"Rahmetli babam orta boylu idi. Saçı ve sakalı koyu kumraldı. Saçları tepeden dökülmüştü. Etrafta gür saçları vardı. Burnu yüksekti: Osmanlı Hanedanı'nın alametini taşıyan biçimde idi.
Gözleri tahrirli yeşil ile mavi arası ela idi. Gözlerinin etrafı biraz halkalı idi. Bakışları gayet zeki ve hassastı. Kaşları kalın olmayıp yine Osmanlı Hanedanı'na mahsus bir tipte idi.
Sesi tatlı, kalın ve gürdü. Söz söylerken dinlemek zevki duyulurdu. Fikirlerini ve meramını fevkalade bir ifade ve nezaketle anlatmaya muktedirdi. Hareketlerinde padişahlık vakar ve halaveti görülürdü. Hülasa: Tipi tamamiyle Osmanlı Hanedanı'nın tipi idi."
ÖNCEKİ RESİMLER İÇİN TIKLAYINIZSADE GİYİNİRDİ
"Daima sade giyinir ve hiçbir hususta alayişten hoşlanmazdı. Haremde koyu gri renkte elbise giyer, aynı renkte palto kullanırdı. Griyi çok sevdiğinden bu renk adeta ona mahsus gibiydi. Resmi günlerde üniforma giyerdi. Elçileri ve paşaları hususi olarak kabulünde siyah yahut koyu lacivert elbise ve palto giyer, aynı renkte boyunbağı kullanırdı. Pek nadir olarak tek bir inci iğne ve yahut sade bir platin iğne takardı. Ya düz platin yahut düz altın çifte kol düğmesi kullanırdı.
Marangozhanesinde çalıştığı, resim çizdiği ve boya ile uğraştığı zamanlar kahverengi kadife pantolon ve kolları sıvalı gömlekle çalışırdı. Gecelikleri hep beyaz ketenden, dize kadar gömlek gibi ve iki tarafı yırtmaçlı idi."
'İPEKLİ ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK CAİZ DEĞİL'
"Günde üç dört defa abdest alır, namazını muntazaman kılardı. Seccadesi Hereke fabrikasında yapılmış bir halı idi. Nereye giderse kolaylıkla götürülürdü. İpekli üzerinde namaz kılmak caiz değildir derdi. Tesbihi daima cebinde idi. Yeşim taşındandı. Parmağına yüzük olarak altın üzerine beyaz bir akik taş takardı. Başka bir yüzük taktığını kimse görmemiştir. Bu yüzükle tesbihi şehzadelik zamanında Şeyhülharem Hacı Emin Paşa kendisine Mekke'den getirip hediye etmiş, o zamandan ölünceye kadar tesbihi cebinde, yüzüğü parmağında taşımıştır.
Şehzadelik zamanından beri kullandığı büyük bir kronometre altın saati de daima yeleğinin cebinde bulundurmayı adet edinmişti. Cumalık elbiseleri, büyük üniformaları, takacağı nişanlar ve kılıcı, esvapçıbaşının dairesinde saklanırdı. Giyeceği zaman Selamlık Odası'na getirip hazır ederlerdi. Kendisini esvapçılar giydirirlerdi."