İşte Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu'nun "Gül ve Davutoğlu hesapları, aynı merkezden yönetiliyor!" adlı köşe yazısının tamamı:
Dün sabah saatlerinde, üç ilimizin belediye başkanlarının görevden alındığı bilgisi geldi..
Karara itiraz eden HDP'lileri anlarım..
HDP'lilerle gayri resmi seçim ittifakı yapan CHP'lileri anlarım..
Hatta..
Halkın önüne çıktığında milliyetçi, kapalı kapılar ardında HDP ile iş kotaran İyi Partilileri de anlarım..
Ama..
Cumhuriyet tarihinde en büyük riski üstlenerek, çözüm sürecini başlatan AK Parti'yi arkadan hançerlemek üzere kolları sıvayan Abdullah Gül ile Ahmet Davutoğlu'nu anlamam mümkün değil..
Bu iki isimden ve ekibinden zaman zaman kafa çıkarmalar yaşanıyor..
Hepsine cevap vermeye kalkıp, "fitneyi daha da artırmayalım" düşüncesi ile, es geçtiklerimiz oluyor..
Ama lütfen..
Biri, AK Parti'nin aday göstermesi sonrasında cumhurbaşkanı koltuğuna oturmuş..
Diğeri de AK Parti Genel Başkanı sıfatı ile Başbakan koltuğuna oturmuş iki isim..
Dün, aynı dakikayı gösteren bir zaman diliminde..
Yani 19 Ağustos, 14.03 itibari ile..
Benzer söylemle sosyal medyada paylaşımda bulunup..
Üç ilin belediye başkanlarının görevden alınmasına itiraz ederlerse..
Bunu da görmezden mi gelelim..
Kafamızda oluşan soruları, sormadan içimize mi atalım?
Biz "fitne çıkmasın, fitneyi azdırmayalım" diye düşünürken..
Birileri meydanı boş bulup.
Milletin aklı ile alay edercesine, dindar yöneticilerin ayağına çelme takma operasyonuna tam hız devam etmelerine seyirci mi kalalım?..
Hayır, edebimizi bozmadan..
Ama oynanan oyunu da deşifre ederek, hem muhataplarımıza gerekli hatırlatmalarımızı yapmalıyız, hem de aynı dilekten iki defa ısırılmamları için uyandırmalıyız..
Nedir uyarımız, nedir hatırlatmalarımız?
Abdullah Gül'ün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımı aktarayım..
"Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının 'bu şekilde' görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır. 04:03 - 19 Ağu 2019" diyor, AK Parti'nin desteği ile cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül..
Görevden almaların yaşandığı üç ilin en büyüğü Diyarbakır'dan örnekleyerek anlatalım, o zaman..
Soralım "bunlar doğru olmuş mudur?" diye..
Mesela?
Mesela, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, göreve gelir gelmez, makamdaki Atatürk ve Tayyip Erdoğan fotoğraflarından Atatürk'ünkini ikiye çıkarıp, Tayyip Erdoğan'ınkini kaldırtmış..
Soralım Abdullah Gül'e: "Atatürk'ün fotoğrafını ikiye çıkarıp, Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını kaldırtmak, doğru olmuş mudur?"
Fotoğraf meraklısı değilim..
Ama..
Sorsam, "Tayyip Erdoğan ne yaptı, Mustafa Kemal ne yaptı, Diyarbakır'a?"diye..
Verecekleri cevapları olmayanlar..
5816 Sayılı kanuna muhalefetten, daha yeni bir davaya muhatap olmuş iken.
İkincisine fırsat vermemek için..
Mustafa Kemal'in şahsını bir kenara bırakıp..
Mustafa Kemal'cileri bir başlıkta toplayıp, soralım hem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı'na, hem Abdullah Gül'e:
"Diyarbakır'a, Tayyip Erdoğan'cılar ne yaptı? Mustafa Kemal'ciler ne yaptı?
Ki, birisinin fotoğrafı kaldırıldı diğerinin fotoğrafı ikiye çıkarıldı?"
Çok güzel bir mesaj gibi görünüyor, "Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının "bu şekilde" görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır."
Peki..
Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını indirip, bölgeyi uçakla bombalayan Sabiha Gökçen'in manevi evladı olduğu Mustafa Kemal'in fotosunu ikiye çıkartması, doğru olmuş mudur?
(Benim önerim, ikisinin de fotosunun orda kalması idi.. Ama birisini indirirseniz, ben de haklı olarak, bazı şeyleri hatırlatmak zorunda kalırım.)
Yine soralım Abdullah Gül'e..
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı'nın, şunun şurasında 4 aylık belediye başkanlığı döneminde, daha önce bir caddeye verilmiş olan sahabeden İyaz bin Ganem'in adını silip, oraya PKK üyesi İlhan Diken'in adının vermesi doğru olmuş mudur?
Dahası..
Seçim öncesinde böyle bir vaadi halka yapmadığı halde, göreve gelir gelmez ilk iş olarak böyle bir icraata imza atılmış olması, doğru olmuş mudur?
Devam edelim, Diyarbakır özelinde somut örneğe:
İmar planında cami olarak ayrılmış yerin, seçim sonrasında, seçmene sorulmadan, park olarak değiştirilmesi doğru olmuş mudur?
Şehid yakınlarına mobbing uygulaması doğru olmuş mudur?
PKK'lıları işe almaya kalkışması doğru olmuş mudur?
Kendisini günlük siyasetten uzak gibi gösteren Abdullah Gül, teröre destek zuçlamasına muhatap olan bir kişiye destek için sahneye çıktığına göre, soralım: "Akit gazetesi sorumlu müdürü olarak tarafıma 4.5 yıl hapis cezası istemi ile iddianame düzenlenmesi doğru olmuş mudur?"
Yok öyle..
"Ben istediğim konu hakkında görüş bildiririm, istemediğim konu hakkında görüş bildirmem" uyanıklığı..
Dürüst iseniz..
Ahlaklı iseniz.
Mevcut siyasilerden daha ilkeli olduğunuzu iddia ediyorsanız..
Buyrun, sahipsiz görünen Kürt seçmenin oylarını çalmak için yapılan yorumların yanı sıra, dindar insanların uğradıkları zulümler hakkında da görüş açıklamaya..
Seçildiğinde başarı dileklerinde bulunduğunuz Ekrem İmamoğlu'nun iki ayda 14 gün, tahakkuk etmemiş yıllık izinden tatil kullanması doğru olmuş mudur?
İstanbul'u sel götürürken, Ekrem beyin Bodrum'da tatil yapması, tepkiler üzerine İstanbul'a gelip, birkaç saat sonra tekrar Bodrum'a gitmesi doğru olmuş mudur?
Sizin, aynı saat ve aynı dakikada, 14.03'de Ahmet Davutoğlu ile birlikte üç HDP'li başkan lehine tivit atmanız doğru olmuş mudur?
Aynı saat ve dakikada atılan tivitleriniz, iki hesabı da aynı kişinin yönettiğini ispat ettiğinden, kamuoyundan gizli böyle iş tutmanız doğru olmuş mudur?
Dahası, işinize gelen konularda görüş açıklayıp, işinize gelmeyen konularda suskun kalarak milleti enayi yerine koymanız, doğru olmuş mudur?
Ahmet Davutoğlu'nun mesajına sıra gelmedi..
Ama, alın birini, vurun ötekine..
İkisi de aynı merkezden yönetiliyor.
İkisinin de sadece sosyal medyası değil, kendileri de aynı el tarafından yönetiliyor..
İtiraz ediyorlarsa, bir izah etsinler, iki paylaşımın da saat ve dakikası niçin 14.03?