Ekrem İmamoğlu'nun bir yalanı daha ortaya çıktı! "Sn. Bakan Kanal İstanbul’dan bahsetti durdu" dedi ama...

CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongresi’nde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın sürekli Kanal İstanbul hakkında açıklama yaptığı gerekçesiyle eleştirdi. Ancak gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Bakan Varank'ın konuşması 11 dakika 34 saniye sürdü ve konuşma metninde Kanal İstanbul'a dair bir cümle dahi bulunmuyor.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :20 Ocak 2020 , 07:29 Güncelleme Tarihi :20 Ocak 2020 , 07:37
Ekrem İmamoğlu’nun bir yalanı daha ortaya çıktı! Sn. Bakan Kanal İstanbul’dan bahsetti durdu dedi ama...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti tarafından düzenlenen Kanal İstanbul konulu panelde konuşmacı olarak konuklara hitap etti. Ocak ayının ilk haftasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde gerçekleştirilen Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongresi'ne atıfta bulunan İmamoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ı hedef alarak "Bir teknoloji bakanı çıkıp 'Kanal İstanbul da Kanal İstanbul' konuşması yapıyor. Teknolojinin konuşulması gereken bir programda yapıyor bunu" ifadelerini kullandı.

Oysa Bakan Varank'ın 11 dakika 34 saniye süren, 962 kelimeden oluşan konuşmasında bir kez dahi 'Kanal İstanbul' ifadesi geçmedi. Varank'ı 5 metrelik mesafeden dinleyen İmamoğlu'nun asılsız iddiası, akıllarda soru işaretlerine neden oldu.

İşte Varank'ın Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongresi'nde yaptığı konuşmanın tam metni:

Sayın Cumhurbaşkanım,

Türkiye'nin Dört Bir Yanından Gelen Kıymetli Kamu Yöneticileri,

Saygıdeğer Konuklar,

Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongresi vesilesiyle sizlerle birarada bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyor, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Her şehir, içinde yaşayan toplumun ruhunu yansıtmakla birlikte; üretimin, büyümenin, yeniliğin ve bilginin de merkezi konumundadır.

Dolayısıyla şehirleşme ve ekonomik kalkınma, birbirini tamamlayan, birbiriyle doğrudan etkileşimli süreçler.

Buradan hareketle;

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, her zaman vatandaşlarımızın refahını daha da yükseltmenin gayretinde olduk.

Eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten adalete varıncaya dek uyguladığımız tüm politikalar bu amaca odaklandı.

Şehirleşme de her zaman öncelikli alanlarımızdan birisi oldu.

İnsanı merkeze alan, yaşam kalitesi yüksek ve değer üreten şehirler oluşturmaya gayret ettik.

Tabi bu noktaya kolay gelmedik.

Ülkemizin şehircilik tarihinde, 50'li yıllarda başlayan "kırdan kente göç dalgası" bir kırılma noktasıydı.

Belediyeler; yeni sorunları ve sosyolojik değişimleri beraberinde getiren bu göç hareketi karşısında maalesef yetersiz kaldılar.

İşte o dönemin en çarpıcı örneklerinden biri olan İstanbul'u şöyle bir hatırlayın.

Gecekondulaşmanın yanında, çöp dağları, çukur, çamur, susuzluk, hava kirliliği ve daha birçok problem, İstanbul'da vatandaşlarımızın yıllarca en büyük derdiydi.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Zat-ı aliniz 1994'te Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde, İstanbul'un nüfusu 8 milyona, gecekondu sayısı da 640 binlere dayanmıştı.

Etkisini en fazla İstanbul'da hissettiren, ama aslında tüm şehirlerin sorunu olan bu konulara siz çok ciddi yaklaştınız.

Milletimizin, insan onuruna yaraşır şekilde yaşaması önceliğimizdir dediniz.

Belki birileri sizin 5 yıllık görev sürenizi tamamlamanıza müsaade etmedi ama…

Vatandaşlarımızı; suyu, havası, sokakları tertemiz bir İstanbul'la buluşturmanızı engelleyemediler.

O dönemlerde ben henüz 17-18 yaşlarında bir gençtim.

Yedikule'deki evimizde ne çileler çektiğimizi hiç unutmuyorum.

Ama en çok da İstanbul'a ne zaman bir çivi çakmaya kalksanız karşı çıkanlar olduğunu hatırlıyorum...

Aynı zihniyet Türkiye'ye hizmet döneminde de hep karşınızda yer aldı.

Köprüler, havalimanları, tüneller için kolları sıvadığınızda onlar da "yaptırmayız" dediler.

Siz hiç birine aldırış etmeyip millete kulak verdiniz…

O "yaptırmayız" diyenlerin çoğu bugün siyaset sahnesinden silindi.

Ama yaptırmayız dedikleri tüm projeler hamdolsun, milletimizin hizmetinde...

İşte bugün dahi aynı zihniyetin yaşadığına üzülerek tanıklık ediyoruz.

İnsanlarımızı, şehirlerimizi, tehlikeye atan asırlık sorunlara karşı ortaya konulan projelere de "yaptırmayız" diyenler çıkıyor.

Yatırıma ve hizmete düşman bu anlayışın ülkemizin ve şehirlerimizin ihtiyaçlarını ötelemesine elbette müsaade edemeyiz.

Çünkü belediyecilik, şehircilik bir vizyon meselesidir…

Millete hizmet etmek, bugünü değil, on yıl, yirmi yıl hatta elli yıl sonrasını düşünmeyi gerektirir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu hizmet anlayışı, Ak Parti iktidarıyla tüm Türkiye'de şehircilik atılımlarına dönüştü.

İşte bu vizyon sayesinde bugün akıllı şehirciliği konuşabiliyoruz.

Muasır medeniyetler seviyesini geçme hedefindeki Türkiye'ye yakışan da işte bu vizyondur.

Bu noktada biz Bakanlık olarak teknolojik imkânların en iyi şekilde değerlendirilmesini teşvik ediyoruz.

İşte Akıllı Şehirlere de bu yüzden özel bir önem veriyoruz.

Akıllı şehircilik; enerji yönetimi, sıfır atık, perakende ticaret, ulaştırma, güvenlik, eğitim ve sağlık gibi pek çok alanda yenilikçi çözümler sunuyor.

Yapılan son analizlere göre; akıllı şehir çözümleri önümüzdeki 10 yılda en az 20 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturacak.

Dolayısıyla, nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zeka, otonom araçlar ve enerji depolama gibi alt teknolojilerde topyekün bir entegrasyon sağlamamız gerekiyor.

Bu noktada;

- Farklı alanlardan akan verinin işlenmesi,

- gerçek zamanlı şekilde şehrin dijital ağına yansıtılması,

- küçükten büyüğe çok sayıda cihazın birbiriyle konuşması şart.

Şehirlerimizin akıllı bir geleceğe sahip olması için Ar-Ge ve inovasyonla buluşması gerekiyor.

Bu manada Türkiye'nin Otomobili'nin de akıllı şehir vizyonumuzun tamamlayıcısı olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Bu girişimi sadece bir otomobil projesi olmanın ötesine taşıyan da beraberinde getirdiği mobilite ekosistemidir.

Artık otomobiller 5G teknolojisinin çığır açıcı etkisiyle; hem tüm yaşam alanlarıyla hem de etrafındaki nesnelerle bağlantılı ve etkileşimli olacak.

Şehirler akıllandıkça, mobilite daha hızlı dönüşecek.

Mobilite akıllandıkça, şehirleri dönüşüme zorlayacak.

İşte biz de bu fırsatı gördük ve bu alandaki çalışmalarımıza hız kazandırdık…

2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimiz; ülkemizdeki akıllı şehir ekosisteminin sağlıklı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir biçimde oluşturulmasını hedefliyor.

Bu hedefe giden yolda Milli Teknoloji Hamlesi bize yol gösterecek…

Yani; tüm süreç boyunca milli teknolojileri ve milli çözümleri teşvik edecek, vatandaşımızın hizmetine sunacağız.

Akıllı şehir çözümlerinin; vatandaşlarımızın aktif katılımıyla, merkezi ve yerel kurumlarımızın işbirliğinde, top yekün bir gayretle yapılmasına özen gösteriyoruz.

Bu kapsamda oldukça somut bir projemiz de var.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Esenler Belediyesi ile birlikte çalışıyoruz.

Esenlerde 8 milyon metrekarelik bir alanda; akıllı şehir uygulamalarının hem yaşandığı hem de kent sakinleriyle birlikte geliştirildiği bir yaşam alanı inşa edeceğiz.

Kavşaklar, aydınlatmalar, sulama sistemleri ve atık yönetimi gibi uygulamalar akıllı sistemler üzerinden çalışacak.

Altyapı ve üstyapı sistemlerini sensörlerle donatacağız.

Az önce bahsettiğim 20 trilyon dolar'lık pazarda, kritik oyunculardan biri olmayı da kendimize hedef seçtik.

Şu an bu teknolojileri geliştirmede her ülke eşit fırsatlara sahip, dolayısıyla bizim için çok büyük bir atılım şansı var.

Esenlerde kuracağımız bilişim ve yazılım teknolojilerine odaklanan TeknoŞehir'le

Akıllı mobilite alanında, küresel pazarı hedefleyen girişimciler çıkaracağız.

Türkiye emin olun bunu başarabilecek her türlü altyapıya sahip.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Yüksek müsaadelerinizle huzurunuzda bir hususu vurgulamak, belediye başkanlarımıza bir çağrıda bulunmak istiyorum.

Son 17 yılda savunma sanayinde büyük bir başarı hikâyesi yazdık.

Bu başarıyı mümkün kılan en temel unsur, Zat-ı alinizin yerlilik ve millilik konusundaki güçlü iradesi oldu.

Bizi diğer ülkelerin sadece pazarı olmaktan kurtardınız.

Savunma teknolojilerinde milli ürünlerimizi geliştirdik, yerlilik oranını yüzde 20'lerden yüzde 68'lere yükseltmeyi başardık.

Şimdi bu başarımızı diğer teknoloji alanlarına da yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

Kamu alımlarının ve yatırımlarının oluşturacağı ölçek sayesinde aslında pek çok alanda yerlileşmeyi ve millileşmeyi başarabiliriz.

Belediyelerimize diyoruz ki;

Mevzuatta açıkça yazılan yerli malına ilişkin yüzde 15 fiyat avantajını, teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde lütfen etkin şekilde uygulayın.

Yatırımları uzun vadeli planlama ve yerli ürünlerle hayata geçirme konusunda Bakanlığımızla Sanayi İşbirliği Projelerinde beraber çalışabilir,

teknik danışmanlığımızdan en üst düzeyde yararlanabilirsiniz.

Hazırlanan ihale şartnamelerinde yerli malını dışlayan uygulamalara asla müsaade etmeyin.

Yaptığınız yatırımların aciliyeti olabilir, ancak bu durum sizi yerli malı temininden uzaklaştırmamalı.

Topyekün kalkınma için yerliliği ve milliliği olmazsa olmaz bir ilke olarak kabul etmeliyiz.

Bu iradeyi ortaya koyabilirsek, savunmadaki başarımızı, (enerjiden ulaştırmaya) pek çok alanda hayata geçirmemizin önünde hiçbir engel kalmayacak.

Sözlerimi noktalarken,

bu organizasyonda emeği geçen tüm paydaşları yürekten kutluyor,

2 günlük bu etkinliğin hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyor,

Hepinizi saygıyla selamlıyorum…