İZİNDEYİZ
Bir 10 Kasım sabahı daha geldi çattı,
Sirenler uzun uzun, yalnız senin için çaldı,
Tam 81 yıl olmuş senden ayrı kalalı,
Çok özledi seni cumhuriyet'in evlatları
Bıraktığın ilkelerin izindeyiz merak etme!
Kimse bozamaz birliğimizi hiçbir sebeple,
Hep yaşayacak bu vatan Ata'm senin izinde,
Söz veririz her 10 Kasım saat dokuzu beş geçe.
Birkan Soylu
ATATÜRK
Düşmanların elinden,
Sen kurtardın vatanı.
En yükseklere diktin,
Şanlı Türk bayrağını.
Adını ve şanını,
Bütün dünya biliyor.
Masum olan milletler,
Hep izinden gidiyor.
Sen, Türk için her zaman,
En büyük kahramansın.
Damarlarımızda akan,
Eşsiz, asil bir kansın.
Birkan Soylu
MUSTAFA KEMAL'IN GÖK YAZILARI
Ben Mustafa Kemal, elimde tebeşir, Kocaman,
Mavicek bebelerin, ak kızların,
Taş ninelerin, çatal dedelerin gözleri, kocaman,
Bir 10 Kasım gecesi
Yazıyorum ateşten çağrımı karşınıza:
-Ey Türk gençliği...
Ben Mustafa Kemal, doyamadım haykırmaya,
Şimdi destan ellerimle yazıyorum,
Yeşiline suyun,
Kuşun,
Yelin,
Yaprağın:
"Ne Mutlu Türküm Diyene."
Ben Mustafa Kemal, önümde kırk bin köy,
Kırk bin ovaya karşı bir tek dağ gibiyim
Bayraklarım değerken evren bayraklarına şimdi,
Elimde tebeşir
Yazıyorum kara gecenin üstüne
Yazıyorum armağanımı:
"Övün, Çalış, Güven."
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Büyük Atatürk'e
Binerken rıhtımdan, Bandırma vapuruna,
Tek düşüncendi senin; "Vatan, Millet, Sakarya".
Çakmak gibi gözlerin, dalarken ufuklara,
İlaç olacaktın milletin, kanayan yarasına.
Yarın çok geç olurdu, durma nedir bilmedin,
Erzurum'dan Sivas'a, yıldırım gibi geçtin.
Bağımsızlık ateşini, sen yaktın bu vatanda,
Kongrelerle başlayan, Kurtuluş Savaşı'nda.
Bizler Cumhuriyetini, taşıyacağız sonsuza,
Atam sen rahat uyu, aziz vatan toprağında.
Birkan SOYLU
KURTULUŞ ÖNCÜLERİ İÇİN
Yan yana iki çocuk görsem
İşte Atatürk diyorum
Özgürlüğün toprağı uyanıyor
İçin için seviniyorum.
Koşuşan iki öğrenci görsem
İçimin güneşi ısınıyor
Yürüyen bir bakış gibi
Mustafa Kemal geliyor.
Kol kola iki işçi görsem
Ekmeğim çoğalıyor birden
Bir ışık düşüyor ortalığa
İşte Atatürk diyorum.
İşte Atatürk diyorum
İlk kuruluş öncüleri
Bir gül çağrısında hepsi
Bize uzanmış elleri.
Mehmet KIYAT
10 Kasım
10 Kasım 1938,
Günlerden Perşembe.
Atatürk'üm ölmüş,
Saat dokuzu beş geçe.
Çökmüş bir matem havası,
Milletimin üstüne,
Gözyaşları sel olmuş
Akmış Marmara Denizi'ne
Herkes akın akın,
Dolmabahçe'ye koşmuş,
Büyük kurtarıcı artık,
Aramızdan ayrılmış.
Atatürk'süz yaşamak,
Çok zor gelse de millete,
Kalplerde yaşatılmış,
O veciz sözleriyle.
Emanet etmiş bizlere,
Kurduğu cumhuriyeti.
Var oldukça bu dünya,
Bilmeliyiz kıymetini.
Birkan Soylu
ATATÜRK'Ü DUYMAK
Ulu rüzgâr esmedikçe
Yaşamak uyumak gibi.
Kişi ne zaman dinç;
Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi.
Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz?
Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik.
Ekmek olmak için önce
Buğday olmak gibi.
Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe
Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi.
Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene
Her ışık-kaynak gibi.
En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi,
Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz,
Daha da yakınsın, daha da sıcak
Bıraktığın toprak gibi.
ATATÜRK YAZAR
Sordum seni;
Dağına, taşına Türkiye'min,
Herkes kendinden emin,
Yükseldi gür sesler;
Umutlar, sevgiler:
O biziz, O bizleriz.
Hepimiz bir parçayız
Atatürk'ten,
Bütün doğa,
Atatürk'ü anar,
Atatürk'ü şaşar.
Herşeydir OTürkiyem'de.
Göller, ırmaklar, ormanlar.
İmza imza Atatürk yazar.
Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz,
Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi,
Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler:
Olmaya devlet cihanda Atatürk'ü duymak gibi.
Behçet NECATİGİL
SEN VARSIN ATATÜRK'ÜM HER ŞEYİMİZDE
Bu gün yatağımdan hür kalkıyorsam
Ekmeğim ak suyum berraksa,
Ağaçlar çiçek açıyor
Topraklar ısınabiliyorsa,
Sesim gür çıkıyor
Özgür özgür bakabiliyorsam,
Sen varsın gözbebeklerimde
Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.
Yazabiliyorsam gönlümce
Okuyabiliyorsam...
Kazabiliyorsam toprağımı
Gün ışığında çapa kürek elde,
Çalışabiliyorsam gece gündüz
Ekip biçebiliyorsam dileğimce,
Sen varsın yüreğimde
Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.
M. Esat TOZKOPARAN
10 KASIM 1938'DE NE OLDU?
Sağlık durumu kötüye giden Atatük'e 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu ve Avrupa'dan doktorlar getirildi. Fakat tedaviler sonuç vermedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09:05'te İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Naaşı büyük bir törenle Ankara'ya uğurlandı ve Atatürk 21 Kasım 1938 günü Ankara'da büyük bir törenle Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendisi için yaptırılan Anıtkabir'de toprağa verildi.