İşte Boğaz'ın birbirinden değerli 'incileri'

Geçen hafta öğle saatlerinde 225 metre, 40 bin grostonluk "Vitaspirit" adlı Malta bandıralı yük gemisi, 1850'den beri Beykoz'da Boğaz'ı bekleyen Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'na çarptı. Günümüze kadar özenle korunup dizilere, filmlere ev sahipliği yapan yalının başına gelenler, gözleri diğerlerine çevirdi.

author-1
takvim.com.tr
İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Geçen hafta öğle saatlerinde 225 metre, 40 bin grostonluk "Vitaspirit" adlı Malta bandıralı yük gemisi, 1850'den beri Beykoz'da Boğaz'ı bekleyen Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'na çarptı. Günümüze kadar özenle korunup dizilere, filmlere ev sahipliği yapan yalının başına gelenler, gözleri diğerlerine çevirdi.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

İşte, buyurun tek tek hikâyeleriyle o yalılar:

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Edib Efendi Yalısı

Anadolu yakasındaki Akıntıburnu'ndaki bu yalının en büyük özelliği, selamlık bölümü Kandilli'de, harem bölümü ise Vaniköy'de. Kandilli Sarayı'nın yerine yapılan ve Boğaz'ın en büyüklerinden olan bu yapı, Kandilli'deki tüm yalıları kül eden yangından kurtulmuş.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Boğaz akıntılarının en güçlü noktalarından birinde olduğu için önünde yedekçi hakkı denen bir boşluk bırakılmış.

Yedekçiler, akıntıya karşı koyamayan kayık ve tekneleri halat atarak çeker, karşılığında da bir ücret alırlarmış.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Emine Valide Paşa Yalısı

18. yüzyılın başında yapılan bu yalıyı II. Abdülhamid satın alarak son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Emine Hanım'a hediye eder ve kendisine "paşa" unvanı verir.

Emine Hanım tarihte bu unvanı taşıyan tek kadın. Emine Valide Paşa, yaz aylarını bu yalıda geçirir ve sık sık mehtap âlemleri düzenler.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Cumhuriyet ilan edilince yalıyı devlete hediye etmek ister. Yazışmalarda unvanlar yasaklandığı için resmi mektupta kendisine 'Bebekli Emine Hanım' diye hitap edilmesine içerleyerek vazgeçer ve Mısır'a bağışlar.

Bina bugün Mısır Konsolosluğu olarak kullanılmaktadır.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Yılanlı Köşk

Yalının ilk sahibi Reisülküttab Mustafa Efendi. II. Mahmud bir Boğaz gezisi sırasında yalıyı çok beğenir ve satın almak ister. Yalıda gözü olan Musahib Sait Efendi, yalı yılan kayalıkları üzerine inşa edildiği için devamlı yılan çıktığı yalanını uydurur.

Sultan satın almaktan vazgeçer ama kendisi de alamaz ve yalının adı tarihe böyle geçer.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Önünden yol geçmeden önce Boğaz'a kıyısı varmış.

İkinci katının cumbasının Boğaz'a doğru uzanmasını sağlayan eli böğründe tabir edilen payandalarıyla Rumelihisarı'nın en etkileyici yapılarından.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Osmanlı İmparatorluğu'nun son hekimbaşısı.

63 yaşında iken 16 yaşındaki Payidar Hanım'la evlenir ve 89 yaşında ölünceye kadar evli kalırlar.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Perili Köşk (Yusuf Ziya Paşa Köşkü)

20. yüzyılın başında son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın başyaveri Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmış.

Aykırı bir mimarisi var.

1. Dünya Savaşı nedeniyle inşaat yarım kaldığından uzun süre boş durmuş, bu nedenle "Perili Köşk" diye anılmış.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Kullanım hakkı Borusan Holding'e ait olan yapı, Türkiye'nin ilk ve tek ofis müzesi olduğundan hafta sonları çağdaş sanat koleksiyonu görülebiliyor.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Mediha Sultan Yalısı

Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi'nin bulunduğu bu bina Mustafa Reşit Paşa için yapılmasına rağmen son sahibinin adıyla anılır.

II. Mahmud döneminde Gülhane Parkı'nda Gülhane Hatt-ı Hümayunu okuyan sadrazam, maddi sıkıntıları yüzünden Banker Komando'dan borç alıyor.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Banker borçlarını tahsil etmek için Baltalimanı'na geliyor. Paşa hareminde olduğundan yardımcıları "Görüşemezsiniz" der ama ısrarcı olunca haber verilir, Paşa bunu duyunca kalp krizinden ölür.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Tophane Müşiri Zeki Paşa Yalısı

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Rumelihisarı'ndan Baltalimanı'na doğru ilerlerken ikinci köprünün ayağında, mimarisi diğerlerinden oldukça farklı, kasır mimarisi gibi duran bir yalı göze çarpıyor.

Dönemin Tophane Müşiri Zeki Paşa'nın yalısı.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Kazanova Köşkü

Venedikli yazar Giacomo Casanova, üne kavuşmadan önce 1744'te Kardinal'in bir mektubunu Venedik Sefareti'ne iletmek için İstanbul'a gelmiş, seyyahlığa ilgisi muhtemelen bu seyahatte pekişmiş.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Burada kaldığı 3 ay boyunca henüz 19 yaşında olmasına rağmen herkesin gönlünü çalmayı başarmış.

Muhteşem Boğaz manzarasıyla bu köşk, ona ilham kaynağı olmuş olmalı.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Kont Ostrorog ve Hadi Semi Yalıları

20. yüzyılın başında Polonyalı Kont Ostrorog tarafından satın alınan Kandilli'deki yalıda ağırlanan edebiyatçılar arasında Yahya Kemal Beyatlı ve Pierre Loti de var.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Tarihteki önemli işlevi de Çanakkale Savaşı sırasında sahibinin hastane olarak kullanılmasına izin vermesi.

Yanındaki Hadi Semi Yalısı'nın ilk sahipleri İstanbul'da çalışan iki İngiliz doktor olduğu için "Mumford House" adıyla da bilinir.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Komodor Remzi Bey Yalısı

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Anadoluhisarı'nın tam önünde 101 yıldır dimdik duran yalının en önemli sakini, bir süre kiracı olarak oturan ressam Feyhaman Duran.

Yalının manzarası pek çok tablosuna ilham kaynağı olmuştur.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Hacı Ahmed Arif Bey Yalısı

Suya uzanan balkonları ve en üstteki cihannüması ile en tipik yalı örneklerinden biridir.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Bu yalıda yapılan bir sünnet düğününe Atatürk de katılmıştır.

İşte Boğaz’ın birbirinden değerli ’incileri’

Sadullah Paşa Yalısı

Diplomat Sadullah Paşa, V. Murad'ı tahta geçirmek isteyenlerden olduğu gerekçesiyle II. Abdülhamid tarafından 1877'de İstanbul'dan sürülmüş.

Viyana'da hizmetçisiyle yaşadığı aşk hikâyesi sonucu sinir krizi geçirip intihar etmiş.