Salih Tuna'dan AK Parti'den ayrılan isimlere: "Makamlarınızı kaybedince "muhalif" kesildiniz başımıza"

AK Parti'deki makamlarını kaybedenlerin muhalif bir tavır sergilemesini eleştiren Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, "Makamlarınızı kaybedince muhalif kesildiniz başımıza. Yine "muhalif" olun, hatta beter olun; fakat hiç değilse sizi o makamlara getiren lidere ABD taşeronu FETÖ ve PKK'yla eşzamanlı vurmayın. Ayıptır." dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :17 Eylül 2019 , 10:19 Güncelleme Tarihi :17 Eylül 2019 , 10:47
Salih Tuna’dan AK Parti’den ayrılan isimlere: Makamlarınızı kaybedince muhalif kesildiniz başımıza

İÇİNDEKİLER

AK Parti'de görevden alındıktan sonra partiye eleştiri sınırını aşanları köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, "Gırtlağına kadar şatafata batmayı hayat felsefi belleyen İstanbul sermayesinin himayesindeki siyasilere yol açmak için AK Parti'yi mahut söylem üzerinden mahkum etmeye çalışmak riyakarlık değilse hamakattır" ifadelerini kullandı.

"AYIPTIR"
Türkiye'de oluşan her durumu AK Parti ve Erdoğan'a bağlamanın doğru olmadığını da söyleyen Salih Tuna, FETÖ ve PKK ile eş zamanlı olarak muhaliflik yapıldığını belirtti. Tuna, "Makamlarınızı kaybedince muhalif kesildiniz başımıza. Yine "muhalif" olun, hatta beter olun; fakat hiç değilse sizi o makamlara getiren lidere ABD taşeronu FETÖ ve PKK'yla eşzamanlı vurmayın. Ayıptır." diye yazdı.

İşte Salih Tuna'nın o yazısı:

Eleştiri nimettir, uyarıcıdır, irkiltici ve yeniden doğuşa neden olucudur; lakin makul bir keyfiyete taalluk etmezse dedikodudan veya karın guruldamasından öte anlam taşımaz.
Tutarlılık da keyfiyete mündemiçtir.
Hem "sen ben bizim oğlan" ilişki biçimiyle kendine yer edinip hem de nepotizmden şekvacı olmak adamlık değildir.
Düşeşle hasbelkader geldiğin makamdan el çektirildiğinde liyakatten dem vurmanın da anlamı yoktur.
En ufak eleştiriye tahammül etmeyecek kadar aklına tapacaksın sonra da "müşavere" veya "ortak akıl" lakırdılarını dilinden düşürmeyeceksin. Riyakarlıktır bu! Riyakarlık da tastamam FETÖ mesleğidir.
Eleştiride "nispet noktası" yoksa o eleştiri sonuçta "algı operasyonuna" çalışır.
Efendim, AK Parti şana şatafata batmışmış. İyi de bunu neye / kime nispet ederek söylüyorsun?
Şehid düştüğünde vücudunu saracak bir kefen bulunamayan, hırkasıyla başını örttüklerinde ayakları, ayaklarını örttüklerinde ise başı açıkta kalan Mus'ab bin Umeyr'e nispet ederek söylüyorsan kim şatafata batmamış ki?!
Gırtlağına kadar şatafata batmayı hayat felsefi belleyen İstanbul sermayesinin himayesindeki siyasilere yol açmak için AK Parti'yi mahut söylem üzerinden mahkum etmeye çalışmak riyakarlık değilse hamakattır.
Nispet önemli, olmaz olur mu?
Küresel kapitalizmin desteklediği CHP'nin (Nihat Genç'in ifadesiyle Manukyan kadar zengin olan) belediye başkanına nispet ediyorsan başkadır, Ebu Zerr'e nispet ediyorsan başkadır.
Kirli ve sinsi FETÖ propagandası kaç zamandır kol geziyor. Kripto özellikleriyle her yapılanma, her cemaat ve her tarikata girip zehirlerini sinsi bir şekilde akıtıyorlar.
Mahalleyi ifsat ediyor, zehirliyorlar.
Hiç kuşkunuz olmasın o "israf" söylemleri de FETÖ marifetidir. Çatallı dilleriyle "cemaat" kavramını kullanmışlardı, şimdi sıra "israfa" geldi. Erdoğan'a kinleri o kadar büyük ki "israf" diye İstanbul'daki tünelleri gözlerine soksan görmezler.
Bakınız muhteremler, AK Parti her şeyden evvel bir partidir; cemaat veya tarikat veya dergâh değildir.
Bu ülkede daha dün denilecek kadar kısa süre önce başörtüsü yasaktı. Dahası, başörtüsüne özgürlüğü savunmak bile "laikliğe karşı fiillerin odağı olmak" suçlamasıyla parti kapatma gerekçesi sayılmış, AK Parti'ye 2007'de kapatma davası açılmıştı... Yaz aylarında çocuklarımıza Kur'an okumayı öğretmek bile yasaktı...
AK Parti yasakları kaldırdı.
Sen kalkmışsın (misal) "aile gitti, koca koca camileri ben ne yapayım" diyorsun. Her şeyi partiden beklemek nedir muhterem? Özgürce inandıklarını yaşa, yaşadıklarını da anlat işte.
Asansörde halvet olmanın sıhhat şartlarını anlatarak mı aileyi koruyacaksınız, mesele orda.
Her şeyi Erdoğan ve AK Parti'ye bağlamanın anlamı yok. Akıllı cep telefonlarını Sayın Erdoğan üretmedi.
Modernizm bir tufan. Nuh'un gemisi de yok artık. Teoloji kaç yüzyıldır suskun. Tarihin objesi değil nesnesiyiz yazık ki.
Sadra şifa bir cümleniz yok. Sakın ola imkandan, fırsattan bahsetmeyin. Fikrin varsa çimento kağıdı da yeter.
Zaten imkan verilenlerin de dakka geçmiyor her tarafı ayrı oynuyor.
Takva sandığımız hallerinizin de yoksulluğunuzdan kaynaklandığını mal mülk makam sahibi olduğunuzda anladık.
Makamlarınızı kaybedince de "muhalif" kesildiniz başımıza.
Yine "muhalif" olun, hatta beter olun; fakat hiç değilse sizi o makamlara getiren lidere ABD taşeronu FETÖ ve PKK'yla eşzamanlı vurmayın.
Ayıptır.