Yıldız, A Haber televizyonunda katıldığı bir programda gündemdeki enerji konularında değerlendirmelerde bulundu.
Cari açıkta enerji faturasının önemli bir paya sahip olduğunun belirtilmesi üzerine, Türkiye'de enerjide dışa bağımlılığın yüzde 70-73'ler seviyesinde olduğunu, bunun içinde 15 milyon aracın kullandığı benzin ve mazot gibi petrol giderleri de bulunduğunu anlatan Yıldız, bu rakamı azaltmak için petrol arama faaliyetlerini artırdıklarını, yerli ve yenilebilir enerji kayraklarına önem verdiklerini söyledi.
Güneş enerjisine dayalı üretim tesislerinin bağlanabileceği trafo merkezleri ve bağlantı kapasitelerinin de dün Resmi Gazete'de yayımlandığı hatırlatan Yıldız, şunları kaydetti:
''Söz konusu düzenlemede, 600 megavatlık güneş enerjisi kalemleri var. Konya, Karaman, Antalya, Adana, Mersin, Urfa, Mardin gibi şehirlerde, hangi yoğunlukta nerelerde güneş enerji santralinin kurulacağına dönük sistematik bir çalışma yaptık. Bunun çalışmalarının sonuçlarının 2023'e kadar yatırım olarak almış olunacak. 600 megavat, bugünkü cari fiyatlarla 2 milyar Avro'ya (yatırım tutarı) karşılık geliyor. Güneş hala dünyada istenilen oranda yatırımı cazip hale getirilmedi. Ama buna rağmen biz yerli yenilebilir kaynaklarının hepsine pay ayırmak istiyoruz.''
Petrol arama çalışmalarına da değinen Yıldız, Karadeniz'de 3 kuyuda çalışma yapıldığını, burada açılan her bir kuyunun maliyetinin 200 milyon dolar olduğunu bildirdi.
Yapılan anlaşmalara göre ancak petrol bulunması halinde Türkiye'nin masrafları paylaştığı bir yapı bulunduğunu anlatan Yıldız, ''keşke bulsak da masrafların da yarısına katılsak'' dedi.
Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda ümitli olduklarına dair bir takım belirtilerin çıktığını ifade eden Yıldız, ancak matkap petrole değmedikçe ''bulacağız, bulduk'' cümlesini kullanmanın doğru olmayacağını söyledi.
ENERJİ İTHALATININ FATURASI
Yıl sonunda enerji ithalatı faturasının nereye ulaşacağının sorulması üzerine Yıldız, geçen hafta petrolün varil fiyatının 118 dolar iken şu anda 104 dolar seviyelerinde bulunduğunu belirtti.
Her 10 dolarlık düşüşün 4 milyar dolarlık daha az ithalat olduğuna dikkati çeken Yıldız, AB ve ABD'nin kriz tehdidi altında olduğu böylesi bir dönemde yıl sonu tahmini yapmanın çok güç olduğunu, bu yapabilen bir otoritenin de bugünkü konjonktürde bulunmadığını söyledi.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün ne zaman akaryakıt fiyatlarına yansıyacağının sorulmasına karşılık, burada iki parametre olduğunu, düşüşün vatandaşa yansıması için hem dolar kurunun yükselmemesi hem de petrol fiyatlarının düşmesi gerektiğini, birinin düşmesi birinin çıkması durumunda bu yansımanın olmadığını kaydetti.
Elektrikte arz konusunda da bir sıkıntı olmadığına işaret eden Yıldız, geçen hafta sıcakların ve klima kullanımının da etkisiyle elektrik tüketiminin Cumhuriyet tarihinin en yüksek değerine ulaştığını ancak buna rağmen elektrikte üretim fazlasının bulunduğunu belirtti.
Elektrikte zam olup olmayacağının sorulması üzerine de elektrikte üç ayda bir, doğalgazda ise her ay kendi içinde maliyetlerin karşılaştırıldığını, burada otomatik fiyat mekanizmasının bulunduğunu şu anda ellerindeki verilerle değerlendirdiklerinde böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.
''ALDIĞIMIZ DOĞALGAZIN FİYATININ YÜKSELDİĞİ BİR GERÇEK''
Türkiye'nin yurt dışından aldığı doğalgaz fiyatlarına ilişkin olarak da Yıldız, daha önce yapılan anlaşmalar çerçevesinde doğalgazın tamamen petrole endeksli bir fiyat mekanizmasının olduğunu hatırlattı.
Petrol fiyatları arttıkça, doğalgazın maliyetinin arttığına işaret eden Yıldız, kendilerinin iktidara geldiklerinde petrolün varil fiyatının 22 dolar seviyesinde olduğunu ancak şu anda 122 doları test ettiğini ifade etti.
Yıldız, ''Aldığımız doğalgazın fiyatının yükseldiği bir gerçek, son 29 ayda doğalgaza, aldığımız fiyatlara yüzde 39 zam geldi, ama kendi içinde balans edilen, dengelenen bir yapı kuruldu ve bu vatandaşımıza yansımadı'' diye konuştu.
Doğalgaz fiyatlarının da otomatik fiyat mekanizması içerisinde her ay değerlendirildiğini hatırlatan Yıldız, zam beklentisinin olmasının vatandaşın kafa karışıklığına neden olduğunu ve tüketici alışkanlıklarını değiştirdiğini, böyle bir şey varsa zaten açıklayacaklarını söyledi.
RUM KESİMİNİN AKDENİZ'DEKİ ARAMA ÇALIŞMALARI
Kıbrıs Rum kesiminin Akdeniz'deki arama çalışmaları hakkında da değerlendirmede bulunan Yıldız, Karadeniz'de nasıl münhasır ekonomik sahalar içindesinde komşu ülkelerle belirlenen bir sınır varsa benzer şeyin Akdeniz için de geçerli olduğunu ifade etti.
Akdeniz'de komşu ülkeler tarafından tamamen mutabık kalınmamış bir sınır muvazaalı sınır olduğuna dikkati çeken Yıldız, üzerinde mutabakat sağlanmamasının, sahada üzerinde yapılacak bir arama çalışmasının hem uluslararası hukuk açısından hem de Türkiye Cumhuriyeti açısından meşru bir çalışma olmayacağını belirtti.
Böyle bir çalışmayı doğru bulmadıklarını dile getiren Yıldız, arama çalışmalarının yapılması durumunda yaptırımların da Dışişleri Bakanlığı nezdinde zaten kullanılacağını söyledi.
SİNOP'TA KURULACAK NÜKLEER SANTRAL GÖRÜŞMELERİ
Sinop'ta kurulması planlanan nükleer santrale Güney Kore'nin de sıcak baktığının belirtilmesi üzerine Bakan Yıldız, şöyle konuştu:
''Güney Kore'nin istekli olması ayrı bir konu, bizim bu müzakere tekniğini belli bir disiplin içinde yürütmememiz ayrı bir konu. Daha önce Güney Kore'ye bu konuya ilişkin hassas noktaları, dikkat edilmesi gereken konuları, kırmızı çizgilerimizi aktardık. Bu konuda onlar yapabilecekleri, yapamayacakları noktayı belirttiler ve müzakere geçtiğimiz yılın kasım ayında Seul'de Güney Kore Cumhurbaşkanı ile görüşmemizde nihayetlendi. Bir kısım kırmızı çizgilerin aşılamadığı görüldü. Biz uluslararası nezakete ve diplomasi kurallarına da uygun olarak Japonya ile yürüttüğümüz çalışmayı şu ya da bu şekilde nihayetlendirmeden ikinci bir görüşmeye geçmiyoruz.''
Kurulması planlanan nükleer santral sürecinde çalışmanın yatırımcı-yapımcı, finansör ve işletmeci olmak üzere üç ayağı bulunduğunu anlatan Yıldız, Fukuşima santralinin işletmecisi Japon Tepco'nun gördüğü zarar nedeniyle bu sürece katılamayacağını bildirdiğini söyledi.
Japonya'daki bu kazanın sıra dışı bir hal olduğunu ve dünya literatürüne girdiğini belirten Yıldız, böyle bir ortamda Japonya'yı anladıklarını ve kendilerinin de istenilen anlayışı gösterdiğini kaydetti. Japonya hükümetinin kendileriyle çalışmak ve bu sürece devam etmek istediklerini belirttiğini anlatan Yıldız, ''İki-üç ayrı model var. Bir,iki hafta içinde, bizim de bunun kararını artık netleştirmemiz lazım. Artılarıyla eksileriyle, bu konuyu bir noktaya ulaştırmamız gerekecek'' diye konuştu.
ENERJİ ÖZELLEŞTİRMELERİ
Dağıtım özelleştirmelerine ilişkin olarak da kamunun üzerine düşeni yaparak, süreci şeffaf bir şekilde yürüttüğünü, özel sektörün üzerine de düşen mükellefiyetler bulunduğunu belirtti.
Şu anda iptal edilen bir ihale bulunmadığına işaret eden Yıldız, zaman kaybını da telafi ederek yola devam etmek gerektiğini vurguladı.
Yeni enerji ihalelerinde önlemlerin alınıp alınmayacağının sorulması üzerine Yıldız, nerelerde zayıf noktalar varsa, onun güçlendirilmesine dikkat edeceklerini söyledi.
Bakan Yıldız, ''Belki teminat mektubu ile ilgili hususlarda biraz daha tutucu olabiliriz'' dedi.
METALİK MADENLERİN RAFİNESİ İÇİN MERKEZ KURULMASI
Altın fiyatlarındaki artışın hatırlatılarak, altın çıkarmada bir teşvikin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, altının çıkarılması konusunda herhangi bir teşvik uygulamasının söz konusu olmadığını bildirdi.
Zaten firmaların aldıkları ruhsatlar, yaptıkları yatırım doğrultusunda altın çıkardıklarını anlatan Yıldız, 8,5-9 yıl boyunca çıkartılan altın miktarında önemli bir artış olduğunu, bunun da ithalata bağımlılığı bir miktar azalttığını ifade etti.
Yıldız, ''Ancak altın, gümüşün yanında özellikle metalik madenlerin bakır, çinko, kurşun, demir, krom gibi bu tür madenlerin rafine edilmesi ile alakalı bir merkezin kurulmasının, böyle bir işletmenin kurulmasının doğru olacağını, toplam ithalata bağımlılığı azaltacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.