İngiltere, Musul'u Fransa'ya bırakmış görünüyordu ama İngiliz devletinin uzman ve askerleri daha savaş bitmeden, Musul'un bırakılmamasına karar vermişlerdi. I. Dünya Savaşı'nda yenilen devletlerden olan Osmanlı ile galip İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı. Savaşın bırakılması anlamına gelen mütarekenin 7. maddesi "İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır." şeklindeydi. İngiltere işte muğlak olan bu maddeyi suistimal ederek Musul'u işgale girişti. General Marshall komutasındaki İngiliz kuvvetleri zaten uzun zamandır bunu bekliyordu, mütarekeyle sadece işin hukuki kılıfı da bulunmuştu.
OSMANLI İŞGALE KARŞI NE YAPTI?
Mütareke 1 gün sonra, 31 Ekim 1918'de yürürlüğe girecekti. O esnada Musul'da bulunan 6. Ordu'nun komutanı Ali İhsan Paşa'ydı ve Musul'un büyük bölümü Osmanlı'nın kontrolündeydi. 31 Ekim günü İngilizler civardan işgal hareketine başladılar. Ali İhsan Paşa'ya Musul'u terkedip kuzey çekilmesini, yoksa silah zoruyla Musul'a girileceğini ilettiler. Ali İhsan Paşa, İstanbul'a telgraf çekip durumu anlattı ve ne yapması gerektiğini sordu. Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, İngilizler'le yaptığı görüşmeler sonucunda cevabi telgrafında İngilizler'in isteğine uyulmasını ve şehri terk etmesi gerektiğini yazdı. Ali İhsan Paşa da birliklerini Nusaybin'e çekti. Böylece Musul tamamen İngilizlerin eline geçti.
Ali İhsan Paşa
İNGİLİZLER IRAK'TA NE YAPMAYI DÜŞÜNDÜLER?
Musul ve diğer bölgeleri işgal eden İngiltere, Irak'ta ne yapacağına karar vermek için 1919'da Lyod George, Irak ve Hindistan'ın en üst düzey yetkilileri olan Wilson ile toplantı yaptı. Lyod George, kendisine önerilen bağımsız bir Kürt devleti yerine, Musul ve diğer bölgeleri merkezi Irak devletine bağlamayı menfaatlerine daha uygun buldu. İngiltere, 26 Nisan 1920'de Irak'ta manda ilan etti. Manda koşulları arasında gerekirse kullanılmak üzere özerk bir Kürt devleti için de açık bir kapı bırakılmıştı. İngiliz devleti içindeki farklı görüşler doğrudan Kürt devleti kurmaya o gün için engel oluyor ama bu konuda da çalışmalar devam ediyordu.
MİSAK-I MİLLİ NEDİR?
Mustafa Kemal Paşa, gelişmeler üzerine son Osmanlı Meclisi'nin 28 Ocak 1920 tarihli gizli oturumunda hazırladığı Ahd-ı Milli'yi üyelere imzalattı. Bu metin 17 Şubat'ta da kamuoyuna ve yabancı ülkelere açıklandı. Metnin Musul ile ilgili bölümü 1. maddede şöyle geçiyordu: "Osmanlı Devleti'nin, özellikle Arap çoğunluğunun yerleşmiş olduğu, 30 Ekim 1918 günü Mondros Mütarekesi yapıldığı sırada, düşman ordularının işgali altında kalan kesimlerinin geleceğinin, halklarının serbestçe açıklayacakları oyları uyarınca belirlenmesi gerekir; söz konusu Mondros Mütarekesi çizgisi içinde, din, soy ve amaç birliği bakımından birbirine bağlı olan, karşılıklı saygı ve özveri duyguları besleyen soy ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin koşullarına tam saygılı Osmanlı İslam çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tümü, hakikaten veya hükmen hiçbir nedenle birbirlerinden ayrılmayacak bir bütündür." Maddede Musul adı geçmese bile söylenen açıktı. Misak-ı Milli'ye göre "30 Ekim 1918 günü işgal altında olmayan Musul, devletin güney sınırlarını teşkil eder" deniyordu. Bağdat ve Basra gibi Araplar'ın çoğunlukta olduğu yerlerde bir oylama yapılmalı ve halk kaderini kendi tayin etmeliydi. Görüldüğü üzere Musul, Hatay gibi yerler doğal olarak devletin bir parçasıydı ve bu konuda bir plebisit bile kabul edilmeyecekti. İngilizler Misak-ı Milli'den hiç hoşlanmadı ve cevap olarak İstanbul'u işgal ettiler.
ÖZDEMİR HAREKATI NEDİR?
Mustafa Kemal, Musul'da gerilla faaliyeti yürütmeye karar vermişti. Bunun için de 1 Şubat 1922'de Yarbay Şefik Özdemir Bey'i bir müfrezeyle birlikte bölgeye gönderdi. Plana göre Şefik Bey, Ankara'dan bağımsız, sanki kendi başına hareket ediyor gibi davranacaktı. Bu yüzden de Türk üniforması giymeyeceklerdi. Operasyona Özdemirbey adı verildi. Şefik Bey, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Habeşistan'ı fethetmiş olan Özdemir Paşa'nın soyundan gelen bir subaydı. Şefik Bey, en güvendiklerinden seçtiği 1 binbaşı, 6 yüzbaşı, 6 üsteğmen, 9 teğmen, 1 subay yardımcısı ve 1 hesap memuruyla birlikte yola çıktı. Fransız Ordusu içinde bulunup da güney bölgemizi işgal eden ama sonradan isyan edip ordudan kaçan Tunuslu ve Cezayirli askerleri de alarak, 1922 Haziran'ında bölgede stratejik bir yer olan Revanduz'a girdi. Şefik Bey başta Berzenci aşireti olmak üzere Osmanlı'dan yana olan Kürtler'le birlikte İngilizler'e ve onlarla işbirliği yapan Kürt ve Araplar'a karşı saldırılar yaptı. İngilizler bu saldırılar karşısında uçaklardan bildiriler atarak "Türkler sizi kurtaramaz" deyip psikolojik savaş yürütüyorlardı. Bölgede güçlü olan Barzaniler taraf değiştirince ve lojistik sıkıntısı başlayınca operasyonlar etkisini kaybetti. Sonuç olarak, Özdemirbey Harekatı askeri açıdan kısmen başarılı oldu ama asıl istenen şey olan İngilizler'in bölgeden atılması mümkün olmadı. Siyasi havanın değişmesi üzerine geri çağrılan Şefik Bey, 1923 Nisan ayında Van üzerinden ülkeye dönüş yaptı.
YARIN: Musul, Lozan'da nasıl masaya geldi?