KAOS PLANLARI TUTMUYOR
İçerde dışarda ekonomimize yapılan saldırılar, kriz algısı oluşturularak 'battık bittik' yaygarası kopartıp buradan iktidar devşirmeye çalışanlara rağmen Türkiye sağlam üretim altyapısı, dinamik iç pazarı, coğrafi konumu ve yetişmiş eleman gücü ile salgının tüm dünyaya yaptığı olumsuz etkisi en az hasarla atlatmaya devam ediyor. Dünyada 'büyük ekonomi´ diye tabir edilen pek çok ülke ekonomisini düzeltemez, üretimini, tedariğini sağlayamazken Türkiye salgının ilk başından itibaren aldığı tedbirlerle iktisadi faaliyetini durdurmadan bu süreci yönetti. Bu noktada kaos oluşturarak, piyasaları bozmak, sokakları karıştırmak isteyenler de umduğunu bulamadı.
HİZMET SEKTÖRÜ DE DEVREYE GİRECEK
Türkiye'nin bu performansında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği hızlı ve etkin karar alma mekanizmasının sağladığı proaktif destekler büyük katkı yaptı. Salgının olumsuz etkileri neye ihtiyaç varsa anında müdahale edilerek giderilmeye çalışıldı ve etkin bir politika izlendi. Alınan tedbirler ve sağlanan desteklerin ekonomiye olumlu etkileri büyüme rakamlarına da yansıdı ve Türkiye ilk çeyrekte beklentilerin de üzerinde yüzde 7 büyüyerek yine dünyada en çok büyüyen birkaç ülkeden birisi oldu. Birinci çeyrekte henüz kapanmaların devam ettiğini, turizm yeme içme gibi hizmet sektörünün tam çalışmadığını, inşaatta tam canlanmanın da olmadığını düşünürsek bundan sonraki çeyreklerde çok daha iyi rakamlara ulaşacağımız ortaya çıkacaktır. İkinci üçüncü çeyrekle birlikte hem tüketimin artması hem hizmet sektörünün inşaat ile birlikte devreye girmesi yılı yine çok iyi bir büyüme rakamıyla kapatacağımızın göstergeleri olacaktır.
NELER YAŞANDI UNUTMAYALIM
Bütün dünyayı etkisi altına alan virüs salgını ekonomilerde önemli tahribata yol açtı. Öncelikle sınırların kapanmasıyla ticari faaliyet durma noktasına geldi. Üretim ve tedarikte sıkıntılar yaşandı. Hizmet sektörü başta olmak üzere birçok sektörde kapanmalarla işler durdu. Piyasaların nakit ihtiyacı arttı. Daha önceki krizlerden farklı olarak bu salgında bir ön göremezlik vardı. Nasıl savaşılacağı belli olmayan bur durumla insanlık karşı karşıya kaldı. Bu noktada yapılması gereken tek şey piyasadaki bu durgunluğu önleyebilmek için likitide yani nakit sağlamaktı. Tüm dünyada Merkez bankaları öncelikli olarak bunu yaptılar. Yani tabir caizse virüsün üzerine para attılar. Piyasaların paraya olan ihtiyacı üç kanaldan sağlandı.
1- Karşılıksız nakit vermek,
2-Kredi kanallarını ardına kadar açmak
3- Kamuya olan yükümlülüklerden (vergi gibi) feragat etmek.
Türkiye ise virüs ile Mart 2020'de karşılaştı. Bu noktada Türkiye'de üç ayrı devre yaşandı diyebiliriz.