Kurban kesmek ibadettir.
Kur'ân'da Allah'ın şeâiri, yani İslâm Dininin saygı gösterilmesi gereken toplumsal bir göstergesi olarak sunulan kurbanın genelde geçmiş bütün ümmetlere, özelde İslâm ümmetine yüklenilmiş bir görev olduğu Hac Suresi'nin 34. ayetinde şöylece açıklanmıştır:
" Biz her bir ümmete, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurban kesmeye uygun hayvanlardan kurban keserken O'nun adını zikretsinler diye kurban kesme ibadetini meşru kıldık/görev olarak yükledik. Sizin ilahınız tek bir ilahtır, O'na teslim olun. (Ey Peygamber!) Teslim olmuş o mütevazı kulları müjdele." (Hac 34)
Sevgili Peygamberimiz, kurban kesmenin Kur'ânî bir şükür yolu olduğunu pekiştirmek için, umreleri ve veda haclarında kurban kestiği gibi, Medine'ye hicretinin ikinci yılından itibaren her yıl Kurban Bayramı günlerinde kurban kesmiş ve kurban kesmenin pek hayırlı bir ibadet olduğu beyanla bu ibadete yönlendirmiş ve yüreklendirmiştir.
EĞER GÜCÜNÜZ YOKSA
Allah şanını ve bağlılarını artırsın- O, şöyle buyurur:
"İnsan, kurban bayramı günlerinde Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir amel-ibadet yapmadı (ve de yapamaz).
Kurbanlarınız, kıyâmet gününde boynuzları, tırnakları ve kılları ile (Allah'ın huzuruna) gelecek. Çok iyi biliniz ki Kurbanlarınızın kanı yere düşmeden kurban ibadetiniz Allah (katında varacağı) mekâna yükselir." "Ey mü'minler! Kurbanlıklarınızı araştırınız; sağlıklı olanlarını seçiniz.."
Şükredici kul olmak için meşrulaştırılmış olsa da İslâm, kurban kesmeyi, namaz ve hac gibi farz bir görev kılmamıştır.
Başta Hz. Ebu Bekir ve Ömer olmak üzere, sahabilerin büyük çoğunluğu ve İslâm bilginlerinin ekseriyyeti, kurban kesmeyi müekked sünnet bir amel olarak görmüşlerdir.
Bir diğer ifadeyle, kurban kesilmesi büyük sevap sağlayan, fakat kesilmemesi günah doğurmayan bir amel olarak değerlendirilmiştir.
Yalnızca İmam-ı Azam Ebu Hanife ve O'nun izini takip edenler, Peygamberimizin, "Kurban kesecek gücü ve imkânı olup da kesmeyenler namazgâhımıza yaklaşmasınlar." anlamındaki hadisiyle delil getirerek, nisab ölçüsünde mali imkâna sahip olanlar için kurban kesmenin vacip bir görev olduğu ve terkedilmesinin günahkâr kılacağı ictihadında bulunmuşlardır. (Nisab mikdarı,aslî ihtiyaçların dışında örneğin 85 gram altın veya değeri para veya ticaret malıdır. Kurbanda nisab kırk koyun veya keçi alabilecek mikdar olarak da belirlenebilir.)
Kurban kesmenin amacı, yaratıcımız olan Allah'a şükredici kul olmaktır. Hayvanlar özelinde şükredici olabilmek için de onlardan zekât ve ödünç verme yanı sıra kurban keserek bir kısmını olsun çevremize dağıtmak gerekmektedir. Kurbanda amacın Allah'a şükretmek olduğu Kur'ân'da bir çok âyette açıklanmaktadır. Biz burada, kurbanla ilişkili bir âyet olan Hac sûesinin 36. âyetini sunmakla yetiniyoruz:
" Olgunlaştıklarında kurban edeceğiniz hayvanları da Allah'ı hatırlatan sembollerden kıldık. O hayvanlarda sizin pek çok faydalar vardır. Kesim için sıraya dizildiklerinde onları Allah'n adını anarak kurban edin. Can verdiklerinde onların etlerinden yiyin. İhtiyacını arzeden ve edemeyen yoksullara da yedirin.
Faydalanmanız amacıyla bu hayvanları yönetimize vermemiz şükredici kullar olmanız içindir."
Deve, sığır, koyun, keçi sğır ve deve cinsnleri kurban edilebilir.
Kurban, beş yaşını bitirmiş deveden, iki yaşını ikmâl etmiş sığırdan; bir yaşını tamamlamış koyun ve keçiden olur. Koyun ve keçi bir kişiden; deve ve sığır, yedi kişiden kurban olur. Ancak, genel kabule göre o yedi kişinin kurban niyetinde birleşmeleri şarttır. Kurban edilecek hayvanlar, vücutça sağlam; gürbüz ve arızasız olmalıdır.
Bir veya iki gözü olmayan kör; kesilecek yere kadar yürüyemeyen topal; sürüyü takip edemeyecek derecede zayıf; boynuzu, kulağı kökünden veya yarısından fazla kopmuş; dişlerinin çoğu dökülmüş; hayvanlardan kurban olmaz. Uyuz vesaire gibi hastalıklar dolayısıyla bir deri bir kemik kalmış hayvanlardan da kurban olmaz.(Ebu Davud Dahâya 6)
Kurban genel kabul gören anlayışa göre yapılması sevap kazandıracak ameldir.
Kişi kurban keserek sevap kazanabileceği gibi, Allah rızası için yardım yaparak da kazanabilir. Çevresinin ihtiyaçlarına göre ikisi arasında tercih de yapabilir. Ancak kurban ibadetine niyet ederek bedelini veremez..
DAHA FAZLA DAĞITMALI
Bir öncek sorunun cevabında açıklanan ve hayvanın kurban edilmesini engelleyecek olan arızalar, hayvan satın alındıktan sonra oluşabilir. Bu durumda ikinci bir hayvan alabilecek derecede zengin olanların yeni bir hayvan almaları gerekir. Arızalı hayvanlarını değiştirmeye gücü yetmeyenler , ellerindeki ile yetinebilir ve onu kurban edebilirler.
Kadınlar da kurban kesebilir mi?
Nefsi müdafaa uğrunda ve saldırıya uğrayan vatanını koruma yolunda öldürme mecbûriyetinde kalabilecek insâna eğitim kazandırması yanı sıra Allah'ın Resûlü'nün uygulamasına uygunluğu sebebiyle kurbanlık bizzat kesilmelidir. Âdet halinde olsalar bile kadınlar da kurbanlarını kendileri kesmelidir. Sahabî Ebû Mûsel-Eş'ari, kızlarına kurbanlarını bizzat kendi elleriyle kesmelerini emrederdi: Ancak kişi bizzat kesemiyorsa vekâlet verip kestirebilir.
Çünkü Peygamberimizin vekâler verip kestirdiği olmuştur.
Yüce Rabibimiz Kur'ân-ı Kerîm'de, adı anılarak kesilen hayvanların etlerini yememizi emrederken adı anılarak kesilmeyen hayvanların etlerinden de yemememizi şöyle emretmektedir:
"Allah'ın adı anılmaksızın boğzlanmış/ avlanmış hayvanların etini yemeyin.
Zira bu tür hayvanların etini yemek Allah'ın buyruğuna ısyandır. Şeytanlar/ şeytanlaşmış insanlar, Allahın adı anılmaksızın kesilen hayvanın etinin yenilebileceği konusunda sizinle tartışmaları için kendi yandaşlarına telkinde bulunurlar. Bu konuda onların görüşlerini benimserseniz hiç şüphesiz siz de Allah'a orta koşanlardan olursunuz."
(En'âm 121) Bütün bu Kur'ânî buyruklar, hayvanların Allah'ın adı anılarak, bir diğer anlatımla Besmele çekilerek ve tekbir getirilerek kesilmesi gerektiğini açıklamaktadır.
Amaç, hiçbir canlıyı öldürmeye yetkili olmadığımız ve ancak Yaratıcımız olan Allah'ın izni ile kesim yapabileceğimiz bilinci ile kesim yapmaktır.
Gösterişe kapılmadan yalnızca Allah'ın rızası amaçlanarak alınıp kesilen ve daha çok fakirin yaralanabileceği kurban, kurbanların en makbulüdür; en sevaplısıdır.
Zira kurbanla ilgili Hac sûresinin 37. âyetinde Yüce Rabbimiz, kendi katına yükselecek olanın kurbanın etleri ve kanları değil, bizim kulluk bilincimiz ve gayemiz olacağını bildirmektedir.
Daha fazla yoksula dağıtım, daha fazla sevap kazanma sebebi olacağından maddî imkânları ileri düzeyde olanların büyük baş hayvanları tercih edip tek başlarına kesmeleri Peygamberimiz tarafından öğütlenmiştir. Çünkü Peygamberimiz şöyle buyurmaktadırlar:
"Kurbanlıklarınızı büyükçe hayvanlardan seçiniz..."
Kurban, kurban bayramının ilk üç gününde ve tercihen ilk gün fakat mutlaka bayram namazından sonra kesilir. Kurban sol tarafı üzerine ve mümkünse kıbleye yönelik olarak yatırılır. Kesime başlamadan önce şöylece besmele ve tekbîr getirilip dua edilir:
Bismillah. Allahu Ekber. Allahım! Bu kurbanlık hayvan senin bize verdiğin bir nimettir. Rızan için Sana sunulmuştur.
Kurban ibâdetimi kabul et. (Nesâî 7/230)
Kurban kişiye sevap, yoksullara yarar ve toplum ekonomisine canlılık kazandıracak bir ibadettir. Bu sebeple dileyen herkes kurban kesebilir ve sevabını alır. Buna bir engel yoktur. Ancak maddi gücü olanlar/zenginler bu görevi üstlenmelidir.
Bu sebeple taksitle ve kredi kullanarak kurban alıp kesmek caiz ise de tercih edilebilir değildir. Bu arada Peygamberimizin her bir aileye bir kurbanın yeteceğini de beyan ettiklerini de açıklamış olalım.
ÖLÜ İÇİN KURBAN KESİLEBİLİR Mİ?
Kişinin ölümünden sonra geriye bıraktığı maldan kesilmesini vasiyet ettiği kurban kesilir. İslâm bilginleri bu konuda görüş birliği içindedir. Ölüler için vasiyet dışında kurban kesilip kesilemeyeceği hususunda ise farklı görüşler seslendirmektedirler. Ancak Kur'ân ve Sünnetin genel kuralları kesilebileceğine işaret etmektedir.