Erdoğan: 'En büyük ihtiyacımız başarabileceğimize inanmaktır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen TÜBİTAK Ödül Töreni'nde konuştu. Genç beyinlere ve girişimcilere mesajlar veren Erdoğan; "En büyük ihtiyacımız para, petrol, elmas ve silah değil, başarabileceğimize inanmaktır." dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :28 Aralık 2017 , 00:00 Güncelleme Tarihi :28 Aralık 2017 , 16:20
Erdoğan: ’En büyük ihtiyacımız başarabileceğimize inanmaktır’

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 bilim ödülü ve 11 teşvik ödülü verildi. Yapılan titiz değerlendirmeler sonucunda bu yıl bilim kategorsinde ödüle layık görülen temel bilimlerden İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Reşat Apak ile Bilkent Üniversitesi'nden Doç dr. Fatih Ömer İldayı, mühendislik bilimlerinde Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ömer Civelek'i, sosyal bilimlerde ise Koç Üniversitesi'nden Sumru Altuğ'u gönülden tebrik ediyorum" dedi.

"FATİH SULTAN MEHMET DÖNEMİNİN EN BÜYÜK AR-GE'CİSİDİR"
Külliye'deki TÜBİTAK ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Abbasi'lerin altın çağlarını yaşadıkları yüzyılları Beytülhikme'nin de dünyanın her yerinden ilim talebelerini mıknatıs gibi çektiğini görürüz. Burada çizilen dünya haritasının Batlamyus'un haritasından çok daha kapsamlı olduğu kabul edilir. Yalnızca ilim erbabı değil birçok sultan farklı buluşlara imza atmıştır. Fatih bunun en somut örneğidir. Fatih Sultan Mehmet döneminin en büyük AR-GE'cisidir. İstanbul sadece askeri güçle fethedilmiştir, Fatih'in askeri alanlardaki yenilikçi kabiliyeti sayesinde de alınmıştır" ifadelerini kullandı.

"ÇAD, TUNUS VE SUDAN'DA HEM ÖVÜNDÜM AMA..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan ödül töreninde yaptığı konuşmada, "Kitapla ilimle bağı güçlü olan toplumların varlıklarını uzun yıllar idame ettirdiklerini görürsünüz. Bu gerçeğin en yakın şahidi kendi mazimizdir. Ecdad at üstünde sınırlarını genişletirken bunu güçlü ilmi ve siyasi birikimi ile desteklemiştir. Bu hafta Çad, Tunus ve Sudan'da hem övündüm, iftihar ettim ama Batı'nın oraları yerle yeksan edişini görünce de üzüldüm. Cumhurbaşkanoı'na da söyledim: Bu adanın tamamını restore edelim ve ülkemden buraya turist akınını göreceksiniz ve tarih yeniden ayağa kalkacaktır dedim" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"İMAN VARSA ALLAH'IN İZNİYLE İMKAN DA VARDIR"
Bu topraklar dünya bilim tarihine yön veren çok sayıda ilim adamı yetiştirdi. Peki bu ecdadın torunları olarak acaba neden bu kadar mevzi kaybettik. Nasıl oldu da bilim ve teknolojide bu kadar geri düştük. Bir kısmımız sorunun kaynağı olarak devleti veya akademiyi gösteriyor. Elbette bu sayılanların belli oranda etkisi olduğu doğrudur. Ancak son iki asırda yaşanan geri kalmışlığı bütçe ve insan kaynağı ile açıklamak yanlış. Temel sıkıntı zihniyet. Mücadeleyi zihinlerimizde kaybettik. Bu süreçte en büyük hatayı özgüvenimizi törpüleyerek yaptık. Okullarımızda senelerce çocuklarımıza sakın başınıza dert açmayın dedik, eski köye yeni adet getirme gibi ifadeler dilimize bile yerleşti. Farabi dediğinizde Ali Kuşçu denildiğinde hafife alan bir zihin dünyası hakim oldu. Sürekli bizi hep umutsuzluk ve karamsarlık pompalandı. Başarının sırrı önce yapabileceğine inanmaktı. Alfabemizde ilk olarak Yat yat uyu uyu uyu yat'la yetiştik. Başarının anahtarı özgüven sahibi olmaktır. Her zaman ifade ettiğim gibi iman varsa Allah'ın izniyle imkan da vardır. İnanç ve sabır tekeden bile süt çıkartır. Bize lazım olan taklit değil geçmişte olduğu gibi bugünde bu toprakların bereketinin gereğini yapmaktır.

"PETROLÜ VE PARASI OLANLARI GÖRÜYORUZ"
En büyük ihtiyacımız para, petrol, elmas ve silah değil, başarabileceğimize inanmaktır. Şu anda petrolü olanları görüyoruz, parası olanları da görüyoruz. İnanın, biz onların çok çok önündeyiz, ilerisindeyiz. Bakın Kudüs meselesinde dolarlar işi halledebildi mi? Dolarlar dünyayı satın alabildi mi? bu kadar tehdit salladılar, telefonla dünyayı aradılar ama 128 ülke dünya devine sen dedi benim irademi dolarla satın alamazsın dedi, tersledi ve hakikat yerini buldu. 15 yıldır karamsarlık anlayışını değiştirmek için çaba gösteriyoruz. Toplumun tüm kesimlerinin başarıya odaklanması lazım. Gençlerimizin önce kendilerine güvenmelerini hedefliyoruz. Bu çok ciddi bir uyuşturucu müptelasıdır. Teknolojinin uyuşturucu müptelası olmasına sevk etmesi en büyük tehlike. Eğer 2 yaşında hatta daha geri bakıyorsunuz çocuk elindeki telefonla nasıl onun esiri oluyor. Duygular eğer elimizdeki telefonun esiri haline gelmişse bu bizim için tehdittir. Buna karşı yeni nesilleri yetiştirmemiz lazım.

"KÖTÜ KOMŞU BİZİ EV SAHİBİ YAPTI"
Bugün borç alan yarın emir de alır. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde ABD'den İHA isterdik, bize derlerdi ki 'Kongreden izin çıkmadı' Ama ne oldu... Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Biz şimdi SİHA'yı yapar hale geldik. Ve bu İHA'lar 32 bin feete kadar çıkıyor. Terörle mücadeledeki başarımızın arkasında onların çok payı var. Azmettiğiniz zaman her şey olur. Siyasi bağımsızlık ekonomik ve teknolojik açıdan desteklenmedikçe kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Eğer Türkiye bağımsızlığından taviz vermiyorsa farklı alanlardaki başarılarından ötürüdür.