Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok, Doğan Medya'ya ait olan Hürriyet'te yazarlık yapan sözde gazeteci Ayşe Arman'ın köşesinde yeni müfredatla ilgili yazdığı yalanı ortaya döktü. Arman'ın hiçbir kaynağa, bilgiye ve gerçeğe dayanmadan ortaya attığı ve bunu bir gazetede yazarak alçakça bir algı oyununa giriştiği yalan yazı nedeniyle sosyal medyada büyük infial yaşandı.
BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI
Bu yalan haberle ilgili sosyal medyada birçok paylaşım göze çarparken bu paylaşımlarda konuya ilişkin kaynak 'Ayşe Arman'ın yazısı' olarak gösterilirken, Ayşe Arman ise 'sosyal medyadaki söylentileri' kaynak olarak gösterdi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan Mustafa Varank da Ayşe Arman'a çok sert tepki gösterdi.
Bu kadar kolay, yalan ve uydurmayla muhalefet yapılan başka bir ülke var mıdır? Zannetmem. Müzmin muhalif hastalığının tedavisi çok zor. pic.twitter.com/7pV6mdz11d
— Mustafa Varank (@varank) 15 Eylül 2017
İşte Melih Altınok'un o yazısı
Ortadoğu'nun ve Balkanlar'ın en politik "kuaförü" Kerim dükkânının önünden geçerken yine yolumu kesti.
"Hemen soruyu alayım, acelem var Kerimcim" dedim.
"Abi bu okul kitaplarında bir söz varmış doğru mu?" dedi.
- Sakin ol Kerim, ne sözü, bilmiyorum, ben ekmek almaya gidiyorum...
- Abi nasıl duymazsın, ilkokul 4. sınıf kitabında "Erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı olur" yazıyormuş. Sabahtan beri müşteriler konuşuyor. Gazete bile yazmış...
"Bilemiyorum Kerim" diyerek oradan hızla uzaklaştım, acıkmıştım.
Eve dönünce Twitter'ı açtım. Bir de ne göreyim tüm sosyal medya Kerim'in berber dükkânına dönmüş.
Bu iddiayı yazan hesaplardan birine tıkladım. Şengül Hablemitoğlu isimli bir hanımefendinin hesabı çıktı karşıma. Şöyle yazmış ve binlerce de beğeni almıştı mesajında:
"Günaydın; güncel 4. sınıf ders kitabından bilgi 'erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı olur...' nasıl? Yeni ve çağdaş Türkiye!"
Onun da saçları yapılıydı ama "kaynak" o değildi. Çünkü Şengül Hanım da iddiasının kaynağını soranlara tıpkı Kerim gibi "gazetede yazıyor" diye savunmaya geçmişti.
Peki, kimdi bu yüzlerce kişinin referans aldığı gazeteci?
Fazla uzatmadan söyleyeyim Ayşe Arman'mış. Hürriyet'in Gezi'den beri politik cepheye sürülen magazin yazarlarından biri.
Hemen yazısını açtım. Belli ki o bu sözlerin yazılı olduğu söylenen ilkokul dördüncü sınıf kitabını görmüştü. Çünkü bir iddiayı kuaförde, berberde söylemekle gazeteye yazmak aynı şey değildi.
Ancak bir kez daha üzülerek gördüm ki Hürriyet için ikisi arasında pek bir fark yokmuş.
Şöyle yazmış Arman:
"Sosyal medyada yazdığına göre, 4'üncü sınıf ders kitabında, 'Erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı!' olurmuş gibi bir ibare varmış."
Kaynağı "varmış diyorlar" olan ve gazeteci diye anılan bu şahıs cümlesini de şöyle sonlandırıyordu:
"İnsanın içinden 'Yuh!' demek geçiyor."
İlkokul 4. sınıf kitaplarınızda Hürriyet yazarının yazdığı gibi bir cümle var mı, diye?
"Kesinlikle böyle bir ifade kitaplarımızda yer almıyor" dediler.
Evet, biliyorum, sizin de içinizden Arman'ın dediği gibi "yuh" demek geçiyor değil mi?
Ama demeyin! Çünkü derseniz, elinde hiçbir veri olmadan "Her 10 Türk'ten 4'ü yakınlarıyla ilişkiye giriyor" diyen diğer Hürriyet yazarı Melis Alphan gibi o da mağdur rolüne soyunur hemen...
Derin dekolteli kırmızı elbiselerinden birini giyer... Şık bir mekânla anlaşıp masasını ayırtır... Selfie'sini çeker, instagramına koyar... Altına da "Linç ediliyorum, özgür basın susturulamaz" notunu iliştiriverir.
Allah korusun, siz suçlu duruma düşersiniz yani...
Ama günlerdir bu "türün" avantacılığını yazan okur temsilcileri, medya siteleri belki "siyasi hanutçuluk" konusuna da girebilirler artık.
Böylece bu gazetecilik parazitleri de yalanlarını yalnızca kadın kuaförlerine saklarlar...
Bizler de milli eğitim sistemimizdeki aksaklıkları, angaje gazetecilerin manipüle etmediği bir düzlemde tartışabiliriz.
Mesela geçtiğimiz günlerde izlediğim bir programda "yetkili bir beyin" ağzından duyduğum şu söz benim epeyce kafamı karıştırdı doğrusu:
"Evrimi müfredattan kaldırmadık ama adını kaldırdık."