19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC'de törenlerle kutlanıyor.
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Milli Mücadele'yi başlatmak için 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışının 100. yılı kapsamında Tütün iskelesi önünde düzenlenen resmi tören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile kabine üyelerinin katılımıyla başladı. Törene Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'de katıldı.
Milli Mücadele'nin 100'ncü yılı nedeniyle yapılan törende Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yaptı.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"Siyasi partilerimizin saygı değer başkanları, aziz milletim, değerli samsunlular, sevgili gençler sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Sizlerin ve tüm milletimizin 19 MayısAtatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ediyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını tazimle yad ediyorum. Anadolu'ya ayak bastığımız günden bugüne kadar ülkemizin ve milletimizin bekası için gözlerini kırpmadan hayatlarını feda eden tüm şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Bir asırdır ülkemizin kalkınması için emek veren herkesi şükranla anıyorum.
Osmanlı'nın takadi kesildiğinde de yerini taze bir nefes olarak Cumhuriyetimiz almıştır. Gazi Mustafa Kemal, Samsun'a herhangi bir kişi olarak değil Osmanlı'nın en parlak subayı olarak ayak basmıştır. Arkadaşlarının her biri aynı payeyi taşıyordu. Ankara'ya kadar süren uzun yolculuğu boyunca kendisiyle birlikte hareket eden her komutanın, her kamu görevlisinin sıfatı aynıydı.
Cumhurbaşkanlığı forsu, kadim tek devlet anlayışının remzidir. Şöyle bir geriye dönüp sadece son 1000 yılımıza baktığımızda dahi şunu görüyoruz. Ne soykırımın, ne zulüm ne de başka bir utancın hamd olsun bu milletin sicilinde yeri yoktur. Son iki asrımız çok büyük acılarla geçmiş olmasına rağmen bu duruşumuzdan en küçük bir taviz vermedik. Osmanlı Balkanlar'dan çekilirken tarihin en büyük soykırımı bizim milletimize uygulanmıştır.
Osmanlı Birinci Dünya Savaşı'nda canını dişine takıp savaşırken arkadan vurulup; kadın, yaşlı, çocuk milyonlarca vatandaşını kaybeden yine bizdik. Onca derin acıya rağmen milletimiz hiçbir zaman düşmanına benzeme gibi bir yanlışın içine düşmemiştir. İhanetlerin en büyüğüne verdiğimiz cevap sadece tehcirden ibarettir. Gerçeklere rağmen bir asırdan fazladır bizi suçlayanlar, insanımızın yaşadığı zulümleri ısrarla görmezden geliyorlar. Esasen son 6 yılda yaşadıklarımız ülkemiz ve milletimizle ilgili niyetlerde en küçük bir değişiklik olmadığını gösteriyor.
Fırsat bulduklarında bizi içimizden bölmeye, dışarıdan kuşatmaya çalışıyorlar. Her ne olursa olsun, her kim olduğumuzu nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi bir çok iyi biliyoruz.
Daha önce Çanakkale Zaferimizin 100'üncü yılını muhteşem bir şekilde kutladık. Bu tür yıl dönümleri ülkeler ve toplumlar için hem köklü bir muhasebe, hem de gelecek hedeflerini gözden geçirme vesilesidir. Biz de bu yıl 19 Mayıs Samsun'a çıkış ile başlayıp, 22 Haziran Amasya Tamimini, 23 Temmuz Erzurum Kongresi'ni 4 Eylül Sivas Kongresi'ni anacak, hedeflerimizi hep birlikte tazeleyeceğiz.
2011 yılında milletimizin önüne 2023 hedefleriyle çıktık. Cumhuriyet tarihinin en iddialı demokrasi ve kalkınma hedeflerini ifade eden 2023 vizyonu bugüne kadar hep kılavuzumuz oldu. Türkiye'nin özgürlüklerde ve ekonomide geldiği seviye 2023 hedeflerimize adım adım yaklaştığımızı gösteriyor. Bununla birlikte son 6 yılda üst üste yaşadığımız badirelerin enerjimizi ve kaynaklarımızı mecburen krizleri çözmeye yöneltmemiz sebebiyle bizi biraz yavaşlattığı da gerçektir. Her şeye rağmen 2023 hedeflerine bağlıyız. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bunun için ekip kurduk. Güvenlikte ve ekonomide saldırı dalgası halen bitmiş değildir. Her gün ülkemize kurulan bir tuzağı bozuyoruz. Her ne kadar birileri hala Suriye meselesini Suriyelilerin; Irak meselesini Iraklıların; Doğu Akdeniz meselesini Kıbrıslıların sanıyor olsa da biz işin esasının öyle olmadığını çok iyi biliyoruz.
19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim ruhu, 82 milyon nüfusuyla ülkemizin her köşesinde yaşıyor.
Birileri faizi, döviz kurunu, enflasyonu; gizli açık ambargoları, yaptırım tehditlerini, hukuksuz nice işlemleri kendi mecrasında yürüyor olarak görüyor olabilir. Ama biz arkasındaki tezgahı çok iyi biliyoruz.
Nasıl ki Gazi Mustafa Kemal işgale boyun eğenlere itibar etmeden sadece hakka ve halka inanarak mücadelesini yürüttüyse biz de aynı şekilde hareket ediyoruz. Kendi ülkesinin tökezlemesinden medet uman dahili bedhahlara, bütün bunlara rağmen Türkiye'yi dimdik ayakta tutuyor, hedeflerimize doğru ilerliyoruz.