Teşrik Tekbiri ne zaman getirilir? Teşrik Tekbiri nasıl okunur? Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav.) nasıl yapardı

Teşrik Tekbiri nasıl okunur, Teşrik Tekbiri ne zaman getirilir Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav.) nasıl yapardı? Teşrik tekbiri nedir, ne zaman başlar soruları ve araştırmaları şu günlerde arttı. Kelime anlamı yüksek sesle tekbir almak, bayram namazını kılmak için musallaya çıkmak olan teşrik tekbiri Hanefî, Hanbelî, Zâhirî ve Zeydî mezheplerine göre farklılık gösterir. Teşrik kelime anlamı olarak doğuya doğru gitmek, parlamak, eti güneşe sermek demektir. Teşrik tekbiri, Kurban bayramı günlerinde farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir. Kurban Bayramının ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç güne ise "eyyâmü't-teşrîk (teşrîk günleri)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne de "arefe günü" denir.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :11 Ağustos 2019 , 09:05 Güncelleme Tarihi :11 Ağustos 2019 , 09:05
Teşrik Tekbiri ne zaman getirilir? Teşrik Tekbiri nasıl okunur? Peygamberimiz Hz.Muhammed sav. nasıl yapardı

İÇİNDEKİLER

Teşrik kelime anlamı olarak doğuya doğru gitmek, parlamak, eti güneşe sermek demektir. Teşrik tekbiri, Kurban bayramı günlerinde farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir. Kurban Bayramının ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç güne ise "eyyâmü't-teşrîk (teşrîk günleri)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne de "arefe günü" denir. Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç farz namazının arkasından birer defa Teşrik Tekbiri getirilir. Teşrik tekbiri, sola selam verdikten hemen sonra ara vermeden, yerinden kalkmadan, mescidden çıkmadan ve dünya kelâmı konuşmadan okunması gerekmektedir. Peki Teşrik Tekbiri nasıl okunur, Teşrik Tekbiri ne zaman getirilir Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav.) nasıl yapardı?

TEŞRİK TEKBİRİ NASIL BAŞLADI?

Rivâyet olunur ki, Hazreti İbrahim (Aleyhisselâm) Hazreti İsmail (Aleyhisselâm)ı boğazlamak maksadıyla yere yatırıp da hazırlıklara başladığında Cebrail (Aleyhisselâm) yanında koç bulunduğu bir halde harekete geçti ve Hazreti İbrahim (Aleyhisselâm)ın bıçağı vurmaması için "Allahu ekber, Allahu ekber" diye tekbir getirdi. Bunu duyan Hazreti İbrahim (Aleyhisselâm) da başını kaldırıp semaya baktığında koçu görmesi üzerine: "Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber" dedi. Hazreti İsmail (Aleyhisselâm) ise buna: "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" şeklinde mukabele etti ve teşrik tekbirleri böylece sabit olmuş oldu.

TEŞRİK TEKBİRİ NEDİR? NASIL VE NE ZAMAN OKUNUR?

Teşrik kelime anlamı olarak doğuya doğru gitmek, parlamak, eti güneşe sermek demektir. Teşrik tekbiri, Kurban bayramı günlerinde farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir. Kurban Bayramının ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç güne ise "eyyâmü't-teşrîk (teşrîk günleri)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne de "arefe günü" denir.

Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç farz namazının arkasından birer defa Teşrik Tekbiri getirilir.

Teşrik Tekbiri: "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" .

Teşrik Tekbiri anlamı şöyledir:"Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur".

Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r. anhümâ)'ya dayanır.

TEŞRİK TEKBİRİNİN OKUNMASI MEZHEPLERE GÖRE NEDİR?

İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu tekbirlerin söylenmesi kadın-erkek her Müslümana vacip. Bu tekbirleri söylemek, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre sünnet, Mâlikî mezhebine göre ise müstehap.

"Allahü Ekber Allahü Ekber" lafzı şerifini,İbrahim Aleyhisselam İsmail Aleyhisselamı kurban etmek üzere iken kesmekte acele etmesin diye Cebrail a.s. okumuştur.Bu tekbiri işitince İbrahim Aleyhisselam:

"La ilahe illallahü vallahü Ekber" buyurdu. İsmail Aleyhisselam da kesilmeyeceğini anlayınca:

"AllahüEkber ve lillahil-hamd" buyurdu.

Bu tekbirin ilk vakti arefe günü sabah namazının farzının selamından sonradır. Son vakti, Zilhicce ayının onüçüncü günü ikindi namazının farzının selamından sonradır. Tekbirler yirmi üç vakitte tamam olur. Bu yirmi üç vakitte her kimin üzerine beş vakit namaz farz ise,o kimse üzerine farz namazlardan selam verdiğinde hemen tekbir okuması vacip olur.

KURBAN TEKBİRİNE NE ZAMAN BAŞLANIR?

Teşrik tekbiri, mükellef olan her Müslüman'ın üzerine vaciptir. Teşrik tekbiri, Arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar farz namazların akabinde okunur. Yani Arefe günü (10 Ağustos Cumartesi) okunmaya başlanan teşrik tekbiri bayramın 4. günü (14 Ağustos Çarşamba) okunur ve bu şekilde toplam 23 vakit okunmuş olunur.

Teşrik tekbiri, sola selam verdikten hemen sonra ara vermeden, yerinden kalkmadan, mescidden çıkmadan ve dünya kelâmı konuşmadan okunması gerekmektedir.

Teşrik tekbiri: Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd"

Teşrik tekbiri anlamı: Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Hamd Allah'a mahsustur.

TEŞRİK GÜNLERİ VE TEKBİRLERİNİN SUBUTİ

Nübeyşe el-Hüzeli (Radıyallâhu Anh)den yapılan rivayette, Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz'in şöyle buyurduğu bildirilmiştir: ''Teşrik günleri, yeme, içme ve Azîz, Celîl olan Allah'ı anma günleridir.''

Nitekim İbnu Abbas (Radıyallâhu Anhumâ)nın şöyle dediğini Buhârî nakletmektedir: ''Kur'ân'da, 'Allah (Celle Celâluhû)ı belli günlerde/sayılı günlerde anın' ayetleri teşrik günlerine işarettir.''

İbnu Ömer (Radıyallâhu Anhumâ) ile Ebu Hureyre (Radıyallâhu Anh) da Zilhicce'nin ilk on gününde çarşı, pazara çıkıp tekbir getirirler ve halk da onlara katılarak tekbir getirirdi. Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh) de Mina'da bulunduğu çadırda yüksek sesle tekbir getirir ve mescid ehli onun tekbir sesini işitir, böylece onlar da ona katılıp tekbir getirirlerdi. Aynı zamanda çarşı-pazarda olanlar da bu tekbire katılarak seslerini yükseltirlerdi. O kadar ki, yükselen tekbir sesleri Mina'yı çınlatırdı.

KURBAN BAYRAMI NEDİR?

Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah'ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil'in Cenâb-ı Hakk'ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah'ın rızâsı, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah'a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

KURBAN HÜKÜMLÜLÜĞÜ

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet oldu- ğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır. Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:

1. Müslüman olmak.

2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.

3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.

4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.

Gayri müslimler öncelikli olarak imanla mükellef olup ancak iman ettikten sonra ibadetleri ifa etmeye ehil sayılırlar. Bu sebeple, bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü tutulabilmesi, daha doğrusu böyle bir ibadeti ifaya ehil sayılabilmesi için müslüman olması gerekir. Bu kural bütün ibadetler için geçerlidir. Hanefîler'den Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre kurbanla yükümlü sayılmak için akıl ve bulûğ şart olmayıp gerekli malî güce sahip olan küçük çocuklar ve akıl hastaları adına kanunî temsilcileri tarafından kurban kesilmesi gerekir. Bu fakihler kurbanın malî bir ibadet oluşu ve başta fakirler olmak üzere üçüncü şahısların hakkının gözetilmesi hususunu ön planda tutmuşlardır.

Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed'e ve Şâfiîler'e göre kurban mü- kellefiyeti için akıl ve bulûğ şarttır. Hanefî mezhebinde bu konuda fetva İmam Muhammed'in görüşüne göre verilmiş ve tatbikatta bu görüş ağırlık kazanmıştır. Bu son görüşün ilk bakışta, üçüncü şahısların yani kurban etinden yararlanacak ihtiyaç sahiplerinin haklarını göz ardı ettiği ileri sürü- lebilirse de, ehliyetsiz ve eksik ehliyetli kimselerin mal varlığının korunması ve gerekli tedbirler alınarak onlara daha güvenli bir gelecek hazırlanması açısından isabetli olduğu da söylenebilir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının haklarının istikbale mâtuf olarak korunması, kanunî temsilciler için hukukî ve dinî bir sorumluluktur. Böyle bir kaygının söz konusu olmadığı durumlarda kanunî temsilcilerinin zengin çocuklar ve ehliyetsizler adına kurban kesmesi güzel bir davranış olur.
Kurban Bayramı önemi ve fazileti haberimizde. İslam dininde Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramıdır olmak üzere iki bayram bulunmaktadır. Kurban kesmenin tarihi Hz. Adem (a.s.) dönemine kadar uzanmaktadır. Yüce Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim'de Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta da kurban kesmeye işaretler bulunmaktadır.