İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan İstanbul'un yaşadığı en karanlık gece 15 Temmuz'u anlattı

İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, İstanbul'un yaşadığı en karanlık geceyi anlattı. 15 Temmuz'la ilgili bir kitap kaleme alan Çalışkan, "O geceki ilk talimatım ‘Hiçbir polis silahını teslim etmeyecek’ oldu. Kafa kesme ya da köprüden atma iddiaları tamamen yalan. 15 Temmuz’a senaryo diyenin aklından zoru vardır" dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :13 Temmuz 2018 , 00:00 Güncelleme Tarihi :13 Temmuz 2018 , 10:49
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan İstanbul’un yaşadığı en karanlık gece 15 Temmuz’u anlattı

İÇİNDEKİLER

İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, 15 Temmuz kanlı darbe girişimini anlatan '15 Temmuz Kıyam(et) Gecesi ve Milli Vuruş' isimli bir kitap kaleme aldı. 15 Temmuz'un bilinmeyenlerini yazan Mustafa Çalışkan, darbe girişiminden PKK'nın da haberdar olduğunu ve bu girişimin büyük bir iç savaş projesi olduğunu kaydetti. Çalışkan, darbe gecesi İstanbul'un 10 farklı noktasından tankların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kısıklı'daki evine yöneldiğini, aldıkları önlemler ile bu tankların Kısıklı'ya ulaşmalarını engellediklerini belirtti. İşte özetle kitaptaki özel açıklamalar:

YARDIMCIM HABER VERDİ

Askeri yetkililerin Gezi Parkı olayları ile başlayan toplumsal olay hassasiyeti dikkatimi çekmişti. Bizden ısrarla toplumsal olaylarda hareket tarzımıza dair bilgi ve belgeler talep ediliyordu. Vermedik, verdirmedik. Askeri makamlar, önce şifahi olarak benden, daha sonra da 31 Mart 2016'da yazılı olarak MOBESE kameralarına erişim talep etti. Bu taleplerin arkasında başka bir düşünce olduğu kanaati bizde oluştu ve talepleri kabul etmedik.

PAŞA İLE TARİHİ KONUŞMA

15 Temmuz günü, MİT'ten ve Amerikalı yetkililerden gelen 100 kişilik DEAŞ'lı teröristlere ait bir liste üzerinde operasyon için çalışıyorduk. 21.30 sıralarında, il emniyet müdür yardımcılarımdan Erkan Karalı'dan darbe girişimi ile ilgili ilk telefonu aldım. Beylerbeyi Sarayı önünde askerlerin yolu kesip "Darbe oldu, TSK yönetime el koydu" demeleri üzerine olayın ciddiyetini anladım. Haberi alır almaz ilk talimatım "Kesinlikle polis silah teslim etmeyecek, gerekirse de silahını kullanacak" oldu. Çünkü silah bizim için namustur. O sırada yaptığım telsiz anonsu personeli kendine getirdi.
Bilgi almak için aklıma gelen ilk kişi 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar oldu. Saat 21.40'ta Ümit Paşa'yı aradım. "Şu an evdeyim, bilgim yok, sorup döneceğim" dedi. 22.00 gibi köprüdeydik. Ümit Paşa'yı yeniden aradım, "Ulaşamıyorum, kimse cevap vermiyor" gibi bir şeyler söyledi. Ben de kendisine "Komutanım, bakın biz birazdan askerle karşı karşıya geleceğiz, belki birbirimizi öldüreceğiz, bildiğiniz bir şey varsa lütfen benimle paylaşın" dedim. Bu tarihi konuşma aynı zamanda ikimiz için tarihi andı.

SNİPER DEĞİL HELİKOPTER

​ Köprüde darbeciler hedef gözetmeksizin halkı taradı. O an askere ve orduya dair kafamdaki bütün düşünceler allak bullak oldu. Köprüde sniper olduğu doğru değil. Darbecilere ait helikopterden yapılan saldırılar keskin nişancı zannedildi. O gece ailemi bile unuttum. İki saat sonra aklıma eşim ve çocuklarım geldi, onları güvenli bir yere aldırdım.
Kritik noktalarla ilgili, ilerleyen bir vakitte Sayın Bakan Berat Albayrak aradı. Tedbir alınması gereken yerlerle ilgili bize ikazlarda bulundu. Birtakım yerlerden kendisine ulaşan bilgileri bize aktardı.
Birtakım çevreler, 15 Temmuz gecesi yaşanan askeri hareketliliği tatbikat zannettiklerini lanse eden erlerin masum olduğunu ifade etti. Elinde silah olup tetiğe basan kişi er ya da general olsun, asla masum kabul edilemez. Bu erlerin yapması gereken 'Ben milletime ateş etmem!' deyip silahını kenara atmaktı.
Asla ve asla bazılarının iddia ettiği gibi bir kafa kesme ve darbeci askerlerin köprüden atılması gibi bir olay gerçekleşmemiştir.
O gece İstanbul düşseydi bu iş uzardı. Bu işin uzaması çok vahim sonuçlara yol açabilirdi.
İstanbul'da darbe girişimi Selimiye Kışlası'ndan yönetildi. Birçok askeri kışla ve binada hareketlilik mevcuttu ama çetenin lideri Selimiye Kışlası'ndaydı. Darbenin İstanbul ayağını yöneten kişiyi orada gözaltına aldık.
Darbe gecesi 10 ayrı tankın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın evinin bulunduğu Üsküdar Kısıklı'ya doğru seyir halinde olduğunu belirledik. Belediye otobüsü, çöp kamyonu ve beton mikseri gibi büyük hacimli araçlarla tankların Kısıklı'ya ulaşmasını engelledik. Bazı tankları tedbirlerimiz, bazılarını ise vatandaşlarımızın 'yürek kuvveti' durdurdu.

TEK PARFÜM ÇALINMADI

Darbecilere müdahale etmek amacıyla binlerce insan Atatürk Havalimanı'na girmişti. Bu kalabalığa karşın o gece Free-Shop'tan tek bir şey bile çalındığını duydunuz mu? Bu çok özel örnek.
Bu darbe girişimi için senaryo diyenlere söyleyeceklerim var: Benim aklım, sözlerim ve yaşadıklarım var. Hepimizin yaşadıkları var. Bunlara senaryo demek, aklımız ile alay etmektir. Hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz ve yaşadık. Doğrularla konuşursanız kazanırsınız.

ERDOĞAN: SİZ DE ATEŞ EDİN

Sayın Cumhurbaşkanı köprüdeki durumu sordular, "Şu an bize ateş ediliyor" dedim, "Siz de onlara ateş edeceksiniz" diye emir verdiler. Sayın Cumhurbaşkanımızın varlığı, mücadelesi bize moral verdi. Darbenin ve hayatın seyrini değiştirebilecek kritik noktalar vardır. Telekom, Çamlıca'daki röleler ve Vatan Emniyet Müdürlüğü. Eğer bunlardan biri ele geçseydi, atmosfer değişebilir, birtakım tereddütler oluşabilirdi. Şişli Emniyet Müdürü'nün aracına 350 mermi isabet etti.

WHATSAPP'TAN TAKİP ETTİK

​ İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü teslim almak üzere gelen darbeci askerleri saat 23.00 sıralarında etkisiz hale getirdik. Gözaltına alınan Osman Akkaya adlı subayın telefonunda 'Yurtta Sulh' adı altında bir Whatsapp grubu tespit ettik. Yazışmalar sayesinde de darbecilerin İstanbul'daki faaliyetlerini anlık olarak takip edebildik. Turkcell CEO Ofis Müdürü vasıtasıyla gruptaki darbecilerden Turkcell kullananların yerini de tespit ettik. Bu tespitleri o dakikalarda yapmamız çok önemliydi.

'PATLAYICI DOLU MİNİBÜS BULDUK'

Hava Harp Okulu'nda yakaladığımız bir minibüs var. 24 adet C4 patlayıcı madde doluydu. Bunların her bir kalıbı orta ölçekte bir konferans salonunu havaya uçurabilecek etkiye sahip. Minibüs ayrıca 222 savunma ve taarruz tipi el bombası ve çok sayıda mühimmatla doluydu. Kimbilir nereyi patlatacaklardı? Bizim düşüncemiz, darbeciler muhtemelen bu bombalarla bazı yerlere sabotaj yapacaklardı. Belki bir camiye ya da bir kiliseye...