Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara'da, 11. Büyükelçiler Konferansı'nın açılışında önemli açıklamalarda bulundu.
Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Tüm imkanları kullanarak etkin kamu diplomasisi, parlamentolar arası dostluk grubu tesisi ve güçlendirilmesi, kültürel eserlerimizin korunması ve onarımı, iki ülkeyi bağlayan uçuşların sağlanması, vatandaşlarımıza doğumdan evliliğe, noterlikten askerliğe kadar tüm faaliyetlerin sağlanması, bizi biz yapan hasletlerimizi dünyanın dört bir yanında yaşatmak, milli ve dini günlerimizi idrak etmek... Bunlar esasen Türk Diplomasisinin günlük faaliyetlerinden bir kesit.
Savaşın, kanın döküldüğü yerde Türk diplomatlar vazifelerini sürdürüyor ve fedakarca Türk milletinin menfaatlerini koruyor. Erbil'de yaşanan hain saldırı da bunun örneklerinden biri. Bu vesile ile tüm şehitlerimize rahmet diliyorum.
"TÜRKİYE ARABULUCUKTA ÖNCÜ"
Suriye meselesinde Astana süreci, Türk diplomasisinin masada etkin olduğunun güzel bir örneği. Üç ayrı uluslararası örgütte arabuluculukta Türkiye öncüdür. Çatışmalar ve donmuş itilafların çözümüne önümüzdeki süreçte çok daha önem verecek, ağırlık vereceğiz.
Yeni Zelanda'daki saldırılarda olduğu gibi dünyanın dört köşesine Müslümanların haklarını savundu. Dünyanın karşı karşıya geldiği sınavları sadece jeopolitik alanda görmek yanlış olur. Irkçılığın yükselişi bizi harekete geçirdik. Yeni Zelanda saldırısı sonrası hemen bölgeye gittik, BM'yi harekete geçirdik, İslam İşbirliği Teşkilatı'nı İstanbul'da toplattık. Antisemitizmin yanı sıra İslam düşmanlığını da kabul ettirdik.
"ÇALKANTILI BİR DENİZDE YELKEN AÇTIK"
Türk diplomasisi dış ekonomik ve ticari ilişkilerimizin gelişmesinde de son derece etkilidir. Bir çok ülke ile serbest ticaret anlaşması imzaladık. Artık sadece vizelerin kaldırılmasını değil pasaportsuz seyahati konuşuyoruz. Savunma sanayisi ürünlerimiz dünyanın her tarafında karşılık görüyor. Unutmayalım, güçlü ekonomi güçlü dış politika demektir. 21. yüzyıl büyükelçiyi ön plana çıkardı.Yerel bölgesel ve küreselde sahada ve masada etkin çalışıyoruz. Büyükelçilerimiz bir takım oyunu oynayan ekibin başındalar. FETÖ iltisaklı şahısları bünyemizden arındırdıktan sonra daha da güçlendik. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, THY, Afad, Diyanet İşleri Başkanlığı küresel ölçekte çok etkililer. Sahada ve masada güçlü olmayı kendimize şiar edindik. Çalkantılı bir denizde yelken açıp kayda değer gelişmeler elde ettik. Daha fazla çalışmaya hepimiz hazırız.
"CUMHURİYET'İN EN ÇETİN DÖNEMİ"
Uluslararası ortam bakımından Cumhuriyet tarihinin en çetin dönemlerinden biriyiz. Dönüşümler yüzeysel değil derin ve kalıcı. Soğuk savaşı takiben ortaya çıkan tek kutupluluk kısa sürdü. Dönüşüm sancıları yaşanmakta. Belirsizlik her tarafta. Sitemde gerilim ve çalkantı var. Çok taraflılık geri tarafa itildi. Refahın korunması için oluşturulan kurumlar çaresiz. Risklerimizi fırsata dönüştürmeliyiz. Çevremizdeki zaafiyetleri ön görme ve yönetme becerisi hayati önemde.
Her milletin bir hikayesi olmalıdır. Türkiye'nin hikayesi nedir? Biz demokrasiler ligindeyiz. Yurtta barış ile dünyada barış birbirini tamamlar. Dış politikamızın da temel düsturu budur. Türkiye ve Türk milleti dik durmuş ve milli gücünü haklının yanında yer almıştır. Ortadoğu'da sonsuz çatışmayı durdurmaya çalışan kim? Suriye ve Irak'ın parçalanmasını ve içerisinden kan koridorlarının çıkmasını engelleyen kim? Doğu Akdeniz'de tek taraflı teşebbüslere set çeken kim? Türkiye. Coğrafyasındaki bunca kriz noktasına rağmen sadece kendi emeğinin gücüyle dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olan başka ülke var mı? Biz hem Batı hem Doğu'yuz, hem Kuzey hem Güney'iz.
"AB MAHKEME GİBİ HAREKET EDEMEZ"
Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve KKTC'nin haklarını dikkate almayan gelişmelerin yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Fatih sondaj gemimizin ardından Yavuz sondaj gemimiz de münhasır ekonomik bölgelerimizde faaliyete başladı. Bizim istediğimiz zenginliklerin adil paylaşımıdır. Deniz yetki alanları gibi hukuki bir konumda AB mahkeme gibi hareket edemez. Onların sözde tedbirlerine göre hareket etmeyeceğiz. Kıbrıs bizim milli davamızdır. Hiçbir çözüm modelini dışlamıyor ve dayatmıyoruz. Sırf müzakere yapmak için masaya oturmayacağız.
Avrupa'da yükselen ırkçılık AB'nin temellerini sarsmaktadır. AB ya kendi ilkelerinden uzaklaşıp geçen yüzyılın söylemlerine dönecek ve hasta adam olacak ya da yeniden canlanacak. İkinci seçenek için Türkiye'nin AB'ye girmesinin etkili olacağını düşünüyoruz. AB Türkiye'yi dışlama yönündeki enerjisini başka türlü kullansa, Türkiye AB üyesi AB ise daha etkin bir kurum olur. Biz AB'nin kusurlarına değil, on yıllar önce birlikte tayin ettiğimiz hedeflere uyacağız. Biz üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Bu yolun uzun ve ince olduğunun hep bilincindeydik. Salt göç ve güvenlik konusunun diğer bölümleri gölgelemesine izin vermeyeceğiz. Kat edilen her mesafe ülkemize katkı olarak dönecektir.
"IRAK VE SURİYE DÜZELMEDEN ORTADOĞU'YA BARIŞ GELMEZ"
Dış politikada temel hedeflerimiz çevremizde barış ve kalkınma kalkanı oluşturmaktır. Arap baharı etkilerini, Filistin'deki işgalin devam ettiğini görüyoruz. Türkiye ne pahasına olursa olsun Filistin davasını savunmaya devam edecektir. Filistinli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız. Diğer taraftan Körfez krizinde tek taraflı hamlelerin bölgeye zarar verdiği ortadadır. İşbirliği için oturup kardeş kardeşe konuşmaya ve sorunları çözmeye biz hazırız. Üstüne basarak söylüyorum, Irak ve Suriye'de huzur tesis edilmeden Ortadoğu'da barış ve düzen kurulamaz.
"340 BİN SURİYELİ GERİ DÖNDÜ"
Türkiye olarak Suriye itilafını sona erdirmeye yönelik uluslararası çabalara öncülük ediyoruz. Son zamanlarda rejim ve destekçilerinin İdlib'de sivillere yönelik saldırıları engellemeleri için her imkanı uyguladık. Tüm dünyayı bunu durdurmaya yönelik adımlarımızı desteklemeye çağırıyorum. Bu itilafın yol açtığı insani krizlerin çözümünde de öncü aktör yine Türkiye. Bu çaba uluslararası güvenliğin ve Suriyeli kardeşlerimizle komşuluğumuzun bir sonucudur. Bölgedeki terörist gruplar ile mücadelelerimiz sonrasında yaklaşık 340 bin Suriyeli ülkesine dönüş yaptı.
"TRUMP BİZİ ANLIYOR"
ABD ile aramızdaki sorunları dostluk ittifakımız ekseninde çözmek istiyoruz. Bu konuda ABD'nin somut adım atması gerekiyor. ABD'nin Suriye'de PKK ile angajmanını sonlandırmasını ve FETÖ ile mücadele ile ilgili taleplerimize olumlu yanıt vermesini istiyoruz. S-400 tedarikimizi kapsamından çıkarılarak yanlış bir boyuta taşınmıştır. Bu meseleyi F-35 ve yaptırım yasasıyla bağdaştırmak müttefiklik ruhuyla bağdaşmaz. Bu konuyu en iyi anlayanın ABD Başkanı Trump olduğunu görüyoruz. Görüyoruz ki, ABD Başkanı Trump bunu anlıyor. ABD'den yapıcı yaklaşımların gelmesi durumunda iş birliği modeline dönmemiz mümkündür.
"YENİDEN ASYA"
Asya'nın farklılıklarını gözeten ancak bölgeye bütüncül bakabilen yeni politikayı oluşturma zamanı gelmiştir. 'Yeniden Asya' adını verdiğimiz açılımı bugün ilan ediyoruz. Yeniden Asya açılımı ile amacımız eksen değişikliği değildir. Batılı dostlarımız gelecek yine sitem edecek. Onlara şunu söylüyorum siz gidince eksen kayması olmuyor da Türkiye gidince neden oluyor. Esasen Asya ve Avrupa'yı birleştiren Türkiye eksenin kendisidir. Ama malum batılı dostlarımız her konuyu sorgulamayı ve ders vermeyi çok seviyor ama bizden de cevabını alıyorlar.