MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Norveç'teki NATO tatbikatındaki skandala ilişkin Twitter'da sert açıklamalarda bulundu. Atatürk'ün resminin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isminin hedef tablosuna konulmasının "tamir ve telafisi olmayan bir rezillik" olduğunu kaydeden Bahçeli, özür dilemekle durumun kurtarılmayacağını söyledi. Bahçeli, "Ya hep ya hiç sınırına yaklaşıldığını" belirterek "NATO yokken biz vardık, şayet ve gerekirse biz bu yapının içinde olmazsak da dünyanın sonu değildir" mesajını verdi. Bahçeli'nin açıklamaları:
"YÜZÜMÜZE GÜLERKEN SIRTIMIZA HANÇERİ SAPLAMAK İÇİN ÇALIŞTILAR"
Türkiye'nin üyesi olduğu uluslararası ittifaklar, ne hazin, ne yazık ki, bir tarafta yüzümüze gülerken diğer tarafta sırtımıza hançeri saplamak, ayağımıza ve bahtımıza pranga vurmak için çalışmış, çabalamış ve oyun içinde oyun planlamışlardır. Açıkça ifade etmem gerekirse NATO bunlardan birisidir. 1950 yılının 17 Eylül'ünde Kore'ye asker göndererek 724 şehit vermemiz üzerine kapılarını açan NATO yıllardır altımızı oymuş, hassasiyetlerimizi kaşımış, siyasal ve toplumsal kaosların kışkırtıcısı, azmettiricisi olmuştur.
"TATBİKAT GÖRÜNÜMLÜ PROVOKASYON, TELAFİSİ OLMAYAN REZİLLİK"
Norveç'te 8-17 Kasım 2017 tarihleri arasında NATO Müşterek Harp Merkezi'nde düzenlenmekte olan "Trident Javelin 2017 (Üç Uçlu Mızrak)" isimli masa üstü tatbikatta gizli ve gizil Türkiye hazımsızlığı, Türklük husumeti yüzeye çıkmıştır. Bu tatbikat görünümlü provokasyon kapsamında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafının kurgusal hasım ülkelerin liderleri arasında gösterilmesi, ilaveten Sayın Erdoğan'ın alenen karalanması tamir ve telafisi olmayan bir rezilliktir. NATO'yu doğrudan bağlayan bu alçalmanın, bu aşağılık tertibin birkaç ucube ve alçak görevlinin suçu diye geçiştirilmesi, özür dilemekle durumun kurtarılma gayretleri beyhude ve boş bir arayıştır.
"YA HEP YA HİÇ DİYECEĞİMİZ SINIRA YAKLAŞTIK"
Artık ve vakit kaybetmeksizin NATO'nun sorgulanması, dünden bugüne emel ve hedeflerinin masaya yatırılması Türkiye için aciliyeti olan bir mecburiyettir. Ya hep ya hiç diyeceğimiz bir sınıra yaklaşıldığı bir gerçektir. Özürmüş, ne özrü, neyin özrü? Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı'yla şu anda görevinin başında bulunan Cumhurbaşkanı'nı psikolojik harp taktikleriyle yıpratma, tartışmaya açma, suçlama teşebbüsü su katılmamış bir düşmanlık emaresidir.
"DÜŞMAN KİM VE HANGİ MİLLETTEN OLURSA OLSUN..."
NATO, Türkiye'den ne istiyor? Neyi bekliyor? Nereye varmayı ümit ediyor? Hepsini geçtik, Türkiye'nin bekasını yıkmak, tarihi varlık ve vakur duruşunu yok etmek isteyen çevrelerle aynı çizgiye nasıl, hangi hak ve gerekçeyle savruluyor? Aziz Atatürk diyordu ki: "Bir milletin büyüklüğü coğrafi yüzölçümü ile değil; yüreğinin asaleti, ülküsünün yüksekliğiyle ölçülür." Bu yürek, bu ülkü Türk milletinde vardır. Sabrımızı test edenler, sağduyumuzu yanlışa yoranlar milli mukavemet karşısında mağlup olacaklardır. Düşman kim ve hangi milletten olursa olsun; saklandığı oluşum ve örgütün ismi neyi işaret ederse etsin birdir, aynıdır, ahlaksız ve alçaktır.
"DÜŞMEMİZİ BEKLEYENLERİN OYUNLARINI BOZACAK GÜRBÜZLÜKTEYİZ"
NATO'nun hata yapma lüksü yoktur. Skandallara kuluçka işlevi görmesi, sakat ve sancılı niyetlere yataklık yapması kabulü mümkün olmayan kepazeliktir. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'nin ilk ve ardından 12'nci Cumhurbaşkanı'na yapılan hakaretamiz ve mütecaviz fiilleri, bu fiillerin kararmış faillerinin asıl maksadının ülkemiz ve Türk milleti olduğunu görmektedir. Allah'a şükürler olsun biriz, beraberiz, hep birlikte güçlüyüz, düşmemizi bekleyenlerin, birbirimize girmemizi projelendirenlerin melanet oyunlarını bozacak gürbüzlükteyiz.
"ÇÜRÜMÜŞ EYLEMLERİN PARDON İLE ÖRTÜLEMEYECEĞİ BELLİ"
Ne Atatürk, ne de Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yürütülen Türkiye düşmanlığının hedefine asla ulaşamayacağını, hiçbir batıl ve müstevli hevesin milli değer ve mirasımıza zarar veremeyeceğini cümle aleme ilan ediyorum. NATO'nun, maksatlı ve marazi çürümüşlerin eylemlerini pardonla örtemeyeceği bellidir, yanlış anladınız, sorumluları işten attık ucuz yaklaşımlarıyla dibe oturmuş art niyetliliğini tedavi ve telafi edemeyeceği nettir.
"İÇİNDE OLMAZSAK DÜNYANIN SONU DEĞİL"
Yarım asrı geçen süreden beri ayağımıza dolaşan, faydasından çok zararını çektiğimiz askeri veya sivil küresel organizasyonların milli gerçeklere uygun, milletimizin beklentilerine müzahir şekilde tekrar yorumlanması kaçınılmazdır. NATO yokken biz vardık, şayet ve gerekirse biz bu yapının içinde olmazsak da dünyanın sonu değildir.