Milliyet'te yer alan haberin detayları şöyle: Fransız basınında da Libya'da patlak veren diplomatik kriz en çok işlenen konuların başında geliyor. Fransız devlet radyosu Radio France'ın uluslararası yayın yöneticisi Jean-Marc Four, Macron'u yerden yere vurdu.
Libya üzerine bir röportaj veren gazeteci Four, uluslararası hukuk ve siyasi açıdan Fransa'nın Türkiye'ye 'ders verecek' konumda olmadığını söyledi:
"Sessiz kalması gereken bir başkent varsa o da Paris'tir. Uluslararası hukuk açısından, asıl krizin sorumlusu Fransa. Libya'daki kaos, 2011'de dönemin Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, BMGK'nın 1973 sayılı kararının çok daha ötesine giderek, Kaddafi'nin öldürülmesiyle başladı."
Fransa'nın, savaş ağası General Halife Hafter güçlerine silah temin ettiğine dair birçok ciddi kanıtların olduğunu belirten Fransız gazeteci, şöyle devam etti: "2016'da Fransız gizli servisinin üç üyesinin Bingazi'deki ölümü ve ABD'nin sadece Fransa'ya sattığı silahların Libya'da ortaya çıkmasının bunlardan sadece ikisi."
Four, Fransız diplomasisinin neredeyse gizlemeden Libya'da Hafter'i desteklemesinin de hukuki olarak sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin BM tarafından meşru olarak tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni desteklediğini hatırlatan Fransız gazeteci, "Bu konuda da Ankara, Paris'ten daha çok uluslararası hukuka uyuyor. Yani aslında Libya'da tehlikeli bir oyun oynayan Fransa'dır" diye konuştu.
Hukuki olarak Fransa'nın hataya düştüğünü vurgulayan gazeteci, siyasi olarak da Paris'in Hafter'i destekleyerek 'yanlış ata oynadığını' dile getirdi.
Paris'in, Sahel ülkelerinden gelen terör tehlikesine karşı güçlü görünen Hafter'i destekleyerek, yanlış hesaplar sonucunda sahada kaybettiğini ifade etti.
Ayrıca Hafter'i destekleyen 'Sisi Mısır'ı', Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve paralı Rus askerlerinin olmasının da Fransa'nın itibarını zedelediğini belirten Four, "Bu güçlerin Libya'da demokratik bir alternatif sunabilecekleri pek inandırıcı değil" dedi.
Fransa'nın Hafter konusunda İtalya ile de ters düştüğünü hatırlatan Fransız gazeteci, Paris'in Avrupa Birliği'nden de istediği desteği alamadığını ileri sürdü.
Sonuç olarak Four, "AB, Suriye'de olduğu gibi oyun dışı kaldı. Libya'da artık ipler Türkiye ve Rusya'nın elinde. Kısacası, şu ana kadar Fransa'nın Libya politikası bir zafer değil! Bundan gurur duymak için bir sebep yok" diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Four Türkiye'nin Libya'daki askeri müdahalesi için, "Büyüklük hayalleri ve Osmanlı İmparatorluğu nostaljisini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, General Halife Hafter'i destekleyen Rusya, BAE ve Mısır'la karşı karşıya geldi. Kahire, savaş tehditleri savuruyor. Bölgede gerilim giderek arttı" dedi. Four, Libya'daki dış müdahalelerin Suriye'deki gibi bir iç çatışmaya ve neticesinde terör ve yeni bir sığınmacı krizine sebep olabileceğini dile getirdi.
Fransız dergisi Le Canard Enchaine de, bazı Fransız diplomatların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya'da dürüst oyun oynayan tek kişi olduğu görüşünü paylaştığını yazdı. 'Libya'da sadece Türkiye dürüst oyun oynuyor' başlıklı bir haber yayımlayan Le Canard Enchaine, Macron'un sözlerine karşılık bazı Fransız diplomatların "Erdoğan jeopolitik, askeri, petrol ve doğal gaz hedeflerini gizlemeden dürüst oyun oynayan tek kişi. Bu Akdeniz, Libya ve Kıbrıs için de geçerli" görüşünü paylaştı.
Peki son aylarda Libya'da dengeler nasıl değişti? New York Times, Mayıs ayında yayınladığı bir haberde, Türkiye destekli güçlerin Libya'da elde ettiği zaferlerin General Halife Hafter'in planlarına büyük darbe vurduğunu bildirmişti. Haberde, söz konusu zaferlerin Türkiye'nin Libya'da mücadele eden yabancı ülkeler arasında belirleyici bir güç olarak yerini alışına işaret ettiği vurgulanmıştı. Haberde ayrıca Hafter güçlerinin eline yeni ulaşan Rus hava savunma sistemlerinin SİHA'larla yok edildiği kaydedilmişti.
NYT'nin haberi şöyle devam ediyordu: "Zaferler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ocak'ta asker ve SİHA'lar göndermesine kadar, zayıf ve Hafter güçleri tarafından etrafı sarılmış görünen Birleşmiş Milletler destekli Trablus hükümetinin kaderini, çarpıcı bir şekilde değiştirdi. Bu, Türkiye'nin 100 yıldan uzun süre önce Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinden bu yana, petrol zengini Kuzey Afrika ülkesine yaptığı en güçlü müdahaleydi."
Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin bir brifinginin 'Artık Türkiye'nin Libyası oldu' başlığını taşıdığını söyleyen New York Times, Hafter'in bir yıldan uzun süre önce Trablus'u ele geçirmek için saldırı başlattığını ve aralarında Rusya'nın da bulunduğu destekçilerini Libya'nın geleceğinde önemli bir rol oynama konumu sağladığını vurgulamıştı..
Ancak gazete, Mayıs ayında Trablus hükümetine sadık güçlerin ele geçirdikleri, Birleşik Arap Emirlikleri'nin satın aldığı, Rus malı bir hava savunma sistemiyle geçit töreni yaptıkları ve bunun Hafter'in en güçlü iki dış destekçisini hedef alan bir aşağılama olduğunu kaydetmişti.
New York Times, Türkiye'nin Libya'daki başarılarının darbeci Abdülfettah El Sisi'nin önderliğindeki Mısır'da kaygı yarattığını ve Ankara'nın yeni nüfuzunu Libya'da daimi bir askeri varlık elde etmek için kullanma ihtimalinin, Kahire'de alarm zillerinin çalmasına yol açtığını belirtmişti.
Libya ordusu, yaklaşık 1 yıllık kuşatmayı tamamen bitirmek ve Hafter güçlerini yenilgiye uğratmak için geçen ay Öfke Volkanı Operasyonu'na girişmişti. Ordu birlikleri, 18 Mayıs'ta ülkenin batısındaki stratejik Vatiyye Üssü'nü Hafter'den kurtarmış ve birçok ilçe ile yerleşim yerini milislerden temizlemişti.
Türk üretimi silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Hafter'e Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından verilen Rus hava savunma sistemi Pantsir'leri imha etmesi ise, tüm dengeleri alt üst etti.
Ne yapacağını bilemeyen savaş ağası Hafter, bu kez doğrudan Rusya'dan yardım istedi ve Suriye'den havalanan sekiz Rus savaş uçağı Libya'ya indi. Hafter'e verilen altı Mig-29 ve iki Su-24 savaş uçaklarından biri ise, Cufra Hava Üssü'ne indikten sonra Amerikan uyduları tarafından görüntülendi.
Bir açıklama yapan Amerikan ordusu ise, yeni fotoğraflarla Rusya'nın Libya'ya savaş uçakları gönderdiğini resmen duyurdu. ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM), söz konusu uçakların paralı askerler Wagner Grubu'na taarruz desteği için Suriye'den Libya'ya uçtuğunu bildiriyor.
Açıklamada, "Rus uçakları, Rusya'daki bir hava üssünden gelip Rusya menşeli olduğunu kamufle etmek için Suriye'de tekrar boyanarak Libya'ya geçti" denildi.