İçişleri Bakanlığı'ndan terörle mücadelede yeni uygulama!

İçişleri Bakanlığı, büyük bir başarı ile devam eden terörle mücadelede yeni bir uygulamaya gidiyor. Buna göre aileler ile yapılan görüşmelerin hemen ardından, PKK tarafından kandırılan çocukların teslim olması için teşvik sistemi hazırlanıyor.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :17 Kasım 2019 , 12:55 Güncelleme Tarihi :17 Kasım 2019 , 13:07
İçişleri Bakanlığı’ndan terörle mücadelede yeni uygulama!

İÇİNDEKİLER

İçişleri Bakanlığı'nın terörle mücadelede uygulamaya koyduğu yeni konseptle, Türkiye genelinde yürüttüğü çalışmalarla 214 gencin terör örgütü PKK'dan kurtarılmasını sağladı. Çalışmalar öncelikle PKK'lı teröristlerin, küçük yaşlarda kandırarak örgüte kattığı gençlerin, aileleriyle iletişime geçmesiyle başlıyor.

Ailelerin de yardım talebi üzerine TEM Şube polisleri devreye giriyor. Polisler, ailelerle istedikleri yerde görüşüp, onlara çocuklarının Türkiye'de suça karışmadıkları sürece ceza verilmeyeceğini, teslim olmaları halinde ifadeleri alınıp, soruşturma geçirdikten sonra hayatlarına özgür bir şekilde devam edeceğini anlatıyor. Aileler de bu bilgileri, çocuklarıyla paylaşıyor.

Sabırlı ve titizlikle yürütülen diyalog sürecinde, bir süre sonra örgüt üyesi gençlerin bu kez polisle temas kurması sağlanıyor. Ailesi ve polisin ikna çalışmaları sonuç verdiğinde, örgütten kaçabilen gençler, güvenlik güçlerine teslim oluyor. Önce aileleriyle buluşmalarına izin verilen örgüt üyeleri, mahkeme süreçleri tamamlandıktan sonra ise normal hayatlarına devam ediyor.

'OĞLUM KAYBOLDU, GİTTİ'
Oğlunun 15 yaşında örgüte katıldığını belirten baba, yaşadığı süreci şöyle anlattı:

"Oğlum 15 yaşında kayboldu. Karakola müracaat ettim, kaydını aldılar, onu arayacağız, bulacağız dediler. 6- 7 sene geçti, o zamandan beri haberimiz yok. Kimseyle bağlantı kurmadı. Okula gidiyordu, arkadaşları o tarafa meyilliydi. Ben işe erken gidip geç geliyordum. Çocuk benden habersiz, o tarafa kaymış. Kandırmışlar çocuğu, götürmüşler. O dönem bizim mahallede oturanlar arasında terör örgütüne katılanlar çoktu. Oğlum benimle pek konuşmazdı ama, ben ona hep anlatırdım. Bu dava boştur, Hepimiz Müslümanız, Müslümanlıkta böyle bir şey yok. Peygamberimiz buyurmuş ki İslam'da ırkçılık yoktur. Sen Kürtsün, ben Türküm, böyle bir şey yok. Devlet bize zulüm hakaret yapmamış. İstediğin yerde iş yeri açıyorsun, istediğin yerde ev yapıyorsun, sana karışan yok. İsrail'in Amerikan'ın oyunudur. Böl, lokmayı küçült, yut. Ama çocuğa para verdiler, onu kandırdılar. Eve geç gelmeye başladı. Telefonla aradığımda sanki konuşma yapılan bir yerden geliyordu sesi. Ben bir şey yapamadım. Oğlum kayboldu gitti. O arkadaşlarını da uyarıyorduk, ben de annesi de çocuğumuzun peşini bırakın diyorduk. Ama yakasını bırakmadılar."

'ORASI ÖLÜM YOLU'
Bir Kürt olarak devletten hiçbir zaman zarar görmediğini belirten baba, "Bir devlet insana karışmıyorsa, biz kardeşiz diyorsa, bundan daha güzel bir şey var mı? Oraya giden mutlaka ölecek, ölüm yolu orası. Devletten bize zarar gelmez ki. Ben bir Kürt olarak 20 yıldır buradayım. İş yerim var. Ben devletten en ufak bir zarar görmedim. Ama bir ara kepenk kapatmaya zorluyorlardı. Kapatmazsan dükkanı yakıyor. Asıl zararı onlar veriyor. Ama millete anlatamıyorsun. Biz bunlardan çok çektik" diye konuştu.

'SEBEP OLANLARIN ALLAH BELASINI VERSİN'
Çocuğunun pişman olduğunu, ancak geri dönemediğini belirten baba, "Çocuk aslında pişman olmuştu ama geri dönemedi, kancayı takmışlardı. Sebep olanların Allah belasını versin. Binlerce genç gitti. Kürt, Türk Çanakkale'de dedelerimiz beraber çarpıştı. Bu örgüt çıktı çıkalı düşmanım onlara. Benim bu durumumu bilirler, bana 'caş', yani bizden değil derler. Kuran okudum, hadis biliyorum, İslam'da ırkçılık yok. Ben bunu bildikten sonra nasıl kardeşin kardeşi öldürmesini kabul edeyim" ifadesini kullandı.

'OĞLUMLA YÜZYÜZE GÖRÜŞEBİLSEM İKNA EDERDİM'
Güvenlik gerekçesiyle isminin açıklanmasını istemeyen bir başka baba ise oğlunun Suriye'de terör örgütü PKK/YPG'ye katıldığını anlattı. Oğlunun kendileriyle irtibata geçtiğini, ama farklı insanların telefonlardan aradığı ve baskı altında olduğu için konuşamadığını söyledi. İkna etmek için Suriye tarafına geçmek istediğini söyleyen acılı baba, şunları anlattı:

Oğlumun örgütle alakası yoktu, çocuk yaştaydı, 15'e yeni girmişti. O sene ben kaza geçirdim, dengem yerinde değildi. Babam da yoğun bakımdaydı. O, aradaki 3 ay içinde bizde boşluk buldular. Oğlum babamın mevlidinden sonra ortadan kayboldu. Çocuğum bir sene sonra aradı, Suriye'de olduğunu söyledi. En azından artık nerede olduğunu biliyorduk. Çok uğraştık, ama o tarafa geçme durumum olmadı. Maddi olanağım olsaydı Suriye tarafına geçer, oğlumu da yüzde 99 ikna ederdim. Garantisini verirdim."

BASKI ALTINDA
Çocuğunun pişmanlık duyduğunu, ancak başka birinin telefonundan aradığı için rahat konuşamadıklarını belirten baba, "Aradığında başka birinin telefonuyla konuşuyor. Çevre müsait olunca sıkıştıramıyoruz, telefonu kapatıyor. Baskı altında. Eminiz ki içinde çocuğun pişmanlık da var. Herhangi bir olaya karışmışlığı da yok. Devletimizden istediğimiz yerini de söylüyoruz; Suriye'de YPG'nin içinde. Emniyete gittiğimizde kendilerine de söylüyoruz. Oğlum kaçınca hemen gidip, bildirdik. Komiserler bizi çağırdı, askerler de evimize geldi. Bütün durumları kendilerine de söylüyorum tekrar tekrar. Komiserlerle görüştüm. Ne yapabilirim diye. En son 12 gün önce beni değil, ağabeyini aradı. Sağlık durumunun iyi olduğunu söylüyor, haberdar ediyor. Biz gel teslim ol diyoruz, müsait bir ortamda olmadığı için teslim ol dediğimiz zaman cevap veremiyor. Her irtibatta komiserlerle, fırsat bulsam Cumhurbaşkanıyla bile irtibat kurarım. Şu an irtibat kurduğumuz komiserlerimize gereken her şeyi açık ve net en ufak bilgileri de paylaşıyoruz. Gizli saklımız yok" ifadelerini kullandı.

VATANLARINA DÖNÜP İNSAN GİBİ YAŞASINLAR
Türkiye'de insanlar arasında bir ayrımcılık görmediğini belirten baba, "Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Edirne'den Van'a kadar bu ülkenin dört bir yanı topraklarımızdır. Hiçbir zaman bu toprakların bölünmesine milletin bölünmesine izin verilemez. Ayrımcılık yapan ne kadar insan varsa Allah belasını versin. Ben 72 çeşit insan gördüm hayatta, insanlar arasında bir ayrımcılık görmedim. Ben Kürt kökenliyim ama Türkiye vatandaşıyım. Çocuklara çağrım, Allah rızası için insanlık yolunda ayrımcılık yapmadan vatanlarına dönüp insan gibi yaşasınlar" dedi.

'BİR ÇOCUĞU ÇABUK KANDIRABİLİRSİN GÜZEL KONUŞARAK'
TEM Şube polislerinin izlediği bir başka dosyada ise 14 yaşında kandırılarak, Irak'ın kuzeyinde, terör örgütüne katılan bir genç, 4,5 yıl sonra teröristlerden kaçarak Türk güvenlik güçlerine teslim oldu. Babası ile DHA'ya konuşan gencin, yaşadıklarından duyduğu pişmanlık sözlerine yansıdı. Genç, "Ailemi dinlemedim, çocukluğum, gençliğim gitti" diye konuştu. Teslim olan genç, şunları söyledi:

"Aileyle bir kırgınlığım vardı, 2015 yılında arkadaşlarla İstanbul'a gidecektik. Terör olayları o zaman çok yaygındı. Terör örgütü YDG-H'tan birileri bunu duyunca İstanbul'a gitmekten vazgeçirdi. Lice'den örgüte katıldık. Terör örgütünü gerilla diye anlatıyorlardı. Kürtler için savaşıyorlar, Kürtlerin özgür bir ülke olması gibi söylentiler. Bir çocuğu çabuk kandırabilirsin biraz güzel konuşarak. Arkadaş ortamı nasılsa, insan da o hale geliyor. Gittikten sonra her şeyi daha iyi anladık. Eğitim vermeye başladılar. Silah eğitim verdiler. Kullanabileceğimiz silahların eğitimini, bomba eğitimi, roket atar eğitimi aldık. 3 ay sürdü. Sonra kamplara dağıtıldık. Bir sene bile olmadan 15 yaşındayım daha, Irak'ın kuzeyine, Şengal'e götürdüler. Çatışmaların içinde kaldım. Pişmanlık yaşadım tabii ailemin sözünü dinlemediğim için. Okulunu oku adam ol. Arkadaşlara uyduk, çocukluğumuz gitti, gençliğimizi yaşayamadık."

'KAÇMAK İSTEYENLERİ ÖLDÜRÜYORLARDI'
Kaçmak isteyenlerin öldürüldüğünü belirten genç, "Baskınlık vardı. Bunu yapacaksın mecbursun. Bir işi yapmakta zorlanıyorsan sakatım diyemiyorsun. Sakatsan, 'herkes sakat' diyor. Yapmak zorundasın, sakat olup olmaman önemli değil. Bir korku var. İş yapmadığın için, sakatsan bile tutukluyorlar. Kaçmak isteyenleri öldürüyorlardı. Bakıyor kaçıyor durduramayacaklar öldürüyorlardı. Yakaladıklarını da cezaevine atıyorlar pişman olana kadar, olmuyorsa çıkartmıyorlardı" ifadelerini kullandı.

'BUNLAR İÇİN BURADA KALACAĞIMA AİLEM İÇİN ÖLÜRÜM DEDİM, KAÇTIM'
Aileleriyle konuşmaya, görüşmeye izin vermediklerini kaydeden genç, Birkaç kez tepedeydim. Manzara vardı, uzaklara bakıyordum köy ışıkları bazen görünüyordu şehrini ailemi özlüyordum. Gelme kararı verdim. Ben burada ölsem kimse bizi umursamaz bile. İki üç güne unuturlar insanı. Herkes ölüyor o da ölmüş derler. Ailemi görmeye, konuşmaya izin yoktu. Ben de bunlar için burada kalacağıma ailemin yolunda ölürüm. Gelme kararı aldım, kaçtım. İki arkadaşı daha örgütledim. Biri gelemedi, diğer arkadaşımla kaçtım. Mağarada 4 kişiydik. Onlar uyuyunca kaçalım dedik, tam sırası. Ekmek su silah falan da aldık. İki gün yürüdük, derenin yanına geldik, silah, malzeme, dürbün, hepsini orada bıraktık" ifadelerini kullandı.

'PEŞMERGEDE TERÖR ÖRGÜTÜNDEN KAÇANLARIN SIĞINDIĞI KAMP VAR'
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin terör örgütünden kaçanlar için kampı olduğunu belirten genç, "Peşmerge güçlerine gittik. Güzel karşıladılar, biz kardeşiz dediler. PKK'dan kaçanların kampı var. Oraya götürdüler. Burada mı kalmak istiyorsun, Türkiye'ye gitmek mi istiyorsun dediler. Biz Türkiye'ye gitme kararı aldık. Önce babamı aradım. İnsan bir değişik oluyor, 4.5 yıl sonra babamın sesini duydum. Bir daha onu göremeyeceğimi, duyamayacağımı düşünüyordum. Söylemekle olmuyor" şeklinde konuştu.

'POLİSLER BİZİ KURTARIYOR GİBİ KARŞILADI'
Terör örgütünün Türk güvenlik güçlerinin teslim olan teröristlere işkence yaptığını söyleyerek korku saldığını söyleyen genç, "Buradaki polis arkadaşlarla iletişime girmiş babam. Gelmek istediğimi söylemiş. İyi karşılandım. Bize size işkence yaparlar, cezaevine gireceksiniz diyorlardı. Ben de eğer gerçekse de ailemi göreyim de cezaevine gireceksem de girerim diyordum. Ama böyle şeyler yoktu, şiddet yoktu. Sanki bizi kurtarmışlar güzel bir hisle karşıladılar. Sonra ifade verdik, başımızdan geçenleri anlattık. Biraz araştırmadan sonra özgür davrandılar. Özgürlüğümüzü elimizden almadılar. Dedikleri gibi değilmiş" dedi.

'GİTMESİNLER, HAYATLARINI YAKARLAR'
Gençlerin, örgüte katıldıktan sonra pişmanlık duyduklarını ifade eden genç, "Oraya gidene kadar başka bir psikoloji, orada pişmanlık. Gitmesinler, hayatlarını yakarlar. Her şey televizyondan gözüktüğü gibi değil. Bilmiyorlarsa araştırsınlar, yalan olduğunu anlarlar, gitmezler. Bir işe girip normal bir insan gibi bir hayat yaşamak istiyorum, birinin hayatını almak olmadan. Aile kurmak, dükkanım olmasını istiyorum. Döndükten sonra birçok duygu yaşıyorsun. Orada her şey yasak, sadece savaşıyorsun. Buraya geldikten sonra her şey artık özgür. Aileni görüyorsun, dolaşabiliyorsun. Gidip gezebiliyorsun. Heyecan, mutluluk, duygusallık var. En çok mutluluk özgürlük" diye konuştu.

BANA ASLA TERÖRİST BABASI GİBİ DAVRANMADILAR
Teslim olan gencin babası ise yaşadığı mutluluğu "Sanki hayata yeniden gelmişim, oğlum yeniden doğmuş gibi hissediyorum" sözleriyle anlattı. TEM polislerinin verdiği desteği ve oğluna kavuştuğu ilk anlarda kucaklaşmalarına izin verilmesini hiç unutamadığını söyleyen baba, "Bana asla bir terörist babası gibi davranmadılar" dedi. Oğluna kavuştuğu için gülümsemesi yüzünden eksilmeyen baba, şunları söyledi:

"Çocuk küçüktü, 14 yaşındaydı. Örgüte katılacağına dair en ufak bir şüphem olsaydı, kendi önlemimi alırdım. Ama en ufak bir şüphem olmayınca, haberim olmadı. Aradan birkaç gün geçti. Bulunamayınca kayıp ilanı verdim. Memur arkadaşlar dedi ki; bilgi alırsak haber veririz. 3 yıl boyunca hiç bağlantı kurmadı. Bir gün telefon geldi, yabancı numara olduğunu görünce, babalık derler ya, bir de evlat çok tatlı. Acaba oğlum olabilir mi diye telefonu heyecanla açtım. Baba demesi, ben o anda tutuldum. 4 sene sonra ilk kez oğlumun sesini duydum. Oğlum; 'Baba beni affedebilecek misin' dedi. Bir babanın oğlunu affetmemesi mümkün mü, tabi affediyorum seni dedim. Beni buradan alabilir misin dedi. Nerede olduğunu sordum, peşmergelerin elinde olduğunu söyledi. Gelirsen beni alabilirsin dedi. Sanki iki adımlık yolmuş gibi tabii oğlum hemen gelirim dedim. Telefonu kapattıktan sonra ben oraya nasıl gelirim ki dedim. Örgütten kaçmış peşmergelere teslim olmuş. TEM'deki arkadaşlar evime gelmiş, beni bulamamışlar. Beni aradılar, görüştük onlarla. Memur arkadaşlara dedim ki; çocuktu zaten, bütün çocukluk hayatı bitti. Geldikten sonra dayak, işkence olacak mı diye sordum. Asla öyle bir şey olması mümkün değil. Gerçekten de öyle oldu, çocuğum işkence ve dayağa hiç maruz kalmadı. Memur arkadaşları aradım, oğlum aradı dedim. Durumu anlattım, ben de gideceğim eşimle çocuklarımla dedim. Sınır kapısına gittik, Türkiye'ye teslim edildi."

'BİZ UZAKTAN GÖRMEYE RAZIYDIK, KUCAKLAŞMAMIZA İZİN VERDİLER'
Mahkemeye ilk çıktığında oğluyla kucaklaşıp, görüştüğünü söyleyen baba, "Mahkemeye ilk çıktığında getiren memur arkadaşlar müsaade ettiler oğlumuzla kucaklaştık bile, görüştük, konuştuk. Oysa biz konuşmamıza izin vermezler diye düşünmüştük, sadece uzaktan gördük, bu bile yeter diyorduk. İlk mahkemede tutukluluk hali devam etti, ikinci duruşmada tahliye edildi. Kavuştuk oğlumuza. Ama oranın etkisi hala üzerinde var. Psikolojik tedavi görüyor, toparlanır inşallah. Açıköğretimde devam ediyor, psikolojisi düzelse çalışmak da istiyor. Sanki yeniden doğdum, oğlum yeni doğdu. Allah bana ikinci kez oğlumu bağışladı" şeklinde konuştu.

'POLİS ARKADAŞLARIN BANA GÖSTERDİĞİ İLGİ BAMBAŞKAYDI'
Devlet tarafından hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmadığını ifade eden baba, "Memur polis arkadaşların bana gösterdikleri ilgi bambaşkaydı. Hiçbiri bana teröristin babası gibi davranmadı. Çocuklara çağrım anne babalarını en az en ufak şekilde düşünüyorlarsa uzak dursunlar böyle bir şeyden. İnanıyorum ki; oradaki birçok çocuk kaçıp gelip, anne babasına kavuşmak istiyorlar. Ama fırsatları olmuyordur. Örgütün yalanlarına inanmasınlar. Benim çocuğum geldi, en ufak bir dayak, işkence olmadı. Polis arkadaşlar bize diyorlar ki; yeter ki biz o çocukları oradan kurtaralım, anne babalarına sıcak yuvalarına dönsünler. Fırsatını bulduklarında kaçıp gelip teslim olsunlar" dedi.