"CHP’ye de bir Kazım lazım!"

Kripto FETÖ'cü Yeni Asya Gazetesi'nin Genel Yayın Müdürü Kazım Güleçyüz, CHP'nin kurultayına katılıp orada FETÖ'cü ağzıyla imam hatiplilere hakaretler yağdırmıştı. Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç,konuyla ilgili bugünkü yazısında "Kazım da “hocasının” izinde, İmam Hatiplilere kin kusuyor. Bu iş için de, zamanında Bediüzzaman’a çok çektirmiş CHP’nin platformlarını kullanıyor. Ne diyelim! Birliktelikleri hayırlı olsun..." dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :02 Eylül 2017 , 00:00 Güncelleme Tarihi :02 Eylül 2017 , 09:45
CHP’ye de bir Kazım lazım!

İÇİNDEKİLER

Kripto FETÖ'cü Yeni Asya gazetesi CHP'ye açıktan desteğini esirgemiyor. Yaptığı haberlerle FETÖ'ye hizmet etmekten çekinmiyor. Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Müdürü Kazım Güleçyüz, CHP'nin Çanakkale'de düzenlediği kurultaya katılarak orada yaptığı konuşmada imam hatiplilere hakaretler yağdırmıştı.

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç bugünkü yazısında bu konuya değindi ve "Fetullah, İmam Hatip okullarını sevmezdi. Hatta nefret ederdi. Kazım da "hocasının" izinde, İmam Hatiplilere kin kusuyor. Bu iş için de, zamanında Bediüzzaman'a çok çektirmiş CHP'nin platformlarını kullanıyor. Ne diyelim! Birliktelikleri hayırlı olsun..." dedi.

İşte o yazı:
Vaktiyle (bir yazımı taammüden yanlış anlayıp) sosyal medya üzerinden cevap yetiştirmeye çalışırken "yakalamıştım" onu.

Konu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesi yahut edecek olmasıydı; yanlış hatırlamıyorsam.

Şu yönde itirazlar geliyordu:

Atatürk'ün yapmadığı şeyi, neden Erdoğan ısrara yapmaya çalışıyor?

Ben de, "Atatürk'ün yapmadığını nereden çıkarıyorsunuz?" diyerek, ilk dönem Bakanlar Kurulu toplantılarından örnekler vermiştim. Hatta bazı toplantıların, Atatürk'ün hastalığı nedeniyle, Savarona yatında gerçekleştirildiğini yazmıştım.

Konu buydu...

Yeni Asyagazetesinin yayın müdürü Kazım, tuttu, "Savarona yatı üzerinden Saray'ı savunmak" gibilerden terbiyesizce bir tweet attı.

Bir "Saray savunusu" yapmamıştım oysa.

Çünkü konu Saray (yani Beştepe Külliyesi) değildi.

Sadece, Bakanlar Kurulu'nun Savarona yatında toplandığını yazmıştım.

Sık sık Bakanlar Kurulu'na başkanlık eden Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, hasta olduğu için Ankara'ya gidemiyordu. Bazen bakanları getirtiyordu. Yaptığı iş ne ayıptı, ne de yasa dışıydı.

Kazım, kendisini teşhir eden yazım üzerine, "Ben onu kastetmedim ki" şeklinde, kalıbına ve nur yüzüne yakışmayan ucuz bir cevap verdi.

O günlerde, içinde "Savarona" ve "Bakanlar Kurulu" geçen tek yazı bu satırların yazarına aitti oysa. Başka birilerini kastetmiş olma ihtimali sıfırdı.

Belki de bana cevap verirken yakalanmış olmayı "küçültücü" bir şey sanıyordu ve bu yüzden böyle kurnazlıklara tamah ediyordu. Bilemiyorum...

Kazım, işte bu olay üzerine girdi dünyama.

Ne yalan söyleyeyim, o güne kadar Kazım'ı, klasik Nurculardan biri sanıyordum. Yazılarını okumaya ve "söktürmeye" başlayınca gördüm ki, Kazım ve yönettiği gazete, FETÖ iddialarının mümessiliymiş.

Vaktiyle Ekrem Dumanlı ne söylemişse, Kazım onu söylüyor...

Fetullahçılar hangi kalemlerde muhalefet etmişse, Kazım'ın adamları onları tekrarlıyor...

15 Temmuz'dan sonra, zevahiri kurtarmak adına, darbe karşıtı bir-iki yazı ve habere yer vermişler...

O kadar.

Geriye doğru eleştirilerin (suçlama ve tahkir ifadelerinin) dozu daha da artıyor: Erdoğan'ın yaptığı her şey kötü... İlaveten yolsuzluk, hırsızlık, gasp, rüşvet, ayakkabı kutuları, para sayma makineleri... Ve tabii "Aklansınlar gelsinler... Hesap versinler... Yüce Divan'a gitsinler... İstifa etsinler..." muhabbeti.

15 Temmuz'la birlikte "yavaşlıyorlar", darbenin etkisi geçince tekrar başlıyorlar: Hukuksuzluk. Yolsuzluk. Zulüm. Vicdansızlık. KHK rezaleti. Adaletsizlik... (Eleştiriler, özellikle FETÖ'nün ve CHP'nin kavramsallaştırdığı bir dille yapılıyor.)

Darbecilere tek laf yok.

Fetullah Gülen ve militanlarına en ufak bir eleştiri yok... Bırakın eleştiriyi, "sitem" bile yok. Hatta "gizli övgü" var...

FETÖ'nün (din alanında neşvü nema bulsa da), son tahlilde, kriminal ve darbeci bir yapı olduğu gerçeğini herkes kavradı, hatta Kemal Kılıçdaroğlu bile kavradı, ama Kazım kavramadı, kavrayamadı.

Çünkü kavramak istemiyor.

Fetullah'ın Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir CIA ajanı olduğunu bilmek işine gelmiyor.

Bu nedenle, FETÖ'nün geçmiş kumpaslarından hiçbirini görmedi, görmüyor.

Bu örgüt, bir zamanlar aynı yayın mecralarında dirsek çürüttükleri iki gazeteci arkadaşını "Tahşiye Kumpası"yla cezaevine tıktı, yüzlerce Nur talebesini ağır işkencelerden geçirdi, Kazım dönüp bakmadı bile. Bakmak işine gelmedi...

Son marifetini biliyorsunuz...

Bugüne kadar FETÖ'ye ve FETÖ okullarına toz kondurmamış Kazım, hafta başında CHP'nin sözde Adalet Kurultayı'na katıldı ve orada İmam Hatip okullarına saldıran, İmam Hatiplileri "militan" ilan eden bir konuşma yaptı.

CHP'liler de bu aleni terbiyesizliği alkışladı...

Fetullah, İmam Hatip okullarını sevmezdi. Hatta nefret ederdi.

Kazım da "hocasının" izinde, İmam Hatiplilere kin kusuyor.

Bu iş için de, zamanında Bediüzzaman'a çok çektirmiş CHP'nin platformlarını kullanıyor.

Ne diyelim! Birliktelikleri hayırlı olsun...

CHP'ye de bir Kazım lazımdı.

Oldu!