Yunus Emrah Sermet: Yaşadıklarımızı Kılıçdaroğlu'na anlatmaya karar verdim. Kılıçdaroğlu'nun özel kalem müdürünü aradım. Ona babamın başından geçenleri aktardım. Sürekli oyaladılar. Otobüsle Ankara'nın yolunu tuttum. CHP'nin internet sitesinden Kılıçdaroğlu'nun programını öğrendim. Toplantı yaptığı otele gittim. Elimi kolumu sallayarak salona girdim. Arkaya oturdum. Basın danışmanına iki kez toplantı sonrası görüşmek isteğimi söyledim. 'Tamam' dedi. Bekledim ve baktım ki toplantı bitiyor, bunlar da beni başından savıyor. Bir anda sinirlerime hakim olamayıp ayakkabılarımı çıkartıp fırlattım. Asıl amacım kendimi yakmaktı. "Babam yandı ben de yanayım" dedim. Beni gözaltına aldılar. Kılıçdaroğlu benim için "Akli dengesi yerinde değil" demiş. Bizi mağdur ettiler. Babam yatalak kaldı. Hakkımızı yediler. Bir de "Ayağındaki ayakkabılar 300 lira demiş" Bu ayakkabıları 30 liraya aldım. Hak hukuktan bahsedenler, bir garibanın hakkını yemeye utanmıyorlar mı? Babamın hakkını sonuna kadar arayacağım. Hukuk mücadelemiz devam edecek.
REŞAT Sermet : 87 aydır yatıyorum. Emekliliğime 1.5 yıl kaldığı için sigortalı iş aradım ve buraya girdim. Evrağı teslim etttim. "Sigortanı yaptık" dediler, yapmamışlar. Fabrika atık yağlara mazot katarak 10 numara yağ haline getiriyor. Ben de bu yağların toplandığı 30 tonluk yağ kazanının etrafına duvar örüyordum. Kaza saatinde herkes çay saati için ara verirken ben çalışmaya devam ettim. Bir anda patlama oldu. Nasıl hayatta kaldım bilemiyorum. Hayatta kaldığıma dua ediyorum. Kazadan sonra bana hiç sahip çıkmadılar. Özlük haklarımı vermedikleri gibi de beni basının duymaması için tehdit ettiler.
Gülcan DEMİRCİ-Erdoğan YAPIK