GEÇEN YIL FİTRE NE KADARDI?
2011 yılında: 7.5 TL
2012 yılında: 8,5 TL
2013 yılında: 9.5 TL
2014 yılında: 10 TL
2015 yılında: 11.5 TL
2016 yılında: 15 TL
2017 yılında: 16 TL
2018 yılında: 19 TL
FİTRE NEDİR?
"Fıtr" kelimesi sözlükte "orucu açmak", aynı kökten fıtrat kelimesi ise "yaratılış" anlamına gelir. "Fıtır sadakası", Ramazan orucunu tutup bayrama kavuşmanın bir şükran ifadesi olarak fakirlere yapılan bir yardımdır.
Ana babaya, dedeye, büyük anneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire fitre verilmez. Fitre fakir olmak şartı ile geline, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa fitre verilir. Hala, amca, dayı, teyze gibi akrabaya fitre vermek daha çok sevap olur. İmameyne göre, borçlu ve fakir kimseye, hanımı fitre verebilir.
ORUÇ FİDYESİ (FİTRE) NEDİR?
Fidye farz olan ibadetleri yerine getirememe ya da yerine getirirken bir kaza işleme nedeniyle ödenen dînî-malî yükümlülüktür. Oruç ve hac ibadetinde söz konusu olan fidye, Kur'an'da "Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder." (Bakara, 2/184) şeklinde geçmektedir. İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan ve daha sonra da kaza etmesi mümkün olmayan kimse, oruç tutamadığı her güne karşılık bir fidye öder. Fitre, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, fecrin doğuşundan itibaren vâcib olur. Fitreyi vermenin müstehab olan şekli ise, fecrin doğuşundan itibaren namazdan çıkmadan önce fakirlere verilmesidir. Fakat fitrenin bayramdan birkaç gün, hatta birkaç ay önceden verilmesinde de bir beis yoktur. Böylece fakirlerin bayram ihtiyaçlarını önceden karşılamaları, noksanlarını telâfi etmeleri sağlanmış olur. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir. Bu görüş İmam Ebû Hanife'nindir. Diğer üç İmama göre, fitre, Ramazanın son akşamı güneşin batmasından itibaren vâcib hâle gelir. Ödemenin bayram namazından sonraya te'hiri de câiz değildir. Ramazan bayramının 1. günü fecrin doğuşundan evvel vefat eden veya fakir düşen kimseye fitre vermek vâcib olmaktan çıkar. Fecrin doğuşundan sonra vefat eden zengine ise, fitre vâcibdir. Mirasından ödenir. Nisab miktarını bulan mal, fitrenin vâcib olmasından sonra, ödenmeden telef olsa fitre sâkıt olmaz.
FİTRE NE ZAMAN VERİLİR?
Fıtır sadakası, Ramazan Bayramı'na kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları mali bir ibadettir. Fitrenin bayram namazından önce verilmesi uygundur. Bayram namazından bir kaç gün önce de verilebilir.
KİMLERİN FİTRE VERMESİ GEREKİR
Fitre, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslüman'a vaciptir. Bireyin fitre ile mükellef olması için öngörülen zenginlik ölçüsü, zekâtta aranan nisaptır. Ancak fitrede zekât için öngörülen, malın artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmamaktadır.
HANGİ HALLERDE ORUÇ TUTULMAZ?
Ramazan ayında oruç tutmak durumu el veren her müslümana farz kılınmıştır. Ancak hastalık, seferilik, gebelik, yaşlılık vb. durumlarda oruç tutamayanlar Ramazan ayından sonra tercih ettikleri bir gün oruçlarını kaza yapabilirler. Durumu hiç bir zaman el vermeyerek oruç tutamayan kişiler ise Diyanet tarafından belirlenen fidyeyi ödemek durumunda kalırlar. Oruç ile ilgili bu husus Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi 184.ayet-i kerimede belirtilmiştir,
"Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. " (Bakara - 184)
İşte, oruç tutmaya mani olan durumlar,
Hastalık; Hasta olan veya oruç tutunca hastalığı artan kimse, oruç tutmaz veya tutuyorsa bozabilir. Hastaya bakan da, hasta hükmündedir. Hastaya bakmak için sıkıntıya girerse, oruç tutmayabilir. Hasta olanlar oruç tutmadıkları günlerin kazasını Ramazan sonrasında herhangi bir günde ödeyebilir.
Seferilik; 104 km uzağa giden kimse, 15 günden az kaldığı yerde seferi olur. Yolculukta sıkıntı olur, iş aksar veya kazaya sebep olacak bir durum olursa, orucu kazaya bırakmak caiz olur. Hadis-i şerifte, (Seferde sıkıntı içinde oruç tutmak, iyilik sayılmaz) buyuruldu. (Buhari)
Gebe ve emzirme döneminde olmak; Kendine veya çocuğuna bir zarar gelecekse, gebe ve emzikli kadın oruç tutmaz. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, gebeyle emzikli kadına oruç tutmaması için ruhsat verdi, orucunu tehir etti) buyuruluyor. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai) Emzikli kadın, kendi çocuğunu veya başkasının çocuğunu emzirse de hüküm aynıdır. Aynı şekilde anneler daha sonra oruç tutmadıkları gün sayısınca günü gününe kaza orucu tutarlar.
Kadınların hayız durumunda olması; Kadınların hayız ve nifas halinde oruç tutmaları haramdır. Bu hallerde oruç tuttuklarında hem oruçları geçerli olmaz hem de günah işlemiş sayılırlar. Bu durumda kadınlar oruç tutmadıkları gün sayısınca günü gününe kaza orucu tutarlar.
Açlık ve susuzluk; Kendisinde şiddetli açlık ve susuzluk meydana gelen kimse, ölüm tehlikesi varsa veya aklı gidecekse yahut hastalanıp bir zarara uğrayacaksa orucunu bozabilir. Bu konuda doğacak zarar uzman bir doktorun beyanı ile anlaşılır.
İhtiyarlık; Oruç tutamayan yaşlı kimsenin, iyileşme ihtimali de yoksa tutamadığı günler için fidye verir. Oruç tutmadıkları her gün için bir fıtır sadakası miktar fidye verirler.
İkrah; Oruçlu, (Orucunu bozmazsan seni öldürürüz veya bir uzvunu keseriz) diye tehdit edilmişse, dediklerini yapmaya güçleri yetiyor ve blöf yapmıyorlarsa, oruçlunun orucunu bozması mubah olur.
Geçici olarak aklını yitirmek, baygınlık: Geçici olarak aklını yitiren veya Ramazan ayının tamamn baygın ya da aklı başında olmaksızın geçiren kimse oruç tutmakla yükümlü değildir. Çünkü bu durumda olan kimse, hükmen Ramazan ayına ulaşmamış sayılır. Fakat Ramazanın bazı günlerinde iyileşirse o günlerde oruç tutar ve oruçlu geçirmediği günleri Ramazandan sonra kaza eder.