Türkiye, Doğu Akdeniz'de tarihi bir adım daha atarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" imzaladı.
Doğu Akdeniz'de Libya ile yapılan anlaşma, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin savunduğu, AB'nin desteklediği Sevr niteliğindeki sözde Seville haritası üzerinden Türkiye'yi 41 bin kilometrekarelik bir deniz alanına hapsetme gayesiyle yapılan siyasi oyunları bozdu. Bu anlaşmaya ile İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi tepki gösterdi.
Dr. Cihat Yaycı, Kriter Dergisi'nde kaleme aldığı anlaşma ile Türkiye'nin kazanımlarıyla Mısır, Yunanistan ve GYKR'nin kaybettiklerini ortaya koydu. Yaycı'nın dergide kaleme aldığı yazıdaki o bölüm şu şekilde:
"TÜRKİYE İLE LİBYA ARASINDA İMZALANAN DENİZ YETKİ ALANLARI SINIRLANDIRILMASINA DAİR MUTABAKAT MUHTIRASI SONUCUNDA KAZANIMLAR;
Bu mutabakat muhtırası ile;
-İlk defa Türkiye bir kıyıdaş devlet ile Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırma anlaşması imzalamış,
-Hukuki ve meşru zemin elde edilmiş,
-Müktesep hak sağlanmış,
-Siyasi üstünlük ele geçirilmiş,
-Deniz yetki alanlarımızın batı sınırı uluslararası hukuka uygun bir şekilde belirlenmiş
-Böylece meşru haklarımızın hukuki alt yapısı oluşturulmuş,
-Uluslararası kamuoyuna hukuk ve diplomasi araçlarını kullandığımız mesajı verilmiş,
-Türkiye ile Libya arasında sınırlandırılan deniz yetki alanı şeridi, Yunanistan ile GKRY-Mısır arasında bir kalkan şeklinde yer almış,
"SİYASİ OYUNLAR BOZULDU"
-GKRY ve Yunanistan ikilisinin savunduğu, AB tarafından desteklenen ve Sevr niteliğindeki sözde Seville Haritası ile Türkiye'yi 41 bin kilometrekarelik bir deniz alanına hapsetmek gayesi ile yapılan siyasi oyunlar ve hesaplar bozulmuş,
-Türkiye için Doğu Akdeniz'de en kötü senaryo olan Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY arasında sınırlandırma anlaşması yapma olanağı ortadan kaldırılmıştır.
Türkiye ve KKTC'nin öngörülen deniz yetki alanlarında araştırma ve sondaj gemilerimiz Deniz Kuvvetleri'nin himayesinde faaliyet icra etmiş, bizden izinsiz faaliyetlerin çoğunluğu özellikle son 3 yılda olmak üzere 20 gemi, 1 sondaj gemisi engellenmiştir.
ANLAŞMA SONRASI YUNANİSTAN VE GKRY'NİN MUHTEMEL HAREKET TARZLARI VE OLASI SONUÇLARI NELER OLABİLİR?
Türkiye'ye karşı en muhtemel 3 hareket tarzı görünmektedir. Bunlar;
1. Yunanistan, Mısır ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalayabilir.
Ancak, Yunan adaları, ana karalar gibi kabul edilip Mısır ile ortay hat esasına göre deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalanması durumunda; Mısır, Türkiye ile anlaşma imzalamasına nazaran 15 bin kilometrekare deniz alanı kaybedecektir.
Yunanistan'ın, Mısır ile anlaşma imzalamak uğruna adalarına kısmı deniz yetki alanı tanıyarak bir sınırlandırma anlaşması imzalaması durumunda ise Türkiye'nin adaların ana karalar gibi deniz yetki alanı olamayacağı tezini kabul edilmiş olur ki, bu da Yunan politikalarının çöküşü anlamına gelecektir.
2. Yunanistan, GKRY ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalayabilir.
Yunanistan ve GKRY aralarında zaten bir sınırlandırma anlaşması zımni olarak varmış gibi hareket etmektedirler. Ancak, bu hattın hukuki olarak geçerli olabilmesi için Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-GKRY arasında anlaşma imzalanması gerekmektedir. Ancak bu anlaşmaların neticesinde Yunanistan-GKRY arasında anlaşma imzalanması söz konusu olabilir. Böyle bir durum da gerçekleşemeyeceğinden, bu anlaşma hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Diğer yandan, ifade edilen GKRY-Yunanistan hattı olmadan tüm alanları kapsayacak şekilde Yunanistan-GKRY anlaşması imzalanması durumunda ise, deniz hukukundaki her türlü kural, norm ve prensip çiğnenmiş olacaktır ki bu anlaşmanın diğer taraflarca desteklenmesi mümkün olmayacaktır.
3. Yunanistan ve GKRY ikilisi, Türkiye-Libya deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasını geçersiz ilan ettirmek için Libya'da Hafter'i destekleyebilir.
Libya UMH, Türkiye ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması imzalayarak, Yunanistan ile yapılacak anlaşmaya nazaran 16 bin 700 kilometrekare daha fazla bir deniz alanı kazanmıştır. Libya, Türkiye ile imzaladığı anlaşmada yer alan prensiplerin Yunanistan (ve hatta İtalya ile) de yapacağı anlaşmalarda uygulanmasını talep edebilecek ve böylelikle asgari 39 bin kilometrekare daha deniz alanı kazanacaktır. Dolayısıyla, Libya'da hangi yönetim başa gelirse gelsin, Türkiye ile yapmış oldukları bu anlaşma ile kazanılan deniz alanlarını Yunanistan'a vermeye yanaşması milli menfaatlerine son derece aykırı olacaktır.
GELECEK DÖNEMDE YAPILMASI GEREKENLER
-Lübnan kamuoyuna, GKRY ile anlaşma yaparak kaybettiği 3 bin 957 kilometrekare deniz alanını anlatmak.
-Mısır kamuoyuna,
*Türkiye yerine GKRY ile anlaşma yaparak 11 bin 500 kilometrekare deniz alanını kaybettiklerini,
*GKRY-Mısır MEB anlaşmasının imzalanması sonrasında, dönemin GKRY Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanı Nicos A. Rolandis tarafından yapılan açıklamada; "sınır olarak ortay hattın belirlenmesinin çok önemli ve kendileri için çok büyük bir başarı olduğunu, GKRY'nin bu anlaşma ile sahip olduğunun dört katı fazlası bir alanda egemenlik haklarına sahip olduğunu" itiraf ettiğini,
*Mısır'ın Yunanistan yerine Türkiye ile anlaşma yapması durumunda deniz alanı kazanacağını anlatmak.
-Libya kamuoyuna,
*Türkiye ile yapmış olduğu anlaşma ile 16 bin 700 kilometrekare deniz alanı kazanıldığını,
*Bu anlaşmada uyguladığı prensipler ile Yunanistan ve İtalya ile anlaşma yapması durumunda asgari 39 bin kilometrekare deniz alanını daha kazanacağını anlatmak.
-İsrail kamuoyuna,
*GKRY ile anlaşma yaparak 4 bin 600 kilometrekare deniz alanını kaybettiğini,.
*İsrail'in Türkiye ile anlaşma akdetmesi durumunda 16 bin 344 kilometrekare deniz alanı kazanacağını
*Böylelikle İsrail'in, Afrodit yatağının da bulunduğu GKRY'nin sözde 12 numaralı parselinin tümüne; 1, 7, 8, 9, 10, 11'in bir kısmına sahip olacağını (bu arada Türkiye de 1, 5, 6, 7'nin bir kısmına sahip olacaktır)
*Neticesinde sahip olacakları zenginlikleri (sadece 12 numaralı ruhsat sahasındaki Afrodit yatağında bile 125 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulunduğu ilan edilmiştir) anlatmak.
-Sonraki aşamada ise Doğu Akdeniz'deki MEB'imizin harita ve koordinatlarının BM'ye deklare edilerek ilan edilmesi gerekmektedir.