İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki büyük yolsuzluk çarkına dair her geçen gün yeni gelişmeler ortaya çıkıyor.
Soruşturma başlamadan önce üzerindeki şaibeyi ortadan kaldırmayı amaçlayan eski İBB başkanın planlı bir şekilde cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ettiği düşünülürken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel dahil parti yönetiminin olaya yaklaşımı dikkat çekti. Parti yönetiminin siyasi senaryoları önceden çalışmış bir şekilde süreç yönettikleri görüldü. Özel'in "B planınız var mı?" şeklindeki soruya verdiği "CHP'de A planı olmazsa Z'ye kadar yol vardır." ifadeleri bu durumun en güçlü kanıtı oldu.
"FONLARLA BESLENEN BİR YAPI"
Bu planlarını devreye sokan Özgür Özel, sokak çağrısında bulunsa da İBB'deki yolsuzluğun bir dönem SHP'yi tarihe gömen İSKİ skandalının fersah fersah ötesinde olduğu görüldü. Konuya ilişkin değerlendirme bulunan Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Bugünkü tablo ile 90'lardaki SHP dönemini ayıran temel bir fark var: Artık işin başındaki kadrolar daha profesyonel ve pervasız. SHP yönetimi, dönemin skandalından neredeyse habersizdi. Bugün ise İBB yönetimi, hem siyasetin finansmanında tecrübeli hem de medyanın kontrolü konusunda oldukça etkili. Üstelik bu medya ağı sadece etkili değil, aynı zamanda fonlarla beslenen bir yapı görünümünde." dedi.
Bu yapının en somut örneği eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Temmuz 2023'te kurduğu cümlede gizliydi. Kılıçdaroğlu, o dönem, "Ben kimin, nereden, ne kadar maaş aldığını iyi biliyorum." şeklinde ifadeler kullanmıştı. Kılıçdaroğlu, ilerleyen yıllarda bu sözlerine açıklık getirmedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddialarını ve MASAK raporlarını itibarsızlaştırmak için adeta seferberlik yarışına içine giren kişi ve kurumların davranışları bu sözlerin doğruluğunu ortaya çıkardı.
"ÇEK DAHİ KESEMEYECEK BİR POZİSYONDAYDI"
Bu duruma örnek veren Övür, "Fondaş medya, son operasyonda adı geçen işadamı Ali Nuhoğlu'nun İBB döneminde hiç ihale almadığını iddia edip duruyor. Ancak bu anlatı, paravan şirketleri, oteli üzerinden kurulan ilişkileri ve sürecin arka planındaki derin bağlantıları ısrarla görmezden geliyor. Daha önce bu köşede yazmıştım: Nuhoğlu, geçmişte iş alsa da 2019-2020 yıllarında konkordato ilan etmek üzere olan, çek dahi kesemeyen bir pozisyondaydı. Akvaryum AVM ve Crown Plaza Oteli gibi büyük varlıkları da ciddi bir finansal darboğaz içindeydi. O yıllarda 750 metrekarelik kral dairesini İmamoğlu'na tahsis ettiğini 2022 yılında gündeme getirmiştim. İşte bu ilişki, Nuhoğlu'nun iflasın eşiğindeki ticari hayatını tamamen değiştirdi. İşte bu ilişki, Nuhoğlu'nun iflasın eşiğindeki ticari hayatını tamamen değiştirdi. Paravan şirketlerine verilen İBB ihaleleri, ardından Denizbank'tan alınan milyonlarca liralık krediler, AVM ve otelin yeniden yapılandırılması... Tüm bu süreç "tesadüf" olarak açıklanabilir mi? " ifadelerini kullandı.
"ZİNCİRLEME SUÇ"
Övür, süreci yakından takip eden deneyimli bir iş insanının olayla ilgili, "Bu sadece büyük bir skandal değil; aynı zamanda bankacılık kanunlarına aykırılık teşkil eden ve ceza hukukuna konu olabilecek bir zincirleme suçtur." şeklinde yorumda bulunduğunu aktardı.
İBB MECLİSİ'NDEN GEÇİRİLDİ
İmamoğlu'nun Nuhoğlu'na ait olan ve mahkeme kararıyla plansız durumda kalan AVM ve otelin imar plan değişikliğini, AK Parti'nin "hayır" oyu vermesine rağmen, CHP'li üyeler aracılığıyla İBB Meclisi'nden geçirdiği de ortaya çıktı.
Övür, konu hakkında "Söz konusu otel ile İBB ve bağlı iştirakleri arasında sahte hizmet bedelleri, şişirilmiş faturalar ve sunulmayan hizmetler üzerinden yürütüldüğü iddia edilen mali ilişkiler mutlaka derinlemesine soruşturulmalıdır. Çünkü bu sadece bir yolsuzluk değil, halkın vergilerinin kişisel servetlere dönüştürülme hikâyesidir. Ve soralım: Fondaş medyanın, kasasından 1 milyon 300 bin dolar çıkan, Boğaz'daki milyon dolarlık üç villayı İmamoğlu'na "uygun fiyatla" satan Nuhoğlu'na olan aşkının gerçek sebebi nedir?" dedi.