Bakan Bayraktar Turkuvaz Dijital ortak yayınında Takvim, Sabah ve A Haber'e konuştu! 2025 müjdesi 5 yıllık yol haritası: Farklı coğrafyalarda petrol arayacağız
Milli enerji ve maden politikasında Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile birlikte yol yürüyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, enerji alanında yaşanan tüm kırılma noktalarını Takvim, Sabah, A Haber Youtube ortak yayınında açıkladı. Kendi hayat serüveninden bahseden Bayraktar, Türk mühendislerin tersine beyin göçünde sondaj çalışmalarının önemini aktardı. 2025 yılında yeni müjdelerin de gelebileceğini söyleyen Bayraktar, "Türkiye'nin mutlaka farklı coğrafyalarda petrol ve doğal gaz araması, maden araması ve üretmesi gerekiyor" dedi.
Özel hayatından Berat Albayrak ile yollarının kesiştiği ilk ana kadar tüm detayları aktaran Bakan Bayraktar, bu süreçte sondaj ve arama çalışmalarına yurt dışında çalışan Türk mühendisleri nasıl beyin göçüyle ülkemize kazandırdığını anlattı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar (Ekran görüntüsü)
2025 yılında faturaların daha da düşeceğinin müjdesini de veren Bayraktar Türkiye'nin enerjideki 5 yıllık yol haritasını madde madde aktardı.
Enerjide bağımsızlık çalışmaları sırasında özellikle muhalefetin engellemelerinden de bahseden Bayraktar, enerjide bağımsızlığın bir milli güvenlik meselesi olduğunu ifade ederek gençlerin bu mirasa sahip çıkması gerektiğini iletti.
Öte yandan Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye'ye bakanlık tarafından gönderilen heyetin ilk izlenimlerini de açıklayan Bayraktar, bir master plan hazırlığı içerisinde olduklarını ifade ederek, "Biz diyoruz ki Suriye'nin bütünlüğü, istikrarı çok önemli. Orası güvende olduğu zaman biz daha güvende oluruz" dedi.
Takvim, Sabah, A Haber Youtube ortak yayını (Ekran görüntüsü)
Sosyal medyayla aranız nasıl?
Sosyal medyayla aslında bakanlık görevine gelene kadar çok bir ilgim yoktu. Özellikle bakanlık görevinden sonra sosyal medyayı yoğun bir şekilde takip etmeye başladım. Sosyal medyanın belli alanlarda olumlu yönleri var. Zira yaptığımız faaliyetleri insanlarımıza anlatmak için. İnsanların büyük bir kısmı artık sosyal medyadan bir şeyleri takip ediyor. Dolayısıyla ilk elden onlara ulaşabilmek açısından önemli. Ama bir taraftan da birçok yalan yanlış bilgilerin olduğu dönemler oluyor. Niye böyle? Niye anlatamadık derdimizi dediğimiz durumları yaşıyoruz.
2024 yılında enerji alanında neler yapıldı özetler misiniz?
Bizim enerjide birçok yaptığımız görünen veya görünmeyen iş var. Kullandığımız 3 birim enerjiden 2'si bize dışarıdan geliyor. Dolasıyla dışarıyla çok ilişkimiz var. Uluslararası ilişkilerin, jeopolitiğin, jeostratejinin çok önemli olduğu bir alan. Bütün bunları yapıyoruz ama günün sonunda enerjiyle alakalı aldığı hizmetin kalitesiyle ve fiyatıyla ilgileniyor. Biz şimdi Akkuyu'da 70 yıllık rüyayı gerçeğe dönüştürüyoruz. Türkiye ilk nükleer santralini yapıyor diye konuşuyoruz. Karadeniz'in derinliklerinden gaz çıkarmaya çalışıyoruz. Gabar'da petrol üretiyoruz. Bütün bunların sonunda vatandaş bu benim elektrik faturama doğalgaz faturama yansıyacak mı ona bakıyor. 2024 yılı enerjide herhangi bir kesintinin olmadığı bu anlamda arz güvenliğimizi temin ettiğimiz bir yıl oldu. Kendi kaynaklarımıza öncelik verdiğimiz özellikle yenilenebilir kaynakları artırdığımız bir yıl oldu. Enerji fiyatlarında da devlet olarak vatandaşlarımıza desteğimizi en üst düzeyde tuttuğumuz onlara enerji maliyetlerinin minimum düzeyde yansıttığımız bir yıl oldu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar (Ekran görüntüsü)
YENİ KEŞİFLER YOLDA
Fatih Sondaj Gemisi'nin yeni bir lokasyona gittiğini söylemiştiniz. Yeni bir bilgi var mı? Bir de Genel olarak sondaj gemilerinin faaliyetleri ne durumda?
2024'ün son günü biz Filyos'taydık. Filyos biliyorsunuz bizim Karadeniz'deki gazı karaya çıkardığımız ve oradan evlerimize dağıttığımız lokasyon. Gazın karayla buluştuğu yer. Böyle bir geleneğimiz var. Geçen yıla Gabar'da girdik. Oradaki çalışan kardeşlerimizle, güvenlik güçlerimizle. Bu sene de Filyos'a gidelim ve Türkiye'nin bir başka tarihi projesi olan Filyos Limanı'nda arkadaşlarımızla olduk o gece. Fatih Gemisi'de SPS çalışmalarını bitirmiş yeni seferine hazırlanıyordu. Fatih keşif amaçlı yeni bir sondaj yapacak. Bu ay içerisinde ona başladı. İnşallah neticesi olumlu olur. Biraz daha Sakarya Gaz Sahası'nın batısında bir lokasyon. Ama biz bir taraftan Karadeniz'de mevcut bulduğumuz gazın üretimini artırmaya gayret ediyoruz, bir taraftan da keşif amaçlı yeni sondaj ve orada bulduğumuz rezervi artırma amaçlı bir çalışma için gemilerimiz yoğun bir takvim içerisinde çalışacaklar. Abdülhamid Han gemimiz Karadeniz'de, Yavuz orada, Fatih ve Kanuni orada. Yoğun faaliyetlere devam ediyoruz.
HEDEF 2028'DE KARADENİZ GAZININ TÜM EVLERE GİRMESİ
Gabar'daki faaliyetler ne durumda? Gabar ve Karadeniz gazı Türkiye için ne anlama geliyor? Keşiflerden öncesi ve sonrası diye ayırırsak belki belirtmek istediğiniz bir nokta olur.
Biz şunu yapmaya çalışıyoruz. Elbette ki keşif yapmak, rezervi keşfedebilmek önemli. Ama bulduğumuz anda da bunu en hızlı şekilde ekonomiye kazandırmamız lazım. İlk başta söylediğim gibi kullandığımız 3 birim enerjinin 2'sini ithal ediyoruz. Yani Türkiye'nin ciddi bir dışa bağımlılığı var bu bağlamda. Bizim hedefimiz, Türkiye'yi enerjide bağımsız kılmak. Onun için keşif yapmalıyız, yeni sahalar bulmalıyız ve bulduğumuz sahalarda da en hızlı şekilde üretime geçmeliyiz. Gabar bu anlamda çok önemli bir proje. 75 kuyuda günlük 71 bin varil üretime geldik. Geçen sene 29 bin varildi şimdi 71 bin varil. Karadeniz gazı dünyadaki ortalama geliştirme sürelerinin çok altında, 3 yıldan kısa bir süre içerisinde gelişti. Şuanda 3 milyon hanenin evlerinde doğalgaz kullanılır hale geldi. Hedefimiz bu süreçleri hızlandırmak. Onun için sıra dışı işler yapmaya gayret ediyoruz. Gabar, Sakarya Gaz Sahası Türkiye'nin bu dışa bağımlılığını düşürmede bizim için en önemli projeler.
Elbetteki işin doğası gereği zaman alan işler. Aslında biz çok hızlı yapıyoruz ama yine de netice almak zaman alıyor. Biz şuanda hedef olarak 2028'de Karadeniz'den ürettiğimiz gazla tüm konutlarımızın ihtiyacını karşılar hale gelmeyi hedefliyoruz.
2025 ENERJİ FATURALARININ DÜŞÜK OLDUĞU BİR YIL OLACAK
Vatandaşa 2025'te müjde var mı?
Bütün bu çalışmalar, denizin 2100 metre olduğu bir lokasyondan karaya 70 km mesafede gazı getiriyorsunuz. Bütün bu operasyonların sonunda müjde bütün vatandaşların ucuz enerji beklentisi. 2025'te de vatandaşımızın enerji faturasını düşürecek desteklere devam edeceğiz. Dolayısıyla en önemli müjde bu olur. Enerji faturalarının düşük olduğu bir yıl olmasını diliyorum. Elbetteki dünyadaki gelişmeler enerji fiyatlarını çok yakından ilgilendiriyor. Onun dışında bizim aslında Türkiye olarak 70 yıllık nükleer rüyamızın inşallah ilk elektriğimizi ürettiğimiz yıl 2025 olur diye düşünüyoruz. 2025'te Karadeniz gazının 10 milyon metreküpe çıktığı, Gabar'ın 100 bin varile ulaştığı bir yıl olması konusunda gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Yenilenebilirde rüzgar ve güneşte bu yıl rekor bir yıldı. 600 megavatlık bir kapasite devreye aldık. İnşallah 2025, 2024'ten daha ileride olacak. Cumhurbaşkanımızın o ifade ettiği '120 bin megavat Türkiye'nin 2035'te rüzgar ve güneş enerjisine sahip olacak' hedefinin gerçekleştirilmesi için de ilk adımlardan biri olacak.
Takvim, Sabah, A Haber Youtube ortak yayını (Ekran görüntüsü)
ÇATILARA GÜNEŞ PANELLERİNE DEVLET DESTEĞİ OLUR MU?
İstanbul'da birçok binanın çatısı boş durumda. Çatılara yapılacak panellere devlet desteği olacak mı? diye soruyor vatandaş.
Biz yenilenebilirle alakalı özellikle sanayicilerimize, medya, oteller… bütün tüketicilere kendi öz tüketimlerini karşılamak için rüzgar ve güneş enerjisi kurmaya teşvik ediyoruz. Aslında Türkiye'de birçok sanayici bu anlamda şu ana kadar tesislerini yaptılar. Bir kısmı da yapmaya devam ediyor. Yaklaşık 23 bin 500 megavatlık yeni bir kapasite bu anlamda devreye girecek. Bunlar tahsis edilmiş durumda. Ama buradaki sistem şöyle çalışıyor, siz elektriği tüketiyorsunuz aynı zamanda üretiyorsunuz. Mahsuplaştıktan sonra fazla kısmını sisteme ve piyasaya satma şansınız var. Burada yatırımı cazip hale getiren aslında şu. Sizin ürettiğiniz elektriğin fazla kısmını satabilmeniz. Ama bu satış fiyatının ne olduğu sizin yatırım kararınızla doğrudan alakalı. Bizim konutlarda elektrik fiyatları o kadar düşük ki buraya yaptığınız yatırımın geri dönüş yılları çok uzuyor. Dolayısıyla aslında burada çatısına güneş paneli kurmak isteyen için ekonomik bir teşvik yok. Zaten elektrik çok ucuz bunu kurmasının bir anlamı kalmıyor ama zaman içerisinde bunların da önce biraz sanayicilerin ihtiyacını görüp ondan sonra da çatılardaki uygulamaları biraz daha teşvik edici şeyler yapabiliriz.
90 MADENİN 70'İ TÜRKİYE'DE VAR!
Madenlerle ilgili atılan tohumların meyvelerini almaya başladık mı?
Biz Türkiye'de AK Parti iktidarında enerjide 2003-2016 dönemi var. Türkiye'nin enerjide ilk dönemi diyelim. Bir de 2016 ve sonrası Milli enerji ve maden politikası adını verdiğimiz, Berat Bey'in bakanlığı döneminde ortaya koyduğumuz yeni bir vizyon var. Bu iki dönemde yapılanlar daha farklı. Birinci dönem, Türkiye'deki piyasa yapısının değiştiği özel sektörün oyuncu yapıldığı ve Türkiye'de bu artan kapasitenin artan ihtiyacın karşılanmasına dönük adımların atıldığı bir süreç. Milli Enerji ve Maden politikasıyla aslında biz daha büyük bir hedef ortaya koyduk. Türkiye'yi enerjide bağımsız kılma hedefi. Onun için Gabar geldi, onun için Sakarya Gaz Sahası geldi. İnşallah bundan sonra daha farklı keşifler de olacak. Benzer şey madende de aslında kurgulandı. Çünkü Türkiye madende de net ithalatçı bir ülke. Tükettiğimizden maalesef daha azını üretiyoruz.
90 MADENİN 70'İ BİZDE Halbuki maden zenginliği açısından dünyadaki 7. Maden çeşitliliğine sahip ülkeyiz. 90 madenin 70'i bu ülke topraklarında var. Dolayısıyla madenleri de en hızlı şekilde, çevreyle uyumlu bir şekilde ekonomiye kazandırmak işin özünde var. Ama bir başka şey daha var. Madenleri olduğu gibi ham madde olarak çıkarıp satmak yerine onları uç ürüne, nihai ürüne, ara mamüle dönüştürerek yani katma değerli hale getirmek amacımız. Bor karbür bunlardan bir tanesi. Bor madenini 500 dolara satıyorsunuz tonunu. Bor karbüre döndüğü zaman 25 bin dolarlara çıkabiliyor. Bor madeninin yüzde 70'ine sahibiz. Sosyal medyada bu da çok tartışılan konu. Bu kadar madenimiz var. Neden bunları satmıyoruz diye. Ama o bor madenlerinin dünyada kullanım alanlarına bakmamız lazım. Alternatifsiz bir maden değil bor. Toplam dünyada yaklaşık 4 milyon tonluk bir pazardan bahsediyoruz. Bunun 2.6 milyon tonunu biz satıyoruz. Bu sene bir ihracat rekoru kırdık. 1.3 milyar doların üzerinde ihracat geliriyle Eti Maden rekor kırdı. Borda hedeflediğimiz katma değerli madencilikte bor ürünlerini nihai ürünlere dönüştürücü çalışmaların içerisinde olacağız.
Takvim, Sabah, A Haber Youtube ortak yayını
TÜRKİYE'NİN ENERJİDEKİ 5 YILLIK YOL HARİTASI
Türkiye'nin enerji politikalarındaki 5 yıllık hedefi nedir?
Mevcut yürüyen projelerimizden özellikle Karadeniz Sahası'nda şuanki üretim sahamızın 45 milyon metreküp üretime gelmesi ve tüm konutlarımızın ihtiyacını karşılaması ilk hedefimiz.
Karadeniz'de yeni keşifler, Gabar petrolünün üretimini 100 bin varile çıkarıp yeni Gabarlarla inşallah keşifler ve üretimlerle petrol üretimimizi artırmak istiyoruz. Ama bizim önümüzdeki süreç için kendimize koyduğumuz en önemli hedeflerden bir tanesi şu. Türkiye ne yaparsa yapsın belki tüm ihtiyacını kendi kara ve denizlerinden karşılayamayabilir. Bunu henüz bilmiyoruz. Dolayısıyla Türkiye'nin mutlaka farklı coğrafyalarda petrol ve doğal gaz araması, maden araması ve üretmesi gerekiyor. Birçok yabancı şirket özellikle Avrupalı şirketleri biliyorsunuz. İsimlerini hepinizin bildiği. Kendi ülkesinden 1 metreküp doğalgaz üretmiyor. Ama dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreten şirketler haline gelmiş durumda. Dolayısıyla bizim her şeyi kendi karalarımızda denizlerimizde bulmamız mümkün olmayabilir. Ama yurt dışında çok daha aktif aramacılık sürecinin bizi beklediğini söyleyebilirim. Nükleer santralinin 4 reaktörünü de devreye almış bir Türkiye 2028'de hedefliyoruz. Akkuyu için söylüyorum. Sinop ve Trakya'daki nükleer santral projelerinin çalışmalarının başladığı bir Türkiye hedefliyoruz. Belki devreye almamız önümüzdeki 4 yılda mümkün değil ama adını koyduğumuz, kimle hangi şirketle hangi teknolojiyle, hangi modelde çalışacağımızı belirlediğimiz bir Türkiye hedefimiz var. Elbetteki her yıl en az 7-8 bin megavatlık rüzgar ve güneş yapmış bir Türkiye hedefliyoruz. Bütün bunların sonucunda da yine vatandaşımıza kaliteli, kesintisiz enerjiyi sunabildiğimiz bir Türkiye hedefimiz var.
DOĞALGAZDA KENDİ KENDİNE YETEBİLEN BİR TÜRKİYE
2028'de bir doğal gaz ithalatı olmayacak şeklinde bir açıklama var yine?
19.5 milyon konutta şuanda doğalgaz kullanılıyor Türkiye'de. Ve bu rakam artıyor. Çünkü şuanda nüfusun yüzde 85'i doğalgaz erişimine sahip. Her geçen gün artık köye, mahalleye, yerleşim yerlerine doğalgaz gidiyor. Dolayısıyla bu konut sayısı artacak, dolayısıyla doğalgaz tüketimimiz artacak. Bunu da göz önünde bulunduralım. 3-4 yıl içerisinde yeni konutlarla beraber aslında doğalgaz tüketimimiz artacak. Ama buna rağmen biz diyoruz ki hedef 2028'de Karadeniz Gaz Sahası'ndan üretimi, konutlardaki tüketimi karşılayacak hale getirmek. Ama Türkiye'nin sanayide tüketimi var. Türkiye'nin ticarethanelerde tüketimi var. Türkiye'nin elektrik tüketiminde doğalgaz kullanması söz konusu. Tüm bunları düşündüğünüzde bunu tamamen karşılamak belki 2028'de mümkün olmayabilir ama biz o doğrultuda çalışacağız. 2028'e kadar hedef şu olur. Biz mevcut üretimimizi konutlardaki ihtiyacı karşılayacak kadar artırırız ama ülkemizin ihtiyaç duyduğu doğalgazın en azından keşiflerini yapma gibi bir hedef olabilir. Onları devreye almak daha zaman alacaktır. Ama biz şuanda 710 milyar metreküp olan rezervi inşallah bunun çok daha üzerine çıkarıp Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak belki bir gün Türkiye'yi doğalgaz ihracatını yapabilecek noktaya bu süreci en azından geçirmek istiyoruz.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar (Ekran görüntüsü)
EN ZOR OLANI İNSANLARIN KENDİLERİNE GÜVENİNİ KAZANDIRABİLMEKTİ
Türkiye'nin enerjide attığı en kritik hamle neydi? Bir kırılma anımız var mı?
Türkiye'de bence enerjide ve birçok alanda temel kırılma noktası maalesef insanımıza ve kendimize güvenimizdi. Bu, birçok alanda bizi farklı bir noktaya götürdü ve Türkiye onun için Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ekonomisi 4 kat büyüyen enerjisi 3 kat büyüyen, bölgesinde söz sahibi güçlü bir ülke haline geldi. Bu enerji için de böyle. Enerjide bize öğretilmiş çaresizlik neydi? Türkiye'nin petrolü yok, doğalgazı yok. Bizim özellikle 2016'dan sonraki yeni dönemde ortaya koyduğumuz şey, Türkiye'nin bu öğrenilmiş çaresizliğini bir anlamda reddetmesiydi. Coğrafya kader, enerjide dışa bağımlılık kader değildir dedik biz. Varsa bulacağız, arayacağız, Gabar'da, Karadeniz'de, Akdeniz'de, Mavi Vatan'da. Her yerde yer altında ne varsa bunları ekonomiye kazandıracağız hedefiydi. Biz bunları milli petrol şirketimiz Türkiye Petrolleri'yle yapmaya başladık. Oradaki arkadaşlarımızı buna inandırmak, onların o sürece hazırlanması ve en zorlu kısım da insanları bir şeylere inandırabilmekti. Gabar petrolünün ekonomik değeri bugün yıllık 2 milyar dolar. Ama onun ötesinde 2 şey çok önemli. Bir: İnsanımızın, mühendisimizin, jeoloğumuzun kendilerine olan güvenini tekrar kazanması, tekrar bu ülke için çalışma heyecanı duymaları, yapabiliyoruz demeleri çok değerliydi. İkincisi de Gabar özelinde oradaki gençlerin, oradaki insanların tekrar umutlarının hayallerinin yeşermesi ve hayata dair beklentilerinin ortaya çıkması. Bu anlamda işin böyle bir boyutu var. Projelerin teknik zorlukları var birçok şeyi var ama esas zorluk insanımıza bunu inandırabilmekti. O özgüveni ben kazandığımıza inanıyorum.
ŞİMDİ SOMALİ'DE KENDİ GEMİMİZLE ARAMA YAPIYORUZ İnsanlar size Akdeniz'de ne işimiz var, niye biz bu gemileri alıyoruz. Bu gemileri kiralayalım arkadaş daha ucuza gelir. Öyle yola çıktık yani bunların hepsini yaşadık. Hemen arkasında darbe girişimleri geldi. Dolayısıyla bütün bu süreçleri kırabilmek, insanımıza bu güveni kazandırabilmek. Artık insanlarımızın tercih ettiği mesleklerin değiştiğini görüyoruz. Eskiden Jeoloji Mühendisliği, Jeofizik Mühendisliği okuyup Türkiye'de bankacı olan bir sürü insan tanıyorum. Çünkü çalışma alanı yok. Veya bir kısmı yurt dışına gittiler. Şimdi Türkiye onlara çok iyi bir imkan veriyor dönüş için. Bir anlamda tersine beyin göçü yaşandı. Bence en kritik süreç bu. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı vizyonunda da bunun temellerini görüyorsunuz. Biz bu iddiamızı, hamasetle, retorikle söylemiyoruz. Bunun altını doldurarak söylüyoruz. Şimdi o inançla gidiyoruz. Somali'de kendi ürettiğimiz sismik gemimiz Oruç Reis'le petrol ama yapabilecek hale gelmiş durumda.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar (Ekran görüntüsü)
TÜRK MÜHENDİSLERE TERSİNE BEYİN GÖÇÜ
Yurt dışında yaşayan Türk mühendisleri tersine beyin göçüyle ülkemize kazandırıp sondaj ve arama çalışma faaliyetlerinde çalışmalarını sağladınız. Bu süreç hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Bence bu röportajın en önemli, kıymetli kısımlarından bir tanesi belki de bu çünkü çok da konuşmadığımız bir konu. Herkes ne kadar varil petrol üretiyoruz, bunun ekonomik değeri ne veya Karadeniz'deki gazla ilgili ama işin insani boyutunda farklı hikayeler var. Dolayısıyla biz nükleerde de bir ekosistem oluşturuyoruz. Benim de kendi kişisel hikayemde olan bir hadise. Onu da paylaşmak isterim bu vesileyle. Ben İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü bitirdim. 20 yaşında Türkiye'nin en geç mühendislerinden biri oldum ve iş arama sürecine girdim. Sonra yaklaşık bir yıllık bir inşaat sektöründe çalıştım proje mühendisi olarak. Sonra da kısa dönem olarak Malatya'da askerliğimi yaptım. İş arama süreci o dönemde devam etti. O tarihlerde Türkiye'de yine nükleer santral projesi yapılıyor. Önümüzde Kanadalı şirketler var, başka şirketler var. Kanadalı bir şirketin Türkiye'de bir ofisi açılıyor. Ben de o zaman nükleer enerji heyecan verici bir proje oraya başvurumu yaptım. Fakat sonra farklı bir alanda iş buldum ve o firmada çalışmadım o dönem. Ama kendi kendime zaman zaman şunu söylemişimdir. İyiki o iş olmamış çünkü Türkiye'de nükleer santral yok. Nükleer işe giriyorsunuz düşünün 15 sene meslek hayatınız geçiyor. Geçmişte okuldan mezun olduktan emekli olana kadar hayatında nükleer santral görmemiş nükleer fizikçi var. Böyle bir kariyer düşünün. Sizin hayatınız boyunca hiç röportaj yapmamanız hiç haber yazmamanız gibi bir şey. Dolayısıyla böyle bir süreç vardı.
EKONOMİK ETKİSİNDEN DAHA BÜYÜK Şimdi ama nükleerde yüzlerce mühendisimizi biz Rusya'ya gönderdik. Şuanda Çin'de dünyanın farklı yerlerinde eğitim alan ve gelip Akkuyu'da çalışmaya başlamış insanlarımız var. Yurt dışında çalışan fizikçilerimiz nükleercilerimiz gelip şuanda Türkiye'de çalışmayı düşünüyor. Dolayısıyla bu tersine beyin göçü ancak burada proje olduğu zaman anlamlı hale gelebiliyor. Daha çok insan kaynağına ihtiyacımız var. Onların yetkinliğini artırmamız gerekiyor. Gençlerimizde bu anlamda çok ciddi bir ışık var. Çok büyük bir heyecan var. Gençlerin üniversiteden çıkarken en büyük endişeleri iyi iş bulabilecek miyim. Dolayısıyla bu alan büyük bir alan olarak göze çarpıyor. Keza petrol aramalarında da tersine beyin göçü artı Türkiye'deki insanların da bir anlamda meslek sahibi olduğunu görüyoruz. Ama burada sadece mühendislerimizi düşünmeyelim. Teknisyenler var. Şırnak Türkiye'nin en genç nüfusuna sahip yeri. Oradaki gençler sondaj faaliyetlerinde çalışmaya başlıyorlar. Sondör oluyorlar ve oradan evlerine ekmek götürüyorlar. Bunlar bizim için açıkçası bu projelerin evet ekonomik değeri, Türkiye'nin dışa bağımlılığı azaltması hepsi çok önemli ama insanımızın istihdamı, gençlerin kazanılması, gençlere bir umut olabilmesi konusunda da fevkalade önemli görüyorum. Bunun etkisi bence ekonomik etkisinin çok daha ilerisinde diye düşünüyorum.
Siz süreçlerin tamamında bulundunuz. Doğal gaz bulunduğu zaman siz ne hissettiniz?
Ben 2016 yılında o zaman Berat Bey bakan olmuştu ve ben açıkçası Ankara'ya veda etme zamanlarımdı EPDK'da görevim itmiş, dolayısıyla kamuda görevim bitmişti. Berat Bey'in isteğiyle ben bakanlıktaki görevimi kabul ettim ve açıkçası onun bana o dönemde söylediği şey benim için heyecan verici kısımdı. Enerji diplomasisi, ülkemizin enerjide bağımsızlığı için neler yapabileceğimiz noktasındaki ortaya koyduğu hedef ve vizyon etkileyiciydi. Dolayısıyla o süreçlere başladıktan sonra da biraz önce anlattığım gibi en başta bize herkesin nasıl bu işlerin olmayacağını, neden böyle yapılmaması gerektiğini anlatan engelleri kırmaktı. Hemen darbe öncesinden bahsediyorum. Ama ben bakanlığa Şubat 2016'ydı yanlış hatırlamıyorsam geldim. 2016 Mart'ın sonunda Akdeniz ile ilgili ilk toplantıyı yaptığımı hatırlıyorum. Dışişleri'ni, Deniz Kuvvetleri'ni, Türkiye Petrolleri'ni davet ettim ve Enerji Bakanlığı'nda biz o toplantıyı yaptık. Akdeniz aramalarını, nerede ne var falan arkadaşlar da zaman içerisinde teorik olarak yapılmış bazı çalışmalardan bahsettiler. Doğrusu o günkü oradaki insanların birçoğu da kafamızda ne vardı anlamamıştır. Sonraki süreçlerde biz bu faaliyetleri kendi gemimizle yapacağımızı söylediğimizde yine ne gerek var dediler. Aslında 2005-2016 arasında bizim bir arama serüvenimiz var Karadeniz'de. Yabancı şirketlerle yapıldı. Geldiler bir sondaj yaptılar çok büyük maliyetlerle bir şey bulamayınca da hepsi çekti gitti. Çünkü o şirketin yıl içerisinde aynı bölgeye bir tane sondaj bütçesi var. Bizim gibi ısrarcı değiller.
BÜYÜK BİR HAFİFLİK HİSSETTİM Biz bunları kendi gemimizle yapacağı dediğimizde yine içeriden dışarıdan farklı sebeplerle bilerek bilmeyerek darbe süreçleri, ondan sonraki süreçler, Türkiye Akdeniz'de arama yapacak. Sizin kendi geminiz olmasa Akdeniz'de bir metre arama yapamazsınız. Hele sondaj yapılıp Türkiye bir şey bulursa ekonomide bağımsız olması, enerjide bağımsız olması böylesine bağımsız bir Türkiye tedirgin etti. Bunun getirdiği aslında farkında olmadığımız omuzlarımızda bir yük var. Keşif oldu ne hissettin? O yükte büyük bir hafiflik hissettim. Size sürekli şöyle dendiğini düşünün. Yapıyorsunuz ama yanlış, ya olmazsa, bu kadar masraf edildi. Bu kadar gemiler alındı ki biz 4 gemiyi 1 gemi parasına aldık. Ama bir sürü eleştiri geldi. "Akdeniz'de yanlış yeri kazıyorlar, Karadeniz'de bunu yapıyorlar, aslında orada gaz yok, Rus gazı geliyor" gibi deli saçması, akla ziyan bir sürü şeyle karşılaşıyorsun. Bütün bunlara cevap olarak Türkiye 2020 yılında pandeminin ortasında Karadeniz'de 170 km mesafede o yılın en büyük keşfini yapıyor. Ne hissedersin? Bayağı bir rahatlama hissedersin. Sonra tekrar o yük yüklenmeye başladı. Ne zaman ki 2023 30 Ağustos'ta biz BOTAŞ'ın sistemine gazı verdik o da bizi bir rahatlattı. Bütün olumsuzlukları kıra kıra gidiyoruz. Aslında enerjimizi alan bir şey bu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar (Ekran görüntüsü)
BU MESELE MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR
Halbuki bu mesele AK Parti'nin Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyonun, siyasi iradenin, o arkamızdaki duruşun bir neticesidir. Bu mesele Türkiye'deki herkesin meselesidir. Türkiye'de muhalif parti olmanızın bir önemi yok. Bu milli bir mesele. Türkiye'nin enerjideki bağımsızlık meselesi milli güvenlik meselesidir. Bugünkü iktidarla alakalı değil gelecekle alakalı. Bu işe herkesin sahip çıkması lazım ama adam çıkıyor diyor ki "Mavi Vatan diye bir şey yoktur, bu masaldır." Böyle bir anlayışı anlamak mümkün değil. Yurt dışından buraya gelmeyi düşünen bir sürü insan var. Şimdi siz onlara "Böyle bir şey yok" diyorsunuz. Bakın çok genç bir kardeşimizi Gabar'da kazada kaybettik. 27 yaşında pırıl pırıl bir petrol mühendisi kardeşimiz. Şehitler veriyoruz yani. Şehit Astsubayımız Esma Çevik, Gabar projesi için şehit oldu. Yolda tuzaklanmış bir bombayı imha etmek için gittiğinde. Gabar'da herkes 7/24 çalışıyor. Orada büyük bir emek var. Bu insanların emeğine saygısızlık başta. Sosyal medyada eleştirenler "Yine bunlar seçimde gaz bulurlar" diyorlar ya sosyal medyanın bu kısmıyla aram hiç iyi değil.
GENÇLER YAPTIKLARIMIZA SAHİP ÇIKSIN
Gençler bu hikayenin neresinde?
Gençler bu hikayenin başında ortasında ve sonunda. Çünkü onlarla çalışıyoruz. Sizlerin yaşında genç mühendislerimiz var, işçilerimiz var, teknisyenlerimiz var. Her kademede büyük bir insan kaynağına ihtiyacımız var. Sadece petrol ve doğalgazdan bahsetmeyelim. Bugün sahada on binlerce kişi evimize elektrik hizmetleri için 7/24 çalışıyor.
Yaptığımız iş ülkemizin bağımsızlığıyla, milli güvenliğiyle alakalı bir iş. Türkiye'nin daha aydınlık yarınları için daha büyük daha güçlü bir ülke olması için çalışıyoruz. Bu yaptıklarımıza sahip çıkmaları gerekiyor. Bu projelere saldıranlara onların cevap vermesi daha anlamlı.
Bizim anlayışımız şu. Türkiye'nin ileri gitmesi için bizim bir tek şeye ihtiyacımız var. O da gece gündüz çalışmak çalışmak çalışmak.
Yeni mezunlar geliyor bana iş arayanlar. Ne istiyorsun diye soruyorum söylüyorlar. Sen KPSS'ye girip yüksek bir puan al diyorum. Öyle deyince zaten 4 sene üniversitede çalıştık bir sene daha mı çalışacağız diyorlar. Bir sene daha çalışacaksın. Allah hiçbir emeği boşa çıkarmaz. Ben hep çalıştım. Gençlere diyorum ki farklı alanlarda farklı yetenekler kazanın. Bir mesleğiniz var ama çok yönlü olmak yeni dünyada önemli.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Suriye'ye bir heyet göndermişti. İlk izlenimleri neler? Türkiye Suriye'de ne yapacak? Muhalefetin "ne işimiz var" sözlerine ne diyorsunuz?
Muhaliflerin ne dediğine çok bakmamak lazım. Ne dediklerinin farkında olduklarını zannetmiyorum. Esad rejimi devrilmeden bir gün önce "onunla görüşün" diyecek kadar değişik bir anlayışa bir şey söylenmez. Ama şunu söyleyeyim. Türkiye tarihin doğru tarafında yer alarak insani ve İslami olarak doğru bir şey yapmıştır. Cumhurbaşkanımız ne pahasına olursa olsun bu netlikte duruşunu ortaya koymuştur. Türkiye'de çok kafatasçı yaklaşımlarla eleştiriler yapılıyor. Ama o gün Suriye'de yangın vardı o gün Suriye'de insanların evleri yıkılmıştı, o gün Suriye'de savaş vardı ve onlara Türkiye bir komşu olarak kapılarını açtı. Bugün gelinen noktada durum şu. Biz diyoruz ki Suriye'nin bütünlüğü, istikrarı çok önemli. Orası güvende olduğu zaman biz daha güvende oluruz.
Bunun tesisi için oradaki yaşamın normale dönmesi lazım. Bugün elektriksiz yaşama imkanımız var mı? Dolayısıyla orada en temel evrensel hizmetlerden olan elektrik altyapısı, enerji altyapısının bu anlamda tekrar kurulması lazım. Ekibimizin orada gördüğü çok ciddi enerji ihtiyacı var. Elektrik iletimi ve dağıtımı vs. ciddi bir altyapı ihtiyacı var. Biz de bunun tesis edilmesi için bir master plan hazırlığı içerisindeyiz. Onlara bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız. İhtiyaçlarını tespit ettik. Rehabilitasyon, yatırım ihtiyaçları. Bunların içinde uluslararası kaynaklar olacak. Suriye'ye yaptırımların kaldırılması önem arz ediyor. Suriye'nin kendi kaynaklarını kendileri için kullanımı önem arz ediyor. Bu temel ihtiyaçların giderildiği noktada da Türkiye'deki Suriyeli kardeşlerimizin yurtlarına döneceğini öngörüyoruz.