(ABD programı) Hem BM Genel Kurulu'na hitabımda hem de ikili görüşmelerimizde önemli mesajlar verdik. Küresel sistemin temel sorunu adaletsizlik ve eşitsizlik üretilmesidir. İnsan onuruna yakışır bir dünya sistemi kurmak zorundayız. Bunun için de her platformda "Dünya beşten büyüktür" diyorum. Mülteci krizi küresel boyutlara ulaşmış durumda fakat dünyanın ilgisi başka yerlerde. Bu noktaya dikkat çekmek için Aylan Kurdi bebeğin fotoğrafını gösterdim. Mülteci sorununa kökten kalıcı çözüm bulmak için Suriye'de akan kanın durması gerekiyor. Hem ulusal güvenliğimiz hem de mülteciler için güvenli bölgenin bir an önce kurulması gerekiyor. Bununla ilgili hazırladığımız kitapçıkları bütün liderlere bu vesileyle dağıttım. Eğer güvenli bölge kurulabilirse, 1 ila 2 milyon mülteciyi buralara yerleştirebiliriz. Gerek planlama gerekse projelendirme çalışmalarını yapmak suretiyle işi ciddiyetle ele aldık. Güvenlik ve terörle mücadele bir bütündür, çifte standart kabul edilemez. Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende değiliz. BM Genel Kurul'undaki hitabım ve görüşmelerim vesilesiyle küresel siyaseti doğrudan ilgilendiren Filistin, Keşmir, Yemen, Libya, Arakan Müslümanları, Orta Doğu ve Körfez'de yaşanan gerilimler, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, terörle mücadele ve insani yardım konularına da temas etme imkanı buldum. Dünyanın sessiz kaldığı bu sorunları görmezden gelmemiz mümkün değil. Biz hem iç hem de dış politikada adaletin, vicdanın, hakkın ve hakkaniyetin sesi olmaya gayret ettik. Bundan sonra da daha adil ve müreffeh bir dünya için gayret gösterecek ve hakikati her platformda dillendirmeye devam edeceğiz.
480 km uzunluğundaki güvenli Bölge planlamamız aslında Trump'ın da ifade ettiği 20 mil anlayışını kapsayan bir derinlik. Burada 150 ila 400 metrekare arasındaki alanlarda yerel mimari ile yapılmış ve ekip biçilebilecek bahçenin, icabında hayvancılık yapılabilecek ahırların olduğu binalarla birlikte bu insanları çadırlardan ve konteynır kentlerden kurtaralım istiyoruz. Burada özellikle başta ABD olmak üzere Rusya, Almanya, Fransa'nın bize gerekli desteği vermeleri lazım. Eğer bu destek gelirse biz de bunun inşaatla ilgili kısmını üstlenebilir ve yoğun bir çalışmayla burada bu işleri tamamlarız.
(ABD'yle güvenli bölge çalışmalarında gelinen noktaya ilişkin soru üzerine)
Bir kere verdiğimiz takvim şu anda işliyor. Bu takvim işlerken sınır boylarında bütün tedbirlerimizi almış bulunuyoruz. Bu tedbirlerin yanında son dönemde bölgede uçaklarımızı da uçurduk. Uçaklarımız da bölgede uçmak suretiyle zaten bu sürece devam etmekte olduğumuzun sinyallerini verdiler. Yani uçaklarımızın burada uçuşu herhalde boşuna değil. Bu basit bir seyrüsefer de değil. Türkiye'de bütün değerlendirmelerimizi yapmak suretiyle ne gibi adımlar atacağımızı daha önceki planlarımız çerçevesinde uygulamaya koyacağız. Çünkü Türkiye oyalanacak bir ülke değildir. Şu anda sürekli tacizler altında olan benim vatandaşlarımdır. Bunun yanında da tabi yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bu mültecilerle ilgili olarak dünyanın da Batı'nın da hala en ufak şekilde kılı kıpırdamıyor. Hepsi seyirci. Hepsinin bize söyledikleri şu "Bu işi nasıl başarıyorsunuz? Bu işi buralara nasıl getirdiniz? 4 milyon mülteciye nasıl ev sahipliği yapıyorsunuz?". Tamam da bu sözün hiçbirisi bizim karnımızı doyurmuyor ki? Bir defa bize verilen sözleri yerine getirmiyorsunuz. Şu anda 40 milyar doların üzerinde yapmış olduğumuz harcama var. Artık bu adımların atılması gerekiyor. Döner dönmez de bu planlarımızı, değerlendirmelerimizi yapıp uygulamaya koyacağız.
Sayın Trump'la Houston'daki mitinge giderken uçakta telefonla bir görüşme yaptık.
(BM'deki konuşmaya İsrail'in tepkisiyle ilgili soruya)
Netanyahu çok rahatsız oluyor. Çünkü bu gösterdiğimiz haritalar onları çıldırtıyor. ABD'de Yahudi kuruluş temsilcileriyle bir görüşme yaptık. Orada kendilerine "Siz işgalcisiniz" dedim. Bunlar bir de yalanı çok seviyor. Yüzleri kızarmadan yalan söylüyorlar. Söyleyecekleri bir şey yok ki. Gerçeği ortaya koyuyorsun. "Öyle bir şey yok." diyorlar.
İdlib'de gözlem noktalarındaki ekiplerimiz müteyakkız. Şu anda İdlib'de bir sükunet ve suhulet görünüyor ama tedbiri elden bırakmamak lazım.
'OTEL ODALARINDA KİMDEN NEYİ KAÇIRIYORSUNUZ'
CHP ve İYİ Parti'nin ekonomiden sorumlu iki ismi Faik Öztrak ve Durmuş Yılmaz'ın IMF heyetiyle görüşmesiyle ilgili soru üzerine) Siyasette tutarlı olmak önemli. IMF'den borç talebi aklımızın ucundan geçmedi. Fakat muhalefet "İktidarı nasıl yaralarız?" hesabıyla yalan, iftira atıyor. IMF temsilcileri sizi muhatap alacaklarsa gelsin makamınızda ziyaret etsin. Niye gidip otellerin odalarında görüşmeler yapıyorsunuz. Tabi bizi üzen budur. Bunlar, bu milletin kimliğine kişiliğine yakışan şeyler değil. Otel odasında kimden neyi kaçırıyorsunuz.
MİLLETİM BİNDİRİLMİŞ KITALARDAN HESAP SORACAK
Berlin'de HDP, CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi temsilcileri ve Can Dündar, Hatip Dicle ve Hayko Bağdat gibi isimlerin katılImıyla yapılan toplantılara dair soru üzerine) Bunlar bir defa tamamıyla "bindirilmiş kıta" olarak belirlenmiş başlıklar üzerinden gidip Türkiye'ye Batı'ya şikayet eden kişiler. Ama 2023 inşallah halkımın bunlara yeni bir hesap sorma dönemi olacaktır.
'SİZDEN DE PATRİOT ALABİLİRİZ' DEDİM
F-35 konusu tam manasıyla çözülmedi. Ama ben kendilerine teklifimi yaptım. "S-400 yanında sizden de Patriot alabiliriz" dedim. Bunu bizzat Sayın Trump'a söyledim. Kendileri de "Bu eğer ciddiyse bunun üzerine çalışalım" dediler. "Size ciddi bir teklif yapıyorum. Siz bunu Kongre'den geçirebiliyorsanız çalışmalarımızı yaparız" dedim. Bu olursa ülkemize alternatif bir savunma sistemi kazandırırız.
DEMOKRASİYE KASTEDEN FETÖ'CÜLERE ABD KUCAK AÇTI
Başkan Erdoğan New York'ta katıldığı Türkiye- ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen 10. Türkiye Yatırım Konferansı gala yemeğinde FETÖ elebaşının Türkiye'ye iade edilmemesini sert sözlerle eleştirdi: FETÖ elebaşının Pensilvanya'da hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor. Amerika'nın demokrasiye kastedenlere kucak açması çok büyük çelişkidir.
SABAH