Mersin imsak iftar sahur vakti 2019: Mersin sahur, iftar saati kaçta? Ramazan İmsakiyesi Diyanet açıklaması

Mersin imsak iftar sahur vakti 2019: Mersin sahur, iftar saati kaçta? Ramazan İmsakiyesi Diyanet açıklaması. Mersin Diyanet İmsakiyesi yayınlandı, 2019 imsakiyesinde sahur vakitleri ile birlikte iftar saatlerini bulabilirsiniz. Mersin ramazan imsakiye takviminde imsak ile birlikte sabah ezanı akşam ve yatsı namazı saatleri de yer alıyor. Ramazan'ın son günü ise ilk imsak yine Ardahan'da 02.35'te, son imsak Muğla'da 03.57'de başlayacak. İlk iftar Hakkari'de 19.28'de, son iftar ise Edirne'de 20.50'de yapılacak. Ramazan'ın son günü Sinop'ta 17 saat 18 dakika oruç müddetiyle yine en uzun oruç tutulacak. 2019 Diyanet imsakiyesi ilinizin imsak ve iftar vakitleri sayfamızda.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :07 Mayıs 2019 , 18:24 Güncelleme Tarihi :07 Mayıs 2019 , 18:24
Mersin imsak iftar sahur vakti 2019: Mersin sahur, iftar saati kaçta? Ramazan İmsakiyesi Diyanet açıklaması

Mersin için iftar vakti ve imsak (sahur) saatleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan Ramazan ayı İmsakiyesi'nde açıklandı. Mersin
2019 Diyanet imsakiye takviminde iftar vakitleri ile saatleri sahur imsak vakti ile sabah ve akşam ezanı saatleri de bulunuyor. Bu yıl Ramazan ayı 5 Mayıs 2019 tarihinde başlayacak ve 3 Haziran 2019 tarihinde sona erecek. Peki bugün Mersin ilimizde iftar saat kaçta açılacak imsak (sahur) vakti ne zaman girecek? Diyanet Mersin Ramazan İmsakiyesi'nde ezan saatlerini de bulabilirsiniz.

MERSİN İMSAK-SAHUR VAKTİ

Mersin ilinde ilk sahur 7 Mayıs 2019 Salı 04:03 olacak.

MERSİN İFTAR SAATİ-AKŞAM EZANI KAÇTA?

Mersin iftar vakti Diyanet Ramazan İmsakiyesi ile açıklandı. Mersin ilinde iftar 19:41 olacak. İlk oruç bu saatte açılacak.

2019 MERSİN İMSAKİYESİ

Diyanet tarafından hazırlanan Mersin imsakiyesinin tamamına haberimiz içerisinden ulaşabilirsiniz.

MERSİN İMSAK İFTAR VE SAHUR VAKTİ İÇİN TIKLAYINIZ

İLK İFTAR HAKKARİ'DE SON İFTAR EDİRNE'DE AÇILACAK

Ramazan ayı bu sene 29 gün sürecek. Türkiye genelinde Ramazan'ın birinci günü ilk imsak Ardahan ve Iğdır'da saat 03.13'te yaşanacak. İlk iftar ise saat 19.06'da Hakkari'de açılacak. Ramazan'ın ilk günü son imsak Muğla ve İzmir'de 04.28'de başlayacak ve son iftar saat 20.23'te Edirne'de açılacak. Ramazan'ın birinci günü için Sinoplu vatandaşlar 16 saat 10 dakika oruçlu kalarak en uzun orucu, Hatay ise 15 saat 33 dakikayla en kısa orucu tutacak.

EN UZUN ORUÇ 18 SAAT 57 DAKİKA

Ramazan'ın son günü ise ilk imsak yine Ardahan'da 02.35'te, son imsak Muğla'da 03.57'de başlayacak. İlk iftar Hakkari'de 19.28'de, son iftar ise Edirne'de 20.50'de yapılacak. Ramazan'ın son günü Sinop'ta 17 saat 18 dakika oruç müddetiyle yine en uzun oruç tutulacak. Hatay ise 16 saat 24 dakikayla en kısa orucu tutacak. Dünya genelinde ise Ramazan ayının ilk günü Gabon'un Libreville şehrinde 13 saat 29 dakika, kuzeyde Norveç'in Tromso şehrinde ise 18 saat 57 oruç tutulacak.

İmsak vakti nedir sahur saatlerine dikkat!

Sahur vakti imsak ile biter. Diyanetin yayınladığı 2019 İmsakiyesi'ne göre ilinizde imsak vakti girdiği an oruç tutmak için yeme içmeyi kesmelisiniz. Oruç tutan bir çok kişi ramazanın birinci günü bunu karıştırmakta. Sahur vakti, sabah ezanı okunmadan önce bitmektedir. Sahur vaktinin ne zaman bittiğini öğrenmek için takvim ya da imsakiyelerde yazan imsak olarak geçen kısma bakmanız gerekir.

Kadir Gecesi ne zaman?

Ramazan ayının 27. gecesi olan Kadir gecesi bu yıl, 31 Mayıs tarihine denk geliyor.

Ramazan Bayramı ne zaman?

Ramazan ayı 3 Haziran'da bitecek. Ramazan bayramının ilk günü 4 Haziran salı gününe denk geldiğinden bu yıl bayram tatili 9 gün olacak.

RAMAZANLA İLGİLİ AYETLER

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. (Bakara Suresi 185)

Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için Oruç,sizden öncekilere farz kılındığı gibi,size de farz kılındı. (Bakara Suresi 183)

Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (Bakara Suresi 184)

Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele. (Tevbe Suresi 112)

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. (Bakara Suresi 187)

ORUCUN SAĞLIĞA FAYDALARI NELERDİR?

Orucun, insanın ruh sağlığına ve mânevî hayatına verdiği bâzı faydaları şöylece sıralayabiliriz:

* Oruç, insan için maddî bir perhiz olduğu kadar mânevî bir perhizdir de... Çünkü insan nefsi, yeme, içme konusunda dilediği şekilde hareket ettikçe, kişinin beden sağlığına zarar verdiği gibi helâl-haram demeyip rastgelen şey'e saldırmak ve bulduğunu yutmakla da mânevî hayatını zehirler, ruh sağlığını tehlikeye düşürür. Artık kalb ve ruhun emrettiklerini yapmak, gösterdiği yolda gitmek, o nefse zor gelir. İnsanı kendi istediği, canının çektiği istikamete doğru sürükleyip götürmeye başlar.

İşte Ramazan-ı şerîf'te oruç vasıtasıyla, nefis, bir nevi perhiz ve riyazete alışır ve emir dinlemeyi öğrenir. İlâhî emre boyun eğerek helâl işleri bile terk ettiğinden, haramlardan çekinmek hususunda da tam bir meleke ve kabiliyet kazanır. Böylelikle bedenî olduğu kadar mânevî ve ruhî sıhhat ve âfiyete de kavuşur.

* İnsan midesi, vücuttaki bütün duygu ve cihazlarla alâkalı bir şekilde yaratılmıştır. Âdeta mide büyük bir fabrika, vücuttaki bütün duygu ve cihazlar da o fabrikanın hademesi, işçisi, yardımcısı hükmündedir. Bu mide fabrikası, bütün sene boyunca hiç tatil ettirilmeden çalıştırılırsa, nefis, mideye yardımcı durumunda olan bütün duygu ve cihazları, devamlı mide ile meşgul ettirir; onların kendilerine mahsus ibâdetlerini ve ulvî vazifelerini insana unutturur. İnsanoğlu sanki dünyaya sadece yiyip içmek için gelmiş gibi, kalbi, ruhu, aklı, fikri ve sair bütün duyguları ile midenin ihtiyacını te'min, rızkını bulmak için seferber olur. Bütün duygularıyla midesini düşünür hâle gelmesi ise, insanı mânen alçaltır, hayvancasına bir hayatın sâhibi kılar.

İşte Ramazan-ı şerîf orucuyla, her müslüman, bu dünyadaki vazifesinin, sırf mideyi beslemek onun ihtiyaçlarını te'min etmek olmadığını anlar. Her bir duygu ve cihazını, kendine mahsus ibâdet ve ulvî vazifelerinde istihdam eder. Bu sebeble, Ramazan-ı şerîf'te mü'minler, derecelerine göre, ayrı ayrı nurlara, feyizlere, mânevî sevinçlere mazhar olurlar. Kalb ve ruh, akıl ve sır gibi lâtifeler, o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakki ve tefeyyüzde bulunur. Midenin ağlamasına bedel, sair duygular mâsumâne gülerler…

MERSİN TARİHÇESİ

Kilikia, jeolojik yapısına bağlı olarak ikiye ayrılır: Dağlık Kilikia (Trakheia) ve Ovalık Kilikia (Pedias). Dağlık Kilikia, Korakeison (Alanya)'dan Soloi/Pompeipolis'e (Viranşehir) kadar uzanır. Ovalık Kilikia, Soloi/Pompeipolis'den başlayıp, doğuda Alexandria Kat İsson (İskenderun)'a kadar olan bölgeyi içerir. Stratejik coğrafi konumu itibariyle Kilikia, tarihinin her döneminde önemli olaylara sahne olmuştur. Mezopotamya'dan Sardes'e uzanan ticaret yolunun Kilikia kapısından (Pylai Kilikias) geçtiğini Xenophon bize bildirmektedir.

Kilikia bölgesinin tarihi, Mersin Yumuktepe ve Tarsus Gözlükule'de yapılan kazıların buluntuları sonucunda, Proto-Kalkolitik ve Neolitik çağa kadar gitmektedir. Hitit'lerin Anadolu'ya egemen oldukları uzun yıllar boyunca, Kilikia'da da faaliyette bulunduklarını yine kazılardan çıkan mimari buluntularla belgelemek mümkündür. Kilikia ismi ilk kez M.Ö. 8. yüzyılda Asur dokümanlarında görülür; bundan önce ise M.Ö. 13. yüzyıla inen Mısır kayıtlarında bu ülke "Kedi" ya da "Kode" isminin çeşitli söylenişleriyle görülmektedir.

Batı Kilikia'da M.Ö. 8. yüzyıl sonu - M.Ö. 7. yüzyıl başlarında Hellen kolonizasyon hareketleri görülmektedir. Pomponius Mela'ya göre Samos'lular Kelenderis'i ve Nagidos'u, Aegina'lılar Aphrodisias'ı, Lindos'lular da Soloi ve Tarsos'u kurmuşlardır. Kilikia bölgesinde M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren sırasıyla önce Pirundu yerel krallığının, sonra Babil ve Pers egemenliklerinin hüküm sürdüğü görülür. M.Ö. 6.yüzyıl başlarında başkenti Ura şehri olan Pirundu krallığı Lamos (Limonlu) ve Kalykadnos (Göksu) nehirleri arasında güçlenmiştir. Bu güç, M.Ö. 557 yılında Babil krallığı tarafından yıkılmış ve bu M.Ö. 546 yılına kadar bölgeyi yöneten bağımsız Syennesis sülalesine yaramıştır. Bu tarihte Anadolu'yu istila eden Perslerin eline geçen Kilikia bölgesinde, M.Ö. 521 yılında tahta geçen Darius ile birlikte bir satraplık kurulmuştur. Ancak bölge yine de yerli bir sülale tarafından yönetilmiş ve Persler'e 500 talent gümüş ve 500 beyaz at vergi vermekle yükümlü kılınmıştır. M.Ö. 5. ve 4. yüzyılda Pers egemenliğine rağmen özellikle Kelenderis, tarihinin parlak dönemlerinden birini yaşamıştır. Attika-Delos Deniz Birliği'nin en doğudaki üyesi olma özelliğini elde eden bu kentin ismi aynı zamanda M.Ö. 425 yılındaki Atina vergi listelerinde de görülmektedir. Bu durum Atina'nın himayesinin Kilikia kıyılarına kadar uzandığını ve onların koruyuculuğu altında Kilikia'nın bağımsızlığını koruyup ticari faaliyetlerine devam ettiğinin göstergesidir.

Kilikia hakkındaki en kapsamlı bilgiler, İskender sonrasındaki döneme aittir. İskender Anadolu'ya geçtikten sonra M.Ö. 333 yılında Persleri ikinci kez Issos'da yener ve İskender İmparatorluğu içinde Kilikia da yer alır. İskender'in genç yaşta ölmesinin ardından fethettiği topraklar, müttefik üç general tarafından paylaşılır ve Kilikia'da Seleukoslar dönemi başlar. Bu dönemde Seleukoslar'ın başında Seleukos I. Nikator vardır.

M.Ö. 68 yılı civarlarında Roma senatosunun Kilikia'yı, başkenti Tarsus olan bir Roma eyaleti yapmaya karar vermesi bölgenin geleceği için bir dönüm noktası olmuştur. Böylece Kilikia provincia militaris (askeri bölge) ilan edilmiş olur. Bu ilan, Dağlık Kilikia'nın doğrudan Roma'nın idaresine bağlanması ve bu tarihten sonra düzenli olarak Roma valileri tarafından yönetileceği anlamına gelmektedir.