Bölge halkı sakinleri, PYD/YPG'nin kesinlikle Suriye Kürtlerini temsil etmediğini, bir terör örgütü olduğunu ve ideolojisinin de Kandil'e dayandığını vurguluyor.
Filmde, tüm dünyanın bu gerçeği görmesi gerektiğine vurgu yapan bölge halkından kişilerin "Türkiye tek başına bizi savundu, bizi korudu ve bizi yapılan zulmü durdurdu. Türk halkı bize çok yardım etti." ifadelerine yer veriliyor.
TÜRKİYE'YE MÜTEŞEKKİRİZ"
"Redif Mustafa, Suriye Ulusal Meclisini kurmuş bir İnsan Hakları Ofisi yöneticilerinden, Kobaneli bir avukat. Suriye'de siyasetçi ve hukukçu olarak tanınıyor. Devrimden önce pek çok muhalif siyasi grupta yer aldı. Devrime katıldı. TV'lerdeki söylemleri sonucunda ölüm tehditleri aldı. 2011'de Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldı. Redif Mustafa, esas Kürt sorunun Suriye'de olduğunu, Kobane halkının gerçek istekleriyle kimsenin ilgilenmediğini dile getiriyor. Redif Mustafa'nın tespiti de Kürtlerin Araplardan da çok sığınmacı pozisyonuna düşürüldüğü yönünde. Redif Mustafa, YPG zulmüne herkesin gözlerini kapattığını, muhalefetin de sesini kimsenin duymadığını belirtiyor. Suriyeli Kürtlere ev sahipliği yapan Türkiye'ye müteşekkir, tıpkı Mustafa Müslüm gibi…
"YPG/PKK KÜRT KANI ÜZERİNDEN PARA KAZANIYOR"
Abdülaziz Temo, Kobaneli, Ekonomi Bakanlığında dış ticaret müdürü olarak Şam'da görev yapmış. Abdülaziz Temo PYD zulmünde kardeşini kaybetmiş. Muhalif olan kardeşi öldürülmüş. Ölüm kalım savaşında ailesinin yarısı Türkiye'ye, yarısı Avrupa'ya kaçmış. "350.000 Suriye Kürdü Türkiye'ye kaçtı, hepsi PKK/PYD zulmünden kaçıp, buraya sığındı." diyor. Abdülaziz Temo, Kürtlerin haklarını savunduğunu iddia eden PKK ve YPG'nin yapılan devrimi Rojava devrimi olarak adlandırmasının bir aldatmaca olduğunu, esas planın Suriye Kürtlerinin çıkarı için değil, Kandili Türkiye'ye karşı başarılı kılmak için olduğunu belirtiyor. Temo'ya göre PKK/YPG adeta ticari şirket gibi, Kürt kanı üzerinden para kazanıyor.
"BIRAKIN UYUM İÇİNDE YAŞAYALIM"
Mihdi Davut, Kobaneli bir doktor. 2011 devriminden sonra, Kürt bölgesinin PYD'ye teslim edilişi ile Kürtlerin çok ağır bir zulme maruz kaldığını belirtiyor. Mihdi Davut'un babası da zulümden payını alanlardan, PYD tarafından hapse atılmış. Bu rejimin masum çocukları hiçe sayarak, küçücük çocukları zorla askere aldığından yakınan Mihdi Davut, 240.000 çocuk ölmesiyle, kimsenin ilgilenmiyor oluşuna feryat ediyor. Kendisi Kürtlere hekim olarak her yardım etmek istediğinde, kendisine izin verilmediğini, kaçak çalışmak zorunda kaldığını dile getiriyor. "Madem durum normale döndü, neden ben o toprakların bir çocuğu olmama rağmen, ülkeme dönüp de çalışamıyorum?" diye soruyor. Rodi Mustafa da Mihdi Davut gibi Türkiye'ye sığınan Kobaneli Kürtlerden. Aynı Mihdi Davut gibi çocuklara yapılan zulümlere dikkat çekiyor. Mahkumken, kardeşiyle köylere saklanarak, Türkiye'ye kaçmak zorunda kalan Rodi Mustafa'nın en büyük hayali herkesin bir an önce ülkesine dönebilmesi. "Bırakın da, Türkmen, Arap, Kürt, Mesihi,Asuri hep birlikte uyum içinde yaşayalım." diyor.
"KÜRTLERLE ARAPLARI DÜŞMAN ETTİLER"
Mustafa, Kobaneli bir avukat, uzun zaman siyasetle yakından ilgilenmiş. Suriye rejiminin, bölgeyi PYD'ye teslim etmesi ile esas zulmün başladığını belirten Mustafa da PYD zulmünden birebir etkilenmiş isimlerden biri. Çok baskı görmüş, tehditler almış. Kardeşi ve bacısının oğlu öldürülmüş. Mustafa'ya göre Kürtleri Kürde düşman etmek yetmedi, Kürtlerle Arapları düşman ettiler. PKK'nin Kandil den gelip, Kürtleri kontrol etmesini kabul etmediklerini belirten Mustafa, 5 yıldır Türkiye'de, çocukları kendisinden de önce Türkiye'ye gelmiş, Türk okullarında okumaktalar. Mustafa Suriyeli Kürtlere kapılarını açan Türkiye'ye şükranlarını iletiyor.
"ELİMİZDE İŞKENCE GÖRÜNTÜLERİ VAR"
2011'de kendisi için idam hükmü verilen, kardeşi öldürülen, Türkiye'ye kaçan, en büyük umudu bir an önce teröristlerden kurtulmak olan diğer kahramanımız, "30.000'den fazla Kürt genci telef oldu, zorla PYD'ye katıldılar, nasıl işkence gördüklerine dair görüntüler var elimizde" diyor. PYD'nin köylerde insanları evlerinden edip, bomba yerleştirdiği dönemlerin unutulmaması gerektiğini, Türkiye'nin tek başına Kürtlere yapılan zulmü durdurduğunu belirtiyor.