karahan, 2024 yılının ilk çeyreği itibarıyla net ihracatın 2022 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana ilk kez yıllık büyümeye pozitif katkı verdiğini belirterek, "Yılın ilk çeyreğinde iç talep güçlü seyretmiştir. İkinci çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, yurt içi talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret etmektedir. Nitekim, çeyreklik bazda bakıldığında kartla yapılan harcamaların artış oranında nisan-mayıs döneminde belirgin bir yavaşlama gözlenmektedir. İmalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik yurt içi sipariş beklentileri de çeyreklik bazda yatay seyretmiştir. Benzer şekilde, nisan-mayıs döneminde yapılan firma görüşmeleri de bu görünümü teyit etmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malları ithalatı, nisan ayında yüksek bir artışla bahsettiğim görünümden ayrışmıştır" ifadelerine yer verdi.

"MART AYI İTİBARIYLA AÇIKLANMAYA BAŞLANAN HİZMET ÜRETİM ENDEKSİ İLK ÇEYREKTE ILIMLI BİR ARTIŞ KAYDETMİŞTİR"
İç talebe ilişkin görünüme kıyasla, yurt içi üretimin daha ılımlı bir seyir izlemekte olduğunu vurgulayan Karahan, "Sanayi üretimi, yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda artmakla birlikte, yüksek oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, söz konusu artışın daha sınırlı olduğu görülmektedir. Mart ayı itibarıyla açıklanmaya başlanan Hizmet Üretim Endeksi ise ilk çeyrekte ılımlı bir artış kaydetmiştir. İlk çeyrekte artan PMI endeksi, mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte üretimde ılımlı bir zayıflama ima etmektedir. Kapasite kullanım oranı ise yılın ilk çeyreğindeki ılımlı düşüşün ardından, mayıs ayı itibarıyla tarihsel ortalamaları civarındaki seyrini sürdürmüştür" şeklinde konuştu.

"CARİ AÇIĞIN MİLLİ GELİRE ORANI YÜZDE 2,7 SEVİYESİNE GERİLEMİŞTİR"
Karahan, 2023 yılının ikinci yarısında ihracatın miktar olarak arttığını, ithalatın azaldığını ve dış ticaret dengesi iyileştiğini hatırlatarak, "Talebin zayıflaması ve beklentilerin iyileşmesiyle birlikte, cari dengede düzelme gerçekleşmiştir.2024 yılı ikinci yarısında, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkisiyle, iç talepte zayıflama olacağını ve bu sayede cari dengedeki iyileşmenin devam edeceğini öngörüyoruz" dedi.


Karahan, enflasyona ilişkin yakın dönem gelişmeleri ve enflasyon üzerinde etkili olacak unsurlar hakkındaki değerlendirmelerimizi paylaşarak, enflasyon göstergelerinin ana eğilimde gerilemeye işaret ettiğini vurguladı.

Enflasyonun ana gruplar bazında incelenmesinde, son dönemde hizmetler grubundaki fiyat artışlarının, diğer gruplara kıyasla daha güçlü olduğunu da dile getiren Karahan, "Mayıs ayı itibarıyla yıllık enflasyon temel mal grubunda yüzde 56,5 oranındayken, hizmet grubunda yüzde 96 civarındadır. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi tarihsel eğiliminin üzerinde seyrederek, fiyat artışlarının sektör geneline yayılmaya devam ettiğine işaret etmektedir. Sektörün emek-yoğun yapısı kısmen bu gelişmeyi açıklarken, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının etkisi, özellikle yönetilen-yönlendirilen kalemler, kira, sağlık ve eğitim hizmetleri üzerinde hissedilmiştir. Bu hizmet kalemleri, şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Ayrıca, başta kırmızı et olmak üzere, gıda fiyatlarındaki artışlar da lokanta-otel fiyatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu doğrultuda, hizmet enflasyonu ana eğilimi yavaşlamakla birlikte, yüksek bir seyir izlemektedir" şeklinde konuştu.

TCMB Başkanı Fatih KarahanTCMB Başkanı Fatih Karahan

KONUT VE KİRA MESELESİ
Türkiye'de hizmet enflasyonundaki yüksek seyrin önemli bir bileşeninin kiralar olduğunu kaydeden Karahan, "Enflasyondan korunma saiki ile artan talep ve depremin yol açtığı arz-talep dengesizlikleri konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara sebep olmuştu. Söz konusu gelişmelerin etkileri, kiralara gecikmeli ve belirgin bir şekilde yansımaktadır. Parasal sıkılaştırma sonrasında ise, konut fiyatlarındaki artış hızı önemli ölçüde yavaşlamıştır. Konut fiyatlarının artış eğilimi tüketici enflasyonundaki eğilimin altında seyretmektedir. TCMB bünyesinde yapılan çalışmalar, diğer unsurların yanı sıra konut fiyatları değişiminin, kira enflasyonunu aynı yönde etkilediğine işaret etmektedir. Dolayısıyla, konut fiyatlarındaki yavaşlamanın, ilerleyen dönemde gecikmeli olarak kira artışını sınırlayabileceğini değerlendiriyoruz" açıklamasında bulundu.

"TÜRK LİRASINDAKİ İSTİKRARLI SEYİR ÜZERE MAL GRUBUNDA FİYAT ARTIŞLARININ YAVAŞLAMASINA NEDEN OLACAKTIR"
Karahan, parasal sıkılaştırmanın, kısa vadede, mal enflasyonu üzerindeki etkisinin daha belirgin ve döviz kurunun dayanıklı tüketim malı fiyatlarına geçişkenliği yüksek olduğuna vurgu yaparak, "Türk lirasındaki istikrarlı seyir, finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talebin zayıflaması, önümüzdeki dönemde dayanıklı tüketim malları başta olmak üzere mal grubunda fiyat artışlarının yavaşlamasına neden olacaktır" dedi.

"PİYASADAN İLAVE 550 MİLYAR TL OLMAK ÜZERE TOPLAM 1,5 TRİLYON TL'DEN FAZLA LİKİDİTE ÇEKTİK"
Karahan, 2023 yılı haziran ayında dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için güçlü bir parasal sıkılaştırma sürecini başlattıklarını ifade ederek, bu çerçevede, politika faizini yüzde 8,5'ten yüzde 50 düzeyine çıkardıklarını hatırlattı.
KKM kur farkı ödemelerinin ve 2023 son çeyreğinde artan TCMB taraflı swap bakiyesinin yol açtığı likidite fazlasını sterilize ettiklerini de söyleyen Karahan, şu ifadelere yer verdi:

"Yıl sonunda oluşan dönemsel likidite fazlasının sterilizasyonu için aralık ayında TL depo alım ihalelerine başladık. Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin TL varlıklara olan güçlü ilgisi sonucunda sistemde oluşan fazla TL likiditenin sterilizasyonu amacıyla mayıs ayı PPK toplantısından hemen sonra TL mevduat ve KKM için uygulanan zorunlu karşılık oranlarını artırdık. Bu düzenlemeyle birlikte piyasadan ilave 550 milyar TL olmak üzere toplam 1,5 trilyon TL'den fazla likidite çektik. Likidite gelişmelerini yakından takip ederek, sterilizasyon araçlarını gerektiğinde etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz."

TL MEVDUAT FAİZİNDEKİ DÜŞÜŞ EĞİLİMİ SONLANDI
Parasal sıkılaştırmanın finansal piyasalara hızlı ve güçlü şekilde yansımakta olduğunu söyleyen Karahan, politikalarının finansal koşullar üzerindeki etkilerine de değindi. Karahan, kredi faizlerinin geldiği seviyenin, kredi büyümesinin yavaşlamasına ve iç talebin dengelenmesine katkı verdiği söyleyerek, "Mayıs ayında zayıflayan kredi talebi sonrasında kredi faizlerinde sınırlı bir gerileme yaşanmıştır. Türk lirası mevduat faizlerinin seviyesi ise, sistemde TL mevduat payı artışını desteklemektedir. Nitekim son veriler, yabancı para mevduattan Türk lirası mevduata geçişin hızlandığına işaret etmektedir. Sistemde oluşan TL likidite fazlasının da etkisiyle mayıs ayında TL mevduat faizi yaklaşık 600 baz puan düşerken, fazla likiditenin sterilizasyonu için yakın dönemde atılan adımlar ile TL mevduat faizindeki düşüş eğilimi sonlanmıştır" dedi.

"SON 9 AYDA, TÜRK LİRASI MEVDUAT PAYI YAKLAŞIK YÜZDE 32'DEN YÜZDE 48'E YÜKSELDİ"
Karahan, Şubat ve mart aylarındaki yabancı para mevduata yönelik güçlü talebin, mart ayında alınan kararlarla, hızlı bir şekilde ortadan kalktığını söyleyerk, "Nisan ayından itibaren TL mevduat 1,3 trilyon TL artarken, parite etkisinden arındırılmış yabancı para mevduat ve kur korumalı mevduat, sırasıyla 16,2 milyar dolar ve 117 milyar TL azalmıştır. Böylece, son 9 ayda, Türk lirası mevduat payı yaklaşık yüzde 32'den yüzde 48'e yükselirken, Kur Korumalı Mevduatın payı yüzde 26'dan yüzde 13,4'e gerilemiştir. Para politikası duruşumuz ve uygulamakta olduğumuz makroihtiyati çerçeve, TL mevduata geçiş eğilimine katkı vermeye devam edecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"SWAP HARİÇ NET REZERVDE GEÇTİĞİMİZ HAFTA İTİBARIYLA POZİTİFE GEÇMİŞ BULUNUYORUZ"
Karahan, 2024 yılı başından mart ayı PPK toplantısına kadar olan süreçte, rezervlerde bir düşüş yaşandığını hatırlatarak, "Mart toplantısında yaptığımız ilave parasal sıkılaştırma, yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına güvenini artırmış ve rezervlere olumlu yansımıştır. Nitekim, 22 Mart ile 24 Mayıs döneminde, yabancı para cinsi mevduat 15,9 milyar dolar gerilerken, rezerv yönetimi kapsamında, TCMB taraflı swap bakiyesi önemli ölçüde azaltılmıştır. Bu dönemde, brüt rezervler 18,4 milyar dolar artarken, swap hariç net rezerv 59,8 milyar dolar iyileşmiştir. Henüz resmi olmayan verilere göre, swap hariç net rezervde geçtiğimiz hafta itibarıyla pozitife geçmiş bulunuyoruz" diye konuştu.

TCMB Başkanı Fatih KarahanTCMB Başkanı Fatih Karahan

"YILIN GERİ KALANINDA ENFLASYONUN İSTİKRARLI OLARAK GERİLEYECEĞİ DEZENFLASYON DÖNEMİNE GİRECEĞİZ"
Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği ve ekonomi politikalarındaki eşgüdümün korunacağı bir görünüm altında, enflasyonun 2024 yıl sonunda yüzde 38'e gerileyeceğini tahmin ettiklerini ifade eden Karahan, "2025 ve 2026 yıl sonunda enflasyonun sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 olarak gerçekleşmesini ve orta vadede yüzde 5'te istikrar kazanmasını öngörüyoruz. Olumsuz baz etkisiyle enflasyon mayıs ayında zirveye ulaşmıştır. Böylece, politika iletişiminde sıklıkla vurguladığımız geçiş döneminin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecektir. Böylelikle, yılın geri kalanında enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceği dezenflasyon dönemine gireceğiz" şeklinde konuştu.

"ENFLASYONDA BELİRGİN VE KALICI BİR BOZULMA ÖNGÖRÜLMESİ DURUMUNDA İSE, PARA POLİTİKASI DURUŞUMUZU SIKILAŞTIRACAĞIZ"
Para politikasındaki sıkı duruşlarını fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceklerinin de altını çizen Karahan, "Mart ayında attığımız adımların etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaşmıştır. Bu durumun etkisini krediler üzerinde görmekteyiz. Önümüzdeki dönemde bunun talebi zayıflatacağını, fiyatlama davranışlarına olumlu yansıyacağını ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğini öngörüyoruz. Bu süreçte, maliye politikalarının katkısı ve yönetilen-yönlendirilen fiyatların eşgüdüm halinde belirlenecek olması, dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde, belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri, öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız" açıklamasında bulundu.

Plan Bütçe Komisyonu, Karahan'ın sunumun ardından milletvekillerinin sorularıyla devam etti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, enflasyon hedeflerinin gerçekçi olduğunu belirterek, hedefi, her veriyle birlikte yeniden gözden geçirdiklerini ifade etti.

Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

TCMB Başkanı Karahan, "Dezenflasyon sürecinin sıcak parayı çekerek olduğu" yönündeki eleştirilere, "Enflasyonla mücadele programımız kesinlikle sıcak para üzerinden değil. Talep üzerinden, talebi kontrol ederek enflasyonu düşürme amaçlı. Bununla birlikte enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarında bozuklukları düzeltme amaçlı. Bu beklentilerde ve fiyatlama davranışlarında düzelme oldukça zaten ithalat da normalleşecek. Bununla birlikte cari açıkta kalıcı iyileşme olacak." yanıtını verdi.

Bunun, dünyanın her yerinde politika faiziyle yapıldığını, kendilerinin de benzer bir program işlediklerini anlatan Karahan, "Son 1,5 ayda rezervlerdeki iyileşmeye bakarsak bunun üçte birinin yurt dışı kaynaklı olduğunu görüyoruz. Geri kalan üçte biri bireysellerin döviz mevduatlardan Türk lirasına, diğer üçte biri de ihracat gelirleri ve kurumlarımızın Türk lirasına dönmesinden kaynaklanıyor." ifadelerini kullandı.

Karahan, Türkiye'nin cari açıkta finansman problemi olmadığını vurgulayarak, "Bizim sıcak paraya, bu şekilde, bu anlamda ihtiyacımız yok. Talebi soğutmak, beklentileri düzeltmek ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı düzeltmek için yapmamız gereken faiz artışının yan etkisi olarak sermaye artışı da geliyor." dedi.

"PARA POLİTİKASI KARARLARINI ALIRKEN RESMİ ENFLASYON VERİLERİNİ DİKKATE ALIYORUZ"
Karahan, sadece rezervlerdeki iyileşmenin önemli olmadığını, kalıcı bir şekilde tek hanelere düşmesi ve daha sonra yüzde 5'e inmesinin kalıcı başarı için oldukça kritik olduğunu söyledi.

Enflasyon hedeflerinin belirlenme sürecini anlatan Karahan, birçok varsayımın girdiği bir modelin olduğunu, bunlar ışığında enflasyon görünümünün ortaya çıktığını belirtti. Karahan, "Tek bir sayıda değil. 'Yüzde 38 diyoruz' ama etrafında bir band var. Birtakım varsayımlar var. Şu anda risklere baktığımızda yukarı yönlü risklerin ağır bastığını görüyoruz. Şu anda enflasyon hedefimizin gerçekçi olduğunu düşünüyoruz. Her gelen veriyle birlikte tekrar gözden geçiriyoruz. Ara hedef çerçevesinde politika duruşumuzu belirliyoruz." diye konuştu.

Karahan, TÜİK'in Eurostat'ın koyduğu uluslararası standartlara uygun hareket ettiğini, metodolojisinin net olduğunu ifade ederek, "Biz de TCMB bünyesinde piyasadan fiyat topluyoruz. Diğer varsayımlarla birleştirerek belli tahminlerde bulunuyoruz. Bizim verilerimizle TÜİK'in verilerinin tutarlı olduğunu düşünüyoruz. Para politikası kararlarını alırken resmi enflasyon verilerini dikkate alıyoruz. İTO'nun verilerini de kıymetli buluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"PERFORMANS ÖDEMESİ YENİ BİR UYGULAMA DEĞİL"
Milletvekillerinin Merkez Bankası çalışanlarına "performans" tazminatı sorularına Karahan, şu yanıtı verdi:

"Başkan, başkan yardımcıları, denetleme kurulu üyeleri, Banka Meclisi Üyeleri ve Para Politikası Kurulu üyeleri performans ödemesi tazminatı almıyor. Performans ödemesi, çalışanların bireysel performansını teşvik etme amacıyla kullanılan bir sistem. 1980'lerden beri uygulanıyor, yeni bir uygulama değil. Her çalışanımıza vermedik. Performansa ve yüzdelik dilimlere göre ödemeler yapıldı. Bir ila iki maaş arasında tazminat ödendi. Bu da uluslararası uygulamalarla tutarlı. Diğer Merkez Bankalarında da uygulanır."

Karahan, bankaların döviz kredisi vermesini sınırladıklarını anımsatarak, faiz artırımıyla birlikte aktarım mekanizmasını desteklemek için ilave adımlar da attıklarını söyledi. Türk lirası kredilerde büyüme limiti olduğunu belirten Karahan, yabancı para kredisinin de yaklaşık yüzde 4 civarında arttığını kaydetti. Bunun enflasyon açısından problem olduğuna işaret eden Karahan, "Kurun daha stabil olması yabancı para kredi iştahını artırıyor. Türk lirası kredilerinin faizlerinin artmış olması iştahı artırıyor. Biz bunu sınırlama amacıyla yüzde 2 limit getirdik. Yüzde 2 limiti aşan bankaların zorunlu karşılık tesis etmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

İhracatçılara getirilen yüzde 40 döviz satışına da değinen Karahan, bu uygulamanın devam edeceğini öngördüklerini bildirdi. Bu oranı değerlendirebileceklerini dile getiren Karahan, "Rezerv güçlendikçe, enflasyon düşeceğine olan inanç arttıkça ve piyasa koşulları el verdikçe yüzde 40'ı değerlendirebiliriz." diye konuştu.

Merkez Bankasının kripto düzenlemesinde aktif rol almadığı eleştirilerine Karahan, "Merkez Bankası olarak ödemeler ekosistemine dair katkılarımızı yaptık, çalışmalar süresince yapmaya da devam edeceğiz." cevabını verdi.

Karahan, Para Politikası kararlarını enflasyon görünümüne göre aldıklarını anlatarak, haziran 2023'ten itibaren güçlü bir sıkılaştırma süreci yaptıklarını, enflasyon ana eğiliminde de bir düşüş söz konusu olduğunu belirtti. Karahan, "Belirgin ve kalıcı bir düşüş olana kadar da bu sıkı duruşu sürdüreceğiz." dedi.

"ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA KARAR VERİCİ DEĞİLİZ"
Anayasa Mahkemesinin, Cumhurbaşkanı'nın Merkez Bankası Başkanı'nı görevden alma yetkisiyle ilgili kararının anımsatılması üzerine Karahan, "Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uyum için çıkarılan kanun hükmünde kararnameye ilişkin çok sayıda iptal kararı verdi. Bu iptal kararında başkan ve başkan yardımcılarının hukuki durumlarında bir değişiklik olmamıştır. Çünkü, bu hususlar 3 sayılı Cumhurbaşkanı kararında zaten yer almıştır. Bu karar oldukça kapsamlı. Merkez Bankasına özgü değil. Benim yorum yapmam bu sebeple doğru olmayacaktır." yanıtını verdi.

Karahan, "enflasyonda bir numaralı risk asgari ücrettir" yönünde bir açıklamasının olmadığının altını çizerek, "Asgari ücret konusunda karar verici değiliz, tavsiye kurumu da değiliz. Enflasyonda hedefleri ve tahminleri belirlerken ücretlerle ilgili birtakım varsayımlar yapmak zorundayız. Bunu yaparken de daha önce yapılan tek artış yönündeki açıklamaları baz aldık." diye konuştu.

Karahan, enflasyonu hızlı ve kalıcı şekilde düşürdüklerinde alım gücünde artış olacağını vurguladı.

Hükümet tarafından açıklanan tasarruf tedbirlerini önemli bulduklarını belirten Karahan, "Enflasyonla mücadele eden sadece Merkez Bankası değil. Hükümetimizin de çeşitli kanallardan yaptığı açıklamalar var. Bunu iç talebin dengelenmesi açısından oldukça önemli buluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankasının bütçesini hazırlarken verimlilik ve etkinlik unsurlarını göz önünde bulundurduklarını ifade eden Karahan, bütçeyi tasarruf ilkelerini gözeterek hazırladıklarını bildirdi.

Karahan, işsizlik oranlarına bakıldığında ülkenin tarihsel ortalamalarının oldukça altında olduğuna vurgu yaptı. Ekonomi politikaları konusunda tüm kamu kurumlarıyla eş güdüm içinde ve işbirliği halinde olduklarını ifade eden Karahan, ürettikleri tavsiyeleri ilgili kurumlarla paylaştıklarını söyledi.

KKM'YE TALEP AZALDI
Fiyat ve finansal istikrarı önceleyen bakış açısıyla yapısal reform fikirleri üretmeye ve bunları paylaşmaya gayret ettiklerini kaydeden Karahan, son bir yılda uyguladıkları politikalar neticesinde kur korumalı mevduata (KKM) olan talebin azaldığının altını çizdi.

KKM'de kademeli devam eden azalma öngördüklerini bildiren Karahan, KKM kaynaklı zararın Merkez Bankasının faaliyet raporunda da yazdığını ve bu tutarın üstü kapalı olmadığını belirtti. Karahan, "KKM kaynaklı zarar 833 milyar lira. Son dönemde kur makul seviyede gittikçe reel değerlenme oldukça KMM'nin yükü olmuyor. Yani kur ödemesi yapılmıyor. Son dönemde açılan yani 2024 yılında ya da ondan önceki birkaç ayda açılan KMM hesaplarına kur kaynaklı ödeme olmayacağını düşünüyoruz. Fakat geçen sene mayısta açılan bazı hesapların vadesi uzun, bir kısmını vadesi mayıs ayında geliyor. Geçen yaz yaşanan kur artışı sebebiyle onların ödemesi şu anda yapılıyor. Bundan kaynaklı yılın 3-4 ayında yapılan birtakım ödemeler var." değerlendirmesinde bulundu.

Karahan, KKM ödemelerinin ciddi anlamda likidite fazlasına sebep olduğunu bildirdi.

"DİJİTAL TÜRK LİRASI SÜRECİNİN BİRİNCİ FAZI BAŞARIYLA TAMAMLANDI"
Merkez Bankasının bilançosunda yabancı para, altın varlık ve yükümlülüklerin olduğu bilgisini veren Karahan, bunların "değerlemesi" sonucunda bazı farkların çıktığını söyledi. Bu farkları "değerleme hesabında" izlediklerini ifade eden Karahan, bu hesabın değişim göstergesinin lehte ve aleyhte olabileceğini kaydetti.

Dijital Türk lirası sürecinin 3 fazdan oluştuğunu aktaran Karahan, birinci fazın başarıyla tamamlandığını; ikinci faz çalışmalarının başladığını anlattı. Bu kapsamda bu yılın sonuna kadar dijital Türk lirasının iktisadi, hukuki ve güvenlik boyutlarını kapsamlı olarak ele aldıklarına vurgu yapan Karahan, üçüncü fazda da dijital Türk lirasının yaygınlaşmasının deneneceğini bildirdi.

Karahan, tüm bu çalışmaların dinamik süreçler içerdiğini ve tam bir tarih vermenin zor olduğunu söyledi.

Dijital Türk lirasının, Türk lirasının tüm süreçlerde dijitalleştirilme projesi olduğunu belirten Karahan, yeni yatırım aracı olmadığını vurguladı. Karahan, Türk lirasına kalıcı geçiş için fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesinin önemli olduğunu söyledi.

REZERV YÖNETİMİ YAPARKEN İLK HEDEF ENFLASYONU DÜŞÜRMEK
Merkez Bankasının rezervlerine ve kurlara ilişkin bir hedeflerinin olmadığına dikkati çeken Karahan, "Rezerv yönetimi yaparken ilk hedef enflasyonu düşürmek. En önemli hedef. Neden? Çünkü biz bunu kalıcı şekilde yapabilirsek, rezerv problemi de ortadan kalkacak. Çünkü Türk lirasına rağbet artacak, ithalat makul seviyelere gelecek, cari açık daha makul seviyelere gelecek, belki cari fazla bile vereceğiz." ifadelerini kullandı.

"Kar enflasyonu" konusunun son dönemde ortaya çıktığını ve tartışıldığını dile getiren Karahan, yapılan çalışmaları yakından takip ettiklerini söyledi.

"500 ve 1000 liralık banknotlara ihtiyaç var mı?" sorusu üzerine Karahan, bu kapsamda küpür kompozisyonunu farklı göstergelerle takip ettiklerini bildirdi. Üst banknotlara ihtiyaç olup olmadığının teknik analizler sonucu ortaya çıktığını belirten Karahan, bu konuda birimlerin çalıştığını söyledi.

Çeşitli merkez bankalarının rezerv işlemleri gereğince altınlarını farklı merkez bankalarında tutabildiklerini ifade eden Karahan, bu uygulamanın yaygın olduğunu anlattı.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN